06 Mart 2017

Hitler Almanyası, Erdoğan Türkiyesi...

Türkiye 1930'lar Almanyası'nın yolunda, büyük dönemeç 16 Nisan'da...

Hayır oyu verecek olanlar neymiş?
Terörist'miş...
PKK'lıymış...
Darbeci'ymiş...
Fetullahçı'ymış...
İslam düşmanı'ymış...
Kim diyor?
Kim diyecek, Erdoğan ve tetikçileri.
Erdoğan'ın zihniyet dünyası böyle.
Kendisi gibi düşünmeyenler onun gözünde bütün kötülükleri temsil ediyor.
Casus da onlar.
Vatan haini de onlar.
Darbeci de onlar...
Terörist de onlar...

Türkiye 1930'lar Almanyası'nın yolunda,        büyük dönemeç 16 Nisan'da...

 

Kendisi gibi düşünmeyenlere kötü gözle bakıyor.
Kendisi gibi düşünmeyenler hapishaneleri dolduruyor.
Üniversiteden tasfiye ediliyor.
Kamudaki işlerini kaybediyorlar.
Nokta atışlarıyla medyadan uzaklaştırılıyor ya da etkisiz kılınıyorlar.
Öylesine bir korku ortamı yaratılmış durumda ki farklı sesler susturuluyor.
Muhalif sesler sindiriliyor.
Saray'a itiraz yasaklanıyor.
Kısacası:
Demokrasi ve hukuk devletinin zerresinin bile kalmadığı karanlık zamanlara doğru yol alıyoruz.
Kapkaranlık bir döneme gidiyoruz.
Son zamanlarda 1930'ların Hitler Almanyası'yla ilgili filmler seyrediyorum, kitaplar karıştırıyorum.
Hitler'in 'Nazi diktatörlüğü'nü tam oturtmak için attığı sistemli adımlara bakıyorum.
Medyada temizlik yapıyor.
Yargıyı kendisine tabi kılıyor.
Hitler'in yargıçları sahne alıyor.
Üniversitelerde akademik özgürlük yok ediliyor.
İfade özgürlüğü sadece Hitler'in ve Nazi Partisi'nin görüşleriyle sınırlanıyor.
1930'ların Hitler Almanyası'nda öylesine bir korku imparatorluğu yaratılıyor ki, kimse kimseye güvenmiyor, kimse kimsenin yanında kendi gerçek görüşlerini söyleyemiyor.
Muhbir vatandaşlar çoğaldıkça çoğalıyor.
Kimse telefonda konuşmuyor.
Kimse rejim açısından sakıncalı ya da  'tehlikeli adamlar'ın yanında fazla görünmek istemiyor.

Sözü uzatmak istemiyorum.
Erdoğan'ın Türkiyesi, Hitler'in 1930'lar Almanyası'na benziyor.
Medyada temizlik...
Yargıda temizlik...
Üniversitede temizlik...
Orduda temizlik...
Devlette temizlik...
Ya da hızla el değiştirmekte olan bir devlet...
Dolmaya başlayan hapishaneler...
Baskıdan, hapisten kaçmak için kendilerini yurt dışına, sürgüne atanlar...

Bütün bu berbat işaretler demokrasinin sonudur.
Hukuk devletinin sonudur.
Özgürlüğün boğulmasıdır.
Şimdi hayretle izliyorum.
Erdoğan ve tetikçilerine göre, Türkiye özgürlükler ülkesi imiş, Merkel'in Almanyası Hitler'in yolundaymış...
Ne kadar hazin.
Türkiye'yi yönetenler hiç bu kadar acıklı duruma düşmemişti.
Alman makamlarının Almanya'da AKP mitinglerine izin vermemesi özgürlük açısından elbette eleştirilir.
Ama eleştiri yaparken kantarın topuzu kaçırılmaz, insan kendini gülünç duruma düşürmez.
Erdoğan'ın, bakanların konuşmalarına bakıyorum, seviye yerlerde sürünüyor. 

Demokrasi ve hukuk devletinin zerresinin bile kalmadığı karanlık zamanlara doğru yol alıyoruz

Tekrar ediyorum.
Bugün Hitler yolunda olan Merkel Almanyası değil, Erdoğan Türkiyesi'dir!
Sen kalkıp hayır oyu verecek olanları teröristlikle suçlayacaksın.
İslam düşmanı ilan edeceksin.
Darbeci ilan edeceksin.
Hain ilan edeceksin.
Hapishane kapılarını ardına kadar açacaksın.
Gazeteciliği suç haline getireceksin.
Sonra da kalkıp Türkiye'yi özgürlükler ülkesi ilan edeceksin.
Gülünç olma!
Türkiye, 1930'ların Hitler Almanyası yolunda hızla ilerliyor.
Ve bu açıdan Tayyip Erdoğan, 16 Nisan'da kazanırsa büyük bir eşiği atlamış olacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!