18 Ekim 2017

OHAL ile çok ve fakat çok ağır bilanço

“Yasaklar ülkesi” bir Türkiye: Başlangıçta “üç ay bile sürmez” denilen OHAL, şimdi bir buçuk yıla doğru uzatılıyor

Yıl 2002, Türkiye genel seçime gidiyor, yeni kurulan AKP Türkiye’nin tüm duvarlarını afişlerle donatıyor:

“OHAL kaldırılacak”.

OHAL o tarihte sadece Güneydoğu’da bazı illerde var. AKP 2003’te OHAL’i o illerde gerçekten kaldırıyor.

20 Temmuz 2016’da darbe girişiminin ertesinde AKP bütün Türkiye’de OHAL ilan ediyor.

Başbakan Binali Yıldırım OHAL ilan edilirken “Biz OHAL’i devlete ilan ediyoruz, millete değil” diyor. “Kime” ilan ettiği dahi ilk adımda ortaya çıkıyor.

O tarihte Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ söz veriyor:

“OHAL’in süresi üç aydır, biz darbenin artçılarını temizleriz, amacımız OHAL’i üç ay dolmadan, kısa sürede kaldırmaktır”.

Güzel sözler.

OHAL’i dün AKP Meclis’te beşinci kez uzatıyor. OHAL, olağanüstü hâl, oluyor size olağan hâl. Çünkü, KHK’larla ülkeyi istediğin gibi yönetmek çok kolay.

At, tut, çarp, böl, kimseye sormadan, istediğin gibi at oynat.

Bin türlü yasak getir, ama o yasak bir türkü imiş, ama bir direniş, ama bir katliamı anma, hiç fark etmiyor.

Yasaklar ülkesi

O kadar çok, o kadar farklı yasak örneği var ki...

Bir süre önce CHP milletvekili Veli Ağbaba iyi bir çalışmayla yer, tarih ve konu belirterek o yasakları derliyor, onlardan bir demet aktarıyorum. Tam anlamıyla ibretlik:

-Alevilerin inanç merkezlerine yasak.

-İflas ertelemeye yasak.

-Tiyatroya yasak. Genco Erkal’ın uyarlayıp yönettiği “Güneşin Sofrasında Nazım ile Brecht” oyununa yasak.

-Zeytinli Rock Festivaline yasak.

-Artvin Cerattepe’de madencilik faaliyetine karşı açılan davanın duruşması öncesinde eylem ve basın açıklamasına yasak.

-Grev yapmak isteyen işçilere yasak.

-Yozgat’ta OHAL süresince alkol satışının olduğu bar, pavyon, gazino gibi mekanlara yasak.

-Aşureye yasak. Ankara Valiliği tarafından cemevlerinde aşure etkinliklerine yasak.

-Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde düzenlenen OHAL paneline yasak.

-İstanbul’da her türlü açık, kapalı toplantı, gösteri yürüyüşü, çadır kurma, stand açma yasak.

-Çevre koruma konserine yasak.

-Yüz yıldır kutlanan lisenin geleneksel pilav gününe yasak.

-Çocuk istismarı raporunu yayınlamak yasak.

-Antalya’da Adalet Çadırı ve ardından çadırdaki masa ve sandalyelere de yasak.

Kısaca “yasaklar ülkesi” bir Türkiye.

İhraçlar ülkesi

Sadece yasaklar mı, aynı zamanda “ihraçlar ülkesi” bir Türkiye.

Dün Meclis’te beşinci kez uzatılması nedeniyle siyasal partiler OHAL üzerine düşüncelerini aktarırken, bir de “OHAL bilançosu” çıkartıyor.

Meclis’te dün HDP adına Sibel Yiğitalp, CHP adına Onursal Adıgüzel söz alıyor. Onların konuşmalarından derlediğim bilgiler özetle şöyle. 16 Temmuz 2016’dan bugüne kadar, OHAL dönemi boyunca:

-152 bin kamu görevlisi devletten ihraç ediliyor.

-İhraç edilenler arasında 4 bin 302 yargıç ve savcı, 33 bin 138 öğretmen, 5 bin 717 akademisyen, 6 bin 470 asker, 3 bin 106 jandarma, 22 bin 984 emniyet mensubu yer alıyor. 21 bin öğretmenin sözleşmesi feshediliyor.

-İhraç edilenlerin itiraz edebileceği komisyona şu ana kadar yüzbin kişi başvurmuş bulunuyor.

-İhraç edilenlerin 34 bini geri dönüyor, “yanlışlık olmuş” gerekçesiyle.

Başka uygulamalar

Yasaklar ve ihraçların dışında da, farklı uygulamalar OHAL boyunca birbirini izliyor. Örneğin:

-HDP ve CHP milletvekilleri farklı gerekçelerle hapse atılıyor.

-Üç ayda 13 HDP milletvekili ile 1 CHP milletvekili tutuklanıyor.

-5 HDP milletvekilinin milletvekilliği düşürülüyor.

-120 gazeteci tutuklanıyor.

-800 gazetecinin işine son veriliyor.

-Bazı gazeteler, haber ajansları, radyolar, dergiler, TV’ler kapatılıyor.

-103 HDP'li belediye başkanı ve eş başkanından 95’i görevden alınıyor, yerlerine AKP kayyım atıyor.

-Van’da atanan kayyım Urartu Uygarlığından kalma Dilkaya Höyüğünü otopark ve tuvalete dönüştürüyor.

-Kadın cinayetleri yüzde elli artıyor.

-İşsizlik yükseliyor, her beş gençten biri işsiz dolaşıyor.

-46 hastane, beş tıp fakültesi kapatılıyor.

-10 il ve 43 ilçede toplam 218 gün, yani yedi ay sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Bu yasaktan toplam 1 milyon 809 bin yurttaş etkileniyor.

-TBMM İç Tüzüğü değiştirilerek, muhalefetin sesi kısılıyor, Meclis’e ve hatta “kürsüye” dünyanın hiç bir parlamentosunda görülmeyen kısıtlamalar getiriliyor. Milletvekilleri para cezaları ile sindirilmeye çalışılıyor.

-Komşu ülkelerle, Avrupa Birliği ile bazı Avrupa ülkeleri ile Amerika ile arada bir Rusya ile anlaşmazlıklar, kavgalar birbirini izliyor. Dış politika “stratejik derinlikten” amansız bir yalnızlığın içine düşüyor.

Kısaca:

OHAL geride çok ve fakat çok ağır bir bilanço bırakırken, insanların hayatları allak bullak oluyor, demokrasi çok ağır yaralar alıyor, yargı bağımsızlığı sona ererken, basın ve ifade özgürlüğü başta, temel hak ve özgürlükler fena halde tırpanlanıyor.

İşte, dün bu OHAL beşinci kez uzatılıyor.

Başlangıçta “üç ay bile sürmez” denilen OHAL, şimdi bir buçuk yıla doğru uzatılıyor.

Deniz Baykal’a geçmiş olsun

1974 sonundan itibaren yakından tanıdığım, yüzlerce kez görüştüğüm, çeşitli ortamlarda buluştuğum, ara sıra tartışmış olsak da, farklı düşünceler taşımış olsak da, “arkadaşlığını” paylaştığım Deniz Baykal’a çok geçmiş olsun.

En kısa sürede eskisi gibi, yine sohbet etmek, şakalaşmak umuduyla.

Haydi Deniz Bey, haydi sizi bekliyoruz aramıza.

Yazarın Diğer Yazıları

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..