17 Kasım 2018 19:14
DHA YURT BÜLTENİ 10
MANTARDAN ZEHİRLENEN 107 YAŞINDAKİ EŞE NİNE ÖLDÜ
MERSİN\'in Erdemli ilçesinde yediği mantardan zehirlenen 6 çocuk ve 25 torunu bulunan 107 yaşındaki Eşe Uslu, hayatını kaybetti.
Erdemli ilçe merkezinde kızıyla birlikte yaşayan Eşe Uslu, kızı, damadı ve torunu ile birlikte ilçenin kuzeyindeki Harfilli Mahallesi\'nden topladıkları mantardan yapılan yemeği akşam yedi. Yemeğin ardından rahatsızlanan aile bireyleri, ambulansla Erdemli Devlet Hastanesi\'ne kaldırıldı, ilk müdahalelerinin ardından da Mersin Şehir Hastanesi\'ne sevk edildi. Ancak Eşe Uslu, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.
Eşe Uslu\'nun kızı, damadı ve torununun ise tedavilerinin sürdüğü belirtildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
-Erdemli Devlet Hastanesi Tabela ve dış görüntüsü
-Ambulans acil kapısına yanaşırken
-Harfilli Mahallesinden Ahmet Doğaner ile Eşe Uslu Hakkında röportaj
-Vatandaş mantar toplarken.
-Eşe Uslu Görüntüsü
Boyut:90 MB. Süre:1.10 dakika.
Haber-Kamera:Mehmet DOĞANER/ERDEMLİ (Mersin), (DHA)
==========================
Temel atma töreninde müftünün uyarısıyla kurban kesilmedi
MENGEN(Bolu),(DHA)- BOLU\'nun Mengen ilçesinde Taziye ve Kültür Evi projesinin temel atma töreninde kurban kesileceği sırada ilçe müftüsü Mehmet Özcan, açılış törenlerinde kurban kesimi geleneğinin yanlış olduğunu belirterek, koyunun kesilmesini engelledi.
Bolu’nun Mengen ilçesinde \'Her Mahalleye Taziye ve Kültür Evi\' projesi kapsamında ilk Taziye ve Kültür Evi\'nin temeli Türkbeyli Mahallesi’nde atıldı. Temel atma törenine Mengen Belediye Başkanı Turhan Bulut, CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan, ilçe protokolü ve mahalleli katıldı. Temel atma töreni öncesi getirilen kurbanlık bir koyun kesileceği sırada ilçe müftüsü Mehmet Özcan, Belediye Başkanı Turhan Bulut\'a, açılış törenlerinde kurban kesme adetinin yanlış olduğunu söyledi. Bunun üzerine kurban kesiminden vazgeçildi. Temel atma töreni saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından dualarla gerçekleştirildi.
Mengen Belediye Başkanı Turhan Bulut açılışta yaptığı konuşmada, \"İlçemizde çok değerli müftümüz var. Belki ilkini gerçekleştireceğiz. \'Temel atma törenlerinde kurban kesme diye bir gelenek, adet yok. Gelin bu temel atma törenlerinde bu hayvanlarımızı burada kesmeyelim, telef etmeyelim.\' dedi. Ben de buna uyuyorum ve kurbanımızı bağışlıyoruz. Götürüyoruz. İhtiyaç sahiplerine bu kurbanımızı teslim edeceğiz. Biz güzel, aydın, demokrat yapıdaki değerli din adamlarımızı, değerli hocalarımızı, böyle değerli müftülerimizi yüreğimizde taşırız. Çok teşekkür ediyorum müftü bey.\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Belediye Başkanının konuşması
-Kurbanlık koyunun görüntüsü
-Detaylar
Süre: 01.27-Boyut: 164.7 MB
Haber:Yurdaer ÖZTÜRK/MENGEN(Bolu),(DHA)
DGS\'DE
======================================
ÖZEL - 9\'uncu kattan düşmek üzere olan işçiyi kurtarmak için polis seferber oldu
ADANA\'da, 9 katlı apartmanın dış cephesini boyayan Onur Durmuşoğlu (47) üzerinde çalıştığı iskelenin halatı kopması sonucu asılı kaldı. Durmuşoğlu, zamanla yarışan polislerin çabası sonucu kırılan pvc pencereden içeri çekilerek kurtarıldı.
Olay, Seyhan ilçesi Atatürk Caddesi\'nde meydana geldi. İddiaya göre, 9 katlı apartmanın dış cephesini boyayan Onur Durmuşoğlu üzerinde çalıştığı iskelenin halatı koptu. Son anda 9\'uncu kattın balkonundaki pvc korkuluğa tutulan Durmuşoğlu, bağırarak yardım istedi. Asılı kalan Durmuşoğlu\'nu görenler ise polisi ve kurtarma ekipleri aradı. Olay yerine gelen polisler, tutunmakta zorluk çeken Durmuşoğlu\'nu görüp hızla yukarı çıktı. 5 polis tarafından elbiselerinden tutulan Durmuşoğlu\'nu kurtarmak için zamanla yarışan ekipler, çevrede güvenlik önlemi aldı. Bu sırada bir polis, evin balkonuna girerek pvc pencereyi kırdı. Durmuşoğlu ise, kırılan bölümden içeri alındı. Olay yerinde toplanan vatandaşlar ise, polisleri alkışladı. Kazayı yara almadan atlatan Durmuşoğlu ise, kendisini kurtaran polislere teşekkür etti.
Görüntü Dökümü
-------------------------
-işçinin asılı kalması
-İşçinin halata tutunarak hatta kalması
- Polislerin işçiyi kurtarma çalışması
- İşçinin görüntüsü
- Polisin plastiği ayakları ile kırması
- İşçiyi balkona çekmesi
- Kalabalığın alkışlaması
- İşçinin apartmandan çıkması
- Polislerin çıkması
- Polislerin tozlu pantolonları
- Bir polisin yaralı elinden görüntü
SÜRE02\'27 BOYUT271 MB
Haber-Kamera Çağlar ÖZTÜRKADANA,(DHA)
DGS\'DE
======================================
TÜSİAD BAŞKANI BİLECİK: BATI VE AB İLE İLİŞKİLERİMİZE DAHA FAZLA ÖZEN GÖSTERMELİYİZ
TÜRKONFED; Girişim ve İş Dünyası Zirvesi\'nin 22\'ncisini, \'Güçlü İşletmeler, Güçlü Ekonomi\' temasıyla Hatay\'da gerçekleştirdi. Zirveye, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de katıldı. Bilecik, \"Demokrasi, hukuk devleti, kurallara dayalı piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi ve ekonomimizde son dönemde yaşanan sorunların çözümü için Batı ve AB ile ilişkilerimize daha fazla özen göstermemiz gerekiyor\" dedi.
29 federasyon ve 244 dernek üzerinden 25 bin iş insanı ve 40 bine yakın şirket ile Türkiye\'nin \'gönüllü ve bağımsız\' en büyük iş dünyası örgütü olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Doğu Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (DASİFED) ev sahipliğinde 22\'nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi\'ni düzenledi. \'Güçlü İşletmeler, Güçlü Ekonomi\' temasıyla düzenlenen zirvede, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, DASİFED Başkanı Faruk Ekinci, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile birçok kentten iş insanları ile bir araya geldi.
TÜRKİYE YÜZÜNÜ BATIYA DÖNMELİ
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, zirvede yaptığı konuşmada, dünyanın küreselleşmenin iyi yönetilememesinden kaynaklanan bir siyasi kriz ve beraberinde de toplumlarda artan bir kutuplaşma yaşadığını belirtti. Bilecik, şöyle konuştu:
\"Biz, dünyada yaşanan küresel kriz dönemlerinin getirdiği tıkanıklıkları, kendi yaşadığımız tıkanıklıklar için bir mazeret olarak görmüyoruz. Çünkü mazeret, yetersizliğin itirafıdır. Bir şeyi gerçekten yapmak isteyen bir yol, istemeyen ise mazeret bulur. Demokrasi, hukuk devleti, kurallara dayalı piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi ve ekonomimizde son dönemde yaşanan sorunların çözümü için Batı ve AB ile ilişkilerimize daha fazla özen göstermemiz gerekiyor. Kısaca; Türkiye, yüzünü Batı\'ya dönmelidir. \'Dil, ağrıyan dişe gider\' misali son zamanlarda, konu hep aynı yere geliyor. Dönüp dolaşıp ekonomimizi konuşuyoruz. Çünkü, ekonomimizde ağrı var ve ekonomideki ağrı ihmale gelmez. Ağrı, bazı şeylerin doğru gitmediği anlamında bizi uyarır. Ekonomimiz halen ciddi zorluklar içerisinde. Cumhurbaşkanımızın da bahsettiği nakit sıkışıklığı hemen her sektörde hissediliyor. Ekonomimiz artık dış kaynağa eskisi kadar rahat ve ucuz erişemiyor. Artık krediler hem çok maliyetli hem de kredilere ulaşmak çok zor. Tahsilatlar zorlaştı, vadeler giderek uzuyor. Art arda gelen konkordatolar, alacaklı şirketleri zor durumda bırakıyor. Şirketler arasında da maalesef güven bunalımı oluştu.\"
REFORM TAKVİMİ ÇAĞRISI
Türkiye\'nin zorlu dönemin üstesinden gelmek için yapısal sorunlara odaklanması ve hiç vakit kaybetmeden bir reform takvimi oluşturması gerektiğini vurgulayan Bilecik, şunları kaydetti:
\"Ekonomide gürlediğiniz kadar, yağmanız lazım. Zaman artık aksiyon zamanıdır. Verimlilik artışlarıyla büyümenin desteklenmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için işgücü, vergi, eğitim, inovasyon ve dijitalleşme alanlarında kendimizi geliştirmeliyiz. Türkiye ekonomisinin dijital çağın şartlarına uygun teknolojiye, rekabet gücü yüksek sanayi ve hizmetler sektörüne ve modern bir tarım sektörüne ihtiyacı var. \'Kendini sağlam bilen hastanın tedavisi yoktur; ekonomimizi ayağa kaldırmak için sorunlarımızı kabul edip çaresine bakmalıyız. Kalkınmayı esas alan bir perspektifle serbest piyasa ilkelerinden taviz vermeden, ekonomimizi yeniden ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bunun yolu en başta şeffaf, uzlaşmacı, adil ve demokratik bir toplum olmaktır. Güçlü bir ekonominin olmazsa olmazı, güçlü bir demokrasidir. Ekonomik reformlarla eşzamanlı olarak demokratik açılımlar, ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması ve özgürlük alanlarının genişletilmesi bu nedenle önemlidir. Ekonomisi ve demokrasisi güçlü bir ülke olmak, şüphesiz hepimizin ortak vizyonudur ve hızla hayata geçirilmelidir. Çünkü, Edison\'un sözleriyle \'Hayata geçmeyen vizyon, halüsinasyondur\'. Ülkemizin bilimsel, toplumsal, ekonomik ve demokratik alanda en gelişmiş seviyeye ulaşmasının taşıyıcı gücü, nitelikli eğitimdir. \'Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.\' İnsanımızın yetkinliğini bilimsel temelli bir eğitimle artırmalıyız. Gençlerimizi 21\'inci yüzyıl becerileriyle donatmak, analitik, özgür ve yaratıcı düşünme başta olmak üzere, bilgi çağının gerektirdiği becerileri önceliklendirmek, bizi bambaşka bir noktaya taşıyabilir. Çağdaş bir eğitimle, güçlü bir gelecek hayal değil. Çünkü eğitim, insanları değiştirir; insanlar da dünyayı.\"
TURAN: EKONOMİ, DIŞ POLİTİKADA SİLAH OLARAK KULLANILIYOR
Dünyada büyük bir değişim ve dönüşümün sancılarını yaşandığını, Türkiye\'nin ise dış politika, siyaset ve ekonomide sıkıntılı bir dönemden geçtiğini anlatan TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan ise şu değerlendirmeyi yaptı:
\"Aynı zaman diliminde, birbirinin içine geçen ve aynı yöntemlerle çözümlenemeyecek bir sorun yumağı oluşuyor. Enerjimizi en kolay çözeceğimiz alana yönlendirip, sorun yumağını bir ucundan tutarak çözebilir, ekonomiye odaklanabiliriz. Dış politika alanında, Trump\'la birlikte dünyada yeni korumacı tedbirler çağı da başladı. Ülkeler arasında ekonomik faaliyetlerin, dış politikada bir silah olarak kullanıldığını da gördük. Ticaret savaşları ile başlayan, Rusya, Çin ve İran\'a uygulanan ambargolarla devam eden sürecin, küresel ekonomi üzerinde sarsıcı etkileri kaçınılmaz. \'ABD-Suriye-mülteci sorunu-AB\' zincirinde, sorun alanlarını, içe kapanarak değil, diplomasiye şans tanıyarak çözebiliriz. Siyaset alanında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile köklü bir değişiklik yaşanıyor. İlgili kurulların, bürokrasinin ve içtihatların oluşması zaman alacak gibi görünüyor. Referandum öncesi söylediğimiz, bugün de geçerli. Bu mekanizmanın oluşturulmasında sadakat değil liyakatin esas alınması ve kapsayıcı bir anlayışın hakim kılınması ülkemizin ulusal çıkarlarına da hizmet edecektir.\"
ENFLASYON AÇIKLAMASI
Dış politika ve siyasette yaşananların etkisinin son yıllarda ekonomide yoğun hissedildiğini kaydeden Turan, şöyle dedi:
\"Yüksek, faiz, döviz kuru, enflasyon, cari açık, işsizlik gibi kronik sorunları çözmek için, zamanında adım atmak, hızlı ve doğru reaksiyon vermek, inanın çok önemli bir avantaj sağlıyor. Merkez Bankası\'nın yüksek faiz artışından sonra TL\'deki toparlanma, ABD ile ilişkilerin düzeleceğine ilişkin beklentilerin kuvvetlenmesi ekonomimizde bir rahatlama yarattı. Ancak, tüm yıla baktığımızda, kırılgan ekonomiler olarak değerlendirilen ülkeler arasında TL\'de yüzde 40\'ın üzerinde bir değer kaybı da sürüyor. \'Enflasyon-faiz-kur\' sarmalından geçici pansumanlarla değil ancak kalıcı reformlarla çıkmak mümkün. Yeni Ekonomi Programı\'nın gerçekçi hedeflerinin başarısı, nasıl uygulanacağının ve hangi aksiyonların alınacağının ortaya konmasıyla güçlenecektir. Enflasyonla mücadele uzun süren kararlı politikalar gerektirir. 2001 krizi sonrası yüzde 70\'lere gelen enflasyonu ekonomik ve demokratik reformlarla, AB üyeliği çıpasının direnciyle tek hanelere düşürdük.\"
Turan, yerel seçim öncesi kamu maliyesine yük getirecek uygulamalardan kaçınılması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
\"Yerel seçim sathına girdiğimiz şu günlerde kamu maliyesine ek yük getirecek uygulamalardan uzak durmalıyız. Bütçe açığımız geçen yıldan bu yıla ilk 9 ayda 25 milyar TL artış gösterdi. Geçen sene yüzde 12 olan tüketici enflasyonu ise yüzde 25,2\'ye yükseldi. Bu tablo, sıkı para ve maliye politikasının sabırla yürütülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Serbest piyasa ekonomisiyle çelişkiler yaratacak uygulamaların, sorunun çözülmesinden çok ötelenmesine neden olduğunu unutmamalıyız. \'Enflasyon-faiz-kur\' mücadelesini dayanıklı kılan güç, reformların yaratacağı güven olacaktır. Güven duygusunun, küresel ekonomide çok önemli bir kaldıraç olduğunu hatırlatmak isterim. ÜFE ve TÜFE arasındaki makasın açılması üretim tarafında maliyet baskısı yaratırken, tüketici tarafında da yüksek bir gerilim hattı oluşturdu. İşsizlik oranının artmaması için ortalama yüzde 4-5 arası büyümek mecburiyetinde olan ülkemizin, YEP\'in de öngördüğü gibi bir dengelenme sürecine girdiğini görüyoruz. Olağanüstü bir gelişme olmazsa yüzde 2,5 ile 3 arasında bir büyüme patikasında bu yılı kapatacağız. İhracat gücümüzün pozitif katkısına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacağımız bir döneme girdik. Son 2 aydır cari fazla vermemiz memnuniyet vericidir. Cari fazlayı, dış ticaret hacmini artırıp, yüksek teknolojili üretim ve yüksek katma değerli ihracata dönüştürerek, kaliteli ve sürdürülebilir kılabiliriz. Bu dönemde krizlere direnciyle tanınan iş dünyamız da riskleri, üretim ve yatırım için fırsata dönüştürecektir.\"
Görüntü Dökümü
- Toplantı salonundan genel ve detay görüntü
- TÜSİAD başkanı Bilecik’in konuşması
- TÜRKONFED başkanı Turan’ın Konuşması
- İmza Töreninden görüntü
SÜRE: 04.50 BOYUT: 540 MB
Haber-Kamera: Hüseyin BOZOK/HATAY (DHA)
======================================
KESK’ten, enflasyon ve yoksullaşmaya karşı bölgesel miting
Davut CAN / İZMİR, (DHA)- KAMU İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), yoksullaşma ve yüksek enflasyona karşı İzmir’de miting düzenledi. İzmir’in yanı sıra, çevre illerden de katılımın olduğu mitingde konuşan KESK Eş Başkanı Aysun Gezen, ekonomik kriz yaşandığı ve bunun faturasının işçilere kesildiği ifade etti.
KESK, toplamda 5 ilde düzenlemeyi planladığı bölgesel mitinglerin ilkini, İzmir Gündoğdu Meydanı’nda yaptı. KESK’e bağlı sendikaların yanı sıra, Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu, DİSK ile birçok sivil toplum kuruluşunun katıldığı mitinge, CHP milletvekilleri Kani Beko, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da destek verdi. KESK Eş Başkanı Aysun Gezen, yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye’de bir ekonomik kriz yaşandığını ve bunun gizlenmeye çalışıldığını söyleyip, \"Yıllardır iktidarda olanların ısrarla sürdürdüğü neoliberal politikalar sonucunda her alanda dışarıya bağımlı hale getirilen, küresel kapitalizm her hapşırdığında nezleye yakalanan, her yabancı sermaye hareketinde fındık kabuğu gibi sallanan bir ülkeye dönüştürülen Türkiye’de, kriz artık daha derinden hissediliyor. İğneden ipliğe, her şeye ardı ardına gelen zamlar devam ediyor. Kriz bahanesi ile sadece işten çıkarmalar, ücretsiz izinler artmıyor. Angarya çalışma, mesai ve nöbet ücreti ödememe gibi uygulamalar da gittikçe artıyor. İflas eden, kepenk kapatan, konkordato ilan eden firmalara her gün onlarcası ekleniyor. Sağlıkta, acil durumlar dışında malzeme kullanılmasını engelleyen sözüm ona ‘tasarrıf tedbirleri’ ile hayatımız tehlikeye atılıyor. Bugün sorun, krizin faturasının kim tarafından ödeneceği sorunudur. Bugün bu fatura, yoksul halkın sırtına yüklenmeye çalışılıyor\" dedi.
Yaşanılan durumu bir örnekle açıklamak istediğini de anlatan Aysun Gezen, “Ailenizle birlikte bir restorana gittiğinizi düşünün. Sınırlı bütçenizle, mönüden en düşük fiyatlı yemeklerden sipariş veriyorsunuz. Restoranın en güzel manzaralı bölümünde, en büyük masada oturanlar garsonu çağırıp, ‘Ne var ne yoksa getir, donat masayı’ diyorlar. Tıksırıncaya kadar yiyip, içiyorlar. Sonra restoran sahibi ile tokalaşarak çıkıp gidiyorlar. Biraz sonra siz de hesabı istiyorsunuz. Önünüze bol sıfırlı bir hesap geliyor. ‘Bu hesap bizim değil, biz sadece çorba içtik’ diye itiraz ediyorsunuz. Ama restoran sahibi gelip, hesapta bir yanlışlık olmadığını söyleyip, sizi ödemeye zorluyorö dedi. Miting, yapılan müzik dinletisiyle sona erdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Alandan görüntü
- Katılan sendikalardan görüntü
- Pankartlardan görüntü
- KESK Eş Başkanı Aysun Gezen’in konuşmasından görüntü
- Genel ve detay görüntü
© Tüm hakları saklıdır.