01 Mart 2025
Yapay zekâ üzerine yazmaya devam etmekteyiz. Bugün en ciddi bir şekilde yeni sanayileşme alanı bu konu üzerine odaklanmakta. Yeni topraklar değil eskiden olduğu gibi, tarih içinde sömürgecilerin yaptıkları gibi; ama “ender topraklardan” söz edilmekte artık. Bu terim kimyasal olarak on yedi ayrı ve birbirlerine benzer madenlerden oluşmakta. Bilhassa akıllı telefonlar için bu madenlere olan ihtiyaç bugünkü ekonomiyi belirlemekte.
Çin’de Covid-19 salgını sırasında dünya kapandığında, Iphone üretiminin durmuş olduğunu hatırlayabiliriz. “Ender topraklar” olarak adlandırılan yerlerde; skandiyum, litriyum, lantahan, eriyum, prasedyum, neodiyum,prometyum, samariyum, europyum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, holminyum, eribyum, tuhlyum, yterbiyum, lutecyum gibi madenlerden bahsedilmekte. Bugüne kadar gündelik yaşamımızda adlarını bile duymadığımız bu madenler bugünün tüm teknolojileri için gerekli olan madenlerin listesi. Petrol ve radyoaktif maddeleri işitiyoruz uzun zamanlardan beri. Ama bunlar bize yabancıydı bugüne kadar.
Burada hemen söylemek lazım ki, bu madenlerin hemen hemen hepsi radyoaktif maddelerden oluşmakta. Thoryum ve uranyum bunlar arasında belki de en çok işittiklerimiz arasındalar. Bu madenlerin hepsi zehirli olduğundan dolayı çıkarılması hem çok güç hem de oldukça riskli. Radyoaktif ve tehlikeli bir şekilde zehirli bu madenler elbette çalışanlar için zehir taşımaktalar. İnsanlık bir kere daha hem çok tehlikeli madenleri çıkarmaya çalışarak hem de bunları elde etmek için savaşmayı bile göze alabilecek ve insanlığı mahvedebilecek bir teknolojiye gönül vererek akıl dışı bir döneme doğru hepimizi taşımakta. Hem insan sağlığı hem doğa sağlığı açısından çok tehlikeli bir döneme doğru bizleri sürüklemekte.
Ukrayna’da, “ender topraklardaki” lityum bugünün ekonomisini ve ekolojisini öngörmekte. Bir yandan elektrikli otomobil diğer yandan bu konu için gereken madenler birbirlerine paralel bir şekilde ilerlemekteler. Bu önce güvenlik ve de sağlık sorunu ve ekolojik sorun ile birlikte işlemekte. D. Trump “ender toprakların” Amerika’nın kendi ekonomisi için elzem olduğunu biliyor. Bu nedenle Zelenski’ye askeri yardım değil ama ekonomik destek sağlayacağını ve bunun en büyük garanti olduğunun altını çiziyor.
Belki de savaşın en başında, Ukrayna’da V. Zelenski’nin ifade ettiği gibi, 2022 yılında başlayan ülkesinin AB’ye giriş süreci ve NATO’ya kabul edilme imkanları meselesi ve söz konusu ender toprakların üzerine bir tartışma oluşmaktaydı. Bu durum AB açısından da önemli gibi durmakta. Rusya ise; Ukrayna’yı bir sömürge ülkesi olarak değil, daha çok milli bir etnik mesele olarak ele aldı sanki. Savaşı 2014 yılında, “haysiyet isyanı” olarak adlandırılan “Maidan hareketi” sırasında başlattı.
Ancak aynı şeyi Trump Amerika’sı için söyleyemeyeceğiz; çünkü Trump savaşın bitmesini ve Zelenski ile yapacağı barış anlaşmasında “ender toprakları” Amerika için kullanmak istemekte, tıpkı Grönland ve Kanada için düşünerek ileri sürmüş olduğu gibi. Ukrayna dünyanın bu madenlerinin yüzde beşine sahip bir ülke. Ukrayna ile Trump’ın başlatacağı anlaşma bize 19.yüzyılın sonu ve 20.yüzyıl başını veya Soğuk Savaş sırasında eski Doğu Bloku ve Üçüncü Dünyayı borçlandırma politikalarını hatırlatmakta. Yardım ve sömürü birbiri içine girmiş vaziyette sanki. Trump Ukrayna’dan ABD’nin Biden zamanında yapmış olduğu askeri harcamaların borcunu talep ederek ödemeye (500 milyar dolar) çağırarak ender topraklardan çıkacak ürünlerin azamisinin Amerika’ya ait olması gerekliliğini ve Ukrayna’ya ait ürünlerin kalanının askeri harcamalara kullanmamasını şart koşmakta!
Fransızlar ise yeni bir teknoloji geliştirmekte ve bu teknolojiye göre “ender topraklara” ihtiyaç duyulmadığı ileri sürülmekte. Tamamen Fransız ürünü olacak olan bir otomobil üretmeyi hedeflemekteler; böylece de ender toprakları işgal etmek gibi bir konudan uzaklaşmaktalar.
Ukrayna’da Azov denizi bu örneklerden sadece bir tanesi. Donetsk ve Luhansk diğer yerler. Bu “ender topraklar” şu anda Rusya’nın işgali altında bulunmakta. Mesela bu “ender topraklarda” 450.000 ton lityum rezervleri var. Latin Amerika’da da bu ender toprakların bolca bulunduğunu da burada eklemek gerekecek. Kapitalizmin yeni atılımı ve yatırım tarzı artık bu madenlerden geçmekte.
Misillerin üretiminde, mikro öğeler için, telefon üretiminde “ender topraklara” ihtiyaç duyulmakta. Elektronik için bu ender toprakların hammaddelerine duyulan ihtiyaç akla 19.yüzyıldaki Fizyokratları düşündürmekte. Bir başka açıdan bakıldığında da bu sefer Amerika’nın öz merkezli tutumuyla Trump bir zamanların Merkantilist politikalarına benzer bir halde kendi siyasetini belirlemekte. Kimi zaman alay konusu gibi ileri sürmüş olduğu konular bir bakıma önümüzdeki uluslararası siyasetini belirleyecek gibi görünmekte.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin ile dünyasal rekabeti için bu madenlere çok ihtiyacı var gözükmekte. Ayrıca, Çin’in kendi topraklarında bu madenlere sahip durumda olduğu yazılmakta. Çin kendi ender topraklarında büyük miktarda oksit üretmekte. Yapay Zekanın Amerika merkezli gelişmesinde bu madenlere olan ihtiyaç elzem olarak durmakta.
Uluslararası alanda deregülasyon bugün içinde yaşamakta olduğumuz dönemi belirlemekte. Günümüzde çoğalan Nazi işaretlerinin rahatça kullanılması (Musk ve Banon) ve onların takipçilerinin “Nazi selamlarını” aynı sıradanlık içinde gerçekleştirmeleri ve sanki İkinci Dünya Savaşı sırasında “Temerküz Kampları” olmamış gibi davranmaları, bugünün tarih anlayışının başka bir boyuta geçmekte olduğunu göstermekte değil de nedir?
Bugünün jeopolitiğini belirleyen bu yeni kelime (ender topraklar) hammaddelerin peşindeki bir yayılma siyasetinin parçası olarak durmakta. Bugün bilinmesi gereken; belki de bu işgallerin “sömürge” döneminde olduğu gibi askeri bir şekilde mi yapılacağı yoksa “neo-sömürgecilik” zamanında yapıldığı gibi ekonomik işgal şeklinde mi yapılacak olduğudur.
Bugün, eski sanayileşmenin yerine geçen tekno-logos’un yeni teknolojik buluşlarının ekonomiyi belirlemekte olduğundan söz edilebilir. Ve, yapay zekânın ihtiyacı olan ender topraklardaki madenlerin ele geçirilmesinin hangi şartlarda yapılacağından bahsedilebilir.
Ali Akay kimdir? Ali Akay Paris'te, 1976-1990 yılları arasında Paris VIII Üniversitesi'nde Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilim okudu. 1990 yılından beri İstanbul'da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesidir. Aynı Üniversitenin Resim Bölümü'nde 1992 yılından beri doktora derslerini sürdürmektedir. Yurt dışında Paris, New York ve Berlin'de dersler vermiştir. Türkiye'de ve yurt dışında birçok kurumsal ve kurum dışı sergilerin küratörlüğünü yapmıştır. 1992 yılında Toplumbilim dergisini kurmuş ve 2011 yılına kadar bu dergiyi sürdürmüştür. 2011 yılında, Toplumbilim dergisinin yeni ismiyle şu anda devam etmekte olan Teorik Bakış dergisini kurmuştur. Yurt içinde ve yurt dışında yazıları yayımlanmıştır ve sanat, sosyoloji ve felsefe üzerine birçok kitabı vardır. |
Bilgisayarların insan zekâsına oranla daha mükemmelleştiği bir dönem başlıyor. İnsanı taklit eden ve simülasyon dünyasına bizi taşımaya başlayan ve bu anlamda da daha hızlı çalışan makinasal yetenekleri bizim yaşam ve çalışma koşullarımızı ele geçirme üzerine geliştirilmekte
Küreselleşme-sonrası “illiberal dünyanın” ekonomi-politikası bize kadim zamanları hatırlatıyor mu?
Öznellik insanlara ve kimliklerine değil; orada yüzyıllar boyunca duran ama sürekli değişen rüzgarlara, hava durumuna göre uyarlanan bir ortam bizim yeni yerimiz, evimiz olabilir belki de!
© Tüm hakları saklıdır.