16 Ağustos 2022

Sempé'nin Bisikleti

Jean-Jacques Sempé 10 Ağustos 2022'de, 89 yaşında hayatını kaybetti. Ülkemizde daha çok Pıtırcık serisiyle tanınan Fransız çizer, aynı zamanda bir bisiklet aşığıydı. Bisikleti hayatın neşe kaynağı olarak görüyordu

Sempé'yi de "Göçmüş Çizerler Bahçesi"ne yolcu ettik.

Ne acayip bir tesadüf, onun adını en son, başka bir büyük çizerden, iki ay evvel aynı bahçeye göçen Latif Demirci'den duymuştum. 

Gülenay Börekçi ile yıllar evvel yaptığı söyleşide şöyle bir şey söylemişti:

"Sempé'nin 'Tout se complique' albümünü Gırgır'da çiçeği burnunda karikatürcüyken, 1975'te, Beyoglu'ndaki Haşet Kitabevi'nden almıştım. Karikatürden kazandığım parayla alışveriş yapıyordum ve Haşet'teki tek karikatürlü kitap olduğu için, çizgilerini beğenmesem de aldım. Hayatımda aldığım ilk albüm ve çizgileri de amma amma basit, çocuk gibi.

Neyse, yıllar yılları kovaladı, ben burnumdaki çiçeği kopardım, serpilip geliştim. Derken Sempé naifliği detaycılığı ve çizgileriyle vazgeçilmez favori karikatürcüm oldu. Şimdi bir sürü Sempé albümüm var. Hatta bir tanesi Orhan Pamuk'un 'baba kütüphanesinden arak' hediyesidir. 

Beni etkileyen az sayıda çizer arasında baş sıradadır kendisi. Evimin ya da çalışma odamın duvarlarına ne kendimin ne de başkalarının karikatürlerini hiç asmadım ama ah, bir Sempé orijinalim olsaydı…"

Latif Demirci'nin aldığı ilk Sempé albümü

Başka bir acayip tesadüf ise Latif Demirci'nin adını andığı Orhan Pamuk'un 21 Haziran'da Paris- Match dergisine verdiği mülakatta: "Fransa Sempé'dir" demesi, derginin de bunu başlığa çıkarmasıydı. Sempé yıllar boyu aynı dergide çizmiş, bir kültürel değer olarak yaşarken anıtlaşmıştı. 

(Latif Demirci ile Sempé arasındaki ince benzerliğin altını çizecek- yazacak birileri çıkar diye umuyorum. Her ikisinde ince çizgilerle dile gelen ince filozofi, ince humor, yargılamayan ama kinayenin iğnesini hep canlı tutan ironi, muhtemelen yaratılıştan gelen bir sevecenlik... Belki de birileri yazmıştır da ben görememişimdir. Yazılmadıysa eksik kalır.)

Pıtırcık

Sempé'yi Türkiyeli okurların büyük bir bölümü Pıtırcık ile tanıdı. 

Pıtırcık'ın maceralarını Rene Goscinny yazıyor, Sempé çiziyordu. Seri, 1956'da Belçika'da Moustique dergisinde yayımlanmaya başlamış, 1965'e kadar sürmüştü. Aslında yazar da çizer de ilk başta uzun vadeli bir şey düşünmemiş, ancak serinin gördüğü ilgi yüzünden yola devam etmişlerdi.

O günden bugüne, kim bilir kaç kuşak bu sevimli çocuğun ağzından anlatılan ve Sempé 'nin yumuşak çizgileriyle resmedilen hikayelerin müptelası oldu.

Pıtırcık'ın Bisikleti

* * *

Aslında karakterin orijinal adı, Le Petit Nicolas, yani Küçük Nikolas'tı. (Benim kuşağımın Fransızca bilmeyen bireyleri, "Petit"nin "küçük" demek olduğunu bir bisküvi türünden öğrendi.) 

Bu bir gelenektir. Çizgi karakterler bizim ülkemize gelince isim değiştirirler. Bakınız başka bir Goscinny yaratısı olan Red Kit... Asıl adı Lucky Luke olan şöhretli kovboy Türkçe'de Red Kit olmuştur. Başka bir Goscinny eseri olan Asterix'in adı aynı kalsa bile diğer karakterlerin adı Türkçeleşmiştir. Orijinalinde Obelix olan Asterix'in kankası, 70'lerde Halit Kıvanç tarafından Hopdediks yapılmış, sonra o da değişmiş, "Oburiks" olmuştur.

Pıtırcık adını kim ne zaman koydu bir bilgiye ulaşamadım. Eseri şahane çevirileriyle dilimize kazandıran Vivet Kanetti belki de.

* * *

Hafızam beni yanıltmıyorsa, Pıtırcık henüz Edirne sınırlarından içeri girmeden Sempé 'nin diğer çizgileri ülkemize gelmişti. 1970'lerin sonunda Meta adında bir yayınevi Sempé 'nin bir albümünü basmıştı. Bosc, Chaval, Mordillo, Sergio Aragones gibi karikatürcülerin kitapları da Ünlü Karikatüristler adını taşıyan o seriden çıkmıştı.

Kendi payıma ben, Sempé 'yi ilk o kitaplarla tanıdım. İlk görüşte hayran kalmıştım. Aynı şey Mordillo için de geçerliydi. Chagal ve Bosc'daki Kafkaesk hava onlarda yoktu. Aragones ise, gözüme fazla gürültücü görünmüştü.

Mordillo bambaşka bir evrenin sahibiydi. Kendine mahsus bir gezegende yaşayan pofuduk karakterleri vardı. Sempé ise daha tanıdık bir dünyadan sesleniyordu. Ama o tanıdık dünyayı her çizgide yeniden yaratıyordu.

Her ikisi de neredeyse hiç yazı kullanmıyordu. Sanki bütün figürler üstün yeteneklerle donanmış mim sanatçılarıydı.

* * *

Sonraki yıllarda Türkiye'de Sempé'nin başka başka albümleri çıktı. En son Desen Yayınları leziz çeviriler, çarpıcı takdimlerle bir dizi kitabını okurlarla buluşturdu.

Jean-Jacques Sempé (tudem.com) 

Sempé'nin Bisikletçileri

Yakınlarda başlayan bu köşeyi izleyenler mevzunun bir şekilde bisiklet bağlandığını fark etmiştir. Fakat, konu Sempé olunca başka türlüsü beklenemez. Zira onun bisiklete beslediği muhabbeti cümle âlem bilir.

Bu o kadar öyledir ki, ABD'de yayımlanan bisiklet dergisi Bicycling, çizerin ölümünden sonra hemen bir yazı yayımladı. 

Molly Hurford imzalı yazıda, onun sadece çizer olarak değil, bir kullanıcı olarak iki tekere duyduğu sevgi anlatılıyor. Hurford, Sempé'nin New Yorker dergisine 2014'de verdiği mülakattan alıntılar yapıyor, onun ağzında şu cümleleri aktarıyor:

Bisiklet hayatımın neşe kaynağı. 30 yıldan beri her yere bisikletle gidiyorum. Hava nasıl olursa olsun kullanıyorum. Bazen şık bir davete bile bisikletle gidiyor, pantolonum için paça bandı kullanıyorum.

(New Yorker, Sempé 'nin birkaç yıl önce geçirdiği felç yüzünden artık bisiklete binemediğini ama çizmeye devam ettiğini, hatta Fransa Devlet Darphanesi'nin kendinden rica ettiği "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" temalı madeni paralara bisiklet çizimleri yaptığını hatırlatıyor.)

Sempe, 10 Euro özgürlük

Sempe, 10 Euro eşitlik
Sempe 10 Euro kardeşlik

* * *

Sempé 'nin bisiklet sevgisi yaptığı sayısız çizime kabaca göz atarak bile anlaşılabilir. New Yorker'a yaptığı 100'den fazla kapak arasında çok sayıda bisiklet görürüz. 

Dergiye çizdiği sondan ikinci kapakta yağmurda bisiklete binen bir kadın vardır mesela. 

New Yorker sondan bir önceki kapak
Yaklaşık 40 yıl evvel çizilmiş bir New Yorker kapağı

Pıtırcık ve Raoul Taburin'in bisikleti

Türkiye'de Sempé ve bisiklet deyince akla gelen ilk kitap, doğal olarak Pıtırcık'ın Bisikleti'dir. An itibariyle piyasada 32. baskısı satılan bu harika kitaptan başka Sempé 'nin bisikleti merkeze koyduğu, hem yazıp hem de çizdiği Raoul Taburin'in Sırrı kitabından söz etmek gerekir.

Maalesef bu kitap henüz Türkçe'ye çevrilmedi. Kitabın içeriğini Esra Ertan çevirisiyle İngilizce edisyondan aktaralım: 

"Raoul Taburin, bisikletleri seven ve delik veya kırık zincirin nasıl onarılacağından, gıcırtılı bir fren pabucunun susturulmasına kadar onlar hakkında her şeyi bilen bir bisiklet tamircisidir. Bilmediği tek şey bisikletin nasıl sürüldüğüdür. Bir fotoğrafçı kasabaya gelir ve bu sır paylaşmak isteği bir şey değildir.

Raoul Taburin'in Sırrı dünyanın en sevilen çizerlerinden birinin yazdığı esprili ve sürükleyici bir çizgi romandır. Raoul Taburin gerçek Sempé tarzında, sanat, fotoğraf, varoluşçuluk ve tabii ki bisiklet gibi konuların yanı sıra insan doğasının en anlamlı yanlarından bazılarını tanımlıyor."

2018 yılında sinema filmi çekilen ama çoğu kişinin kitabını daha leziz bulduğu Taburin'in Sırrı için Sempé'nin kitaplarını Türkçe'ye kazandıran Desen ve Can Yayınları'na buradan açık çağrı yapalım ve ustaya baki selamlarımızı gönderelim.

Teşekkürler üstat. 

Seni tanımış olmak bizim için bir onurdu. 

Huzurla uyu! 

https://www.imdb.com/title/tt7831674/

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Güründe doğdu. 

İstanbul Ünivesitesinde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Heykel okudu.

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı.

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiyede konuk yorumcu oldu. 

Açık Radyoda Esra Ertanla birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı. 

2006da Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı.  

Devam eden yıllarda  Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turunun 50. yaşı için Pardus” adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

23 Nisan kutlu olsun

Aydan Çelik çiziyor...

Romalı Antonio ile Amasyalı Turan'ın medarı maişet motoru

Sait Faik'in ilk romanı Medarı Maişet Motoru 1944'te yayımlandı. Aradan seksen yıl geçti ama bazı şeyler hiç değişmedi