Alman Milli Takımı'nın teknik direktörü Joachim Löw'ün kaybedebilecekleri, kazanabileceklerinden daha fazla. Ancak ona göre “dünya şampiyonu” unvanını koruma mücadelesindeki cazibe tam da bu riskli durumda gizli.
"Vizyonerlik, soru ve sorunlara göğüs germek, halkla ilişkiler.” Joachim Löw, Alman milli takımının teknik direktörü olarak en önemli görevlerini bu üç maddeyle özetliyor. Angela Merkel Alman siyaseti için neyse, Löw de Alman futbolu için benzer bir konumda. Koltuğunda oturalı neredeyse Merkel kadar (13 yıl) oldu. Bu, futbol antrenörlüğü için hayli uzun bir süre.
Artık onun sembolu hâline gelen koyu renk V-yaka tişörtü ve Svabya ağzıyla konuştuğu Almancası ile milli takımın da yüzü oldu. Pek çok Alman, onsuz bir Dünya ve Avrupa Şampiyonası düşünemiyor. Halk onu öylesine benimsemiş durumda ki ön adını "Jogi” olarak kısaltıp "Bizden birisin” diyerek sahipleniyor. Taraftarların yanı sıra yetkililerin de kendisine güveni tam. Nitekim Alman Futbol Federasyonu, Rusya’daki turnuvada alınacak sonuç ne olursa olsun Löw ile yola devam etme kararı aldı ve sözleşmesini 2022 yılına kadar uzattı. Bu durumda EURO 2020 ve FIFA 2022 Dünya Kupası'nda da Panzerlerin teknik patronu değişmeyecek.
58 yaşındaki futbol adamı, bir milli takım teknik direktörünün ulaşabileceği hemen hemen tüm ödülleri toplamayı başardı: 2014'teki dünya şampiyonluğunun yanı sıra dünyada yılın antrenörü ve dünyada yılın milli takım antrenörü gibi unvanlar kazanan Löw'ün adı, memleketi Schönau'daki stadyuma da verildi. Peki neden zirvedeyken bırakmayıp da kaybetme riskini göze alarak görevine devam ediyor?
"Takımda büyük bir potansiyel var"
“2014 Dünya Kupası bizim için zirveydi, ancak yolun sonu değildi.” İşte herkesin merak ettiği soruya Löw, hırslı ve azimli kişiliğini yansıtan bu cevabı veriyor. Daha önce hiçbir Alman milli takımı antrenörünün başaramadığı ve bugüne kadar sadece iki ülkeye (1938'de İtalya ve 1962'de Brezilya) nasip olan "dünya şampiyonluğu” unvanını koruma hedefine ulaşmak istiyor. DW’ye konuşan Joachim Löw, "En üst seviyeyi muhafaza etmek, çok büyük bir gayret gerektirir” diyor ve ekliyor: “Çok sayıda başarı elde edildikten sonra doyuma ulaşılması, son derece insani bir durumdur. Başarıya olan açlık azalır. Bu ise sizi zirveden indirmek isteyen rakiplerinizi daha da hırslı hâle getirir. Bu nedenle de düşmeden sürekli zirvede kalabilmek çok ama çok zordur.”
"Jogi” Löw, hâlihazırdaki milli takımda, daha önce hiç olmadığı kadar yetenekli oyuncu olduğuna inanıyor: "Takımda büyük bir potansiyel görüyorum. Bu oyuncularla çalışmak ve onları geliştirmeye devam etmekten büyük bir haz alıyorum. Bu coşkumda en ufak bir azalma söz konusu değil.”
"Bazen çılgınca fikirler üretiyoruz"
Her antrenörün hayali olan "iş garantisinin” rahatlığı ile çalışan Löw, kendisine verilen değerin farkında. Anlık başarı ya da başarısızlıklara göre değil, uzun vadeli plan ve programlar ışığında çalışmak büyük bir ayrıcalık. Turnuvalar sırasında, yukarıdan herhangi bir direktif ya da baskı olmaksızın rahat bir şekilde teknik, taktik ve oyun felsefesiyle ilgili çalışmalar yapabiliyor, yeni konseptler geliştirebiliyor, hem rakipleri hem de futboldaki yeni trendleri analiz edebiliyor: "Biz her zaman yeniliklerin öncüsü olmak istiyoruz. Bu yüzden de geleceğe bakıyoruz. Bu bakımdan vizyonerlik misyonumuz da var. Bazen de çılgınca fikirler üretebiliyoruz. Bunlar bazen çok aykırı şeyler olabiliyor ama günün birinde bu yeni fikirleri en azından bir kez denemek istiyoruz.”
Kim bilir, belki de bu çılgınlıklardan bazılarına Rusya'daki Dünya Kupası sırasında da şahit olabiliriz. Bunu sadece Alman taraftarlar sabırsızlıkla beklemiyor. Zira son maçlarda Panzerlerin performansı hiç de tatmin edici değildi. İngiltere, Fransa, İspanya ve Brezilya gibi güçlü futbol ekollerine karşı oynanan hazırlık maçılarında üç beraberlik ve bir mağlubiyet elde edildi. FIFA 2018 Dünya Kupası'ndaki ilk grup maçında ise Meksika karşısında 1-0'lık şok bir mağlubiyet alındı. Yine de gerek teknik ekip ve futbolcuların, gerekse taraftarların büyük ölçüde içi rahat. Zira Almanya tipik bir turnuva takımı. Doğru zamanda doğru sonuçların alınacağından kimsenin şüphesi yok.
DW'ye verdiği demeçte, bu turnuvaya iki yıl boyunca yoğun bir şekilde hazırlandığını söyleyen Löw, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Planlama olmadan başarı gelmez. Kesin bir hedef ve kararlılık oldukça ileri gitmek mümkün.” İşi tesadüflere bırakmak istemediklerini söyleyen başarılı teknik adam, yine de taraftların iyi dileklerine ihtiyaç duyduklarını belirtmeden edemiyor: "Belki öyle bir an gelir ki şans faktörü de önemli bir rol oynayabilir.”
Sarah Wiertz
© Deutsche Welle Türkçe