06 Ekim 2022

Zihninde bilgelik… Alnında hüzün… Yüzünde keder

-

Sabri Altınel öğretmenim. Önce orta okulda Türkçe,

sonra lisede edebiyat.

Fransa’ya gitmek istedi, bir süreliğine. Pasaport alamadı.

Vatan Cephesi’ne katıl, hemen gidersin, dediler, reddetti.

Sonra aldı pasaportu, 27 Mayıs sonrası, gitti Fransa’ya.

Onun yokluğunda edebiyat öğretmenimiz Demir Özlü oldu.

Lise I, yıl 1960. Demir Özlü 25 yaşında.

Onu öyle tanıdım, sonra dostum, arkadaşım oldu.

Stockholm’de evine gittim, Şile’de çok kez bana geldi.

O hikaye uzun.

 

Geçen yıl Şubat’ta onu kaybettik.

 

Yazmak istediğin yazamadığın.

Telefon defterinden adlarını silemediğin.

Tanıdığın için kutsandığını bildiğin.

Kaybetmeyi lanetlediğin nice insan…

 

Hep hissettim, çok kez yazdım:

Ben şanslı bir insanım, zengin bir yaşam sürdüm.

Tanıdığım çok insanı tanımış olmanın şansı ve

zenginliği.

 

Ama bunun getirdiği bir yük ve bir acı da var.

Yük, ağır bir yük, öyle bir çevrede kendine yüklediğin,

sürekli gelişme duygusu ve ihtiyacı.

Acı, o insanlar göçüp gidince yaşamın

eksildiği, dünyanın yoksullaştığı duygusu.

Hiç küçümsemeyin, zor bir hayattır böylesi.

 

D.H.Lawrence öldüğünde, kocasını terk ederek

Lawrence’la İtalya’ya kaçan Freda, yakınlarına bu

ölümü birkaç basit sözcükle duyurur: Bildiğiniz gibi,

Lawrence öldü. Bu yalın duyurunun ağırlığını, güzelliğini

ben hep hissettim. Yaşanmış bir aşkın, birlikte geçirilmiş

doyurucu bir yaşamın, mutlu olmanın, sakin paylaşımın

tatmini, şükranı… ve bunun sade, onurlu dışavurumu…

 

Hayat bazen ölümü kolaylaştırır, bazen ürkütür.

Nasıl yaşadığına bağlı.

 

Her şeye yüzeyden dokunup geçersen

hayat da sana yüzeyden dokunup geçer.

 

Belki her zamandan çok şimdi artık

geçmişimizden daha karanlık görünen bir geleceğe

savruluyor olmanın dehşetiyle nasıl baş edebiliriz?

 

Medeniyet maskesinin düşmesiyle ortaya çıkan surat

kendi suretimizden daha korkunç olduğunda

ne yapabiliriz? Buna nasıl dayanırız?

 

Artık yeni bir duygudayım.

 

İnsanın hayatı iki durumda biter:

Hayat ona fazla gelince.

Kendisi hayata fazla gelince.

Birinciye örnek sıradan intiharlar.

İkinci: Stefan Zweig.

Nazar Büyüm kimdir?

Nazar Büyüm, 9 Nisan 1944’te Everek’te (Develi) doğdu. Annesi Maryani Hanım, babası Demirci Arsen Usta’dır.

İlkokulu, ortaokul 1. sınıfı Develi’de okudu. 1957-62 arasında İstanbul Bağlarbaşı’ndaki Surp Haç Tıbrevank’ta orta-lise öğrenimini yatılı gördü.

İ.Ü. Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi’nde öğrencilik etti. 1967-70 arasında Eczacıbaşı ilaç fabrikası ilmi bürosunda mütercim tercüman olarak çalıştı.

Haziran 1972’de Manajans’ta metin yazarlığına başladı. 1975’te Ersin Salman, Zafer Ataylan, Hasan Parkan’la birlikte, Ajans Ada’nın kuruluşunda yer aldı. 1980 sonunda  ayrıldı. Aynı yıl Adam Yayınları’nı, ertesi yıl Anadolu Yayıncılık’ı kurdu.

Adam Yayınları, aralarında Nazım Hikmet’in, Oktay Rifat’ın, Melih Cevdet Anday’ın, Orhan Veli’nin, Aziz Nesin’in, Memet Fuat’ın, Server Tanilli’nin, Yaşar Kemal’in  yer aldığı pek çok şair ve yazarın bütün eserlerini, Anadolu Yayıncılık ise Yurt Ansiklopedisi’ni, Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi’ni yayımladı.

12 Eylül 1980 darbesi TDK’nu da kapatınca, o kurumun 35 yıl yazmanlığını yürütmüş olan Ömer Asım Aksoy başkanlığında bir heyete hazırlatılan Ana Yazım Kılavuzu o karanlık dönemde yapılan anlamlı işlerinden biridir.

Walt Disney Company ile imzalanan anlaşmalar çerçevesinde yayımlanan Benim İlk Ansiklopedim, Bilgi Dünyasına Yolculuk gibi kaynak yayınlar ise Anadolu Yayıncılık’ın işidir.

1986’da Selahattin Beyazıt ve Osman Kavala ile Ana Yayıncılık’ı kurarak AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi’ni yayımlamaya başladı. Temel Britannica ile Britannica Compton’s ansiklopedileri de Ana Yayıncılık çatısı altında yayımlandı.

Nazar Büyüm’ün haftalık AGOS gazetesinde yayımlanan yazıları Dönüp Baktığımda adıyla yayımlandı.

Üç kez evlendi. İki kızı (Milena, Ludmilla) ile bir oğlu (Ali Murad), bir de torunu (Cuba) var. Ula’da yaşıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Ferman padişahın..."

Bu konuyu parça bölük daha önce de yazdım. Lakin ne yaparsın, bu ülkede 10-20 yıl önce yazılanlar da günceldir; yayımla, yadırganmaz... Korkarım bu gidişle gelecek de güncel olacak. 20 Eylül Pazar günü Ruhi Su'nun 30. ölüm yıldönümü nedeniyle bir anma gecesi düzenlendi. Ruhi Su Dostlar Korosu, Boğaziçi Caz Topluluğu konser verdiler. Onun yaşamından, şiirlerinden kesitler, örnekler dinledik. BBC Türkçe radyosunun 1975'te Londra'da onunla yaptığı görüşmeyi izledik. Konuşmacıydım. Söylediklerimin özeti şöyle...