Bunun tek açıklaması var; Beşiktaş’ta futbolcular takımları için değil kendileri için oynuyorlar. Meğer Athletic Bilbao karşısındaki müthiş oynama istemlerinin nedeni Norveçli teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer’ın gelişi değilmiş. Hepsinin tek derdi vitrinde kendilerini göstermekmiş ama nereden bilecektik ki. Öyle ya rakip İspanyol liginin iddialı ekibi Athletic Bilbao, karşılaşmanın önemli anları ya da özeti diyelim, Avrupa’daki çok sayıda televizyon kanalı tarafından tekrar tekrar gösterilecekti. Olur ya izleyip talip olan çıkar ardından da transfer teklifi sunar diye kendilerini zorlamışlar ama farkına varamayıp başarılı ve sonuca giden oyunu teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer ile bağdaştırmıştık. Yanılmışız!.. (AKP iktidarı kaç kez yanıldığını itiraf etti, sayısını anımsamıyorum, bir kez de biz yanılalım)
Bir iki değişiklik dışında aynı takım, aynı oyuncular, aynı teknik direktör ancak Athletic Bilbao maçıyla Antalyaspor karşılaşması arasında dağlar değil kıtalar kadar fark var. Vasatı dahi bulamayan ‘rezil’ oyunu Athletic Bilbao maçının fiziksel yorgunluğunun yansıması olarak tanımlamak da olası ama hepimiz biliyoruz ki işin aslı bu değil! Antalyaspor karşısında Beşiktaş formasıyla mücadele eden futbolcular takımları için hiçbir şey yapmadıkları gibi kendileri için yapmaya çalıştıklarında da çuvalladılar. Semih Kılıçsoy’un maçında başlarında üst direkte patlayan topu ve Ciro Immobile’nin attığı gol dışında ne var? Kocaman bir hiç… Ayrıca ev sahibi Antalyaspor’un daha iyi oynadığını altını özenle çizerek belirtmek gerek. Rafa Silva ile Al Musrati nasıl sarı kart görüp cezalı duruma düşmüşler?
Fanatik Beşiktaşlılar hakem Oğuzhan Çakır’ın verdiği hatalı kararları tartışmadan önce Beşiktaşlı futbolcuların neden oynamadığına kafa yormalılar. Bu tutarsızlığın ardındaki nedeni bulup tezlerini sunmalılar, ki takımlarına yararları dokunsun…
Athletic Bilbao maçının kaderini değiştiren Milot Rashica gitmiş, yerine dublörü gelmiş, oyuna sonradan dahil olan Ernest Muçi ‘The Walking Dead’ dizisindeki ‘zombiler’ ile birebir örtüştü Antalya’da. Diğerlerinin de hiç farkı yok onlardan. Aslına bakarsanız Norveçli teknik adam, ‘rezil’ ötesi ilk yarının ardından oyunun ikinci bölümünün başında doğrusunu yaptı. Varlık gösteremeyen Alex Oxlade-Chamberlain ile Semih Kılıçsoy’u oyundan alıp yerlerine Ernest Muçi ile Ciro Immobile’yi monte etti. Zaten Beşiktaş’ın golü de bu değişimin ardından geldi. Bir sonraki hamlesinde Joao Mario’yu oyuna dahil etmesi ise hatalı seçimdi ama henüz bunu kavrayabilecek kadar Beşiktaş’ı ve oyuncularını tanımaya fırsatı olmadı. Yine de sahadaki kötü oyunu düzeltmek için çaba sarf etti en azından diğerleri gibi karşılaşmanın sonlarını beklemeden…
Aslında Beşiktaş kazanmaya çok yakındı, ta ki Erdal Rakip’in attığı eşitlik gölüne kadar. Top içeriden mi yoksa dışarıdan mı çevrildi kestirmek güç, sonuçta hakem santra noktasını gösterdi; Beşiktaş adına geçmiş olsun...
Yok bu kadar basit olmamalı ‘bu sezon bitti’ diyerek Beşiktaş’ın ligdeki puan kayıplarını kabullenmek. Belirgin; takımın içinde bir yapılanma mevcut. Ve bu yapılanma ortaya çıkarılıp deşifre edilmeden Beşiktaş’ın düze çıkma olasılığı yok. Beşiktaş’ta forma giyen ecnebiler ne istiyor bunu da anlamak güç açıkçası. Beşiktaş’ın ödediği rakamı size başka kim öder? (Suudi sermayesi dışında) Vergi cennetindesiniz, yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda. Oynuyormuş gibi yapmak yerine oynamak için daha ne istiyorsunuz?