Dünya
Deutsche Welle

Yorum: SPD nasıl bu kadar düşebildi?

Almanya'da son kamuoyu araştırmasına göre Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) oy oranı yüzde 18'e düşmüş durumda. DW editörü Jens Thurau'ya göre kamuoyu önünde birbiriyle tartışan bir SPD çok da çekici gelmiyor.

03 Şubat 2018 03:22

Yüzde 18! Güncel ankete göre Sosyal Demokrat Parti (SPD) şu anda seçime girmiş olsa, alacağı sonuç bu. Bu oy, geçen Eylül ayındaki feci seçim yenilgisinde kaydettiği orandan iki puan daha da geride. Bu durumda sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, SPD‘ye oy oranı olarak çok daha fazla yaklaşmış oluyor. İnsan tam "Bundan daha kötüsü olamaz" diye düşündüğünde, bir de bakıyorsunuz ki daha kötü duruma doğru küçük bir adım daha atılmış.

Sinirler tamamen harap

"Sinirlerimiz tamamen harap durumda ve şimdiye kadar hiç olmadığımız kadar yorgunuz" diye bana içini döküyor üst düzey bir Sosyal Demokrat ve tabii adının açıklanmasını istemiyor. Buna şaşmamak lazım, çünkü gururlu parti SPD resmî olarak aylardan bu yana yoğun bir çalışma temposu içinde. Her zaman olduğu gibi kendisiyle tartışıyor, kendisiyle boğuşuyor, kafa patlatıyor! Eylül ayındaki feci seçim sonucundan sonra muhalefete geçme konusunda başlangıçta kararlı görünüyordu. Ama bundan birkaç hafta sonra Angela Merkel'in başka bir hükümet formülü bulamamasından dolayı Hristiyan Birlik partileri CDU ve CSU ile yeniden görüşmelere başladı. Böyle bir tavra, yani SPD'nin memleketi düşünerek başkalarının onursuz bir şekilde geri çevirdikleri sorumluluğu üstlenmesine, sadece şapka çıkarmak gerekir.

Sonu gelmeyen çabalar

Ve şimdi SPD yeniden kendisiyle boğuşuyor. Kalan son enerjisiyle parti yönetimine koalisyon görüşmelerini başlatma izni veren parti kongresinin üstesinden geliyor. Aslında bu kongre, canlı demokrasinin mükemmel bir göstergesi. Buna rağmen kamuoyu, parti lideri ile parti yönetimine sanki avans verilmiş izlenimi içinde. Daha sonraki aşamada SPD, mülteci politikaları konusunda elde kalan son erdem uğruna Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ile mücadeleye giriyor. Eğitim alanı için milyarlık bütçe çıkartmayı başarıyor. Ve uyuşuk durumdaki Hristiyan Demokrat Birlik'ten (CDU) neredeyse yüz kat daha fazla enerji sarf ediyor. Ve SPD içindeki kendine acı çektirme ruh hâli gelecek dönem için de devam ediyor. Önümüzdeki günlerde yeni hükümeti kurma doğrultusundaki görüşmeler başarılı olduğu takdirde, bu sonuç yeniden 440 bin kişiden oluşan SPD parti tabanının onayına sunulacak. Yani, sonu gelmeyen çabalar. Peki bunun karşılığında şimdiye dek aldığı ne? Yüzde 18 civarında oy. Bu da şüphe, öfke ve yabancı düşmanlığından başka sunacağı hiçbir şeyi olmayan sağ popülistlerden birazcık daha fazla bir oran.

Kamuoyu önünde fikir yürütmek ve kendi kendini eleştirmek

Ama kendi kendinize kamu önünde acı çektirir, fikir yürütür ve kendi kendinizi eleştirirseniz, sonuç bu olur. Bunun en bariz örneği Martin Schulz'dur. Bundan bir yıl kadar önce SPD için Schulz, su üzerinde yürüyeceğine inanılan bir peygamber gibiydi. Şimdilerdeyse Schulz yaşlanmış ve güçten düşmüş gibi bir izlenim veriyor ve halktan gördüğü beğeni de neredeyse sıfırlanmış durumda.

Bunun nedenlerinden biri de halk arasındaki tüm güvensizlik duygularının ve hayal kırıklıklarının faturasının özellikle SPD'ye kesilmesinde yatıyor. Yıpranmış okullardan, düşük düzeydeki ücretlere ve bakım sektöründe alarm veren duruma kadar bir dizi sorun var. Ve SPD bir bu konuları sürekli olarak gündeme getiriyor, bu sorunları düzeltme vaadinde bulunuyor, reformlar talep ediyor ve hatta bazılarını da kabul ettiriyor. Ama halkta sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi bir izlenim oluşuyor. Merkel'in CDU'sundan uzun zamandan beri kimse gerçek reform yapmasını beklemiyor. CDU zaten özü itibarıyla iktidarı alma ve koruma hedefini güden bir siyasi oluşum. Ama CDU vicdanların sızlamasına önayak olmuyor ve SPD gibi sinirlere dokunmuyor.

Bu parti iyi fikirler üreten, ülkeleri için kafa patlatan, sorumluluk üstlenmek isteyen parlak akıllı insanlarla dolu. Hepsi olmasa da birçokları böyle. Aslında SPD'nin önünde şimdi büyük koalisyon yönünde ilerlemek ve önümüzdeki yıllarda bir mucize beklemek kalıyor. Bir kez daha.

Jens Thurau

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle