Gemlik’e doğru ‘intikamı’ göreceksin. Şaşırma!

Gemlik'e-Doğru

gemlik’e doğru denizi göreceksin

KADİR TURAN

Fihrist Kitap Nisan 2022 152 s.

Kadir Turan, gemlik’e doğru denizi göreceksin’de yazar-mekân ilişkisinin üzerine kuruyor hikâyesini. Yörenin diline hâkimiyeti, caddelerinden camilerine kadar romanın geçtiği Gemlik’le ilgili dipnotlarda verdiği bilgiler okuru mekânın içine iyice çekiyor ve metnin atmosferinin çeperinden çıkmamasını sağlıyor. Turan, kitabın asıl mevzusu ‘intikamı’ ise iki ana karakterin içinden tığ gibi geçirip gerçeğe çok yakın tutarak zihinleri kitabın içine baştan sona hapsetmeyi başarıyor.

BURAK SOYER

“Gemlik’e doğru denizi göreceksin/sakın şaşırma.” Orhan Veli’nin iki dizeden oluşan en kısa şiiri. Şiir, Herkül’ün ilk memleketi, Selçuklular döneminin ise ‘Gemilik’ olarak bilinen deniz ticaret yolunun en uğrak yeri, nihayetinde de Türkçede çok kereler denk geldiğimiz, harflerin ve dolayısıyla kelimelerin yöreye ve halkına kolayına gelecek şekilde yuvarlanmasıyla son halini alan, Bursa’nın güzide ilçesi Gemlik için yazılmış. Bu coğrafi ve beşeri anekdotların, Kadir Turan’ın yazdığı, Fihrist Kitap tarafından yayınlanan ve bu yazıya konu olan gemlik’e doğru denizi göreceksin kitabıyla pek bir ilgisi yok. Zira Orhan Veli’nin Gemlik’le ilgili iyimser dizelerinin aksine, Kadir Turan’ın kitabı ince ince örülmüş, ‘70’ler Türk sinemasında sıkça rastladığımız türden bir kötülük ve intikam hikâyesi…

İhsan ve Celil. Arkadaşlık bir yana, kardeşten öte. Her şeyde ‘aynı kabı’ kullanan, sanki damarlarındaki kan bir akan iki kalp. İhsan delikanlılığıyla nam salmış Efendi Süleyman’ın, ‘edebiyatçı Nazire’nin oğlu, geleceğin Nejat Biyadiç’i, ‘Timsahlar’a gönülden vurgun, zekâsı da, sıfatı da, geleceği de parlak, on beşine sayılı günler kalmış bir delikanlı. Celil ise kafadan 1-0 mağlup. Hatta hükmen… Anası babasıyla göçmüşler Gemlik’e. İşçi Hasan ve gariban anası Belkıs’la tek göz odada ‘kuru hayata’ talim olmuş. Zaten kafakâğıdı da sonradan çıktığı için gecikmeli olarak geçmiş devlet ve hayat defterine. Bundan mütevellit, geç başladığı ilkokulu da, böbreklerindeki rahatsızlığı yüzünden birinci sınıfı tamamlamadan bırakmış. Ama ‘her şerrin bir hayır’ doğurduğu topraklar buraları. Devam etmiş okula. Gün gelmiş, işçi Hasan Zafer’le tanışmış ve alabora olmuş çoktan su almış ailenin kayığı. Hasan bol piizli, kubarlı, kumarlı masalardan kalkmaz olmuş. Gece de dumanlı kafayla gelince eve, kırmış sopayı Celil’in annesinin belinde. Kara haber bir gün tez düşmüş Celillerin eve. Hasan konteynırın altında kalıp ölmüş. Ortada kalınca Celil ve Belkıs, Zafer yanaşma çekmiş Belkıs’a. Celil de sonunda öğrenmiş aralarındaki ilişkiyi. Dünyalar başına yıkılmış. Ama İhsan varmış ya Celil’in yanında, o ayakta tutmuş hep. Efendi Süleyman’ı baba, Nazire’yi ana bilmiş Celil. Elbet insan sonuçta. İçten içe kemirmiş İhsan’ın madalya dolu göğsü Celil’i.

Kadir Turan

Günlerden bir gün yerle gök bir araya gelmiş, ‘tepedekinin’ gazabı çökmüş mekâna, fırtına olmuş, sel olmuş inmiş Gemlik’in üstüne. Feryat figan inlerken ortalık bir çift ‘bilezik’ de geçivermiş İhsan’ın bileklerine on beş seneliğine, daha on beşini gözlerken. İki kişi biliyormuş bunun sebebini sadece: İhsan ve Celil. İhsan düşmüş mahpus damına. Celil kafayı çizmiş, gülerken ağlamaya, ağlarken gülmeye başlamış ama aklındaki hırs gözüne vurmuş ve daha toyluğa yeni yeni adım atmışken ‘kodamanlık’ sınırına dahil olmuş. ‘Babalar’la oturup kalkmış, şatöbiryan tırtıklamaya başlamış yemeklerde. Holdingini kendi kurmuş, yönetmiş, büyütüp devasa paralarla anılır hale getirmiş. Etrafındaki yiyicilerden kurduğu kadroyla da herkesin karşısında el pençe divan durduğu bir adam olmuş. Sadece bir kişiye rüzgârı değmemiş Celil’in. Esra’ya. Eski aşkı İhsan’ın Esra. Ama Celil de vurgunmuş zamanında ona da, sonradan okuyoruz kitapta. Ne yaptıysa, ettiyse başaramamış Celil, Esra’yı kendine çekmeyi. Ama kötülüğün zekâsı yine girmiş devreye. Esra’nın babasıyla kumara çöktükleri bir gece donuna kadar almış Celil adamın elinden. Hesabı da çıkarıp önüne koymuş sonunda: Tüm borca karşılık kızı Esra’yı istemiş. El mahkûm vermiş baba Şükrü Bey de. Celil tüm planlarını hayata geçirmiş artık. Ta ki İhsan hapisten erken çıkıp da Celil’in karşısına tekrar çıkıncaya kadar…

Kadir Turan, gemlik’e doğru denizi göreceksin’de yazar-mekân ilişkisinin üzerine kuruyor hikâyesini. Yörenin diline hâkimiyeti, caddelerinden camilerine kadar Gemlik’le ilgili dipnotlarda verdiği bilgiler okuru mekânın içine iyice çekiyor ve metnin atmosferinin çeperinden çıkmamasını sağlıyor. Yazar Turan, kitabın esas meselesi olan intikam mevzusunu ise, önce Celil’in, sonda ise İhsan’ın içinden tığ gibi geçirerek tabiri caizse kafaları kitabın içine hapsetmeyi başarıyor.