03 Nisan 2022

Çalmak doğal bir hak

Şu ekonomik kriz ortamında market hırsızlığı haberleri her geçen gün artarken Borçlar Hukuku'nda ayrıntılarıyla anlatılan "ıztırar hâli" daha bir gerçeklik kazanıyor. Evde çocuklarım açsa, o rafları boşaltmak zorundayım!

Bugün arkadaşım Alman gazeteci Lissy Schmidt'in Irak, Süleymaniye'de düzenlenen bir suikastla öldürülmesinin yıl dönümü. 28 yıl olmuş. Serbest gazeteciliğin cazibesini ve güçlüklerini birlikte geçirdiğimiz dört yılda her yönüyle öğrenme şansım oldu sayesinde; finansmanını sağlayabildiğin sürece, sınırsız özgürlük! Türkiye'ye geldiği zamanlarda evimde konuğum oldu, İstanbul dışı işlerde karşılaştığımız zamanlarda çalıştığım gazetenin olanaklarını onunla paylaşmaktan da hiç rahatsız olmadım. Sonunda gün geldi Türkiye'ye girişi yasaklandı, herhalde bir daha görüşemeyiz deyip vedalaştık. Ancak düşündüğümüz gibi olmadı ve burslu öğrenci olarak Almanya'ya yolum düştü ve bu kez de Lissy benim can simidim oldu. Neredeyse her hafta sonu Frankfurt'ta kaldığı komün evinde misafir etti, nefes almamı sağladı.

Fotoğraf: Şengün Kılıç

Bir sabah kahvaltı masasında komünde kalan kadınlarla hararetli bir tartışma yapıyordu. Ben afiyetle kahvaltımı yaparken beterin beteri Almancamla anladığım, Lissy'nin, işsizlik maaşlarının azaltılmasını protesto etmek için bir eylem önerdiği, diğerlerinin de buna pek taraftar olmadığıydı. Ben kahvemi yudumlarken Lissy özet geçti, doğru anlamışım. Önerdiği eylem ise, market hırsızlığı idi. Ankaralılık ve bürokrat çocuğu olmak gibi tedavisi mümkün olmayan benim gibi biri için göz pörtleten bir eylemdi bu. Bildiri yazmak, pankart asmak gibi önerilerime sadece güldü ve evden çıkıp gitti. Öğleden sonra elleri kolları dolu, akşam yemeği alışverişiyle döndü.

Bir süre sonra Frankfurt'a gittiğimde, yapacağı savunmayı hazırlıyordu. Savunmadan çok okuduğum en sağlam bildiriydi kaleminden çıkan. Devletin, işsiz kalan ve yakın zamanda da iş bulma şansı olmayan vatandaşlarına bakmak, verilen işsizlik maaşının da insani koşulları sağlamak zorunda olduğunu, bu sağlanamıyorsa tüm ihtiyaçları çalarak almanın en doğal hakkı olduğunu altını çize çize anlatıyordu. Lissy, Alman hükümetini yerin dibine sokup orada da bırakmıştı. Yargılama sonucunda Lissy haklı bulundu, elini kolunu sallayarak çıktı salondan. Keşke zamanında o savunmayı Lissy'den alsaydım ve şimdi aynısını yayımlayabilseydim: Siz devlet olarak işinizi yapıp benim hayatımı sürdürmemi sağlayamıyorsanız o halde ben de gereğini yaparım!

Yazarın Diğer Yazıları

Otomobil uçar gider

1960’larda dede Turan Feyzioğlu’nun makam aracı en az yirmi yaşındaki Chevrolet SW iken, 2000’lerde torun Metin Feyzioğlu’nunki sıfır yaşında Volkswagen 2.0 TDI idi. Türkiye’nin makam aracı itibarı tam çözülmüşken nereden çıktı bu tasarruf tartışmaları

Dağlılar’dan Yaylacılar’a

Muhalefet zor, parti içi muhalefet daha zor, lidere karşı çıkmak ise çok çok zor ve de bir kişinin ne kadar keskin muhalefet yaptığı bir ölçü değil… Örneğin; bir bakanlık kaptı mı, partisinin en önde savunucusu olabilir!

Diyarbakır ilçe, Van belde olsun

Bir yerde seçim mi kaybettin, eskiden olsa illiğini elinden alır, rütbesini ilçeliğe indirirdin! Neyse ki Türkiye büyük bir gelişme kaydetti de sadece seçilenin mazbatasını vermeyerek iş hallediliyor. Peki fatura kime kesilecek? Onun da kolayı var: Sarol Formülü!