01 Aralık 2023

Kissinger için bir yazı...

100 yaşında hayata veda eden Amerikan Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger için kolay yazı, zor yazı...

Kissinger 100 yaşında hayata veda etti.
Kissinger hakkında yazmak
hem kolay, hem zor...
Kolay yazı iki uçtadır:
Ya yerin dibine de batırırsın,
ya da yere göğe de sığdıramazsın.
Bu iki uçtur, siyah beyaz olandır.
Hayata, dünyaya nasıl baktığına bağlıdır.
Siyasal, ideolojik eğilimlerinden kaynaklanır.
Barış düşmanı ilan edersin,
dünya halklarının düşmanı dersin,
Amerikan emperyalizminin
büyük aleti deyip geçersin.
Öbür uçtaki "kolay yazı"ya gelince:
Kissinger'a toz kondurmazsın.
Hür dünyanın kahramanı diye yazarsın.
Berlin Duvarı'nın yıkılmasında,
Sovyetler'in tarihe karışmasında,
Soğuk Savaş'ın Batı tarafından kazanılmasında,
Kissinger'in bir diplomatik deha olarak
oynadığı rolü dört dörtlük bulursun.
Bu noktaları vurgularken de,
şunları es geçebilirsin kolay yazıda:

Kissinger'in Türkiye dahil dünyada
insan haklarını hiçe sayan
"askeri yönetimler"e dönük desteği...
Şili'de Başkan Allende'nin darbeyle
devrilmesindeki rolü...
O korkunç "Videla darbesi"nin
Arjantin'in üzerine kabus gibi
çökmesindeki dahli...
1970'lerde Kamboçya ve Bangladeş'de
akan kanların hesabı...

Kolay yazı bu noktaları atlayıp,
realpolitik adına Henry Kissinger'a
tamamen sahip çıkar.
Peki ya zor yazı?..
Kissinger'ı tüm yanlarıyla,
günahları ve sevaplarıyla
yerli yerine oturmaya çalışan yazıdır.
Değerler - çıkarlar - güç kullanımı
üçgeninde, bu nazik dengelerde
istikrar nasıl sağlanır sorusunu
gözardı etmeden yazmaktır Kissinger'ı...
(Bu açıdan The Economist'in son sayısındaki
Kissinger'in ölümüyle ilgili başyazıya bakılabilir.)
Dünya bugün "Kissinger'in dünyası"ndan
daha tehlikeli bir dünyadır.
Düne göre çok daha karmaşıktır.
Bu dünyada değerlere, çıkarlara, "istikrar"a
sahip çıkmanın incelikleri düne göre
daha da incelmiş, kırılgan hale gelmiştir.
Kissinger'ın "soğuk savaş diplomasisi"nde,
"güç kullanma" tercihlerinde
fazla ileri gidilmişti.
Bundan da insan hakları, demokrasi ve
özgürlükler darbe yemişti.
Bugün de dünyamız,
değerler - çıkarlar - güç kullanımı
üçgeninde çok daha dengeli,
akıllı politikaları gerekli kılan
zamanlardan geçiyor.
Ama şunu belirtmeden de geçemiyeceğim:
Bugün eğer dünyada "barış"ı önemsiyorsak,
Kissinger'in "realpolitika"ya,
"güç dengeleri"ne dair bakış açılarını da
ara sıra akla getirmek lazım.
Kissinger, kendi ülkesinin menfaatleri adına
kolayca yalan atabilen biri olarak tanınırdı.
Şimon Peres, Kissinger'a ilişkin
hayranlığını belirtirken,
"Hayatımda rastladığım en sinsi adam"
demiş... ("The most devious man I have ever met."
30 Kasım 2023 tarihli The Economist'ten).
Olabilir.
Kissinger'in bir başka önemli özelliği de,
en büyük "düşmanı"yla da
bir masaya karşılıklı oturmak,
konuşmak ve diyalog kurabilmekti.
Uzun lafın kısası:
Kissinger hakkında zor yazı da bu...
Ben eski zamanlarda kolay olanı
tercih ederdim. Yıllar geçtikçe
yüzüm "zor olan"a döndü.
Değişik mekanlarda Kissinger'la birlikte bulunmuş,
ona sorular sorup kısa sohbetler yapmış
bir gazeteci olarak, tarihe onunla ilgili
not düşerken, "zor olan yazı"yı tercih ettim.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2003)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!