04 Haziran 2022

Ayasofya'yı kim "7"?

Ayasofya insanlığın ortak bir değeridir. Türkiye bu değere, Yunanistan'ın yakınmaları, dış baskılar nedeniyle değil, hiçbir ayrım gözetmeden tarihi mirasın korunmasına verdiği önem çerçevesinde sahip çıkmalıdır

Sanat Tarihi Yönetim Kurulu,19 Nisan'da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Ayasofya'nın imparator kapısındaki ahşap madalyonunun tahrip edildiğini tespit ettiklerini duyurdu. Aradan bir ay geçmeden Ayasofya bu kere tarihi su haznesinin kapağının kırıldığı, duvarlarından parçalar koparılarak çıkan tozun naylon poşetlere doldurulduğu iddialarıyla gündeme geldi. O gün bugündür de gündemden düşmüyor. Sosyal medyada yer alan haberlere inanıp ciddiye alanlardan değilim. Ancak görsellerle desteklenen bu vahim iddialar, yetkililer tarafından da yalanlanmadı. İmparator kapısındaki ahşap madalyon nasıl bir restorasyona tabi tutulduysa, üç gün gibi kısa bir süre içerisinde onarılarak yerine takıldı. Duvarların önlerine de yaklaşılmasını önleyecek şekilde koruyucu şerit çekildi.

Ayasofya neden tahrip edilir?

Bu barbarlığın hangi amaçla gerçekleştirildiği bilinmiyor. Rivayet muhtelif. Basit bir vandalizm olarak yapılmadığı kesin. Resmi açıklamalarda, 1500 yıllık binanın doğal yıpranma süreci öne çıkarılıyor. İhtimallerden biri "bana yar olmayanı, başkasına da yar etmem" diyen Hristiyan bir fanatiğin eylemi olması. Batı'da bu tür manyaklar yok değil. Ama en büyük olasılık kutsal olduğu inancıyla, birtakım hurafelere inananlar tarafından parçaların hatıra olarak koparıldığı veya daha da komiği yenildiği. Tahtanın, çimento tozunun nasıl olup da yenilebildiğine boşuna kafa yormayın. Daha önce de kem gözlerden sakınmak için devenin sidiğini içenlerin, şifa bulurum diye tarikat şeyhlerinin tükürüklerini yutanların, doğrudan cennete gidebilmek amacıyla liderlerinin ağzını sildiği peçeteyi yiyenlerin hikayelerini duymadık mı? Cahilliğin hattı, hududu yok.

Ortak miras Ayasofya

Kültürel miras listesinde Türkiye'nin sahip olduğu en değerli tarihi eserlerin ön sıralarında hiç şüphesiz Ayasofya (Hagia Sofia) yeni adıyla, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi geliyor. Tarihçilere göre, Ayasofya yapılmadan önce aynı yerde önce bir Pagan tapınağı, sonra da iki ayrı kilise bulunuyordu. Bugünkü yapı ise İmparator Justinianus tarafından yaptırılmış.537 yılında ibadete açılan Ayasofya inşa edildiğinde piramitler haricinde Dünya üzerindeki en büyük binaydı ve yaklaşık 1000 yıl boyunca böyle kaldı. Tahribata konu olan imparator kapısı ise Yalnızca imparator ve mahiyeti tarafından kullanılmış. Ayasofya'nın bu en büyük kapısı meşe ağacından yapılmış ve yedi metre yüksekliğinde .Doğu Roma kaynaklarında Nuh'un gemisinin tahtalarından yapıldığı söyleniyor. Ya çok lezzetli olduğu için ,ya da "imparator" lafına tahammül edilemediği için tahribat hep bu kapıya veya yakınlarındaki duvarlara yönelik olarak gerçekleştiriliyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim Ve Kültür Örgütü (UNESCO) ne iş yapar?

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü(UNESCO) İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan yeni Dünya düzeninin önemli bir kuruluşu. Logosunda Birleşmiş Milletler ifadesi yer alsa da ayrı bütçesi olan bağımsız bir teşkilat. Amacı kültür aracılığıyla küresel barışın tesisine ve paylaşılan ortak değerlere dayalı toplumlararası diyaloğa katkıda bulunmak. Buradaki anahtar kelime diyalog. Sorunların çözümünde zorlayıcı tedbirlerden ziyade, diyalog ve işbirliği tercih ediliyor. Avrupa Konseyinde AGİT'de olduğu gibi, Türkiye UNESCO'nun da 20 kurucu üyesinden biri.Türkiye adına Sözleşmeyi imzalayan da zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel.

Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi

1972 yılında UNESCO çerçevesinde "Dünya Kültürel Ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme" kabul edildi. Türkiye'nin 1980 yılında taraf olduğu Sözleşmenin amacı , geçmişten günümüze ulaşabilmiş ve İnsanlığın ortak mirası kabul edilen doğal alan, kültürel yapı ile geleneksel ögeleri korumak ve tanıtmak. Halen Sözleşme uyarınca kültürel miras olarak koruma altına alınan 1154 kültürel değer ve doğal varlık bulunuyor. Bunların 19'u Türkiye'den. Ayasofya'nın da yer aldığı İstanbul'un tarihi alanları, UNESCO listesine 1985 yılında girdi.

Dünya Mirası listesine girebilmek için uzun bir süreçten geçmek gerekiyor. Önerilen ögeler için önce güçlü bir dosya oluşturmak şart. Dosyası yeterli bulunanlar bir süre geçici listede bekletiliyor. UNESCO'nun görevlendirdiği uzmanlarca Yerinde yapılan incelemeler sonucunda, tüm koşulların yerine getirildiği tespit edildiğinde, kültürel mirasın korunması komitesi tarafından esas listeye alınıyor. Esas Listedeki varlıkların yeterince korunup korunamadığı da dönemsel raporlama yöntemiyle denetleniyor.

Ayasofya Müzesinden Ayasofya Camiine

Ayasofya 916 yıl kilise, 482 yıl cami,86 yıl boyunca da müze olarak kullanıldı. 24 Temmuz 2020 yılında Danıştay kararı ile yeniden ibadete açıldı. UNESCO kültürel varlıkların statüleriyle fazla ilgilenmiyor. Yeter ki kendisiyle istişare edilsin, korunması için işbirliği yapılsın. Bu bakımdan Müzeden yeniden camiye dönüştürülmesine UNESCO'dan ciddi bir tepki gelmedi. UNESCO Genel Direktörü şimdilik yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye'nin Örgüt'e danışmadan böyle bir karar aldığı için derin üzüntülerini dile getirmekle yetindi. Ama yapıya herhangi bir zarar verilmemesinin yakın takipçisi olmaya devam ediyor.

Resmi verilere göre, Ayasofya'yı müze iken günde ortalama 10 bin ziyaretçi geziyormuş. Pandemi tedbirlerinin kaldırılmasıyla bu sayı mayıs ayında günlük 50.000'e yükselmiş.1-25 mayıs arasındaki ziyaretçi sayısı ise tam tamına 1.250.00.Son haberler üzerine herhalde UNESCO'nun Kültürel Mirasın Korunması Komitesi beş misli artan ziyaretçi sayısı karşısında ne gibi ilave önlemler alındığını sorgulayacaktır.

Yeni pasaportlarda Ayasofya

Önümüzdeki ağustos ayında hizmete girecek üzerlerinde "Republic of Türkiye" yazan yerli ve milli yeni pasaportlarımızı dört gözle bekliyoruz. Orta sayfalarında Ayasofya'nın fotoğrafı yer alacakmış. Eminim Türkiye pasaportunun sayfalarını çevirirken Ayasofya'yı gören Havaalanındaki yabancı gümrük memurları, derhal esas duruşa geçip sorgu sual etmeden pasaport sahiplerinin sınır kapılarından hızla geçişlerini sağlamak için her türlü kolaylığı göstereceklerdir.

Ayasofya insanlığın ortak bir değeridir. Türkiye bu değere, Yunanistan'ın yakınmaları, dış baskılar nedeniyle değil, hiçbir ayrım gözetmeden tarihi mirasın korunmasına verdiği önem çerçevesinde sahip çıkmalıdır. Bugün için 1 milyonu aşan aylık ziyaretçi sayısı bu artış hızıyla yakında kolaylıkla baş edilemeyecek boyutlara ulaşabilir. Bu çerçevede UNESCO'dan alınacak destekle gerekli ilave önlemleri içeren bir acil eylem planı hazırlanmalıdır.

1500 yıl boyunca her türlü felakete karşı ayakta kalabilmeyi başarmış Ayasofya'yı aynı ihtişamı ile yaşatabilmek Türkiye'nin gelecek nesillere karşı bir sorumluluğudur. Türkiye'ye yakışan da bu sorumluluğu yerine getirmektir.

Yazarın Diğer Yazıları

Seçimler sonrası hareketlenen diplomasi trafiği

Seçimsiz geçecek bir dört yılın dış politika için de fırsat olarak kullanılması mümkün

Hindistan Gerçekleri (2)

Atatürk’ün Hintliler arasında müstesna bir yeri vardır. Orta okul ders kitaplarında Atatürk’ün hayatı, zorunlu müfredatın bir parçası olarak okutulur. Bugün Yeni Delhi’de Büyükelçiliklerin yer aldığı   “Chanakyapuri” semtini, Başbakanlığın önünden geçerek şehir merkezine bağlayan ana arterin adı, ”Mustafa Kemal Atatürk Marg”dır...

Hindistan Gerçekleri (1)

Türkiye’nin Dünya’nın parlayan yıldızı Hindistan ile ilişkileri son yıllarda iyi gitmiyor. 40 yıldır takip ettiğim Hindistan’da ilk kez bu kadar Türkiye’ye hasmane bir ortam gördüm. Hintli yetkililer, Türkiye’nin Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı mezalime ses çıkarmazken, her forumda artan bir tonda Keşmir’den dolayı Hindistan’ı eleştirmesini içlerine sindiremiyorlar...