25 Temmuz 2020 08:33
T24 Haber Merkezi
CHP 37’nci Olağan Kurultayı'nın ilk günü, Bilkent Odeon Gösteri ve Kültür Merkezi’nde bugün gerçekleştirildi. CHP'nin mevcut genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlık için yeterli imzayı toplayabilen tek aday oldu. Aday adaylıklarını açıklayan Aytuğ Atıcı, İlhan Cihaner ve Tolga Yarman ise yeterli imzaya ulaşamadı.
Kurultayı’nın sonuç bildirgesi oylanarak kabul edildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” olarak duyurduğu bildirge partini yeni dönemide yol haritası olacak.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yanı sıra, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da parti başkanı sıfatıyla kutlama mesajı gönderdi.
Yarın devam edecek CHP kurultayında, parti yönetiminde belirleyici olan Merkezi Yönetim Kurulu'nun aralarından seçileceği Parti Meclisi belirlenecek.
Kurultayda aday adaylarından İlhan Cihaner'in CHP yönetimine getirdiği eleştiriler dikkati çekti. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından parti yöneticileriyle birlikte salonu terk etmesini 'ciddiyetsizlik' olarak değerlendiren Cihaner, " Sözde tüzüğümüze göre demokrasimizin geleceği tartışılacaktı. Buradan bir karar çıkacaktı biz de geleceğimizi kuracaktık. Neredeler? Bu ciddiyetsizlikle nasıl iktidara gideceğiz. Bu bir tiyatro!" dedi. Öte yandan Cihaner'in şu sözleri de dikkati çekti:
"Birçok arkadaşımız bizim ofise gelirken yoldan çevrildi. Belediye başkanlarının, o arkadaşlarımızı aşıyla işiyle tehdit edildiğini gördük. O genel başkan yardımcılarını da biliyorum. Hepsinden hesap soracağız. Bir yoldaşını nasıl işiyle, aşıyla tehdit edersin sen? Bu alçaklıktır."
"İktidar" sloganıyla gerçekleştirilen kurultay alanına "Hedef İktidar" pankartı asıldı. Ayrıca, "Özgür toplum için iktidar", "Milli irade için iktidar", "Özgürlük, barış ve demokrasi için iktidar" gibi pankartlar alanı süslediği görüldü. Tören salonunda eski genel başkanların mesajları ekrandan gösterildi.
Tören Kılıçdaroğlu'nun salondakileri saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı söylemeye davetiyle başladı. Kılıçdaroğlu, başkanlık divanını yönetmek için Özlem Çerçioğlu'nu önerdi. Çerçioğlu'nun divan yönetimi oy çokluğuyla kabul edildi.
Ardından kürsüye çıkan CHP lideri, 5 sorun, 13 çözüm önerisi barındıran '2. yüzyıl çağrı beyannamesi'nin detaylarını paylaştı. "Şunu hiç kimse unutmasın; önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Firavunların iktidarını yıkıp halkın iktidarını kuracağız" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasında 'demokrasi' ve 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' vurgusu yaptı.
TIKLAYIN - Kılıçdaroğlu'nun ikinci yüzyıl manifestosu: 5 sorun, 13 çözüm
Kürsüye çıkan CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını koyan Tolga Yarman da şu açıklamalarda bulundu:
"Bütün doğruları ya da yalnızca doğruları da söylemedi. Biz birbirimizi severiz birbirimize saygımız da vardır. Bugün karşı karşıya kaldığımız tehditten kurtulmak istiyorsak çözümü çok kolaydır. Sarayda oturan diplomasız oturuyor mu? Sarayda oturan sarayda oturmaya Anayasal olarak hak sahibi midir? Değildir. İnşallah yanılıyorumdur. Orta sahada top çevirmenin lüzumu yok. Neden 2015 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında diploması olmayan bir cumhurbaşkanının diploması olmadığının üstüne gitmediniz? madem o zaman gitmediniz, Anayasal bir suç işlenmiştir, buna geçit verdiniz neden? Türkiye'nin bugün bir tehdit altında olduğunu bugün söylüyorsunuz ama bugün siz de tehdit altındasınız. 2017'de rejim sahte oylarla değişti. Bunun üzerine gitmediniz. YSK'ye itirazda bulunmadınız. YSK'nın kararının hukuksuz olduğunun üstüne gitmediniz. Rejimin değişimi bir dış dayatmaydı ve biz de çanak tuttuk."
Özlem Çerçioğlu, T24'e, "Bir kadın olarak divan başkanı olmamda büyük hakkı olan Gazi Mustafa Kemal’e teşekkür ediyorum. İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek, kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir. Sözleşmenin yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.
CHP Kurultayı’nda konuşan eski İzmir Milletvekili Sabri Ergül, “Parti içi demokrasiyi çoğaltmak durumundayız. Bastırılmış toplumda bir tek CHP kaldı. CHP’yi de susturmayalım” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra kürsüye çıkan eski CHP İzmir Milletvekili Sabri Ergül, söz talebinde bulundu. Ergül, konuşma süresinin kısıtlı olmasını eleştirdi. Ergül, “Mevcut yönetimi beğenmeyebiliriz. Parti içi demokrasiyi çoğaltmak durumundayız. Bastırılmış toplumda bir tek CHP kaldı. CHP’yi de susturmayalım. Kurultaya giderken ‘genel başkan herkes konuşsun’ diyor. Çalışma arkadaşları bu sözü dikkate almalıdır. Ah genel başkanım ah, bil bilseniz dışarıda söylenenleri. Özgüveniniz lütfen yüksek olsun. Bu kurultayda arkadaşların her şeyi konuşmasına izin vermezsek doğru olmayacaktır. 30’a yakın kurultayda bulunmuş arkadaşınız olarak söylüyorum. Buradaki konuşmaları Genel Merkez’e yakın olanların konuşması şeklinde yaparsanız endişe duyarım” diye konuştu.
CHP Parti Meclisi üyesi ve Genel Başkan aday adayı İlhan Cihaner açıklamalarda bulundu. Cihaner'in açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
"Şuradaki ciddiyetsizlik bile her şeyi gösteriyor. Genel Başkan gitmeseydi parti yöneticileri gitmeseydi bu salondan hiç kimse gitmezdi. Buradan selfie çekerek gittiler. Sözde tüzüğümüze göre demokrasimizin geleceği tartışılacaktı. Buradan bir karar çıkacaktı biz de geleceğimizi kuracaktık. Neredeler? Bu ciddiyetsizlikle nasıl iktidara gideceğiz. Bu bir tiyatro! En küçük ilçede bile divan başkanlığı üyesi için en güçsüz adaya bilgi verirdi.
Genellikle ben bağırarak konuşmam. Ben anlaşmadan yanayım. Burayı böyle görünce sinirlendim kusura bakmayın. Genel başkanın saydığı maddeler içerisindeki, ekonomiyi 'Yeni oluşacak demokrasi ittifakıyla düzelteceğiz' dedi. Şu andaki ekonomiyi batıran Ali Babacan ile mi yapacağız bunu arkadaşlar? Bir başlık da dış politikaydı. Stratejik derinliğin sorumlusu kim? Davutoğlu, yeni ittifak ortağımız. Babacan, yeni ittifak ortağımız.
Genel başkan 13 madde saydı. Peki biz bunu nasıl gerçekleştireceğiz? AYM'ye giderek, tweet atarak, Meclis'te kapak yaparak. Hangi politikasına engel olabildik AKP'nin? Beni asıl öfkelendiren şu oldu. Ben sızlanmam, yakınmam, ben mücadele ederim. Tek başına kalsam bile mücadele ederim. Bu imza toplamasında beni en çok rahatsız eden, sizlerin üzerinizdeki baskı. Siz imzayı kime verdiniz? Ekmeleddin'e verdiniz, dokunulmazlıklara verdiniz, savaş tezkeresine verdik. Bu politikaların sorunlarında sizin de payınız var.
Burada vereceğiniz kararla bu gidişatın daha derinleşmesine mi karar vereceksiniz, yoksa sahiden potansiyelimizi kullanarak iktidara mı karar vereceksiniz? Hepinizden imza alındı. 100'ün üzerinde imzayla son iki güne girdik. Ve birçok arkadaşımız bizim ofise gelirken yoldan çevrildi. Belediye başkanlarının, o arkadaşlarımızı aşıyla işiyle tehdit edildiğini gördük. O genel başkan yardımcılarını da biliyorum. Hepsinden hesap soracağız. Bir yoldaşını nasıl işiyle, aşıyla tehdit edersin sen? Bu alçaklıktır.
Şu an genel başkan 80 imzayla önerilecek. Sizin imzalarınız ne oldu arkadaşlar? Türkiye tarihinde ilk kez bir il kurultayda temsilsiz kalıyor. Niye Mardin'e temsilci yapılmadı?
Özet olarak tek bir şeye ihtiyacımız var; cesaret, cesaret, cesaret. Burada da azıcık cesaret gösterirseniz gerçekten iktidarı elde edecek bir dinamizmi yakalayabiliriz. Aksi takdirde AYM kapılarında olmuş bitmiş işlerin mücadelesini veren merkez sağa oturmuş bir yapıya dönecektir. Bir köşe yazarı dedi ki, 'CHP PM'sine belirlenecek üyeler Ali Babacan ile uyumlu çalışmaya göre belirlenecek'. Onun için orada da çok çok dikkatli olun lütfen. Partiyi yağmacı bir çizgiye getirilmek isteniyor. Çıkışımız soldadır, sosyal demokrasidedir."
T24'e açıklamalarda bulunan eski Başbakan Yardımcısı ve eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, "Cumhuriyetin ikinci yüzyılına gireceğiz. Yeni bir projeyi gerekli kılmaktadır. 37. Kurultayın en temel görevi bu projenin hazırlanmasına yönelik kararların alınması. Bu projenin en önemli aracı, 2023 yılındaki seçimdir. Seçimi kazanmamız ve cumhuriyeti ikinci yüzyıla taşımamız olanaklıdır. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın CHP" ifadelerini kullandı.
Hikmet Çetin de, "CHP, dünyanın en önemli partilerinden biridir. Kurultaylar bizim için çok önemlidir" dedi. Ekonomik, sosyal, siyasi sorunların yaşandığı bir ortamda kurultayın gerçekleştirildiğine dikkati çeken Çetin, "Kurultayın çok önemli kararlar alacağını umuyorum. CHP, kendisini değiştirebildiği için bunca yıl yaşamış bir partidir" diye konuştu.
Kurultayın, Türkiye'nin büyük sorunlarla karşı karşıya olduğu bir döneme rastladığına vurgu yapan Altan Öymen de şunları kaydetti:
"İşsizlik, ekonomik zorluklar vatandaşlarımızı tehdit ediyor. Milletimiz demokrasinin dışına çıkmaya, demokrasiden ayrılmaya hiçbir zaman müsaade etmeyecektir. Son örneği yerel seçimlerdir. İstanbul seçimleri, bir daha kimsenin seçimleri iptal etmesine halkın razı olmadığını göstermiştir. Türkiye, demokrasi içinde gelişmeye devam edecektir."
CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nın sonuç bildirgesi oylanarak kabul edildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” olarak duyurduğu bildirge partini yeni dönemide yol haritası olacak.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” olarak duyurduğu ve Bildirge Komisyonu tarafından aynen benimsenen kurultayın sonuç bildirgesi CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu tarafından okundu.
Bildirge şöyle:
1. Yeni bir Anayasa ile Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sisteme geçilecektir. Güçlü Demokratik Parlamenter Sistem için öncelikle geniş bir toplumsal mutabakat sağlanacak, her türlü vesayetten uzak, darbe hukukundan arınmış, gücünü milletten alan yeni bir Anayasa yapılacaktır. Bu Anayasada öncelikle; Cumhurbaşkanının tarafsız olması sağlanacak, Partili ve yanlı Cumhurbaşkanı uygulamasına son verilecektir.
Kuvvetler ayrılığı esas alınacak, gerekli denge ve denetim mekanizmaları kurulacaktır. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı kesin olarak sağlanacak; Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, yüksek yargı organları ve mahkemeler üzerinde yasama ve yürütmenin doğrudan ya da dolaylı vesayetine son verilecektir. Yasa tasarı ve teklifleri TBMM komisyonlarında görüşülürken, uzmanların, ilgili meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri mutlaka alınacaktır.
Düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü koşulsuz güvence altına alınacaktır. Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları üzerindeki her türlü baskıya son verilecek, medya özgürlüğü evrensel ölçülerde güvence altına alınacaktır.
2. Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır.
2.1. Başta Kürt sorunu olmak üzere, tüm toplumsal sorunlarımız demokrasi temelinde ve TBMM’nin öncülüğünde çözülecek; Türkiye'nin tam bağımsızlığı, demokrasisi ve üniter yapısı güçlendirilecektir.
2.2. Kadın - Erkek fırsat eşitliği sağlanacak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, öncelikli bir devlet politikası haline getirilecektir.
2.3. Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm terör örgütleri ve yeraltı suç örgütleri ile mücadele, ödün vermeksizin sürdürülecektir.
3. Devlet yönetiminde ve toplumsal düzende liyakat sistemi hâkim kılınacaktır. Kamusal alandaki bütün atama ve işlemlerde liyakat esas alınacak, devlet hizmetlerinin partizanca, çıkar amaçlı yapılmasına engel olunacaktır. Hizmet yandaşa değil, vatandaşa verilecektir.
4. “Seçim Yasası” değişecek, milletin vekilini millet seçecektir.
4.1 Demokrasilerde asıl olan milletin iradesinin olduğu gibi parlamentoya yansımasıdır. 12 Eylül darbecilerinin eseri olan seçim barajı kaldırılacak, milletin iradesinin Meclis’e tam olarak yansıması sağlanacaktır. Milletin vekilini genel başkanlar değil, millet seçecektir.
4.2 Seçim Yasası değişikliği ile cinsiyet kotası getirilecek, kadınların Parlamento’da temsili güvence altına alınacaktır.
5. “Siyasi Ahlak Yasası” çıkarılacaktır. Siyasi Ahlak Yasası ile siyaset kirlilikten arındırılacak, vatandaşla siyasetçi arasındaki güven yeniden inşa edilecektir. Böylece milletin seçtiği vekillere ve Gazi Meclisimize itibarı geri verilecektir.
6. Kamu İhale Kanunu, rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Kamuda israf ve kayırmacılığı önlemek amacıyla Kamu İhale Kanunu ivedilikle değiştirilecek, tüm kamu ihalelerinin şeffaf, kamuya açık, kayırmacılıktan uzak bir anlayışla yapılması sağlanacaktır.
7. “Sayıştay” gerçek işlevine kavuşturulacak, “Ulusal Vergi Konseyi” ve TBMM’de “Kesin Hesap Komisyonu” kurulacaktır.
7.1 TBMM adına denetim yapan Sayıştay’ın denetim alanı uluslararası normlara uygun olarak genişletilecektir.
7.2 Adaletli bir vergi politikası uygulamak amacıyla “Ulusal Vergi Konseyi” kurulacak ve Konseyin her yıl düzenleyeceği raporlar Resmi Gazete’de yayınlanacaktır.
7.3 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir “Kesin Hesap Komisyonu” kurulacak ve bu Komisyonun Başkanlığı muhalefet partisine (iktidar ortağı olmayan en büyük partiye) verilecektir. Böylece harcanan her kuruş verginin hesabı millete verilecektir.
8. Güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulacaktır. Ekonomide, ihracat odaklı ve katma değeri yüksek üretime öncelik veren bir Planlama ve Teşvik Politikası yaşama geçirilecek, bunun için güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulacaktır. Üretim ve hakça paylaşım stratejik planlamanın ana felsefesi olacaktır.
9. Eğitim sistemi, tüm bileşenlerinin ortak çabasıyla yeniden yapılandırılacaktır.
9.1 Eğitim, Türkiye’nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden ve tüm paydaşlarıyla birlikte planlanacaktır.
9.2 Eğitim politikalarının tek hedefi “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmek olacaktır.
9.3 Üniversitelerimizde, her türlü düşünce özgürce tartışılabilecek, her türlü bilimsel çalışma özgürce yapılabilecek, darbecilerin getirdiği Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kaldırılacaktır.
9.4 Tüm Organize Sanayi Bölgelerinde iş garantili yatılı “Teknoloji Liseleri” kurulacak, sanayicinin ihtiyaç duyduğu eleman sorunu çözülecektir.
10. Gelecek nesiller için “Ekosistem Hakkı” korunacaktır. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya teslim etmek için üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Canlı ve cansız varlıklar olarak bir ekosistemin parçasıyız. Sağlıklı işleyen bir ekosisteme sahip dünyaya doğma hakkı, henüz doğmamış olan nesillerin hakkıdır. “Sürdürülebilir Yaşam” anlayışı ışığında bu hak Anayasal güvence altına alınacaktır.
11. Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak “Aile Destekleri Sigortası Kurumu” kurulacaktır. Vatandaşlarımıza asgari bir gelir düzeyi mutlaka sağlanacaktır. Bu bağlamda “Aile Destekleri Sigortası” uygulamaya konulacak, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş, devlet yardımlarını “lütuf” olarak değil , “hakkı” olarak alacaktır.
12. Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır. Reformların başarısı için devletin tüm kapasitesi en verimli şekilde kullanılacak, yeni bir “merkez-yerel” dengesi oluşturulacaktır. Merkezi yönetimin kapasitesi ile yerel yönetimlerin halka doğrudan ulaşabilme kapasitesi birleştirilerek, hizmetin vatandaşa daha etkin ve verimli bir şekilde ulaşması sağlanacaktır. Bu bağlamda; yerel yönetimlerin gelirleri artırılacak, kayyum uygulamalarına son verilip, seçimle gelen belediye başkanlarının, ancak seçimle gidecekleri güvence altına alınacaktır.
13. “Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı” kurulacaktır. Akılcı, barışçıl ve gerçekçilikten sapmayan, uluslararası hukuka ve meşruiyete önem veren bir dış politika izlenecektir. Ayrıca, bölge merkezli dış politika yaklaşımından yola çıkarak, kurucu üyelerinin İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin olacağı ve bölgemizde huzur, barış ve istikrar oluşturmayı hedefleyen “Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı” (OBİT) kurulacaktır.
Kurultayın ilk gününde 1356 delegeden 1251’nin oyunu alan Kemal Kılıçdaroğlu yeniden Genel Başkanlığa seçildi.
Genel Başkanlık seçimi için oylama işlemi saat 17.15’te başladı. Alana Koronavirüs önlemlerine uyularak kurulan 44 sandıkta oy kullanıldı. Bin 356 delegenin bin 318’i oy kullandı. Bin 251 delegenen oyunu alan Kılıçdaroğlu 6. kez yeniden Genel Başkanlığa seçildi. 67 geçersiz oy kullanıldı.
Kılıçdaroğlu, Genel Başkan seçilmesinin ardından yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
"İmza atan her delegemiz bu halkın umududur. Biz bu beyannamenin altına imza atarak tarihsel bir sorumluluğu hep beraber üstlendik. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir dedik. Halkımızla, işsizimizle, çalışanımızla, toplumun her kesimiyle birlikte hareket edeceğiz. En geç 2023'te, Cumhuriyetimizin 100. yılında Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız dedik. Çok ama çok önemli vaatlerin altına imza ettik. Kimseyi ötekileştirmeden kırmadan 83 milyonu kucaklayarak onlara hiç kimsenin bir başkasını ötekileştirme hakkının olmadığını anlatarak yola çıkacağız.
Bütün Orta Doğu'yu bir savaş alanı olmaktan çıkarıp bir barış havzasına döndürme sözü verdik. Ortak tarihimiz, kültürümüz var. Bütün farklılıkları zenginlik kabul ederek bu coğrafyayı bir barış havzasına döndüreceğiz. Bizim sözümüz sözdür. Her türlü baskı gelebilir, barıştan yana olmayanlar, iktidar oldu diye sadece cebini düşünenler, toplumu ayrıştırarak bölerek, kendi iktidarlarını korumak isteyenler bize karşı çıkabilirler, baskı yapabilirler. Ne yaparlarsa yapsınlar inancımızdan vazgeçmeyeceğiz. Herkesi kucaklayacağız. Verdiğiniz her oya layık olmaya çalışacağım. Yeri gelir 24 saat çalışırım, hiç kimseyi ötekileştirmeden.
Bu taahhütlerimizi dostlarımızla birlikte yerine getireceğimizi söyledim. Birlikte yapacağız. Demokrasiden, insan haklarında yana olan herkesle. Kavga zamanı değil, ayrışma zamanı değil, birlikte olma zamanıdır. Elbette herkes bizim gibi düşünmeyebilir. Her düşünceye saygı göstermek bizim görevimiz. Biz farklı düşünceleri mutlaka dinlemeliyiz, bizim de eksiğimiz olabilir. Bakın biz ne kadar hoşgörülüyüz. Hoşgörüyü toplumun her kesimine ulaştırmak zorundayız. Bu topraklarda sevgi vardır. Ayrıştırma yok, ayrıştırma yapanlar kendi koltuklarını korumak isteyenlerdir. Yeni bir siyaset anlayışını başlattık, yeni siyaset anlayışıyla yola çıkacağız. Verdiğiniz oyun benim açımdan doğurduğu sorumluluğun farkındayım. Ben bu görevi mutlaka yapacağım. İşin özeti hep birlikte çalışacağız. Birlik olduktan sonra dünyanın en ücra köşelerinde bile bizim sesimiz duyulacak. Bizim sorumluluğumuz baskıcı bir yönetimde demokrasiyi güçlendirerek dünyaya örnek olmaktır. "
Bugün genel başkanlık seçimi, ikinci gün de içerisinden MYK üyelerinin seçileceği Parti Meclisi (PM) seçimi yapılacak. Kemal Kılıçdaroğlu’nun alana gelmesinin ardından eski genel başkanların mesajlarını içeren videoyla, Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin bir video gösterilecek.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugünkü genel başkanlık seçiminde 80 il başkanının imzasıyla 6’ncı kez aday olacak. 68 delege imzasına ulaşırlarsa, 3 de rakibi çıkacak. İlhan Cihaner, Tolga Yarman ve Aytuğ Atıcı aday adayı olduklarını açıklamıştı. Ancak kulislerde kurultayda imza sayısına ulaşsalar bile, şanslarının yüksek olmadığı belirtiliyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi 80 il başkanıyla, Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı’nın düzenlediği yemekte buluştu.
Hürriyet'ten Rifat Başaran'ın haberine göre, Kılıçdaroğlu’nun, il başkanlarına yedekli bir liste hazırladığı, 52 kişilik PM üyeliği için 70-75 kişilik aday listesi çıkaracağını söyleyerek, “Delegeler bu adaylar arasından özgürce tercihini yapsın. Salonda anahtar liste çıkarsa benim değildir. Sizden bu listeye bağlı kalarak değerlendirme yapmanızı istiyorum” dediği öğrenildi. Kılıçdaroğlu, Onur Kurulu üyelerinin arzu etmeleri halinde konuşmalarına izin verilmesini istediğini de söyledi.
44 sandık ve bu sandıklara bağlı 132 kabin hazırlandı. Her kabinde 10 kişi yer alacak. Oturma düzeni de sosyal mesafeye göre yapıldı. Alanda 4 bin koltuk olacak. 1356 delege ile önceki dönem genel başkanlarının hangi koltuklara oturacağı tek tek belirlenerek minderlere isimler yazıldı. Alana delegelerin yanı sıra, 9 il başkanı ile 5 belediye başkanı, 4 eski genel başkan ve aday adaylığını açıklayan üç isim girebilecek.
Partililer ateşleri ölçülerek alınacak ve maskesiz dolaşılamayacak. Maske ve dezenfektanlar da hazır edildi. Delegelere verilen çantada maske ve dezenfektan bulunacak.
© Tüm hakları saklıdır.