“Paralel örgüt büyük ihanet içindeymiş, aldatıldık, safmışız...”
-2015 Mart Harp Akademilerinde:
“Ergenekon ve Balyoz’da aldatıldık...”
-25 Haziran 2016 TÜSİAD’da:
“AB bizi hep oyaladı, hep aldattı...”
-5 Nisan 2017 muhtarlar toplantısında:
“Ne aldanan olduk, ne aldattık...”
-19 Nisan 2017 El Cezire TV’de:
“Obama bizi PYD ve YPG konusunda aldattı...”
-28 Eylül 2017 Irak Referandumu nedeniyle:
“Barzani’nin böyle bir yanlışa düşeceğine inanmıyorduk, aldanmışız...”
-26 Mayıs 2018 Erzurum’da mitingde:
“Ne aldandık, ne aldattık...”
-8 Haziran 2018, önceki akşam CNN TÜRK’te:
“Bunlar ihanet şebekesi imiş, aldatıldık...”
Onu herkes aldatıyor, Obama, İsrail, Barzani, FETÖ, Avrupa Birliği... Bunlar bizim bildiklerimiz...
Bir söylediği bir söylediğini tutmuyor.
“Ben ekonomiyi bilirim”
Ya ekonomi performansı? Ağzını her açtığında “faizler düşecek” diyor. Sadece dün, bugün değil, yıllardır.
Ağzını her açtığında Merkez Bankasına söylemediğini bırakmıyor.
Ne var ki, dolar 4.90 liraya vurduğunda ve sonrasında Merkez Bankası Erdoğan’ı filan dinlemiyor, çünkü ekonomi Erdoğan’ı dinlemiyor, Merkez Bankası faizleri yükseltiyor.
Faizler on beş günde yüzde 13.5, yüzde 16.5, derken yüzde 17.75’e yükseliyor. Dolar önce düşüyor, ama daha sonra buna rağmen yine de yükseliyor.
Yüzde 17.75 ile Türkiye dünyada en yüksek faiz veren dördüncü ülke oluyor.
Ama, o hala “ben ekonomi bilirim” diyor. Hala “faizler düşecek” diyor.
Desin, kalesinde bir golü de oradan görüyor.
Ya köprü satmak
1983 seçimlerinde ANAP lideri Turgut Özal, Halkçı Parti lideri Necdet Calp ve Milliyetçi Demokrasi Partisi lideri Turgut Sunalp arasındaki mücadeleye damga vuran sözler TRT’te üç liderin katıldığı açık oturumda yaşanıyor.
Orada Özal:
“Köprüyü satacağım” diyor.
Halkçı Parti lideri Calp yumruğunu masaya vuruyor:
“Sattırmam efendim, sattırmam...”
Özal ısrarcı: “Görürsünüz, hem de bal gibi satarım”.
Bu tartışma iki gün önce Erdoğan’ın dilinde tam tersine dönüşüyor:
“Birinci köprüyü rahmetli Demirel yaptı. O zaman komünistler ‘biz köprüyü satacağız’ diyordu, rahmetli Özal da ‘satamazsınız’ diyordu.
Erdoğan’ın kafası öyle karışık ki, gerçeğin tam tersini söylüyor.
Yoksa iktidarın sonu mu?
Erdoğan iyice dağılmış durumda. Hiç bir seçimde olmadığı kadar. On altı yıldır olmadığı kadar.
Herhalde moral bozukluğundan. Morali neden bozuk?
Belki de, on altı yıllık iktidarının son günlerini yaşamakta olduğundan...
Anayasa’ya aykırı olduğunu bilerek, yasa teklifi hazırlıyorlar. Çünkü, Anayasa ve Anayasa’ya aykırılık artık bir şey ifade etmiyor. Hukuk başta, bütün idari ve siyasi kavramların içi boşalıyor
Dezenformasyon Yasası, Sıkıyönetim ve Savaş Yönetmelikleri, Ceza Yasasında değişiklikler, avukatlara getirilen ek yükümlülükler, şirketlere kayyım atanması, belediyelere kayyım atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymak derken... “Devletin güvenliği, iç ve dış yararları” başlığı altında otoriter düzeni kurmaya girişiyorlar
Yoksullukta çocukların “en savunmasız” olduğunu Türkiye dün çok acı bir haberle bir kez daha görüyor. Birileri de çıkıyor, “Bakanlık on sekiz kere gelmiş, çocukları almak istemiş, aile vermemiş” gibi, yönetimin sorumluluğunu azaltmaya çalışıyor. Bu söylenen doğru olabilir ancak, yönetimi sorumluluktan kurtarmaz