26 Ağustos 2024

Süperyat Bayesian nasıl battı?

Dünyanın her yerine güvenle seyahat edebilecek 56 metre uzunluğunda, 58 milyon dolar değer biçilen süperyat, alargada demirdeyken çıkan fırtınada batıyor. Aynı bölgede alargada duran diğer teknelerde ise herhangi bir hasar bile oluşmuyor. Aşçı dışındaki kaptan ve mürettebatın tamamı kurtulurken, teknenin sahibi Mike Lynch, kızı Hannah, avukatı ve eşi ile misafirlerinden Morgan Stanley’in üst düzey yöneticisi ve eşi nasıl olup da teknede sıkışıp boğuldular? Bu kadar güçlü bir tekne -bazı görgü tanıklarına göre bir dakikada- nasıl sulara gömülür? Olayın özeti, olasılıklar ve konuşulanlar

Sicilya’nın kuzey kıyıları denizi, kültürü, yemekleri ve şarabıyla, Akdeniz’in en gözde turistik bölgelerinden biridir. Sicilya’nın en batı ucu Trapani’den başlayıp San Vito la Capo, Scopello, Castellammare, Palermo, Porticello, Cefalu diye devam eden kıyı şeridi, Messina Boğazı’na kadar uzanır. Boğazın hemen kuzeyinde yer alan Aeolian Adaları da Akdeniz’i denizden kat eden denizcilerin uğrak yerlerindendir. Karadan seyahat eden çok sayıda turist de feribotlarla ulaşır bölgeye.

Bu bölge, jeolojik açıdan aktif volkanların yer aldığı bir yerdir. Vulcano, Stromboli, ana karadaki Etna. Bugünlerde Etna ve Stromboli oldukça hareketli, sık sık lav püskürtüyor. Birazdan anlatacaklarımla bunların bir alakası var mı bilmiyorum. Ama şurası bir gerçek ki, artan hava sıcaklıkları, ciddi iklim değişikliklerine yol açıyor. Bunların arasında aniden başlayan ve yüksek rüzgâr hızlarına ulaşan fırtınaları da saymak mümkün.

 Sicilya

19 Ağustos Pazartesi sabaha karşı dakikalar içinde batan Süper yat Bayesian’la ilgili haberleri okuduğumda bir buçuk ay önce teknemi bıraktığım Palermo ve birkaç hafta sonra yukarda sözünü ettiğim kıyıları kat edip memlekete yapacağım seyir geldi aklıma ilk olarak. İnsanoğlu böyle, önce kendisini düşünüyor. Haberin detaylarına girdikçe, yanıtlanmamış ve belki de hiçbir zaman yanıtlanamayacak sorularla karşılaşıyor insan. Önceden takip etmemiş olanlar için olayın kısa özeti:

Bayesian, yat sektöründe dünyanın en iyileri arasında sayılan ve inşa ettiği lüks yatlarla anılan İtalyan Perini Navi’nin tezgâhından çıkmış 56 metre uzunluğunda ünlü yat tasarımcısı Ron Holland dizaynı bir süperyat. 2008 yılında Perini Navi’nin Viareggio tersanesinde inşa edilmiş, 2016 ve 2020 yıllarında elden geçirilerek yenilenmiş. Süperyat camiasında çeşitli ödüller kazanmış. Tekne alüminyum gövde ve üst binaya sahip, 473 groston hacminde. Eni 11,51 metre, su çekimi 9,83 metre. Salması içeri çekilebiliyor. 57 bin litre dizel, 14 bin litre taze su kapasitesi var. Hiç karaya uğramadan 3 bin 600 deniz mili katedebiliyor. Ana direği 75 metre ile dünyadaki en uzun yelkenli direğine sahip ve tekne dünyadaki en büyük 50 süperyattan biri, yenice yapılan bir değerlemede değeri 58 milyon dolar olarak belirlenmiş. Bayesian ismi İngiliz matematikçi, filozof ve papaz Thomas Bayes’in Bayesian teoreminden esinlenmiş. Sahibi tekne battığında hayatını kaybedenlerden Mike Lynch.

Bayesian

Bayesian nasıl battı?

Dünyanın her yerine güvenle seyahat edebilecek bu tekne, Sicilya’nın Porticello isimli balıkçı kasabası önünde alargada demirdeyken çıkan fırtınada dakikalar içinde batıyor. Teknede bulunan 22 kişiden 15’i (bir yaşında bir bebek dahil) kurtarılıyor, yedi kişi hayatını kaybediyor. Aynı bölgede alargada duran diğer teknelerde -bırakın batmayı- herhangi bir hasar oluşmuyor? İşte burada yanıtlanamayan sorular devreye giriyor, Bayesian nasıl battı? Teknenin aşçısı dışındaki kaptan ve mürettebatın tamamı kurtulurken, sahibi Mike Lynch, kızı Hannah, avukatı ve eşi ile misafirlerinden Morgan Stanley’in üst düzey yöneticisi ve eşi nasıl olup da teknede sıkışıp boğuldular? Bu kadar güçlü bir tekne bu kadar kısa sürede -bazı görgü tanıklarına göre bir dakikada- nasıl sulara gömülür?

Bayesian’ın battığı haberi üzerine ilk açıklama Perini Navi’nin de ait olduğu İtalian Sea Group CEO’su Giovanni Constantino’dan geldi. Teknenin yapısal olarak bir sorunu olmadığını, fırtınaya değil kasırgaya da dayanacak denli sağlam yapıldığını, pratik olarak batması imkânsız bir tekne olduğunu açıklayan Constantino, “Kaptan ve mürettebat gerekli tedbirleri alsalardı Bayesian şimdi pırıl pırıl Akdeniz sularında yelken yapıyor olurdu” beyanında bulundu. Constantino’ya göre, mürettebat hatch’leri ve kapıları açık bıraktıysa fırtınada içeri su girmesi nedeniyle teknenin stabilitesi bozulmuş olabilirdi. Doğrusu kasırgaya dayanacak düzeyde sağlam yapılmış bir teknenin hatchlerden girecek suyla batma ihtimali biraz acele ve telaşla telaffuz edilmiş bir teori gibi geldi bana.

Konuyla ilgili İtalyan makamları bir soruşturma başlatmış durumda. Bölge savcısı Ambrogio Cartosio, 24 Ağustos Cumartesi günü yaptığı basın toplantısında kaptan, mürettebat ve gemiyi inşa eden tersane dahil olmak üzere geniş bir soruşturma yapacaklarını ifade etti. Konuyla ilgili basında çıkan haberlerden edinilen bilgilere göre “taksirle adam öldürme, cinayet” ihtimalleri üzerinde de durulacak.

Bölge Sahil Güvenlik Komutanı Raffaele Macauda, teknenin battığı geceyle ilgili olarak sert hava koşulları ve fırtına uyarısı yapıldığını, ancak kasırga düzeyinde bir alarm verilmediğini ifade ediyor. Macauda bu ölçekte bir teknede tüm meteorolojik tahminlerin en üst düzeyde takip edilebileceği teknoloji bulunduğunu ve kaptanın ona göre tedbir alabileceğini de ifade ediyor. Savcı yardımcılarından Raffaele Cammarano, İtalyan Hava Kuvvetleri’nden aldığı bilgilere dayanarak, oluşan bir hortumun teknenin batmasına neden olabileceğini belirtiyor.

Bayesian neden battı? Basında ve denizcilik camiasında konu enine boyuna tartışılıyor. Aniden sabaha karşı 04.00 sularında patlayan hava teknede nasıl bir hasara yol açmış olabilir? Ortaya atılan savlardan biri, teknenin salmasının hareketli olduğu ve olay anında yukarı çekilmiş olabileceği, bunun da güçlü bir rüzgârda teknenin stabilitesini bozduğu şeklinde. Bu sav bana gerçekçi gelmiyor. Öncelikle hareketli salması olan teknelerde teknenin balastı yalnızca salmada toplanmaz. Salma sığ yerlere girebilmek ve arkadan esen rüzgârda daha hızlı gitmek için içeri çekilebilir, karşıdan esen rüzgârlarda aşağı indirilir. Ama teknenin altında mutlaka ayrı bir salma kasasında tekneyi dengeleyecek ağırlık yer alır.

Tabii bunlar temel bilgi. Bayesian’ın ağırlık dağılımını bilmiyorum. Ayrıca tekne alargada ve yaklaşık 30 metrede demirdeyken salmanın içeri çekilmiş olması da pek olası değil. Diğer bir teori, 75 metre yüksekliğindeki direğin, yanal bir rüzgârla tekneyi yatırıp batmasına neden olması. Ancak üzerinde yelken olmayan çıplak bir direğin tekneyi batıracak kadar yatırması beklenmez, yatsa bile hacıyatmaz gibi doğrulması gerekir. Bir başka sav da, büyük bir dalgayla yükselen teknenin alt kısmındaki zayıf bir noktanın, karşıdan gelen şiddetli bir rüzgârla çatlaması ve çatlağın genişleyerek batmaya neden olması. Batığa dalan dalgıçlar dipte görüş mesafesinin iyi olmadığını ama gördükleri kadarıyla teknenin sağlam olduğunu belirtiyorlar. Kaldı ki bu teknede su geçirmez kompartmanlar var, bir kompartımana su dolması tüm teknenin batmasına yol açmamalı.

Bayesian

Komplo teorileri

Bayesian’ın batması özellikle sosyal medyada birçok komplo teorisinin ortaya atılmasına neden oldu. Komplo teorisi diyorum ama söylenenler pek de yabana atılacak gibi değil. İngiltere’nin Bill Gates’i olarak da anılan Mike Lynch 1996 yılında İngiltere’de Autonomy isimli firmasını kurar. Firmanın özelliği parmak izi tanıma konusunda geliştirdiği yazılımdır. Firma çok büyür ve 2011 yılında Amerikan Hewlett-Packard (HP) şirketi firmayı 11 milyar dolara satın alır. Kısa süre sonra firma değer kaybeder ve değeri 8,8 milyar dolara düşer. HP, Mike Lynch ve firmanın Başkan Yardımcısı Stephen Chamberlain’ı şirketin fiyatını şişirdikleri ve dolandırıcılık yaptıkları iddiasıyla dava eder. Dava uzun yıllara yayılır ve 2024 Haziran ayında California’da davanın görüldüğü mahkemede jüri Chamberlain ve Lynch’i suçsuz bulur.

Bayesian’ın Sicilya kıyılarındaki gezisi aslında bu beraati kutlama gezisidir ve hayatını kaybedenler arasında Lynch’in avukatı Christopher J. Morvillo ve eşi de vardır. Aynı avukatlık firmasında Ayla Ronald ve partneri ise sağ kurtulanlar arasındadır. Komplo teorisini besleyen ve insanın ister istemez aklını kurcalayan tuhaf rastlantıysa, Lynch’le birlikte beraat eden yardımcısı Stephen Chamberlain’ın da 17 Ağustos’ta, yani Bayesian’ın batmasından iki gün önce Cambridge’de koşu yaparken araba çarpması sonucu hayatını kaybetmesi. Sosyal medya, “bu kadar tesadüf fazla değil mi” diye soranlarla dolu.

Dahası da var. Lynch Autonomy’yi sattıktan sonra 2013 yılında başka bir firma kurar. Darktrace. Bu firmanın COO’su da Stephen Chamberlain’dır. Darktrace adı gibi karanlıklarla meşgul bir firma imiş sosyal medyada yer alan haberlere göre. Darktrace firması kamu kuruluşlarını, özel sektör firmalarını, devletleri, içeriden data hırsızlığına ve data kaybına karşı yapay zekâ ile korumayı amaç edinmiş bir siber teknoloji şirketi. Wikileaks belgeleri ve Snowden’in yaptığı sızıntılara yanıt olarak kurulmuş ve bu tip iç sızıntıları engellemeyi amaç edinmiş bir firma. Firmanın çalışanları ve yönetim kurulunda çok sayıda eski MI5, MI6, GCHQ, CIA, NSA ve FBI çalışanı olduğu iddia ediliyor. Firmanın kurucularından biri Stephen Huxter, MI5’in siber savunma ekibinden önemli bir figür ve Darktrace’in genel müdürü. Yukarda andığım istihbarat, kontr-terör ve siber savunma teşkilatlarında görev almış şu anda Darktrace’de çalışan birçok isim sayılıyor sosyal medyada. Örneğin Darktrace CEO’su Nicole Eagan, dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron’un siber güvenlikle ilgili olarak Amerikan Başkanı Barack Obama’ya yaptığı ziyaret sırasında ona eşlik etmiş. Şimdi siz söyleyin Chamberlain ve Lynch’in, tam da yıllar süren bir davadan beraat ettikten hemen sonra, iki gün arayla tuhaf kazalar sonucu ölmeleri tuhaf değil mi?

Yaklaşık üç hafta sonra Porticello açıklarında yelkenlerini fora ettiğim teknemle süzülürken, merak edilen soruların yanıtlarını büyük ihtimalle almamış olacağız. Bir süre sonra gemi mühendisleri, denizciler ve komplo teorileriyle meşgul olanlar dışında kimse hatırlamayacak Bayesian’ın batışını. Güzelim balıkçı kasabası Porticello önünde alargada duran diğer tüm tekneler hasarsız şekilde fırtınayı atlatmışken, hepsinden daha sağlam, daha fazla teknolojik donanıma sahip, daha fazla mürettebatı olan 58 milyon dolar değerindeki bir süperyat nasıl olur da bir dakikada batar, sorusu dalgaların arasında, rüzgârın uğultusunda kaybolup gidecek.

Talat Kırış kimdir?

Talat Kırış, 1961 yılında İstanbul'da Süleymaniye Doğumevi'nde dünyaya geldi. Sırasıyla Ataköy İlkokulu, İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi.

Öğrenciliği sırasında yurtiçi ve yurtdışında kaza cerrahisi ve beyin cerrahisi kliniklerinde staj yaptı. Prof. Dr. Türkan Saylan'la birlikte Van'da lepra hastalığı üzerine saha çalışmalarına katıldı. Konya Devlet Hastanesi Acil Bölümü'nde mecburi hizmetini; 1986-1992 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda ihtisasını tamamladı. Uzmanlık tez çalışmasıyla Beyin Araştırmaları Derneği ve Japon Nörotravma Derneği'nden ödül aldı. Uzmanlık sonrası Kartal Eğitim Araştırma ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanelerinde çalıştı.

1995-1996 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri, Arizona, Phoenix'te bulunan Barrow Nöroloji Enstitüsü'nde burslu olarak, kafa kaidesi tümörleri ve beyin damar hastalıkları üzerine üst ihtisas yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda 1999 yılında doçent, 2006 yılında profesör oldu.

2006 yılında 9. Uluslararası Serebral Vazospazm Kongresi'nin başkanlığını yaptı. Türk Nöroşirurji Derneği Yeterlik Kurulu kurucu üyeliği, Nörovasküler Eğitim Öğretim Grubu başkanlığı, Nöroonkoloji Eğitim Öğretim Grubu başkanlığı, Temel Kurslar eş başkanlığı, yönetim kurulu üyelikleri, Türk Nöroşirurji Dergisi ve Turkish Neurosurgery dergileri baş editörlüğü, Nöroonkoloji Derneği ikinci başkanlığı ve Türk Nöroşirurji Derneği başkanlığı yaptı.

Avrupa Nöroşirurji Dernekleri Birliği Araştırma Komitesi üyeliği görevinde bulundu. Akdeniz Beyin Cerrahları Derneği Eğitim Komitesi Başkanı olan Kırış, 2017-2021 yılları arasında Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu Beyin Damar Hastalıkları Komitesi Başkanlığı yaptı.

Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu'nda Türk Nöroşirurji Derneği'ni temsil eden delege olan Prof. Dr. Talat Kırış, meslek yaşamını Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi Beyin Cerrahisi bölümlerinde sürdürüyor.

Kırış'ın editörleri arasında bulunduğu İngilizce iki kitabı, 100'den fazla kitap bölümü, ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri yayımlandı; çok sayıda ülkede beyin cerrahisinin çeşitli alanlarında eğitim kursları ve konferanslar verdi, yurtiçi ve yurtdışında eğitim amacıyla çok sayıda beyin cerrahının izlediği canlı ameliyatlar yaptı.

Tıbbiye öğrenciliği yıllarından itibaren 40 yılı aşan öğretim üyeliği ve hekimlik hayatını, 2021'de yayımlanan "Beyne Giden Yol / Bir Beyin Cerrahının Anıları" adını verdiği kitabında anlattı. TEDx ve farklı sosyal platformlarda konuşmaları yayımlanan Kırış, aynı zamanda kıdemli bir denizci olarak Güney Amerika'dan Antarktika'ya kadar uzanan yelkenli seyahatler yaptı, Grönland'da kanoyla Kuzey Kutup dairesi geçiş yaptı. Anılarında hayalini, "Bir Şehir Hatları Vapuru'na ismimin verilmesini isterim. Kimbilir, kısmet..." sözleriyle paylaştı.

Gençlik yıllarından itibaren yazın dünyasıyla ilgilendi, 1984 yılında Düşün dergisi masal yarışmasında mansiyon kazandı. Argos sanat dergisinde öykü ve denemeleri, Cumhuriyet ve Radikal gazetelerinde yazıları yayımlandı. 2012 yılından Yacht Türkiye dergisinde yazmaya başladı.

Ağustos 2019'dan itibaren T24'te düzenli yazılar yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ronda Ramirez'in ortadan kayboluşu

Eylül ayının dolunay öyküsü uzak yıllardan ve yakında yapılan bir Ronda seyahatinden damıtıldı. Yıllar önce bir boğa güreşi tutkunuydum, İspanyolların deyimiyle Aficionado. Başta Hemingway, boğa güreşine dair her yazılanı okuyordum. Sonra Madrid'de, Barcelona'da o müthiş atmosferde izledim boğa güreşlerini. Hatta Zaragoza'nın bir köyünde antrenman boğalarıyla dövüşmüşlüğüm bile vardır. Boğa güreşi flamenkoyla birlikte, ölümle kalım arasında gidip gelen sarkacın salınımları arasındaki estetiğin, tutkunun dile gelişidir. Sonraları ama boğaların, bu muhteşem hayvanların arenada acı çekmeleri, öldürülmeleri kabul edemeyeceğim bir şey haline geldi. Başka bir canlıyı öldürmenin estetiği olamazdı. İşte bu öykü Aficionado yıllarımın özeleştirisidir de bir bakıma...

Pembe giysili Afrikalı kadın

O gece ay yoktu. Tunus sahilinde başka bir tekne, içine doldurduğu kapasitesinin iki katı insanla yola çıkmak üzereydi. Adamın kayaların arasına yerleştirdiği kamera dünyanın dönüşünü kaydediyordu. Küçük kız çocuğu gülücükler saçıyordu

"Sen hiç oğul emzirdin mi kör kurşun?"

Direnmek yetmez, ellerimizi taşın altına da koymalıyız; maddi gücü olanın maddi destekle, olmayanın gönüllü desteğiyle en azından muhalefet belediyelerini zorlaması, el uzatması gerekir. Eğer sokak hayvanlarını cellatlarına teslim etmezsek, belki bir gün Devlet-i Aliyye'nin kara kaplı defterinde sol tarafta ismi yazılanlara da toplum olarak sahip çıkmayı beceririz

"
"