22 Nisan 2024

Sudan'da ordular savaşı bir yılını doldurdu; uluslararası toplum ilgisiz ve sessiz

Son bir yıldır ülkede yaşanan vahşet ve insani dram maalesef uluslararası kamuoyunun dikkatinden kaçıyor. Afrika Boynuzu bölgesinde Kızıldeniz’e kıyısı bulunan, stratejik açıdan önem arz eden bu ülkeye karşı genel bir sessizlik ve ilgisizlik dikkati çekiyor...

Geçen yıl 15 Nisan günü Sudan'ın başkenti Hartum'da aniden patlak veren ordular savaşının üzerinden bir sene geçti. Bilanço son derece ağır: 15 bin ölü (4 bin kadarı sivil), on binlerce yaralı, evlerini terk etmek zorunda kalanlar 8,5 milyon civarında, bunların 2 milyonu Mısır ve Çad gibi komşu ülkelere sığınmışlar. İşin kötü tarafı, geçen bir yıla rağmen, çatışmaların ne zaman sona ereceğini kimse öngöremiyor, bu yöndeki çabalar ümit uyandırmıyor.

Uluslararası toplum Sudan'a ilgisiz ve sessiz

Savaşın yukarıdaki bilançonun dışında da yansımaları mevcut: 10 milyon Sudanlı, tarımsal üretimin aksamasından ötürü, halen açlık tehlikesi ile karşı karşıya, uluslararası yardıma ihtiyaç duyanların sayısı 24 milyon seviyesinde (nüfusun yarısı), okullar, çatışma bölgelerinde hastaneler kapalı. Yardımların ulaştırılmasında ciddi engellerle karşılaşılıyor. Son bir yıldır ülkede yaşanan vahşet ve insani dram maalesef uluslararası kamuoyunun dikkatinden kaçıyor. Afrika Boynuzu bölgesinde Kızıldeniz’e kıyısı bulunan, stratejik açıdan önem arz eden bu ülkeye karşı genel bir sessizlik ve ilgisizlik dikkati çekiyor. Geçen hafta, iç savaşın birinci yıl dönümünde, Fransa, Almanya ve AB işbirliğiyle, Paris'te Sudan için düzenlenen insani konferans vesilesiyle 2 milyar Euro yardım taahhüdü yapıldı. Bu memnuniyet verici, inşallah arkası gelir.

Sudan halkı 30 yıl sonra diktatörü koltuğundan indirdi

Savaşın tarafları olan düzenli ordu ile paramiliter güçler (Rapid Support Forces-RSF) arasında, Sudan'ın yönetimini ele geçirmek ve ülkenin mutlak hakimi olmak üzere girişilen çatışmalara dair T24‘te yayınlanan geçen yılki yazılarıma göz gezdirirseniz, askerlerin ülkenin en büyük sorunu olduğu hususundaki kanaatime rahatlıkla katılırsınız. Sudan 2019 yılına kadar, asker kökenli diktatör Ömer El-Beşir'in iktidarda kaldığı 30 yıl boyunca, son derece kötü yönetildi, türlü olumsuzluklar yaşandı, Darfur'da Arap kökenli olmayanlar katliamlara maruz kaldı, Uluslararası Ceza Mahkemesi soykırım suçlaması yaptı, ülke 2011 yılında ikiye bölündü. 30 yıl sonra, en nihayetinde bardak taştı, Hartum'da halk sokaklara döküldü, aylar süren düzenli protestolar neticesinde, 2019 ilkbaharında diktatör iktidarı bırakmak zorunda kaldı. Gidişatı izleyen oportünist ordu ve RSF liderleri, son aşamada, protestocuların tarafına geçerek halkın zaferine ortak oldular. Askerlerin de söz sahibi oldukları sivil ağırlıklı bir hükümet 3 yıl içinde seçimleri düzenlemek üzere iktidarı devraldı. Uluslararası toplum bu karma hükümete maddi manevi destek sağladı, başarılı olması için elinden tuttu, borçları sildi, krediler verdi.

Birleşmeleri beklenen 2 ordu savaşa tutuştu

2021 sonbaharında ordunun ve devletin başı Al-Burhan anlaşılamaz biçimde geçici hükümeti lağvetti, bakanları hapse attı. Ancak uluslararası baskılar neticesinde geri adım atmak zorunda kalarak 2022 sonunda yönetimi tekrar sivillere devretti. İki yıl içinde seçimlerin düzenlenmesi karara bağlandı. Öte yandan Milis güçlerin (RSF) orduya entegre olmaları yönünde bir uzlaşmaya varılması üzerinde çalışılırken, en kötü senaryo gerçekleşti: 15 Nisan 2023 itibariyle RSF başkentte stratejik noktalara saldırılara girişti, böylece iki ordu savaşa tutuştu. Başta ABD ve S.Arabistan olmak üzere, Afrika Birliği ve diğer aktörlerin tarafları barıştırma çabalarından sonuç alınamadı, ilan edilen ateşkeslere her iki taraf da uymadı.

Al Burhan 

Üstünlük son 3 ayda Al-Burhan tarafına geçti

Nisan 2024 itibariyle, çatışmaların birinci yıl dönümünde, sahadaki duruma göz attığımızda, tarafların henüz birbirleri üzerinde kesin üstünlük sağlayamadıkları, ilk 9-10 aylık dönemde RSF güçlerinin, yüksek hareket kabiliyetleri sayesinde, büyük Hartum bölgesinde (Bahri ve Omdurman dahil), Darfur'da ve Al-Jazira eyaletinde avantajlı duruma geçtikleri, son 2-3 ay içerisinde ise durumun tersine dönmeye başladığı, İran'dan temin edilen SİHA’lar ile ordu saflarında savaşmaya başlayan yerel ve İslamcı silahlı grupların katkılarıyla, düzenli ordunun büyük Hartum ve Al-Jazira eyaletinde kazanımlar elde ederek moral üstünlüğü ele geçirmekte olduğu dikkat çekiyor.

Suudi Arabistan ve ABD tarafları barıştıramadılar

Savaşan taraflar arasında ateşkes ilan edilmesi ve barış için masaya oturulması çabalarına göz attığımızda, öne çıkan aktörlerin bugüne kadar başarılı olamadıkları, S.Arabistan ve ABD ikilisinin, bu çabaları tekelleri altına alma (Cidde süreci) ve itibar sağlama dürtüsüyle hareket ederek eleştirilere hedef oldukları, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika Birliği’nin bağımsız barış girişimleri gerçekleştirmek suretiyle meydanı söz konusu ikilinin inhisarına bırakmadıkları, böylece, rekabet içinde olan farklı süreçlerin ortaya çıktığı (Forum shopping şikayetleri), bu karmaşanın ise Sudan'ı barışa kavuşturma gayretlerine zarar vermeye başladığı yüksek sesle telaffuz ediliyor.

Hangi ülkeler hangi tarafı destekliyor?

Ordular savaşında kim hangi tarafı destekliyor suali sorulduğunda, şu hususlar söylenebilir : Mısır ve S.Arabistan'ın düzenli orduyu (general Al-Burhan) destekledikleri, BAE'nin ise RSF'ten (General Muhammed Hamdan Daglo-Hemeti) yana hareket ettiği, ABD'nin iki tarafa eşit mesafede durduğu, iki cepheyle de diyaloğu muhafaza etmeye çalıştığı, İran’ın düzenli orduya SİHA satmak suretiyle Al-Burhan tarafına yanaştığı, Tigray iç savaşından yorgun argın çıkan büyük komşu Etiyopya'nın BAE ile yakınlığı sebebiyle RSF’e meylettiği, Wagner ile Hemeti ailesi altın ticaretinde işbirliği yaptıklarından Rusya'nın RSF'e daha yakın durduğu (varsayım), Birleşmiş Milletler'in Al-Burhan yönetimini Sudan’ın resmi hükümeti kabul ederken Afrika Birliğinin iki tarafı da meşru yönetim olarak onaylamadığı biliniyor.

Al-Burhan Port-Sudan'da, Hemeti yurt dışında

Ateşkes ve barış girişimlerine karşı Al-Burhan'ın mesafeli tutumuna karşın, Hemeti'nin arabulucu heyetlere olumlu yaklaştığını ve diyaloga kapalı olmadığını izliyoruz. RSF güçlerinden “genocidal militia-soykırımcı milisler” olarak bahseden Al-Burhan’ın sahada üstün duruma geçmeden görüşme masasına oturmaya yanaşmayacağı kanaati yaygın. Al-Burhan karargahını başkentten Port-Sudan'a taşıdı, bizim büyükelçiliğimiz de orada, Hemeti'nin yeri bilinmiyor, genellikle yurt dışında bulunuyor. Çatışmaların yoğunlaştığı bölgelerde yaşayanlar, hayatları ve düzenleri altüst olduğundan, savaşı sürdüren iki taraftan da müşteki ve muzdarip. Ancak, RSF mensupları daha beter ; rüşvet, hırsızlık, yağma, ırza geçme ve öldürme fiilleri ile anılır hale gelmiş durumdalar.

İslamcı gruplar ordudan yana

Son aylarda düzenli ordu saflarına halk arasından (özellikle Darfur'dan) katılımın arttığı dikkat çekiyor; bu artışın, RSF güçlerine karşı duyulan yaygın tepki ve nefretten kaynaklandığı aşikar. Öte yandan bu gönüllüler arasında İslamcı grupların da bulunması, hem ordu içinde hem de en güçlü sivil toplum teşkilatı konumundaki “Hürriyet ve Değişim Güçleri” arasında ciddi endişe kaynağı. İslamcı milisler, El-Beşir döneminin kötü tecrübelerini hatırlara getiriyor.

RSF Kuvvetleri

Sudan'a barış getirme çabaları kapsayıcı olmalı

Ordular savaşının birinci yıl dönümü ertesinde, uluslararası toplumun, Sudan krizine çözüm bulmak üzere, yapılan yanlışlardan ders çıkararak, daha yapıcı ve kucaklayıcı hareket etmesi bekleniyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Afrika'yı yakından tanıyan Cezayirli diplomat ve eski dışişleri bakanlarından Ramtan Lamamra’yı Sudan özel temsilcisi atadı. Afrika Birliği, Sudan için Yüksek Düzeyli Panel görevlendirdi. Vaşington, Afrika tecrübesi olan siyasetçi Perriello’yu Sudan barışı için bölgeye yönlendirdi. Bundan sonra Cidde’de düzenlenecek Sudan toplantılarına dışlama yapılmaksızın ilgili 5 ülke yanında BM ve Afrika Birliği temsilcilerinin de katılacaklarını varsayıyorum.

Ne yapmalı ?

Yapılacak birinci iş, iki hasım lideri destekleyen üç Arap ülkesinin gecikmeden safları birleştirmeleri, birlikte hareket etmeleri, silah tedarikine son vermeleri, tarafları önce ateşkese, ardından barış masasına oturmaya zorlamaları olmalıdır. ABD’nin pek iyi ilişkiler içinde bulunduğu anılan üç ülkeye bu yönde baskı yapması netice alınmasını kolaylaştıracaktır. Savaşan tarafların ateşkesi ve barışının, Sudan'ın huzura ve demokrasiye dönüşü anlamına gelmeyeceğini hemen vurgulayalım. Huzur ve demokrasiye yegane erişim milis güçlerin dağıtılması ve askerlerin kışlalarına dönmesi ile mümkün olacaktır. Sudan, olanlardan sonra, halkına zulmeden eden değil halkına hizmet veren bir ordu hak ediyor. Aklıselimin hakim olduğu bir geçiş dönemi sonunda, tarafsız teknokrat ekibin yönetiminde yapılacak demokratik seçimler Sudan için kurtuluşun reçetesidir. Huzur ve refahın anahtarı, askerlerin ayrıcalıklarının kesinkes kaldırılması, etnik ve dini ayrışmaya öncelikle son verilmesi, ülke yönetiminin ebediyyen sivil hükümetlere emanet edilmesidir. 2019 yılı protestolarının ardından kurulan sivil hükümetin tabandan gelen gerçek bir demokrasi projesi olduğu dikkate alındığında ve askerler tarafından lağvedildiği hatırlandığında, 5 yıl önce görevi üstlenen Abdalla Hamdok liderliğindeki meşru ve yasal yönetimin, asker tehdidi ve gölgesi olmaksızın, geçici dönem boyunca yeniden göreve çağrılması hakkaniyete uygun, en makul ve en pratik tercih olacaktır.

Hasan Servet Öktem kimdir?

Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.

Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

2023 yılında Latin Amerika'da neler oldu?

Ekonomi çevrelerinin ve uluslararası finans kuruluşlarının gözü 2023 sonunda Arjantin’e çevrildi. Sürpriz biçimde seçimleri kazanan aşırı sağcı ve ultra-liberal devlet başkanı Javier Milei tango ülkesini sonu gelmeyen ekonomik krizlerden çıkarabilecek mi?

2023 yılında Afrika'da neler oldu?

2023 yılında Afrika'da kaybeden ülke açık ara Fransa'dır. Ukrayna ile savaşta olmasına ve Wagner isyanına rağmen, Rusya, Fransa'nın çekildiği alanları başarıyla doldurarak yılı kazanç ile kapatmıştır. Biden döneminde Afrika'ya geri dönen ABD, 3 yıl içinde kıtada siyaseten en etkili ülke konumuna erişmiştir der isek abartmış olmayız

Sırbistan'da erken parlamento seçimlerini yine Aleksandar Vuçiç kazandı

Özellikle başkent Belgrad'da, çeşitli gerekçelerle, büyük kitlesel protestolar düzenleyerek iktidarı rahatsız etmeye muvaffak olan bu gruplar, kaybedilen seçimler ertesinde evlerine çekilmezler, ortadan kaybolmazlar.