22 Kasım 2023

Küba'da sorunlar çözülemiyor

Küba, 1960'lı yıllarda temellerini attığı devletçi sistemi son 20 yıldır reforma tabi tutmasına karşın, üretimi ve refahı bir türlü arttıramadı, ürettiği elektrik hiç yeterli olmadı. Son 3-4 yıl içinde ülkeden ayrılanların sayısının nüfusun onda birine yaklaşması alarm zili mahiyetinde ve Küba'nın artık bir yol ayrımında bulunduğuna işaret ediyor

Uzun zamandır Küba üzerine yazmıyorum. 4,5 yıl mutlu-mesut görev yaptığım bu ülkeden 2016 yılı Kasım sonlarında ayrıldım. Tesadüf bu ya, ayrılışımdan 1-2 gün sonra Fidel Castro vefat etti. Sağlığı bozulan Fidel 2006 yılında koltuğunu kardeşi Raul Castro'ya devrettikten sonra 10 yıl tedavi gördü, ara sıra Küba Komünist Partisi'nin yayın organı Grandma'da "Reflexiones" adlı köşesinden halkına seslendi. Kübalı doktorlar çok sevilen liderlerini kurtarmaya muvaffak olamadılar. Adayı ziyaret eden liderlerin bir kısmı (özellikle sol görüşlüler) Fidel ile evinde özel görüşürlerdi. Son yıllarında basına da yansıyan bu ziyaretler sayesinde Fidel'in hayatta olduğunu anlardık. 

Covid-19 Küba'yı fena vurdu

Ayrılalı 7 yıl oldu ancak Latin Amerika'yı ve özellikle Küba'yı izlemeye ara vermedim. Aradan geçen uzun süre içinde, Küba'da, maalesef, işler iyiye gitmedi. Halkın yaşam koşulları her geçen yıl daha da zorlaştı. Tüm dünyayı sarsan Covid-19 salgını Küba'yı 3-5 yıl geriye attı. Covid sona erdi ancak Ķüba'nın ekonomik sorunları bir türlü çözülemiyor, karşılaşılan engeller bir türlü aşılamıyor. İşte bu sebeple elim kaleme uzanamadı. 

Küba ekonomisinin aksayan yönleri yıllardır düzeltilemiyor

Küba ekonomisinin ciddi sorunları bulunduğu ve reforma tabi tutulmasının icap ettiği 2008 yılından günümüze, tüm devlet erkanı, muhalif olanlar veya olmayanlar, halkın tüm kesimleri, ekonomiyi takip eden her görüşten uzman tarafından tekrarlanagelmektedir. Bu çıplak gerçek doğrultusunda, Küba'da bulunduğum dönemde (2012-2016) devlet gereksiz alanlardan çekilmeye başlamış, özel sektöre sınırlı bir serbesti tanımış, kamu iktisadi teşebbüslerinin hantal olmayan ve kâr amacına dönük başarılı özel şirketler gibi yönetilmesi kararlaştırılmıştır. 2015 yılında reform uygulamaları "ekonomik ve sosyal politikaların ana çizgileri" başlığı altında gözden geçirilmiş, ülkeye yabancı yatırımcı çekilmesi amacıyla yeni yabancı sermaye yasası kabul edilmiştir. Raul Castro'nun ardından (2018) "devrimden sonra doğan ilk devlet başkanı" Diaz-Canel yönetiminde, reform çalışmalarına devam edilmiş, küçük ve orta ölçekli şirketlerin önlerinin açılmasını teminen ilave tedbirler yürürlüğe konmuştur (2021). Özetlemek gerekirse, yöneticiler tarafından, son 15 yıl içinde, ekonominin karşı karşıya bulunduğu ciddi ve köklü sorunları çözmek üzere, masa başında yüzlerce karara imza atılmış, ancak imzalar yaralara merhem olmamıştır.

Gençler Küba'yı terk ediyor 

2023 sonlarına doğru, Küba'daki ekonomik tablonun bütününe baktığımızda, 15 yıl boyunca atılan reform adımlarının, umulan beklenen sonuçları getirmediği açıkça görülüyor. Aranılan ürünlerin raflarda dönem dönem bulunmadığı, insanların sürekli sıra beklediği, akaryakıt istasyonlarında benzin kuyruklarının uzadığı, elektrik kesintilerinin arttığı, güçlü sağlık ve ilaç sektöründe dahi çeşitli aksamaların meydana geldiği bir Küba gerçeği ile karşı karşıyayız. Covid-19 salgını sonrasında her geçen yıl daha da zorlaşan hayat koşullarının, halkın refah içinde bir gelecek umutlarını da giderek söndürdüğü diğer bir acı gerçek. Ülkeyi terk edenlerin sayısındaki artış, gençlerin gelecek endişelerinin aşırı arttığını kanıtlıyor. Tarihin hiçbir döneminde görülmeyen sayılarda ülkeden kaçış veya terk yaşanıyor.

Dış ticaret açığı, cari açık ve dış borç yükü sorunları çözülemiyor

Küba'da göreve başladığım ilk aylarda ülkenin dış ticaret açığı hemen dikkatimi çekmiş idi (2012: ihracat 6 milyar, ithalat 14 milyar dolar), 8 milyar dolarlık açığın nasıl kapatıldığı ise sır niteliğindeydi. O dönemde yurt dışında 60'ı aşkın ülkede hizmet veren Küba sağlık görevlilerinin yanında sadece Venezuela'da çalışan 25 bin Kübalı (doktorlar, öğretmenler vs.) üzerinden sağlanan dövizler vasıtasıyla açığın kapandığını düşünürdük. Zira turizm gelirleri 2-3 milyar doları aşmıyordu. "Petro Caribe" programı çerçevesinde 2015 yılına kadar Küba'ya ciddi destek veren Venezuela'nın ekonomik krize girmesiyle birlikte Küba'da sıkıntıların artmaya başladığını, dış borçların ödenmesinde aksamalar yaşandığını, ülkenin ihtiyaç duyduğu petrolü veresiye ithal edebilmek üzere diğer dost ülkelerin kapılarını çalmaya yöneldiğini hatırlıyorum.

Petrol ve gıda ithalatını karşılayacak döviz bulunamıyor 

Küba enerji ve tarım/gıda açısından ithalata bağımlı bir ülke. Çıkardığı petrol ihtiyacının sadece yarısını karşılıyor, tükettiği gıda maddelerinin önemli bir miktarını da ithal ediyor. Ayrıldığım sene (2016) sadece gıda ithalatı için 2 milyar dolar döviz harcandığını hâlâ hatırlıyorum. 2021 yılında ithalat 8,5 milyar, ihracat ise 2 milyar dolar seviyesine düşmüş. Yurt dışında çalışan sağlık ordusunun da 25 bin kişiye indiğini bir yerlerden okudum. İhracatın 10 yıl içinde 6 milyardan 2 milyara düşmesi, ilaç ve aşı ihraç edebilen Küba'nın artık üretim cephesinde ciddi sorunlar yaşayan ülkeye dönüştüğünü gösteriyor. Soğuk Savaş döneminde 8 milyon ton şeker ihraç eden Küba, görevli olduğum yıllarda, sadece 2 milyon ton şeker üretebiliyordu. 2023 yılında bu rakamın yarım milyon tonun da altına ineceği konuşuluyor. Neredeyse sadece yerel ihtiyacı karşılar hale gelecek!

 Ekonomik model değişirse refah gelir mi, bedeli ne olur?

Küba'nın karşılaştığı ve bir türlü çözemediği ekonomik sorunların gerisinde 60 yıldır devam eden ABD ambargosunun tabii ki büyük payı var. Washington, teröre destek veren ülkeler listesinde tutarak, hâlâ Küba'nın önünü tıkıyor. Ancak ambargo dışında da aksayan sisteme özgü bir şeylerin olduğu muhakkak. SSCB'nin yıkılması Küba bakımından sistem sorununun başlangıcı olmuştur diyenlere hak veriyorum. 40 sene önce, dünyaya 8 milyon ton şeker ihracatı yaparken de ambargonun mevcut olduğunu unutmayalım. İşin özeti şöyle: Dünyada komünist tek parti yönetiminde 4 ülke kaldı. Çin, Vietnam, Laos ve Küba (Kuzey Kore kategori dışı). Çin ve Vietnam, üretimde özel sektörün önünü açarak refaha kavuştular, tabii gelir dağılımında adaleti muhafaza edemediler, sermayenin temerküzünü önleyemediler. Küba, 1960'lı yıllarda temellerini attığı devletçi sistemi son 20 yıldır reforma tabi tutmasına karşın, üretimi ve refahı bir türlü arttıramadı, ürettiği elektrik hiç yeterli olmadı. Son 3-4 yıl içinde ülkeden ayrılanların sayısının nüfusun onda birine yaklaşması alarm zili mahiyetinde ve Küba'nın artık bir yol ayrımında bulunduğuna işaret ediyor.

Hasan Servet Öktem kimdir?

Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce’de doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında “meslek memuru” olarak Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana’da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye’yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.

Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı’ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24’te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika ve Latin Amerika'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Sudan'da ordular savaşı bir yılını doldurdu; uluslararası toplum ilgisiz ve sessiz

Son bir yıldır ülkede yaşanan vahşet ve insani dram maalesef uluslararası kamuoyunun dikkatinden kaçıyor. Afrika Boynuzu bölgesinde Kızıldeniz’e kıyısı bulunan, stratejik açıdan önem arz eden bu ülkeye karşı genel bir sessizlik ve ilgisizlik dikkati çekiyor...

2023 yılında Latin Amerika'da neler oldu?

Ekonomi çevrelerinin ve uluslararası finans kuruluşlarının gözü 2023 sonunda Arjantin’e çevrildi. Sürpriz biçimde seçimleri kazanan aşırı sağcı ve ultra-liberal devlet başkanı Javier Milei tango ülkesini sonu gelmeyen ekonomik krizlerden çıkarabilecek mi?

2023 yılında Afrika'da neler oldu?

2023 yılında Afrika'da kaybeden ülke açık ara Fransa'dır. Ukrayna ile savaşta olmasına ve Wagner isyanına rağmen, Rusya, Fransa'nın çekildiği alanları başarıyla doldurarak yılı kazanç ile kapatmıştır. Biden döneminde Afrika'ya geri dönen ABD, 3 yıl içinde kıtada siyaseten en etkili ülke konumuna erişmiştir der isek abartmış olmayız