19 Aralık 2019

Acıyı bal, ilacı kâr eyledik

Silah sektöründen sonra en çok insan öldüren ilaç sektöründeki yolsuzluklar dipsiz bir kuyu. Bir Alman meslektaşımın ifade ettiği gibi yeni suçlular artık beyaz önlük giyiyorlar

Alman Robert Koch Enstitüsü’nün yaptığı son araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda da kanser insanoğlunun başındaki en büyük dertlerden biri olmaya devam edecek, hem de artarak. En sık rastlanan kötü huylu tümörlerin başında alışıldığı gibi göğüs, prostat, kalın bağırsak ve akciğer tümörleri gelecekmiş. Uzmanlar bugüne kadar az görünen ince bağırsak ve anal bölge kanserinde de belirgin bir artış yaşanacağı uyarısında bulunuyorlar. Sadece Avrupa Birliği ülkelerinde bir yılda 1,3 milyon kişi hayatını kanser yüzünden kaybediyor. Avrupa Parlamentosu, geliştirdiği iddialı bir plan ile 20 yıl içinde kimsenin kanserden ölmeyeceği bir Avrupa hedeflediğini açıkladı. Tabii ilaç şirketleri buna izin verirse! Çünkü bu onlar için milyarlık bir kâr kapısı.

İlaç şirketine operasyon

Robert Koch Enstitüsü’nün araştırma sonuçlarını açıkladığı gün Almanya’nın Hamburg kentinde kanser ilacı üreticisi ZytoService adlı şirkete polis tarafından büyük bir operasyon düzenlenmiş olması, ilginç bir tesadüf diyelim. 420 polis ve altı savcının katıldığı, şirket ile birlikte, şirketle ilişkisi bulunan 47 mekanın arandığı operasyon Hamburg’da bugüne kadar finans sektöründe düzenlenen en büyük operasyon. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçları üreten ZytoService, piyasanın en çok satan firması, hatta ilaç sektörünün altını unvanına bile sahip. Firma, şimdi rüşvet verme ve haksız kazanç elde etme iddiaları ile suçlanıyor. Die Zeit gazetesi ve ARD’nin Panorama adlı programının yaptığı araştırmalara göre, çok sayıda doktor, 500 bin Euro’dan fazla Kickback adı verilen geri ödemelerden yararlanmakla kalmamış, hibe, lüks otomobil, altın gibi değerli madenler, muayenehanelerin döşenmesi gibi kazançlar da elde etmişler. 

Milyarlık sektör

Peki ZytoService bu hediyelerine karşılık ne alıyor? Reçete... Doktorlar kanser hastaları için bolca ilaç yazıyor, şirketle işbirliği yapan eczaneler de ZytoServis’in ürettiğini pazarlıyorlar. Ayrıca Almanya’da kanser hastalarının hangi ilacı hangi eczaneden alacağına doktorlar karar veriyorlar. Sadece Techniker Krankenkasse adlı hastalık kasasının 2017 yılından bu yana söz konusu şirkete 8,6 milyon Euro haksız kazanç sağladığı tespit edilmiş. Diğerlerini de dikkate alırsak toplam rakamın hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz. İlaç sektörü dünyanın en çok kazanan sektörlerin başında geliyor. 2018 yılında dünya çapında ilaç endüstrisi 958 milyar Euro ciro yapmış, bu sektörde başı Kuzey Amerika çekiyor, ikinci sırada AB var. AB içinde de Almanya’nın payı büyük. İlaç sektörü insan hayatı kurtardığı kadar da öldürüyor. Çünkü bilimsel araştırmalardan beslenen ilaç sektörü, bunu kara çevireceğim derken, etik olmayan pek çok yola başvuruyor.

Yolsuzluğun resmidir

Slovenya'nın Ljubljana kentinde düzenlenen Bio26 Tasarım Bienali'nde bu yıl Almanya’dan Türkiye kökenli bir konuk vardı; iletişim tasarımı ve Infografik alanında çalışan Burak Korkmaz. Korkmaz, ilaç firmalarının yaptırdığı araştırma sonuçlarının nasıl manipüle edildiğini gösteren devasa bir grafik ile sergiye katıldı.

Bu çalışma ile Korkmaz, ilaç sektörünün kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğu ile kişisel güvenliğimiz arasındaki bağa, biri yerine getirilmez ise diğerinin nasıl bir tehlike içerisinde olduğuna işaret ediyor. Grafikte, üzerinde oynanan ya da kamuoyundan gizlenen araştırma sonuçları siyaha boyanmış. Kara lekelerin ne kadar çok olduğunu görmek insanı dehşete düşürüyor. Uluslararası sivil toplum örgütlerinin desteği ile hazırlanmış grafikte çarpıcı istatistiklere de yer verilmiş. Çalışmada görsel ve veri manipülasyonun nasıl ve ne kolaylıkla yapıldığının yanı sıra, bilim camiasının neden bu yola başvurduğuna dikkat çekiliyor. Burak Korkmaz, bilim insanlarının hızlıca para kazanmak için büyük bütçeli projelere ilgi göstermesini, yakalanma riskinin az olmasına ve grafik işlem teknolojinin yaygınlaşması yani manipülasyonun teknik olarak kolaylaşmasına bağlıyor. Korkmaz eldeki verilerin sadece ortaya çıkanlar olduğuna, binlerce bilimsel çalışmanın incelenmek için beklediğine ve pek çoğunun yargıda olduğuna dikkat çekiyor.

Çark böyle işliyor

İnsan hayatı ile birebir ilişkili olan ilaç sektöründe yolsuzluğun bu denli yüksek olmasından tamamen sistem sorumlu. Çünkü üniversite ve bağımsız araştırma kurumlarının yaptığı araştırmaları genellikle ilaç şirketleri finanse ediyorlar. Dolayısı ile ilaç şirketleri, sadece araştırma sonuçlarının kamuoyuna duyurulmasını kısıtladığı gibi araştırma sonuçlarında istediği şekilde  oynayabiliyor. Üniversitelerin büyük bir kısmı buna izin veriyor, izin vermeyen ya da bir dereceye kadar izin veren üniversitelerde de bilim insanları araştırma sonuçlarını suistimal edebiliyorlar. Yani sağlık sektöründe ilaç firmasından araştırmacıya, doktordan, eczacıya kadar baştan aşağı bir yolsuzluk çarkı kurulmuş. Bu çarka da ancak ARD, die Zeit gibi medya kuruluşları ile Burak Korkmaz gibi sanatçılar ufak da olsa taş koyuyorlar. Ya da Türkiye’de Bülent Şık gibi cesur bilim insanları.

Silah sektöründen sonra en çok insan öldüren ilaç sektöründeki yolsuzluklar Burak Korkmaz’ın çalışmasından anladığımız kadarı ile dipsiz bir kuyu. Bir Alman meslektaşımın ifade ettiği gibi yeni suçlular artık beyaz önlük giyiyorlar. Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler diyen Özdemir Asaf'ın bu sözleri bile tıp camiasının suçunu hafifletmiyor. Hasan Hüseyin Korkmazgil olsaydı belki şöyle derdi;

Acıyı bal eyledik, ilacı kâr.

Yazarın Diğer Yazıları

Dejavu: Menekşe Toprak Berlin’de Suat Derviş’in izini sürdü

30’lu yılların Berlin’i ile bugünün Berlin’i arasında benzerlikleri görmek bende de bir dejavuya neden oldu. Menekşe Toprak’ın ilk kadın romancı ve gazeteciler’den Suat Derviş’i anlattığı kitabına "Dejavu" adını vermesi tesadüf değil

Sıcaktı, çook sıcak

Dünya hiç bu kadar sıcak, bu kadar kurak olmamıştı. Birdenbire gelen yağmur ve kasırgalar geldiği yeri çöle çeviriyor. Uluslararası toplum, sözde çevreci politikalar ile iklim krizini çözüyormuş gibi yapıyor. Daha çok gelişmiş sanayii ülkelerinin yarattığı bu krizden de yine yoksul ülkeler mağdur

Muhafazakârlık zemin kaybederken aşırı sağ kazanıyor

Bugünlerde alevlenen, "Almanya'da muhafazakâr ve merkez sağ partilerin kökü kuruyor mu?" tartışması haklı bir tartışma