21 Kasım 2017

Sıfır Bir Adana çoğu diziden bir-sıfır önde

Sonuçta eğrisi doğrusu, yanlışları ve eksiklerine karşın Sıfır Bir Adana seyircinin kendinden izler taşıyan orijinal, özgün işlere açlığını ispatlamakla kalmıyor haykırıyor

Sıfır Bir Adana adlı alternatif dizinin kısa sürede kendi kitlesini oluşturup artık güçlü bir medya kanalının bir parçası haline gelmesi hiç sürpriz değil. Çünkü kendi sosyo-kültürel meselelerinden tamamen uzak yalı ve gecekondu çatışmasında ilerleyen dizilerden gına geleli çok olmuştu.

Sıfır Bir Adana süslü, renkli ve zengin mekanların albenisi ve sözde yoksul gecekonduların sıcak, çiçekli böcekli samimi atmosferi yerine alabildiğine çıplak gerçeği mekan eyliyor. Özellikle mekanın katı ve sert gerçekliği neredeyse belgesel bir etki yaratarak dünya kadar eksiği olan bu metnin her yerine tampon olmayı başarıyor. Netice de mahallelerini özellikle uyuşturucu çetelerinden ve hırsızlardan korumaya çalışan 20’li yaşlarda bir grup gencin çatışması izleğin omurgasını oluşturuyor. Savaş, Cio, Özgür ve Anafor’un kötülerle girdikleri savaşta her ölüm karşılıklı intikam yeminlerini büyütüyor. Bu gençler Hürriyet Mahallesi’nde kadın ve uyuşturucu satışı yapanları özellikle affetmiyor, direkt öldürüyorlar.

Mahallelinin hakkı, hukuku ve hatta her türlü ihtiyacı bu gençler tarafından gideriliyor. Zenginden değil kötüden alıp, fakire değil iyiye veriyorlar çünkü zaten hepsi fakir. Hatta paraya boğulup pavyonlarda viski içip para saçtıkları zamanlarda dahi lüks evlere geçmiyor ve asla bir dizi oyuncusu gibi şık ve göz alıcı giyinmiyorlar. Zaten bolca para edebiyatı yapılan dizide parayı kendilerinden çok mahallelinin zaruri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hedefliyorlar. Dolayısıyla söylem açısından nostaljik bir Yeşilçam adalet anlayışı egemen görünüyor. Fondaki Yılmaz Güney posterleri, yapılan alıntı ve göndermeler fakir ve çaresiz halkı dert edinen kahramanlarının izindeki yeni kahramanların ilkelerini oluşturuyor.

Dizinin mekandan sonra en başarılı ikinci öğesi ise dizinin müziklerini oluşturuyor ki bu hasret kalınan bir samimiyet, gerçeklik ve orijinallik sunduğundan metnin tonu, duygusu ve atmosferi böylelikle cezbeden bir seviyeye erişiyor.  Özellikle muhteşem Kürtçe ağıtlar, rap ve beatbox tarzındaki müziklerin karışımıyla Hürriyet Mahalle’sinin ayrıksı dokusu, sokaklarının kokusu ve yaşam temposu ete kemiğe bürünüyor.  Adanalı genç Esat Bargun’un müzikleri yazılamayan diyalog eksikliğini büyük ölçüde kapatıyor hatta hoş görülmesini sağlayacak kadar tesir ediyor. Bu arada her ne kadar diyaloglar basit, bazen çiğ ve ne yazık ki çok zayıf kalsa da başarılı şive her lafı yerine oturtuyor. Özellikle kötü oyunculuklara dayanılmasını zaruri kılan gerçekçi küfür ve argo kullanımı varoş, getto, arka mahalle ya da alt kültür olarak adlandırılan ne varsa önünüze döküyor. Küfürle kültürün gösterilmeyen yüzünü görmek ve ekrandaki gerçeğe yaklaşmak çok daha mümkün kılınıyor.

Ne var ki dizideki kadınların tamamının ya anne ya da hayat kadını olması ve Anafor aracılığıyla ilk kez bir kadın/erkek ilişkisini anlatmaya meyledecek gibiyken açıklamasını evlilikle haklı göstermeye çalışması elbette çok üzücü. Dilin dibine kadar hastalıklı erkek bilinçaltını tezahürüne bir başka örnekte baştan sona eşcinselliğe kusur, eksiklik gibi bakıldığını kusmasıyla dışa vuruyor. Kısacası iyi ya da kötü sadece ve illa ki erkek olanlara gösterilme ve konuşma hakkı veriliyor. Zaten kahramanların derin karakteristik özelliklerine hiç girilmiyor; iyiler iyi ve kötüler kötü olmakla kalıyorlar böylece asıl kahraman Adana oluveriyor sanki.

Sonuçta eğrisi doğrusu, yanlışları ve eksiklerine karşın Sıfır Bir Adana seyircinin kendinden izler taşıyan orijinal, özgün işlere açlığını ispatlamakla kalmıyor haykırıyor neredeyse. Kendi kültürüne yabancılaşan yerli dizilerin karşısında Sıfır Bir Adana gerçekten ‘yerli’ dizi olmayı başararak ana akımdaki pek çok işi bir-sıfır yeniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!

-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor

Galataperform, 20. yılında kayıp sahnelere saygı duruşunda bulundu

Naum Tiyatrosu olmadan kudurur musunuz? E kudurmuşlar bunlar yahu! Buraya çiçek gibi bir ‘Çiçek AVM’ ne güzel olur mesela! Olmaz mı? Olur olur! Çıtınız çıkmaz!