17 Kasım 2018

Krizin üç yeni fotoğrafı

Krize karşı, bir araba boş lafın dışında, dişe dokunur tek önlem faizlerin arttırılması oluyor

1- İşsizlik... O artıyor.

2- Sanayi üretimi... O düşüyor.

3- İnşaat sektörü... O daralıyor...

TL’nin dolar karşısında değerini olağanüstü yitirmesi ve enflasyonun yükselmesi, bunların piyasaya yansıması sonucunda Türk Ekonomisi 2001’den bu yana görülmeyen bir krizin içine düşüyor.

Krize karşı, bir araba boş lafın dışında, dişe dokunur tek önlem faizlerin arttırılması oluyor.

Bu arada, enflasyonu önlemek adına, ekonomiyle uzak, yakın ilgisi bulunmayan, emir - komuta zinciri çerçevesinde firmalara fiyatlarını yüzde on indirme emri veriliyor.

İndirime gidiliyor, talep artıyor, fiyatlar yeniden yükseliyor.

Bu emir dışında, devlet olarak bazı ürünlerde vergi indirimine gidiliyor ki, enflasyonla mücadele ederken, asla ve asla a-lın-ma-ma-sı gereken bir karar, tam ters tepen bir adım.

Bunun sonucunda KDV ve ÖTV gelirleri düşüyor. Vergi geliri azalıyor, bütçe açığı büyüyor, o açık enflasyonist baskıyı yeniden arttırıyor.

“Kriz miriz yok, düzlüğü çıkıyoruz” derken, bir, iki ay içinde krizin fotoğrafları daha netleşiyor.

İşsizlik

Krizin kendini gösterdiği alanlardan birine ilişkin, son resmi rakamlardan ilki iki gün önce yayınlanıyor.

İşsizlik yüzde 10.4’ten 11.6’ya yükseliyor.

Ancak, bu eksik bir oran. İş için resmi başvuruda bulunmayanlar ile son bir ay içinde “iş varsa, çalışırım” diyenler, bu orana dahil değil. Onlar da, dahil olduğu zaman ki, buna “geniş işsizlik oranı”     deniyor, o zaman “gerçek işsizlik oranı yüzde 16.6’ya” yükseliyor. Çok ciddi bir oran.

Ciddiyet içindeki ciddiyet ise, daha vahim:

İşsizlerin yüzde 20’si genç ve üniversite mezunu.

O gençler içinde üniversite mezunu olmayanlar... İşte, toplumsal olarak tehlikeli kesim onlar.

Küçülüyoruz

İşsizlik oranlarının açıklanmasından bir gün sonra, dün sanayi endeksi açıklanıyor. Ekonomide ne olup bittiğini anlatan en çarpıcı rakamlardan biri. Resmi verilere göre:

-İmalat sanayi... Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2.7 küçülüyor.

-Madencilik ve taş ocakçılığı... Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1.3 küçülüyor.

-Elektrik, gaz ve buhar üretim ve dağıtımı... Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2.5 düşüyor.

Bu düşüşün yıllık büyüme oranını etkileyeceği, büyümenin daha düşük bir orana doğru kaydığı ortada.

Yani, küçülüyoruz.

Biz küçülürken, Avrupa ülkelerinde böyle bir kriz yok. Hele de örneğin Almanya’da, işsizlik oranı geriliyor. Sanayi üretimi artıyor.

Bizimle benzer krizi yaşayan ülkelerin başında Venezuella geliyor.

Bir lokomotifin freni

Krizin üçüncü yeni fotoğrafı yine dün belli oluyor.

İnşaat sektörü...

Pek çok ülkede ve hele de bizim ülkemizde inşaat sektörü ekonominin lokomotiflerinden biri.

İnşaat sektörünün bizim milli gelirdeki payı, (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) yüzde 7.4.

Bu sektörde yaklaşık iki milyon insan çalışıyor.

Banka kredilerinin önemli bir bölümü bu sektöre akıyor. İnşaat sektörünün bankalardan kullandığı kredi miktarı 370 milyar lirayı buluyor.

Konut satışları her ay yüzde on oranında düşüyor.

Elde müthiş bir konut stoku birikiyor.

TV’lerde sabahtan akşama kadar onca reklama, gazetelerde onca ilana rağmen, konut satışları düşüyor.

İflas dalgası

Bunlar son iki günün resmi verileri.

Bunun dışında, bir de hemen her gün köklü şirketlerin açıkladıkları iflaslar ve konkordato ilanları var.

Tam bir kriz ve derinleşiyor. Derinleştikçe, ortaya yeni fotoğraflar çıkıyor. Bu üç fotoğraf gibi.

Teslim alınmış ve yandaşlığı zaten tescil olmuş medyanın büyük bölümünün çizdiği pembe tablolar ise, gerçeği değiştirmiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..

"Ekonomist" Erdoğan açıklasın: 818.182 .863.710 lira zarar

Bu zararı ve bütçe açığının nedenlerini halka açıklamak zorunda