24 Aralık 2016

Nereye gideceğini bilmeyenin yolu nereye çıkar?

Rusyalarını işgal etmek için yola çıkanlar, giriştikleri işin hata olduğunu anlasalar bile, yarı yoldan geri dönemezler

Düşüncelerine özen göster,
çünkü kelimelere dönüşürler.

Kelimelerine özen göster,
çünkü eyleme dönüşürler.

Eylemlerine  özen göster,
çünkü alışkanlık haline gelirler.

Alışkanlıklarına özen göster,
çünkü karakterin olurlar.

Karakterine dikkat et,
çünkü karakterin kaderindir.

Böyle diyor büyük usta Lao Tzu, iki bin altı yüz önceki Çin’den bugüne gelen, gerçekliğini hiçbir zaman yitirmeyecek bu sözlerle.

Birisi bunları liseye giderken her gün Erdoğan’ın kulağına fısıldasaydı çok iyi olurdu. Hem kendi başka bir Erdoğan olurdu bugün, hem Türkiye başka bir Türkiye.

Artık çok geç.

Napolyon kimseyi dinlemedi, atına atlayıp ordusunu Moskova üzerine sürdü, kış geldi, kar yağmaya başladı, kurtlar uluyor. Gidebildiği kadar ileri gitmekten başka çaresi yok. Sonunda Moskova’ya varıyor ama şehir boş, Rus ordusu dahil herkes geri çekilmiş.

Kışa, açlığa, tifoya yenik, perperişan geriye dönüyor.

Beş yüz bin kişilik Fransız ordusundan 27,000 kişi kalmış.

Bu macera Fransa’nın Avrupa üzerindeki hâkimiyetini sona erdiriyor, Napolyon’un sonunu hazırlıyor.

Akıllı kişileri dinlemek için akıllı olmak lazım, “bilge kişileri bulmak için bilge olmak.”

Rusyalarını işgal etmek için yola çıkanlar, giriştikleri işin hata olduğunu anlasalar bile, yarı yoldan geri dönemezler.

Yarı yoldan geri dönmek, yola çıkmaktan daha fazla cesaret ister.

Kaybettikçe daha fazla para bastıran, daha fazla borçlanan kumarbaz gibi girdaba kapılmışlardır bir kere.

Kissinger’in dediği gibi, “Nereye gideceğini bilmezsen bütün yollar hiçbir yere çıkar.”

Hükümet aynı anda Türkiye’de, Suriye’de ve Irak’ta çarpışıyor. Karşısında Fethullahçılar, PKK, PYD, ve IŞİD var. Suriye’de Esad’la kavgalı, Irak’ta Şii Bağdat rejimi ile, İran’da mollalarla.

Darbe girişiminin yaraladığı bir ordu ve polis gücüyle, bu çok cepheli savaştan galip çıkmak bir mucize gerektirir.

*

Yazılan, çizilen, konuşulan her şey boşuna.

Tarih, bir nehir gibi akar, ne önüne set çekilebilir, ne akışı ters döndürülebilir.

Türkiye, zorlu kesimleri ve hızlı akışları olan bu nehrin en zor parkurunda rafting yapıyor.

Raftingde amaç, içinde bulunulan raftı yani salı, devirmeden, kürekle yönlendirerek kayalar ve engeller arasından geçirmektir.

Rafting, takımlar halinde yapılır ve başarılı olabilmek için tek vücut gibi hareket eden bir takıma sahip olmak gerekir.

Tek vücut gibi hareket eden bir takım olmak, herhalde Türkiye’nin AKP yönetiminde olamayacağı şeylerin başında gelir.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor