Dünya
Deutsche Welle

Terörist ve hamisi

Terör örgütü IŞİD’in ideolojisi yoktan var olmadı. IŞİD öncelikle Suudi Arabistan’daki Vahhabilik’ten esinleniyor. Aralarındaki bağlar sadece dini ideolojiyle de sınırlı değil.

25 Kasım 2015 14:50


Farklı dinden olanlara nefret duymak… İslam'ı tehdit altında gören son derece tuhaf bir dünya görüşü. Terör örgütü ‘İslam Devleti'nin ana ideolojisi, kendi gibi inanıp düşünmeyene güvenmemek. Bu dünya görüşünün tek mucidi IŞİD değil. Şii, Yezidi, Hristiyan ve Yahudi'den duyulan nefret Suudi Arabistan'ın resmi ‘dini' olan Vahhabilik'le IŞİD'in ideolojileri arasında paralellikler bulunuyor. Bunu anlamak için bundan birkaç yıl öncesine kadar Suudi Arabistan Krallığı'nda okutulan din kitaplarına göz atmak yeter.

Kitaplardaki metinlerde İslam dışındaki dinlerin sahte olduğu, Müslüman olmayanların öldükten sonra cehenneme gideceği yazar ve Yahudilik, Hristiyanlık ve putperestlik sahte dinlere örnek gösterilir.

"İman sadece sözle olmaz"

Daha büyüklere okutulan ders kitaplarında öğrencilere Suudiliğin anlayışına uygun İslami ödevler öğretilir. Kitaplarda, ‘İman, sadece müminin dile getirdiği kavram değildir. İmanda dil, inanç ve fiil birlikte telakki edilir' yazar. Öğrencilere gerçek imanın,'çok tanrılı dinden olanlardan ve kâfirden nefret etmesi gerektiği ama ona adil davranmak zorunda olduğu' öğretilir.

Yukarıdaki örnekleri 2005 yılında Suudi Arabistan'da okutulan din dersi kitaplarından aldık. Amerikan ‘Freedom House' vakfına bağlı düşünce kuruluşu ‘Center for Religious Freedom' Suudilerin ders kitaplarını incelemiş ve ‘Kitapları bastıran ve imamların maaşını ödeyen Suudi Arabistan devletinin resmi din kitaplarında ve fetvaları da barındıran diğer eğitim malzemelerinde Batı düşmanlığını körüklediği' sonucuna varmıştı.

Şüpheli reformlar

‘Freedom House',Suudi Arabistan yönetiminin yaptırdığı ve 2003 yılında yayınlanan araştırmadan da şu sonucun çıktığını bildiriyordu: ‘Din dersi farklı dinden olanlara şiddeti teşvik ediyor ve öğrencilere dilerini korumak için ‘ötekileri' şiddetle bastırmak, hatta bertaraf etmek zorunda oldukları düşüncesini aşılıyor.'

Suudi Arabistan ‘Freedom House'nin araştırmasına resmi tepki göstermedi. Ancak 2006 yılında Dışişleri Bakanı Suud El Faysal eğitim sisteminin köklü bir şekilde revize edileceğini duyurmuştu. Bunun ne ölçüye kadar yapıldığı öğrenilemedi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı da 2012/2013 yıllarında Suudi Arabistan'ın ders kitaplarıyla ilgili bir araştırma yaptırmış ancak sonuçlar açıklanmamıştı.

Para ve iman

Suudi Arabistan Sünni İslam'ın kendi tefsirini ısrarla ihraç ediyor. Bir eski Amerikan büyükelçisi 2007 yılında yayınlanan araştırmada, Suudi Krallığı'nın küresel din propagandasına 87 milyar dolar harcadığını ve artan petrol gelirleriyle bu fonun daha da büyümüş olabileceğini yazmaktaydı. Bu parayla cami, medrese ve din enstitüleri yapılıyor, imam yetiştiriliyor, Vahhabi metinlerinin basıldığı matbaalar kuruluyor.

Suudilerin dini yardımlarının büyük bölümü fakir ve nüfusu kalabalık ülkelere akıyor. Bu ülkelerin başında Pakistan, Endonezya, Filipinler ve Malezya ile Afrika ülkeleri geliyor. Söz konusu ülkelerde yaşayanların büyük çoğunluğu sadece bu medreselerde eğitim imkanı bulabiliyor. Oralarda okuma yazma öğrenenlere Vahhabi ideolojisi de aktarılıyor. Batıda da Suudi Arabistan tarafından finanse edilen bir dizi kuruluş bulunuyor.

Terörün finansmanı

IŞİD ille ideolojik yakınlığı somut ekonomik yardımlarda da görmek mümkün. IŞİD'e ne kadar kaynak aktarıldığını tahmin etmek zor. Para bankalar üzerinden havale edilmeyip mutemet eliyle ödeniyor. Suudi Arabistan'ın IŞİD'e ne kadar doğrudan ya da dolaylı yardımda bulunduğu da kestirilemiyor.

ABD Başkan yardımcısı Joe Biden 2014 yılında ABD'nin IŞİD ile mücadeledeki müttefiklerinin kararlarını açıklarken Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye'yi bilinçli olmasa da dikkatsizlikten IŞİD'e destek oldukları gerekçesiyle eleştirmişti. Biden, “Esad'ı devirmeye ve Sünni – Şii savaşı başlatmaya kararlı oldukları için Esad ile savaşan bütün gruplara yüz milyonlarca dolar ve tonlarca silah verdiler. Ama yardım ettiklerinin arasında Nusra cephesi ve el Kaide ile bütün dünyadaki radikal cihatçı unsurlar da bulunmaktaydı”, demişti.

‘Terörist İslam'ın en büyük düşmanıdır'

Bu arada Suudi Arabistan IŞİD terörü ile arasında mesafe bırakmaya başladı. Suudi Arabistan baş müftüsü 2014 yılının ağustos ayında El Kaide ve IŞİD'i kastederek,'radikal ve terörist akımların İslam ile ilgisi olmadığını ve bu ideolojiyi güdenlerin İslam dininin en büyük düşmanları olduğunu' söyledi.

Fransız İslam ilahiyatçısı Pierre-Jean Luizard ‘IŞİD Tuzağı' adlı kitabında ‘bundan birkaç yıl ya da ay öncesine kadar bölgedeki Vahhabiliğin güvenilir dayanakları olarak gördüğü fenomenleri artık tedhişçi saydığını' yazıyor. Yazar, “Suudi Arabistan sanki rekor zamanda bu siyasi sistemi meşrulaştırabilecek bağlardan kendini kurtardı. Bir yandan Vahhabi ideolojisini ihraç eden bu sistem diğer yandan da tezat teşkil etmesine rağmen Amerikan çıkarlarına teslim olmakla dünyanın az sayıdaki çelişkili rejimlerinden birini oluşturuyor”, diyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle