17 Ekim 2023

Ebu Salah'ın sapanı

Ebu Salah'ın sapanı... Bu zalim, bu şeytani, bu gözü dönmüş dünyayla baş edebilecek mi?

Adı Fadi Ebu Salah.

2018'de bir fotoğraf karesinde gördüm onu.

29 yaşında, evli, dört çocuk babası.

2008'de Gazze'ye ölüm kusan İsrail uçakları almış bacaklarını.

Ayakları yok ama olsun, kolları var.

Kolları olmasa da ne yazar, belli ki bedeninden büyük yüreği var!

Avuç içi kadar kalmış toprağını kuşatan dikenli sınır tellerinin arasında.

Elinde sapanı!

Yarım kalmış bedeni, zulmün ve nefretin çağından fırlamış gibi. 

Karanlığın, kötülüğün ve bataklığın tanrılarına meydan okuyan bir isyan ikonunu andırırcasına dimdik.

Bir vuruşta düşürüp şarlatanlığın maskesini, paramparça edecek gibi duruyor yalanın zırhını. 

Elinde sapanı, Ebu Salah'ın görüntüsü…

Reuters Ajansı'nın muhabiri İbrahim Ebu Mustafa'nın fotoğraf makinesinden bir çığlık olmuş düşmüş insanlığın önüne…

* * *

Fadi Ebu Salah.

İşgal altında, yanık topraklara açmış gözlerini.

Huzur içinde 'ülkem, vatanım' diyemediği topraklara…

Adı var, kendisi kurtlar sofrasında, paramparça olmuş Filistin'e…

Hep ateş altında kavrulmuş teni, hep silah sesleriyle uyumuş, hep barut kokmuş nefesi…

On yıl olmuş ayakları yok! On yıldır yürümeyi unutmuş, on yıldır işgalci bir dünyaya karşı direnişte!

Karşısında en ağır silahlarıyla İsrail ordu askerleri.

Yalnızca İsrail değil, modern dünyanın bütün barbarlığı karşısında.

O bir fotoğraf değil! 

Bir çığlık!

Toprakları işgal altında, evi yurdu harap, dünyanın bütün mazlumlarının çığlığı.

Yeryüzünün cümle lanetlilerinin, bütün yalnızlarının; ötekileri ve itilmişlerinin çığlığı.

* * *

Ebu Salah.

Onun, tıpkı ülkesi gibi küçülmüş bedenini bir tabuta koydular.

Olmayan ülkesinin bayrağına sardılar.

Özgürlüğe susamış toprağında, Gazze'nin ateşten koynuna bıraktılar.

O şimdi yaşamıyor!

İkiyüzlülüğün, riyakârlığın, ihanetin; hisse senetlerinin ve ticari sırların kirlenmiş dünyasında değil artık o. 

2008'de bacaklarını alan Gazze'deki ateş, 2018'de yarım bıraktığı işi çoktan tamamlamış!

2018'de İsrailli bir keskin nişancının namlusundan çıkan mermiler almış onun canını.

Ebu Salah öldü.

Geride dört çocuğu kaldı.

Tanrıların yarattığı bu cehennemde nasıl yaşayacak, nasıl nefes alıp büyüyecekler belli değil?

Daha niceleri gibi bedenleri alev alıp yanacak mı? 

Yoksa, acının ve zulmün onlara miras bıraktığı bu talihsiz topraklarda her biri ateş olup yakacak mı, belirsiz.

* * *

Tarih 16 Ekim 2023.

Aradan beş yıl daha geçmiş.

Fadi Ebu Salah…

Şaşkın gözlerle Gazze'den dünyaya bakıyor.

Ne zaman kuruldu bu düzen, bilmiyor.

Hangi tanrının eseri bu zalimlik, anlam veremiyor.

Şiddetin ve yangının kasıp kavurduğu topraklarda bir yay gibi, öfkeyle gerilmiş bedeni.

Bir kez daha dikenli tellerin arkasında; bir kez daha kıstırılmış, bir kez daha ateş çemberinin tam ortasında!

Yine zalim, yine riyakâr, yine ikiyüzlü bir dünyaya doğru sallıyor sapanını.

Yeryüzüne, nefreti ve zalimliği reva görmüş ilahlar gardını almış, teyakkuzda. 

Karşısında medeniyetin cümle barbarları; silah ve sigorta şirketleri, yapay zekâ, hendek ve fosfor bombaları, insanlı/insansız hava araçları, uçak gemileri, tekmil füzeler… 

Karşısında dünyanın en büyük haber ajansları, bankalar, ülkeler arası gizli anlaşmalar, koalisyon kuvvetleri; modern dünyanın bütün zalimleri…

Ebu Salah, elinde sapanıyla yalnız!

Ebu Salah'ın sapanı ama her yerde.

Her taşın altında, her ağacın gölgesinde, her duvarın arkasında, her namlunun ucunda…

Ona doğrultulmuş her süngünün parıltısında; Asya'da, Afrika'da, Amerika'da, Orta Doğu'da ve tüm yeryüzü parçalarında; hep yok sayılmış, hep onuru kırılmış, hep örselenmiş her insanın elinde.

Hasmına karşı koyabilecek mi?

Zorla bastırılmış, duyguları çalınmış, hayalleri elinden alınmış büyük insanlığa bir ses olabilecek mi? 

Bu kokuşmuş dünya bataklığından kurtulmak için bir yol bulabilecek mi?

Ebu Salah'ın sapanı... 

Bu zalim, bu şeytani, bu gözü dönmüş dünyayla baş edebilecek mi?

Yusuf nazım kimdir? 

Yusuf Nazım (1962) Hanak-Ardahan doğumlu. 1984 yılında Ankara'da, Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Uzun yıllar bilişim sektöründe çalıştı.

1992-1999 yılları arasında Özgür Gündem, Özgür Ülke, Emek, Evrensel, gazeteleriyle; Gerçek ve Evrensel Kültür dergilerinde deneme, öykü ve yazıları yayımladı.

2007 yılında Hayat Televizyonu'nun ilk kurucuları arasında yer aldı. 2010'da bilişim sektöründeki profesyonel çalışmasını sonlandırdı.

2011 yılından itibaren Cumhuriyet, Radikal, Evrensel, Özgür Gündem ve Birgün gazeteleriyle; T24 ve Bianet platformlarında yazıları; Evrensel Kültür ve İnsancıl Kültür Sanat dergilerinde öykü ve denemeleri yayımlandı.

2012-13 yıllarında Güneydoğu'da Diyarbakır, Batman ve Van illerinde çekilen Düşümdeki Uçurtma belgesel filminin genel koordinatörlüğünü yaptı.

Öykü kitapları Kızak (Evrensel Basım Yayın, 2012) ve Leyla'yı Beklerken (İnkılap Kitabevi, 2017). 

Yazarın Diğer Yazıları

Edebiyatın savaşa karşı direnişi

"Söylenmeyen ve konuşulmayanların, kaybedilenlerin ve dışarıda bırakılanların ağırlığı şiirin üzerinde asılı duruyor. Belki de Filistin'dir o. Tarih kadar geniş, ama Gazzeli çocukların son nefesleri kadar küçük" 

Kürt'e pusu

Kürt için düz ovada siyaset yapmak, sırtına ateşten bir gömleği giymek gibi

Masumluğumuzun yüzü şehirler

Liseli yıllarımın, masumluğumuzun yüzü Ardahan'dan, 45 yıl sonra masumluğunu yitirmiş bir ülkeye...