Avrupa, Kupa derken yoğun maç trafiğinde sıra Fenerbahçe’nin en fazla önem verdiği Lig mesaisindeydi. Sarı lacivertliler Alanya deplasmanına giderken en golcü oyuncusu cezalı, kalecisi ve stoper oynatabilecekler de dahil olmak üzere altı (6) stoperi sakattı. Jose Mourinho bu duruma rağmen üç stoperli formasyondan ödün vermedi (3-4-1-2). Skriniar - Çağlar – Levent üçlüsünün önünde sağ kanatta Oğuz, sol kanatta Kostic, göbekte Fred ve Szymanski ikilisi, önlerinde Tadic en uçta da Dzeko, Talisca ikilisi ile başladı karşılaşmaya Fenerbahçe. Henüz 12.dakikada Çağlar, son dakikada ise İsmail de sakatlar kervanına katıldı. Bunca eksik futbolcuya rağmen ligin en zor deplasmanlarından biri olan Alanyaspor karşısında golü erken bulan sarı lacivertliler zor maçı kolaylaştırdı. 22.dakikada etkili bir hücum organizasyonuyla Alanyaspor ceza alanına giren sarı lacivertli futbolcular Oğuz’un akıl ve beceri dolu gol pasının ardından Szymanski’ye tarihi golüyle öne geçti. Szymanski, Fenerbahçe’nin ligde 4000. Golünü atarak tarihe geçti. İlk yarı sona ermeden 42.dakikada Talisca, Kostic’in ortasında yaptığı kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkartarak takımını rahatlattı. İkinci yarıda kontrollü oyunu tercih eden Fenerbahçe oyunun bazı bölümlerinde Alanyaspor’un baskısını hissetse de çok daha zor geçmesi beklenen bir karşılaşmada nispeten rahat bir galibiyeti gol yemeden kazanmasını bildi. Bu satırlar yazılırken başlayan Galatasaray-Adana Demirspor maçının 30.dakikasında Galatasaray 1-0 öndeyken konuk takım sahadan çekilince ortalık karıştı.

Maalesef yaşadıklarımız, bir oyun olarak bizlere keyif vermesi beklenen bir organizasyonun bizleri ayrıştırır hale gelmesi, bizlerin sahadaki oyun hakkında yazdıklarımızı, söylediklerimizi anlamsız kılıyor. Her geçen gün daha da sertleşen bu ortamda bunun sadece bir oyun olduğunu unutuyoruz ve bu gidişat artık bizleri futboldan soğutma noktasına gelmiştir. Hayatın her alanında olduğu gibi futbolda da hata yapılması son derece sıradan bir durum. Fakat bu hataların sebeplerini hep karşı tarafta aramak ve sürekli ayrıcalık beklemek, içinde bulunduğumuz durumu düzeltmiyor. Böyle davranmaya devam ettiğimiz sürece yarının bugünden daha iyi olmayacağını görmek için kâhin olmaya gerek yok. Öyleyse hepimizin kendine çeki düzen vermesinin zamanı geldi.