29 Temmuz 2022

Ameliyat kostümüm çok şıktı | Dev-Genç'ime dokunma | Cihangir'de yaz

Mafyayı, medyayı ya da yandaşları ve yalakaları da unutmayın ama Elvis'le rock'ın keyfini çıkarmayı da sakın ihmal etmeyin

Yaşıtım Mahir Çayan (1946-1972) - Akşam, hapishaneler gibi hastanelere de erken geliyor - İzmirliler, Aliağa'yı tabii ki yalnız bırakmayacaklar - Camdaki Kız'daki arkadaşlarım Devrim Yakut ve Feri Baycu

***

Taksim İlk Yardım'dan 81 saatte çıktım. Ameliyatıma inanmayanlara kanıt olsun diye fotoğraf ekleyip bahsi kapatıyorum. Lütfen muhteşem ameliyat kostümüm de gözden kaçmasın. 

Beni kazıma işlemini İsmet Hazar'dan devralan doktorum Tuğrul Gezmiş ve üroloji servisinin yakışıklı, güzel ve de şefkatli tüm hemşirelerine minnet doluyum. Bütün zırvalarıma tahammül ettiler 
(Fotoğraf: Dr. İncilay Erdoğan) 

Bu hafta Gonzo gazeteciliğimi bir adım ileri götüreceğim. Şöyle ki, yazdığım yazıyı vahim bir maddi hata yoksa ve 12 saat geçmişse değiştirmeyeceğim. Böylece bu hafta hem günlük, hem de haftalık Gonzo'luk yapmış olacağım. Sizler de biraz interaktif oluverin hatırım için. Çok değil ama orta az sayıda da olsanız benim okurum olmak kolay değil. 

Cihangir'in orta ünlü kadınları

Cihangir'in ünlü ve çok ünlüleri yaz için kiraladıkları pahalı villalarda tatil yaptıklarından Kaktüs, 21 ve HomeRoom'da pek görünmüyorlar bu aralar. Buna karşılık, orta ünlü ya da "alternatif" ünlü diyebileceğimiz kimi şair, yazar ve oyuncular akşam 18.00'den sonra piyasaya çıkıyorlar.

Şu sıralar çok satan Ülker Abla kitabının yazarı, 10 kilodan fazla vermiş olan Seray Şahiner, promosyon gezilerinden vakit buldukça kendini Kaktüs'e atıyor. Tabii atar atmaz da elime düşüyor. Hafta başında gördüğümde yanında gözüme hiç yabancı gelmeyen hoş bir kadınla oturuyordu. Kim olduğunu öğrenince şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Seyrederken en çok kavga ettiğim dizi Camdaki Kız'ın karakterlerinden "Döndü" değil miymiş! 

Ameliyatımdan bir gün önce içtiğim Irish coffee'nin parasını hangisi ödedi bilmiyorum.  Yazar ve senarist Seray Şahiner, hem yapımcı hem oyuncu Feri Baycu (Döndü)
(Fotoğraf: Turgut Yıldırım)

Çok güzel şiirler yazdığı yetmiyormuş gibi şimdi de "freak" resim sergileri açan Lale Müldür, beni yine şaşırtmadı. Ünlüler tatil diye Ege ve Akdeniz'e hücum ederken o, Bodrum'daki tatilini bitirip Cihangir'e döndü. İyi de etti.

Onunla bol bol uzaylıları, doğaüstü olayları konuşup analiz edip, pek eğleniyoruz. Kuşkunuz olmasın, bu konularda Lale Müldür kadar ben de iddialıyım. Tabii ki Lale ve ben yüksek lisanslarımızı Manchester ve Londra'da yaptığımız için her zamanki gibi İngilizce konuştuk. 

Cihangir'in iki gülü Tuğrul Eryılmaz ve Lale Müldür. Cihangirliler bizsiz ne yaparlardı, bilmiyorum
(Fotoğraf: Hüseyin Özdemir)

Yeni yapımcı? 

Şu sıralar televizyonculuğa ve sinemacılığa dair yapmadığı iş kalmayan, komşum Ahmet Mümtaz Taylan, eğer Cihangir söylentileri doğruysa, şimdi de yapımcı olmuş. Bunu, bu fotoğrafı çektirdikten epey sonra öğrendim. O yüzden kendisine doğrulatamadım çünkü telefona cevap veremeyecek kadar meşgul. 15 günün içine pahalı bir tekne turu ve İtalya'dan bir sinema ödülü almayı sığdırmış.

Ahmet Mümtaz Taylan, kızı yurtdışı eğitimini tamamlayıp döndüğü için çok mutlu 

Linkler ve çağrılar 

* Çalışmaktan genellikle mutlu olduğum Radikal gazetesinin arşivinin kapatılması üzerine Doç. Dr. Murat Sevinç'in yazısını okuyun diye önermekten kendimi alıkoyamadım.

* Mülkiyeliler Birliği'nin Açık Hava Film Gösterimleri kapsamında şahane filmler ücretsiz.

***

Eğer Mülkiye'den 70 plus bir kadın arkadaşım arayıp "Nagehan Alçı bizim Mahir'e bulaşmış" demeseydi, Turgay Ciner'in Habertürk'ündeki yandaş hanımefendinin yazısından haberim olmayacaktı. Aslında Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı ile en tepede anons edilen Alçı'yı, bir magazinci olmama rağmen, ciddiye almazdım eğer başlığı "Mahir Çayanlar..." diye başlayan yazısındaki "eleştiri"yi Ufuk Uras'a dayandırmasaydı.

Alçı'nın siyasi kayganlığını unutmadan kısaca bir şeyler söyleyeceğim. Alçı, Uras'ın "devrimci şiddet" tartışması açmak istediğini iddia etmiş. Ey Alçı, 2022 Temmuz'unda en küçük basın toplantısı ya da protestonun yasaklandığı bu otoriter rejimde hangi solcu ya da demokrat, 50 yıl önceki, Elrom'un katlini -elbette olmamalıydı- gündeme getirir demeyeceğim. Çünkü bu benim magazinimin düzeyine yakışmaz. 12 Mart falan demeyeceğim, işkence ve ceberut devlet baskısı da. Fakat 20'li yaşlarında bile idealist ve tertemiz olmanın ne olduğunu bilmediği için onu adına bile üzüldüğümü söyleyeceğim.

Niye bunu yazdığımı bilmeyen varsa onurla hatırlatayım: Mahirler, Cevahirler, Sabahattinlerle aynı yurtta kalıp, aynı mektepte okuduk, aynı mitinglere katıldık. 75 yaşındayım fakat o 20'li yaşlar en gurur duyduğum yıllardır.

Bu arada Uras'ın söyleşisinin Serbestiyet adlı internet sitesinde olduğunu öğrendim. Sadece spotunu okuduğumu itiraf ettiğim söyleşide "Mahir Çayan'lar" dendiğini gördüm. Neyse, karşı cepheyi büyütmemek için Serbestiyet'in tepesinde Yıldıray Oğur ve Alper Görmüş var demekle yetineyim. Görmüş'le solcuyken Bilgi Üniversitesi'nde gazetecilik dersleri vermiştik. Arkadaşım Doç.Dr. Esra Arsan da şahittir. Haydi bunu da söyleyeyim dedim.

Yıl 1970, Ankara Tandoğan Meydanı. Fotoğrafta görünenler 'şiddetsever' değil, Türkiye'nin en idealist gençleri 

Biraz mantık, biraz izan

Ameliyat ertesi o yasak bu yasak, salı gecesi televizyonun karşısına geçtim. "Gelsin Hayat Bildiği Gibi" ya da "Aşka Dair"i izleyecektim. Biri Show TV, diğeri Kanal D'de yeni başlamış.

Ne gözlerime ne de kulaklarıma inanabildim. Bir kere öğrenciler, gençler hiçbir tutarlılıkları olmayan senaryolar icabı patetik ötesi uzaylı ucubeler gibi çizilmişler. Daha yaşlı olanlar da bir tür kahraman psikopatlar.

Ben tam gaza gelmişken arkadaşım akademisyen Orhan Tekelioğlu'nun telefonu beni kurtardı. İki dizi de rating'lerde fena çakılmışlar. Kısmen de olsa rahatladım ve Türkiye halklarına güven tazeleyip yazmayı kestim.

Keşke hayat, bildiği gibi gelmeseydi 

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

* Aşağıda, Advertorial'da İzmir'de yapılacak mitingin duyurusu var. İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bu kampanyaya tabii ki büyük destek veriyor. Fakat ben yine dayanamadan bir şey söyleyeceğim. Aliağa'da sökülecek asbestli zehir gemisine karşı, bir basın toplantısı yapan Soyer'in yanında ve arkasındaki iki sırada sadece iki kadın ve sekiz erkek vardı. İzmirli kadınlara yapılan bu haksızlık dikkatimi çekti. 

* Eski arkadaşım fakat şimdi benim sağımda kaldığı için benden fazla hoşlanmayan Ayşenur Arslan'ın Medya Mahallesi programında duyunca kulaklarıma inanamadım. Son dönemin en ünlü yandaşı CNN Türk'ten Hande Fırat, "Biz yalaka değiliz" deyince karşısında oturan yandaş Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, "Sen kendi adına konuş" dedi. Yorumu size bırakıyorum ama yemin ederim ki ben bunu izledim. Yani, asparagas değil. İnanmayan şuradan izlesin.

* Sezgin Baran Korkmaz'ın para verdiklerine ilişkin olduğu iddia edilen tuhaf listeler konusunda hiçbir şey söyleyemeyeceğim. Bütün gece Halk TV'den KRT'ye, KRT'den Halk TV'ye döndüm ve de olayın tam olarak neden şaşırtıcı olduğunu anlayamadım. Bu yüzden de bir şey yazmayacağım. 

Advertorial (!)

Bütün İzmirli hemşerilerimin (tabii Karşıyakalıların da) bu çevre mitingini kaçırmayacaklarına adım gibi eminim. 

Müzik önerisi

Bu haftaki şarkımızı komşum Yıldırım Türker seçti. 1950'lerden gelen rock'ın belki de ilk örneği. King Creole. Tabii ki Kral Elvis söylüyor. 


Tuğrul Eryılmaz kimdir?

Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü.

Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı.

İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı.

Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi.

1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti.

Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı.

Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi.

Yazarın Diğer Yazıları

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...

Seçimlerle gelen rahatlama...

Yeniden, hafif çekinerek de olsa gülmeye başlamak ne kadar güzel bir şey, değil mi?