Türkay Demir

[email protected]

TARİH

15 Aralık 2024

On yedi

Bildiğimiz bir nesnenin yeni bir ışık altında başka ve daha güzel bir şeye dönüşebilmesi gibi, derin bir duygudaşlık halindeyken hissedilen sevgi ve yakınlık da kendisinden fazlasına tekâmül edebiliyor

Devamını Oku

TARİH

16 Temmuz 2024

Muvakkit'in muvazenesi

"Vakti kaybettin mi?" diye sordum ve "Sevdiğimizi kaybedince vakit duygusunu da kaybetmiş gibi oluyoruz ya"...

Devamını Oku

TARİH

12 Temmuz 2024

Sorgulamalar, itiraflar, Guildford Dörtlüsü ve marzipan

Dörtlünün üyeleri işlemedikleri bir suçtan dolayı on beş yıldan uzun bir süre hapiste kaldıktan sonra 1989 Ekim'inde polisin aleyhteki bazı kanıtları uydurduğu, öte yandan lehteki bazı kanıtları da gizlediği anlaşılınca davanın düşmesiyle salıverilmişlerdi

Devamını Oku

TARİH

30 Mart 2024

Muhalif seçmen depresyonda mı yasta mı?

Depresyon bir ruhsal bozukluğa işaret ederken, yas kaybın ardından gelişen normal bir reaksiyon olarak kabul edilir. Ortada kayıp varsa, kaybı inkâr etmek ve yastan kaçınmak sağlıklı değildir

Devamını Oku

TARİH

15 Aralık 2023

On altı

Seninle yan yana yürürken istesem de istemesem de çokluk senin hakkında, ikimiz hakkında düşünürüm. Türlü şeyler anlatırım sana, bazen sesli olarak, bazen içimden. Gözüne güzel manzaralar ilişsin, kulağına hoş-avaz kuşların nağmeleri dolsun isterim. Dünyayı beğendirmeye çalışır, sanki sana "bak bu da var!" der gibi ilginç şeyleri işaret ederim

Devamını Oku

TARİH

16 Temmuz 2023

"Hiç" oldum Muvakkit

Muvakkit'in zihninin içinden süzülen şöyle bir cümle duydum: "Hayatında sadece acı varsa, hiç acı yoktur". Üstelik sormadan anladım ki, bununla acının fazlalığından kaynaklanan bir kayıtsızlık halini kastetmiyordu. Tuhaf bir fikir diye düşündüm, ama bir açıklama istemedim. Öylece kalmaya, salınmaya devam ettim. İfadeyi tersinden kursaydı, örneğin "Hayatında sadece zevk varsa, hiç zevk yoktur" deseydi, kabul etmek o kadar zor olmayacaktı sanki. Sonra, öylece kaldım ve yavaş yavaş ne demek istediğini anladım. 

Devamını Oku

TARİH

15 Nisan 2023

Muharrem İnce ve Freud'un fıkraları

Seçimlere kısa bir süre kala bazen kendimi öylesine sıkışmış, cansız ve isteksiz bir ruh haliyle mahut günün gelmesini ve ne olacaksa olmasını bekler bir durumda buluyorum ki, ilgimi başka konulara yöneltmek ihtiyacı hissediyorum. Bu hafta sonu da gündemden birkaç saatliğine uzaklaşmak için Elliott Oring'in Sigmund Freud'un Fıkraları: Mizah ve Yahudi Kimliği Hakkında Bir Çalışma adlı kitabını okuyordum. Kitap beklediğimden hayli farklıydı ve Freud'un incelemek için seçtiği fıkralarla kendi hayat öyküsü arasında ilginç bağlantılar kuruyordu[i]. Öte yandan kitapta incelenen fıkraları okurken zihnimin bunları bir şekilde Muharrem İnce'ye bağlayıp durduğunu fark ettim. Bir iki fıkra sonra da bunu kendim için eğlenceli bir hafta sonu uğraşı haline getirdim. Derken, belki bunu bir yazıya dökebilirim diye düşündüm.

Devamını Oku

TARİH

15 Aralık 2022

On beş

Ona duyduğum sevgi onun da beni sevmesine değil ama kendisini sevmesine yol versin isterim. Sevgi çok fazla olunca bir kısmını başka biçimlere dönüştürerek mi ifade etmek gerekir?

Devamını Oku

TARİH

14 Ekim 2022

İçimizde eskinin izleri…

Travmanın kuşaklararası iletimi, aslında kuşaklararası iletimin bir yönüne işaret ediyor. Gerek bugünümüzü kavramaya çalışırken, gerek ruhsal tedavi pratiklerinde bunun tek olası yön olmadığını akılda tutmakta fayda var. Galit'in kitabın sonlarındaki şu cümlesi sanırım bunu gayet güzel hatırlatıyor: "Travma zihinlerimiz ve bedenlerimiz aracılığıyla iletilir, ancak dayanıklılık ve şifa da öyle"

Devamını Oku

TARİH

27 Temmuz 2022

Büyüklük-küçüklük meselesi: Önüne baksana evladım!

Tökezleyen bir çocuğa önüne bakmasını, dikkat etmesini söylemenin ne yararı, ne anlamı var? Ona iyi hissettirmeyeceği belli, ona bir şey öğreteceği de şüpheli

Devamını Oku

TARİH

16 Temmuz 2022

Muvakkit'in vecizesi

"Belki de hayattan istenecek şey mutluluk değildir"

Devamını Oku

TARİH

14 Haziran 2022

Yalnızlık

Oyuna dalan çocuk kendini içinden gelene, merakına, isteğine bırakarak aslında kendi kişisel dünyasını araştırır. Bu sırada zaman zaman annesinin destekleyici mevcudiyetini kontrol eder ve devam etmek için yalnızlığına annesinin eşlik ettiğini görmeye ihtiyaç duyar. Winnicott'ın "Kaybolmak zevkli ama bulunmamak felakettir" sözleri de bunu anlatır

Devamını Oku