22 Haziran 2022

İktidardaki zihniyetin bir sonucu

Mahkeme, biri cinayete kurban gitmiş iki kişi arasındaki konuşmaları nasıl öğrendi ki "haksız tahrik" indirimi yapabiliyor? Katilin bu konuşmaları kaydedip, mahkemeye getirmediğini biliyoruz. Ama yakıldığında hâlâ hayatta olan bir kadının, katilini "tahrik ettiğinden" eminler

Pınar Gültekin'in katiline "haksız tahrik" indirimi ödülü veren mahkeme, Türkiye'ye hâkim kılınmaya çalışılan zihniyetin bir sonucu.

Yoksa yargılama usullerimizin yetersizliği, ceza kanununun eksiklikleri filan değil.

Siyasal İslamcılara göre kadının yeri evidir, evinin dışına çıkıyorsa "aranıyor" demektir, arandığına göre başına gelecek olanlara da razı olmalıdır.

Bunun başkaca bir açıklaması yok.

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmelerinin, bu sözleşmenin insanlara tanıdığı haklardan rahatsız olmalarının nedeni de budur.

Böyle düşündükleri için kız çocuklarının tecavüzcüleri ile evlendirilmeleri ile ilgili kanun tasarısını da ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlar.

Mahkeme, biri cinayete kurban gitmiş iki kişi arasındaki konuşmaları nasıl öğrendi ki "haksız tahrik" indirimi yapabiliyor?

Katilin bu konuşmaları kaydedip, mahkemeye getirmediğini biliyoruz.

Ama yakıldığında hâlâ hayatta olan bir kadının, katilini "tahrik ettiğinden" eminler.

Verdikleri şeyin "ceza" değil "ödül" olduğunu onlar bilmiyorlar mı sanıyorsunuz?

Verdikleri 23 yıl cezanın infazı, bugüne kadar yattığı sürenin hesabı filan derken katil, 12 – 13 yıl sonra sokakta olacak.

Tabii bu arada Devlet Bahçeli, seçim yatırımı olsun diye "kader kurbanları için af" istemezse!

* * *

Pratik desen o da sallanıyor!

Ülkeyi yöneten iktisat teorisyeninin, durumu biraz Ali Desidero'nun arkadaşına benziyor:

"Teoride desen zehir gibi / Pratik dersen sallanmakta!"

Altı ay önce "2022 yılında devlet işleri için şu kadar harcama yapmam gerek" diye TBMM'ye gönderip, kabul ettirdiği bütçe iki seksen yere serilmiş durumda.

Altı ay önce bütün yıl 1 trilyon 728 milyar lira gider öngörmüştü, yılın ortasına geldik "yüzde 51 daha" istiyor.

Bir yıl idare ederim dediği bütçeyle, altı ay zor idare edebilmiş!

880 milyar liralık yeni ödenek ne kadar dayanacak, o da meçhul.

Bu nasıl olmuş olabilir?

Bizzat kendisi de açıkladı ki ülkede enflasyon yok.

Neden yok? Çünkü faizleri indirdiği için enflasyonun da indiğine inanıyor.

Enflasyon yoksa bu ek ödenek niye gerekiyor o zaman?

Ya enflasyon konusunda bize doğru söylemiyor ya da o kadar beceriksiz ki ne doğru dürüst gelir – gider tahmini yapabiliyor ne de yaptığı tahminin sınırları içinde kalacak yönetim becerisine sahip.

Altı aylık bir sürede yarı yarıya yanılmış böyle bir bütçeyle şirketin yönetim kurulunun karşısına çıkan bir CEO olsaydı, şu anda çalışma odasındaki özel eşyalarını karton kutulara dolduruyor olurdu.

CEO olmadığı için seçimlere kadar o makamda oturmaya devam edecek.

* * *

Kişiye özel kanun devri

AKP'nin hazırladığı yeni bir kanun tasarısına göre Genel Kurmay Başkanları'nın 67 olan emeklilik yaş haddi 72'ye çıkarılıyor.

Böylece bu ağustos ayında emekli olması gereken mevcut Genelkurmay Başkanı görevine devam edebilecek.

Mevcut Genelkurmay Başkanı'nın askeri bilgi ve yönetsel yeteneklerini tartışabilecek durumda değilim.

15 Temmuz darbe girişiminde, o günkü komutana göre daha yüksek liyakat göstermiş olduğunu da düşünüyorum.

Ancak kişiye özel düzenlemeler, bu tür kurumların iç dengesini bozar, bunu biliyoruz.

Ordu, polis gibi kurumlarda terfi ve tayin işleri sıkı kurallara ve somut olarak ölçülebilen liyakate bağlı olmalıdır ki o önemli mevkilere sadece hak edenler gelebilsin.

Bu yasa teklifinin amacının, TSK'ya bir havacı generalin Genelkurmay Başkanı olmasının yolunu kesmek olduğunu düşünmemiz için de çok neden var.

Çünkü normal olarak ağustos ayında emekli olacak Genelkurmay Başkanı'nın yerine ondan sonraki en kıdemli general olan Hava Kuvvetleri Komutanı atanacaktı.

Ama bizim ordumuzda kara kuvvetleri öncelikli addediliyor.

Oysa günümüzde askerlik de değişti.

Artık göklere hâkîm olan, savaşın yönünü değiştirebiliyor.

Bakın Ukrayna'da insansız hava araçları, Rus kara ordusunu ne hâle getirdi. Üstün teknolojilerle donanmış gemileri Karadeniz'in sularına gömdü.

Türk ordusunda da hava kuvvetlerinin zamanı gelmiş olamaz mı?

Öte yandan kuşkusuz ki günümüzde 65 yaş, emeklilik için erken olarak kabul edilebilir.

Ama bu kişiye özel olarak ele alınması gereken bir konu değildir.

Benzeri durumda bilgili – yetenekli valiler, diplomatlar, maliye memurları, mühendisler de var.

Ve merak ettiğim bir konu da şu ki, Genelkurmay Başkanları için emeklilik yaşı niye 72'ye çıkarılıyor? Niye 70 ya da 75 değil de 72?

Bunun akılcı mantıklı bir açıklaması var mı?

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatyada doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi Denizli Lisesinde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankarada Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisinde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş’e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulunda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları’nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları’nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyete geçti ve Hürriyet Dergi Grubunu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık’ın 1 Numara Yayıncılıka dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububunun CEOluğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018den itibaren T24te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin yargıya bakışı: "Yetkili" değil, "görevli"

AKP'nin 2011'deki Anayasa taslağında "yargı yetkisinden" değil, "yargı görevinden" söz ediliyor. Taslakta ayrıca, mahkemelerin "Türk milleti adına" karar vermesi ve AYM kararlarının herkesi bağlayacağı konularında hüküm yok. O tarihte "uzlaşma" gerçekleşmediği için Anayasa tartışması ertelendi. Ancak AKP'nin Anayasa taslağı, adı konulmadan hayata geçmiş gibi bir tablo var karşımızda...

Siyaset yapmayı yasaklama davası!

Kobani davasını çok önemsiyorum, çünkü bu dava, Türkiye'de demokratik siyasetin yasaklanması yolunda atılan büyük adımlardan biri

Reis mazbut lakin o çevresi yok mu?

O çevreyi yaratanın kim olduğu söylenmeden, çevre eleştiriliyor ki Reis, yenilginin suçunu bugünkü çevresine yıkıp, birinci halkayı yeniden oluştursun, bakarsın biz de oradan bir çıkış yakalarız!