27 Haziran 2022

39’da 23: Tesadüf değil, yapısal bir sorun

Bugünlerde olduğu gibi, arka arkaya getirilen “yargı paketleri” ile ‘ben yargıyı nasıl daha fazla ele geçiririm’ hırsı yerine, kadın cinayetlerinde görülen bu amansız indirimin nedenleriyle uğraşmak gerekir

“Fransız İmparatoru Napolyon Alman klasik edebiyatının öncülerinden, dünya edebiyatının devlerinden Goethe ile buluşuyor.

Prusya Kralı II. Frederik din ve ifade özgürlüğü, insan haklarındaki düşünce ve yazılarıyla Aydınlanma Hareketine imza atan Fransız düşünür Voltaire ile sık sık görüşüyor.

Rusya İmparatoriçesi II. Katerina 1789 Fransız Devrimi’ni hazırlayan düşünceleriyle ünlü Fransız filozof Diderot’u sürekli kabul ediyor”.

Hemen aynı tarihlerde, hemen aynı yüzyılda Osmanlı Sultanı ülkeyi II. Frederik ile II. Katerina’dan kurtarmak üzere, şimdi sıkı durun:

“Saraya müneccimler çağırıyor!..”

Müneccim?..

Yıldızların durumuna bakarak, fal bakan, fal yoluyla gerçeğe ulaşılacağını sanan falcılar!..

El âlemin kralları, kraliçeleri dünyanın önde gelen filozoflarına danışırken, oradan hareketle ülkelerinden “düşünce ve eğitim devrimlerine” imza atarken, sanayi devrimini hazırlarken, Osmanlı Sultanları müneccimlerden yardım bekliyor!.. 

Üç yüz yıllık açık 

Bunun dramatik bir anlamı var:

“Batı ile bizim aramızda üç yüz yıllık bir açık var.

O açığı kısa bir süreyle Mustafa Kemal Atatürk kapatmaya çalışıyor, bunda da olağanüstü başarı elde ediyor”.

1938’’den 2002’ye kadar gelen iktidarlar, hangi partiden olursa olsun, yine de “Batı zihniyetine”, yani modernleşmeye, sanayileşmeye, hukuk ve sosyal devlet ilkelerine ulaşmak için çaba gösteriyor.

Bu alanda aradaki açık kapanmasa bile, belli bir mesafe alınıyor.

“Parlamenter sistem sayesinde”.

Ve fakat işler özellikle 2010 yılından sonra bozulmaya başlıyor, AKP’nin o tarihte yaptığı anayasa değişiklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte.

Hele de, 2018’den itibaren parlamenter rejimin son bulması çok büyük olumsuzlukların kapısını açıyor:

“Yüz yıllık Cumhuriyet’imizin tanımadığı bir zihniyet!..” 

Pınar Gültekin cinayeti 

Yazıya neden böyle bir giriş?

Bir cinayet davasında Türkiye’yi yerinden hoplatan bir mahkeme kararı var.

“Pınar Gültekin cinayetinde katil ‘haksız tahrik’ indirimi sonucu 14 yıla mahkûm oluyor. Savcı ‘canavarca eziyet çektirerek öldürmekten’ dava açıyor”.

Ancak mahkeme buna katılmıyor, açıkladığı gerekçede ‘katilin yakma fiilinin gerçekleştirmekteki amacının eziyet çektirmeye yönelik olmayıp, cesedi yok ederek, yakalanmaktan kurtulmaya yönelik’ olduğuna karar veriyor.

Mahkeme ayrıca, Pınar Gültekin’in ‘haksız fiil içeren davranışlarından dolayı katilin duyduğu öfke ile cinayeti işlediğini ve haksız tahrik şartlarının gerçekleştiğini’ belirtiyor.

Önce kararın kendisi, ardından bu gerekçe toplum vicdanını bir kez daha derinden yaralıyor. 

Gerekçeye itiraz 

Bu gerekçeye karşı Pınar Gültekin’in avukatı çarpıcı bir tespitte bulunuyor:

“Türkiye’de kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda haksız tahrik kurumu kötüye kullanılmakta olup, yakın geçmişimiz bu örneklerle doludur.

Failler çoğu zaman ezber ve kurgu mahiyetindeki beyanlarla haksız tahrik savunması yapmakta, almaları gereken cezayı azaltmaya, katledilen kadınları kötü göstermeye çalışmaktadır.

Ne yazık ki, Pınar Gültekin davasında bunun tipik bir örneği yaşanmıştır”.

Üzerinde mutlaka uzun uzun düşünülmesi gereken bir tespit. 

Müthiş bir veri 

Bu tespiti doğrulayan bir haber var dünkü Hürriyet’te, şöyle:

“Son bir yılda medyaya yansıyan kadın cinayetleri davalarında, 39 cinayetin 23’ünde ‘haksız tahrik’ indirimi uygulanmış”.

Dünün, bence en önemli, en çarpıcı haberlerinin başında gelen bir veri.

Kadın cinayetleri kararlarında inanılmaz tahrik indimi: 39’da 23!..

Bu tesadüf olamaz!..

Tek tek kararlara kendi çerçevesinde bakmak yerine, konuyu enine boyuna araştırmak gerekiyor.

“-Sistemde bir zihniyet meselesi mi?..

-Hukuk sisteminde yapısal bir sorun mu?..

-Hukukta ağır bir boşluk mu?..”

Bugünlerde olduğu gibi, arka arkaya getirilen “yargı paketleri” ile ‘ben yargıyı nasıl daha fazla ele geçiririm’ hırsı yerine, kadın cinayetlerinde görülen bu amansız indirimin nedenleriyle uğraşmak gerekir.

“Farklı bir zihniyetle!..”

Çok belli, temelde bir sorun var.

Onu çözmek için ‘müneccimler’ yerine, bir zihniyet devrimine, bir “Aydınlama devrimine” ihtiyaç var.  

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..

"Ekonomist" Erdoğan açıklasın: 818.182 .863.710 lira zarar

Bu zararı ve bütçe açığının nedenlerini halka açıklamak zorunda