06 Mayıs 2024

Zülfü'nün hüzünlü sesi...

Yaşlı hatıralar beni dipsiz bir kuyu gibi içine çekiyor

Zülfü Livaneli

Zülfü’nün sesi
bana hep hüzünlü gelir,
duygu yüklü gelir,
geçmişi hatırlatır.
En çok da "Yiğidim Aslanım
dinlerken içim acır.
Deniz Gezmişler’in idamı,
12 Mart’ın acılı zamanları
gözümün önünden
bir film şeridi gibi
geçer gider.
O geceyi hiç unutmam.
Denizler’in avukatı
sevgili Halit Abi (Çelenk) 
Deniz Gezmiş,
Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan’ın
idam öncesi
“son sözleri”ni
gece vakti bana göndermişti.
Rahmetli Örsan Öymen’le
metni Almancaya çevirirken
gözyaşlarımızı tutamamıştık.
Sabahın köründe
bir Alman meslektaşımız
“son sözleri” alıp
Münih’e uçmuş;
Der Spiegel'e götürmüştü.
Zülfü’nün sesi yükseliyor:

Yiğidim aslanım
burda yatıyor

Zülfü’nün hüzünlü sesiyle
geçmişe,
içime dönüyorum.
Yaşlı hatıralar
beni dipsiz bir kuyu gibi
içine çekiyor.
Zülfü’yle 1967’de
Trabzon’da tanıştığımız
askerlik zamanları
aklıma takılıyor.
Karadeniz’e bakan
Orduevi
’nin bahçesindeki
rakı sofraları…
12 Mart
askeri darbesi olmuş…
Zülfü Ankara’da cezaevinde.
Benim de 44 aylık cezam
kesinleşmiş,
evde oturmuş,
kukumav kuşu gibi
hapse girmeyi bekliyorum.
Zülfü, hapse gelirken
neler getirmem gerektiğini
avukatı aracılığıyla
bana bildiriyor,
başıma bere, eşofman vs.
Ne günlerdi…

Sevgili Zülfü;

“Artık yaşlı hatıralarla
baş başayım “

Jorge Semprun’un
bir sözüdür bu.
Yaş ilerledikçe
ben de böyle hissediyorum.
Yıllar geçtikçe, insanlar da
birbirlerinden yorulmaya başlıyor,
içine çekiliyor, yalnızlaşıyor.
Ama umutsuz da yaşanmaz.
Stefan Zweig’ın sözü
aklıma geliyor.
Büyük yazar,
çok derin bir hayal kırıklığı
içindedir.
Çünkü Birinci’den sonra,
İkinci Dünya Savaşı’na,
Hitler’e yakalanmış,
Arjantin'de intiharın eşiğindedir.
Ama var gücüyle yazmaya
devam eder 
ve şöyle der:

Anlattıklarımızla
bir gerçek kırıntısını bile
bizden sonraki kuşağa
ulaştırabilirsek,
yine de boşuna
yaşamış sayılmayız.

Sevgili Zülfü;
bak sen de 
boşuna yaşamadın!
Bizden sonraki kuşaklara
yıllardır derin izler
bıraktın,
bırakmaya da devam ediyorsun,
müziğinle, sözünle,
şarkılarınla, kitaplarınla…
Geçen akşam Bodrum’da,
İnspera Kültür Merkezi'nde açılan
Zülfü Livaneli Sahnesi’nde
Ayşem’le seni dinliyoruz.

Ey özgürlük
Senin için doğmuşum haykırmaya
Ey özgürlük
Ey özgürlük

Herkes ayakta seninle söylüyor.
Çünkü bugünün Türkiye’sinde
herkes kendi içinde
çok derinden hissetmeye
devam ediyor
özgürlük ihtiyacını…

Zülfü Livaneli’yle belki de ilk fotoğrafımız…
Fotoğraf: Ayşe Cemal
Yer: Bodrum, İnspera Zülfü Livaneli Sahnesi

Sevgili Zülfü;
İyi ki varsın.
İyi ki hayata tahammülü
kolaylaştıran,
hayatı güzelleştiren
dostluklar var.
Kendine iyi bak kardeşim.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2003)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var

Yazarın Diğer Yazıları

Anla artık Tayyip Efendi anla!

Yirmi küsur yıl geçti, bak, seçim sandığı da elinden gidiyor, anla artık anla, "tek adamlık"la bu memlekette ne normalleşme olur, ne de yumuşama...

CUMHURİYET’in 100. kuruluş yıldönümünü kutluyorum

Cumhuriyet’te geçen 18 yılımı “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” isimli kitabımda yazdım