16 Haziran 2018

Güçlü Cumhurbaşkanı

"Güçlü” siyasi önder, seçime giderken kendine OHAL gibi şemsiyeler, zırhlar aramayan adamdır

AKP’nin özellikle Cumhurbaşkanı seçimi için benimsediği (bağrına bastığı) sloganlardan biri, Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin “güçlü” olması gerektiği. Bunu böylece, soyut bir cümle olarak ortaya koyduğumuzda, yani, “Cumhurbaşkanı seçilecek kimse güçlü bir kişiliğe sahip olmalıdır” dediğimizde, kimsenin buna itiraz edeceğini sanmam. “Hayır. Cumhurbaşkanı dediğin zayıf olmalıdır” diyen biri çıkmaz.

Slogan AKP’nin sloganı olduğuna göre, ima edilen (buna “ima edilen” denirse) aranan “güçlü” kişinin Tayyip Erdoğan olduğu. Tabii aynı zamanda, bu yarışta yer alan öteki adayların da “güçlü” olmadıkları.

AKP’nin on beş yılı aşkın iktidarı, yaptığı (ve bozduğu) bir yığın şeyin yanı sıra dili de değişime uğrattı. “Dil” derken, “semantik” yani “anlam” var aklımda. Şimdi bu “güçlü” sıfatı da böyle. Bu sloganı söyleyenler, tekrarlayanlar ne demek istiyorlar?

2016’da bir “askeri darbe” girişimi olmuş; birkaç saat içinde bastırılmış. Büyük bir tasfiye hareketine girişilmiş; binlerce insan yargılanıyor. Binlerce insan (tamamen “karakuşî” biçimlerde) hapsedilmiş. Ve olaydan bugüne OHAL ilan edilmiş, OHAL altında seçim yapılacak! Dünyada görülmemiş bir şey (tabii şu garip dünyamızın bazı yerlerinde görülmüş olabilir de; ama bu “görüldüğü” yerler, “örnek alınacak” yerler değil.)

Ben buna doğrudan doğruya “korkaklık” derim. “Korkaklık” da, “güçlülük”le birlikte giden bir şey değildir. “Güçlü” siyasi önder, seçime giderken kendine OHAL gibi şemsiyeler, zırhlar aramayan adamdır.

Ama yukarıda üç beş kelimeyle özetlemeye çalıştığım koşullarda seçim yapmaya hazırlanıyoruz. O koşulları kimin yarattığı belli. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışacak olanlardan biri hapiste. Bu durumda “Cumhurbaşkanı güçlü olmalı” diye sloganlar peşinde olanlar “güçlü”den bunu anlıyorlar: Selahattin Demirtaş, Tayyip Erdoğan’ı hapse atamadı ama Tayyip Erdoğan, Selahattin Demirtaş’ı hapse attı. Şu halde? Şu halde Tayyip Erdoğan daha güçlü.

Siyaset tarihinde “güç” çok önemli bir konudur. “Güçlülük”, çok aranan bir özelliktir. Ama siyaset tarihinde ve siyasetin terminolojisinde  “güçlü” demek, “despot”, “tiran”, “otokrat” gibi terimlerle anlamdaş değildir. Güçlü olmak ali kıran baş kesen olmak değildir. “Bizim önderimiz, bakın şu kadar adamı hapiste tutuyor! Demek bu kadar güçlü bir kişi. O halde onu Cumhurbaşkanı seçmeliyiz.” Söyledikleri bu ve bu “bilek güreşi” falan gibi şeyler için geçerli olabilir, ama siyasette “güçlü”den anlaşılması gereken bu değildir. Bu “güçlü”yü seçtiğimizde, şimdi hapiste olanlardan birkaç kat fazlasının aynı yeri boylayacağını garanti altına almış oluruz. Gerçekten “güçlü” olan siyasi önder ise bu zulüm düzenine karşı çıkan (bunun riskini gözüne alan) ve hak, adalet, özgürlükten yana mücadele veren kişidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

İsrail: Sonu nereye varacak?

Savaşa varmadan durulmasıyla daha iyi bir dünyaya adım atmış olur muyuz?

Değişim beklenir mi?

Birinci gelen parti AKP'nin ikinci parti olma sürecini izleyeceğiz, gözlemleyeceğiz. Kim ne diyecek, nasıl tavır alacak?

Sevinçle, ama sükunetle

Bu toplum elbette farklı düşünceler, inançlar, idealler üretecek. Ama bu "farklılık" nedeniyle boğazlaşmak değil tartışmak kültürü geliştirmek gerektiğini bilecek. Son seçimde alınan sonuç bu anlayış ortamının oluşmasında da olumlu rol oynayabilir ve bu potansiyel boşa harcanmamalı