29 Temmuz 2018

Kanlı Ay

Rengin yeterince kırmızı görünmesi için işin içine Mars'ı da sokmuştu

ŞEHİR TELLALI

New York - Londra - Roma 

 

Dünya’nın gölgesine düştüğünde önceki gece, 21. yüzyılın en uzun ve de en “kanlı” ayını bulutlar örttü Londra’da. Utanıp üzüldükleri besbelli. Beyaz gri bulutlar, hafızaya karşı acıları rüzgârla sarıp sarmalayıp kaçırmak sanki amaçları. Bu nedenle Kraliyet Astronomi Topluluğu direktörünün vaat ettiği, o gökyüzüne bakıp da “ruh sahibi olduğumuzu anlama” anından bulutlar nedeniyle mahrum kaldık. Halbuki, yeryüzünü yeterince kana bulamışken hıyanet, nefret, kin, kalpsizlik, sevgisizlik, kanlı ay manzarası, yeryüzünde akan kanın, kindarlığın artık dağa taşa sığmayıp gökyüzüne sıçradığını düşündürebilirdi belki kimimize.

Hafta içinde faşistler birbirlerini “sen de amma faşistsin!” diye aşağılayarak ırk düşmanlığında bayrak yarışındaydılar. Bilirkişinin suç duyurusu olduğu kadar yaptıklarının gayet bilincinde bir suçlunun sesiyle aynalıyordular birbirlerini. Kimi Arap’ı düşman bellemiş kendine, kimi Yahudi’yi, kimi Kürdü, kimi Türkü, kimi Latin’i, kimi Siyahı, kimi beyazı... Kimi ambargoyla tehdit ediyordu ötekini. 

Kanlı kanlı gökyüzüne tırmansaydı ay daha gecenin başında dünyanın karşısına geldiğinde 21. yüzyılın tam bu anında hasmını aynaladığını düşündürecekti seyircisine.  

Kanlı Ay! Adını böyle koymuşlar. Dünya, ay ile güneş arasına girdiğinde, ayın üstüne düşen gölgesi, güneş ışığını tümüyle perdelemek yerine atmosferindeki toz ve nem oranına bağlı olarak kırınca, kırmızı düştüğünden ayın yüzüne. Bir de bu sefer ki altı saat süren bir tutulma oldu. Olur da kaçıran olursa bulutlardan fırsat bulduğunda herkesin görecek zamanı olsun dercesine bir doğa.

Rengin yeterince kırmızı görünmesi için işin içine Mars'ı da sokmuştu. Dünya Güneş’in önüne geldiğinde Mars tam ters tarafta Güneş hizasında. Böylece dünyanın gölgesi daha da kırmızıya bürünecekti. Dünyadan seyredenler batıda Güneşin battığı yerin tam karşısında doğuda Mars’ın doğuşunu göreceklerdi. En güzel manzara Ortadoğu’da, Madagaskar’da ve Hint Okyanusundaydı.   

Güney Almanya’dan çekilen fotoğrafta tutulan ayın üzerindeki dünya gölgesi  haşhaş çiçeği rengine bürünmüş. İsviçre Alplerinden görülen halinde ise başına altından bir taç oturtmuş. Kuala Lumpur’dan gönderilen bir fotoğrafta başı koyu kırmızıya bulanmış karanlığa doğru bakıyor karamsar. 

Ama birden bire Brezilyadan bir fotoğraf çarpıyor gözüme. Aynı saatte, bu sefer  aşkın gölgesi düşmüş ayın yüzüne dünyada akan kan yerine. Yemyeşil cennet bir tepede, ayın önünde sevdiğine koşturan gelinin uçuşan uzun duvağı ile aynı renkte ayın yüzü bembeyaz. Gelinlikle duvağı aynalayan ayın yanında gelinin tacını aynalıyor gökyüzü yıldızlarla çevrili ışıl ışıl. Ay da gelin gibi süzülüyor yine gökyüzünde her zamanki pırıltılı billur su taneciği. Üstelik tepesinde dolanıyor hafif pembe hareler, aşka gelmiş geceye koşan gelinin kalbini dolduran mutlulukla beraber.


www.sebnemsenyener.com                    

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam.