21 Kasım 2017

Latince İncil, Arapça Kur'an

İnsanın anlamadığı kelimelerle Tanrı ile bağ kurmasında neden bu kadar ısrar ediliyor?

Hristiyanlık İngiltere’ye üçüncü ve dördüncü yüzyıllarda girdi.

Ama İngilizler İncil’i İngilizce okumak için bin yıldan fazla beklemek zorunda kaldılar.

Hristiyanlıklarının ilk çağlarında, Katolik ve Roma’da oturan Papa’ya bağlı oldukları için İncilleri, Roma İmparatorluğu’nun dili olan Latince idi.

Türkler nasıl bugün anlamadıkları Arapça bir Kur'an ile ibadet ediyorlarsa İngilizler de anlamadıkları Latince bir İncil’e mahkûmdular. 

İncil’in bazı bölümleri, yasak olmasına rağmen, İngilizceye çevrilmişti. Ama bunlara sahip olmak tehlikeli bir şeydi. Yakalananlar idam ediliyorlardı.

Buna rağmen, 1517’de William Tyndale isimli bir papaz, “Çift süren bir oğlan ile bir piskopos, Tanrı’nın kelamını eşit derecede anlayabilsin,” diye İncil’i orijinal dili olan Eski Yunanca ve İbraniceden İngilizceye çevirmeye girişti.

Ama Kral ve Kilise, İncil’in herkesin anlayabileceği bir dile dökülmesine karşıydılar.

Tyndale, Avrupa’ya kaçmak zorunda kaldı. Orada bastırdığı İncil’i 1520’lerin ortalarında İngiltere’ye yolladı.

Peygambere ait olduğu şüpheli sözler Türkçeye çevrildi ama Türkçe Kur'an kabul görmüş değil

Kitap halk arasında popüler oldu, ama Kilise tarafından lanetlendi. Londra Başpiskoposu, kitaptan 3.000 adet satın alıp St. Paul Kilisesi’nin önünde yaktırdı.

Tyndale’i tanıyanlar, onunla beraber görünenler, kitabına sahip olanlar, zindanlara atılıp işkence gördüler.

Kralın adamları, Papanın casusları Tyndale’in peşine düştüler.

1535’te onu Brüksel yakınlarında yakaladılar ve bir kalenin zindanına kapattılar.

İşkence gördü. Bir yıl sonra, dinen kabul görmüş değerlere aykırı davranmaktan mahkûm oldu. Boğularak idam edildi ve cesedi bir meydanda direğe bağlanarak yakıldı.

İki yıl sonra Kral VIII. Henry, boşanmasına izin vermediği için Papa ile bozuştu ve İngiliz Kilisesi’ni Katolik Kilisesi’nden ayırdı. Kopuşu kesinleştirmek için İncil’in İngilizceye çevrilmesini emretti.

Tyndale 2002’de, En Büyük Yüz İngiliz listesine alındı.

Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle onuncu yüzyılda hız kazandı.

Bin yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen dualar, hâlâ, birçok hoca dahil, kimsenin anlamadığı Arap dilinde ediliyor. Peygambere ait olduğu şüpheli sözler, sünnet, Türkçeye çevrildi ama Türkçe Kur'an kabul görmüş değil.

İnsanın anlamadığı kelimelerle Tanrı ile bağ kurmasında neden bu kadar ısrar ediliyor?

Çünkü, Müslümanlığı siyasilerin ve hacı hoca takımının elinde silah yapan şey, Kur'an’ın kitleler tarafından anlaşılmamasıdır.

“Kur'an böyle diyor, Peygamber böyle buyurmuştu,” deyip bin bir türlü yalanla halkı manipüle etmek kolaydır – özellikle o halk okumuşluktan nasibini almamışsa ve hurafelere inanmayı, gerçekleri araştırmaktan kolay buluyorsa.

İnsanın anlamadığı kelimelerle Tanrı ile bağ kurmasında neden bu kadar ısrar ediliyor?

Tyndale’in çevrisinden önce İngiliz ruhban takımı, İncil’deki “cemaat” kelimesini “kilise”, “büyük/yaşlı” kelimesini “papaz” olarak çeviriyordu.

Kilise derseniz, halkın dua etmek (ve yönetilmek ve sağılmak) için gitmek zorunda olduğu bir bina, “toplumun bir büyüğü” yerine “papaz” derseniz binaya sokulan kişileri güden bir kişi yaratırsınız.

Demezseniz, tanrı ile kul arasında ne bina kalır ne de papaz. 

Bilmiyorum yeteri kadar açık mı?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor