14 Ağustos 2022

Salman Rüşdi...

İslam dünyası festival yasaklayanların, yazar bıçaklayanların, insanları yakarak öldürenlerin sözünün geçer olduğu bir alem olmamalı

Humeyni'nin Müslümanlar'ı Salman Rüşdi'yi öldürmeye davet eden (ve bunu yapacak olan kişiye yüksek parasal ödül vaad eden) ünlü fetvasını yayımlaması herhalde seksenlerin sonlarına denk gelmiş olmalı. Dünyayı epey sarsan fetvadan sonra Humeyni fazla yaşamadı. Onun ölümünden sonra da devam eden Mollalar rejimi bir süre sonra fetvayı ilga etti.

İran'ın bu davranışı büyük çoğunluğu rahatlattı. Salman'ın hayatını tehdit eden bu akıl almaz metin ortadan kalkınca bu akıl almaz işi kimsenin yapmaya kalkışmayacağı düşüncesi yaygınlaştı ve yıllar böyle geçti. Ben kendi hesabıma rahatlamamıştım. Çünkü bilirim ki böyle bir durumda çoğunluktan değil, fanatik bireylerden korkmak gerekir. "Mademki Humeyni söyledi, emri yerine getirmek gerek. Şimdiki adam şeriatı ondan iyi mi bilecek?" diyen birkaç birey, hiç değilse bir birey çıkabilir; bu da zaten yeter.

Nitekim çıktı. Yirmi yaşlarında bir adam olduğu söyleniyor.  Böyle adamlar belirli bir düşünceden çok belirli bir mizacın taşıyıcısı olurlar. Salman ne demiş, bu dediği gerçekten bir küfür, bir hakaret sayılır mı, böyle şeylerle uzun boylu alışverişleri yoktur. Ama dine dayalı bir gerekçeyle bir adam öldürme eylemini dayanılmaz derecede çekici bulurlar -parasal ödülden de çok daha çekicidir bu eylemi gerçekleştirmek. 

Zaman... Zaman geçiyor. Her sabah "Salman bugün saldırıya uğrar mı?" diye düşünerek uyanmazsınız tabii. Ama Salman ne zaman aklıma gelse (gene çok insani bir alışkanlığa uyarak) kendi güvenliğiyle ilgili tedbirlerde iyice gevşediğini görüp tedirgin oluyordum. 

Şimdiye kadar izlediğim haberlerden, sağlık durumu üstüne yeterli bir fikir aldığımı söyleyemem. Doktorlar da duruma tamamen hakim olmayabilirler. Belki de dünyanın yaşayan en iyi romancılarından biri dünyayı bu yoldan terk edecektir (uğursuz düşünceler!).

Dini bir "suç ve ceza" denklemi olarak benimsemekte kararlı insanlar var bu dünyada. "Yasak" demekten, "günah" demekten zevk alan, gülmekten korkan insanlar. Uzatmak istemiyorum, ama yazıyı kesmeden önce, Türkiye'de de bu eğilimi bir şekilde temsil eden kişilerin öne çıkmaya başladığını söyleyeyim. Örneğin "festival yasaklamak" gibi bir davranış bu eğilimin çok uzağında değil.

İslam dünyası festival yasaklayanların, yazar bıçaklayanların, insanları yakarak öldürenlerin sözünün geçer olduğu bir alem olmamalı.

Murat Belge kimdir?

Prof. Dr. Murat Belge, 16 Mart 1943'te Ankara'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi.

12 Mart 1971 muhtırasıyla başlayan darbe döneminde iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1974'te üniversiteye döndü. 1981'de doçentken istifa etti.

Halkın Dostları, Birikim, Yeni Dergi, Yeni Gündem, Milliyet Sanat, Papirüs dergilerinde ve Cumhuriyet, Demokrat, Milliyet, Radikal, Taraf gazetelerinde yazdı.

1983'te İletişim Yayınları'nı kurdu. 1997'de profesör olan Murat Belge, başkanlığını da üstlendiği Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde devam ettiği akademik çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye'nin en üretken yazarları arasında ön sıralarda yer alan Murat Belge, çok sayıda kitapta yer alan makalelerinin yanı sıra 23 kitap yazdı; William Faulkner, James Joyce ve John Berger'den eserler de dâhil olmak üzere 15 çeviri kitabı yayımladı.

1957 seçimlerinde Demokrat Parti Muğla Milletvekili olarak parlamentoya giren gazeteci-yazar Burhan Asaf Belge'nin oğlu olan Murat Belge, aktris Hale Soygazi ile evli.

Kitapları

- Tarihten Güncelliğe (Alan, 1983; İletişim, 1997)

- Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek (Birikim, 1989)

- Marksist Estetik (BFS, 1989; Birikim, 1997)

- The Blue Cruise (Boyut, 1991)

- Türkiye Dünyanın Neresinde (Birikim, 1992)

- 12 Yıl Sonra 12 Eylül (Birikim, 1992)

- İstanbul Gezi Rehberi (Tarih Vakfı, 1993; İletişim, 2007)

- Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye? (Birikim, 1995)

- Boğaziçi'nde Yalılar ve İnsanlar (İletişim, 1997)

- Edebiyat Üstüne Yazılar (YKY, 1994; İletişim, 1998)

- Tarih Boyunca Yemek Kültürü (İletişim, 2001),

- Başka Kentler, Başka Denizler 1 (İletişim, 2002)

- Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu: Türkiye ve Avrupa Birliği (Birikim, 2003)

- Osmanlı: Kurumlar ve Kültür (Bilgi Üniversitesi, 2006)

- Başka Kentler Başka Denizler 2 (İletişim, 2007)

- Genesis: "Büyük Ulusal Anlatı" ve Türklerin Kökeni (İletişim, 2008)

- Sanat ve Edebiyat Yazıları (İletişim, 2009)

- Başka Kentler, Başka Denizler 3 (İletişim, 2011)

- Edebiyatta Ermeniler (İletişim, 2013)

- Başka Kentler, Başka Denizler 4 (İletişim, 2014)

- Militarist Modernleşme-Almanya, Japonya ve Türkiye (İletişim, 2014)

- Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik (Agora, 2006; Berat Günçıkan ile söyleşi)

- Şairaneden Şiirsele / Türkiye'de Modern Şiir (İletişim, 2018)

 

Çevirileri

 

- Hegel Üstüne: W.T. Stace

- Martin Chuzlewitt: Charles Dickens

- Döşeğimde Ölürken, Ağustos Işığı, Ayı: William Faulkner

- Dublinliler, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi: James Joyce

- 1844 Elyazmaları: Karl Marx

- Bir Zamanlar Europa'da, Leylak ve Bayrak: John Berger

- Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla: Leo Huberman

- Yazıcı Bartleby: Herman Melville

- Kayıp Kız: David Herbert Lawrence

- Yurtsuzların Ülkesi: Dugmore Boetıe

- Lenin ve Felsefe: Louis Althusser (Bülent Aksoy ve Erol Tulpar ile birlikte)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Futboldan al haberi

Futbolun oyuncusu da değil de özellikle seyircisinin davranışlarının bize toplumda yerleşmeye başlayan bir şeyleri haber verdiğini akılda tutmamızda yarar var

Kıran kırana

Erdoğan'ın kendine yakıştırdığı siyaset yapma üslubunda hedef, karşı tarafı yenmek ya da sadece yenmek değil, yok etmek

İki cepheli mücadele

Sınıf kavgasının kimlik sorunlarıyla iç içe geçtiği bir mücadele bu; onun için, muhalefeti ilerletirken, bunların ikisini birden gözetmek durumundayız