16 Ekim 2024

Daron Acemoğlu ne yaptı?

.

Daron Acemoğlu’nun geniş akademik ilgileri ve araştırma alanları arasından popüler okuyucuya aktardığı konuların odağı demokrasi, toplum hayatı ve siyasetle ekonomi arasındaki karşılıklı ilişkiler. Uzman olmayan okuyucuya hitabeden kitapları, farklı toplumların deneyimlerini güncel ve tarihi analizler, karşılaştırmalar ve öngörülerle, elbette araştırma sonuçlarına, gözlem ve kanıtlara dayanarak oluşturulan modeller ve çıkarımlara genelliyor ve bütün bunları gayet akıcı, bilgilendirici ve etkileyici biçimde sunuyor

17 Temmuz’dan beri başka işlerin yoğunluğu dolayısıyla ara verdiğim T24 yazılarına bu hafta dönmeyi planlarken 14 Ekim Pazartesi günü 2024 Nobel Ekonomi Ödülünü Daron Acemoğlu ve arkadaşları James Robinson ve Simon Johnson’ın kazandıkları haberini aldım. Büyük sevinç ve kıvanç veren bu haberle bu haftaki yazının konusu da belli oldu. T24'teki yazılarımda güvenilir, gözlem ve kanıtlara dayana bilgi ile toplumun esenliği, demokrasi ve siyaset alanı arasındaki ilişkileri ele almaya çalışıyorum. Kamu alanındaki davranışlarımızın, ahlâk ve siyasetin dayandığı bilgi edinme kaynağı (Nebati’cesiyle ‘epistemoloji’) nedir, nasıl olmalıdır? Akademik çağrışımlarla kısıtlı olduğu için ‘bilim’ terimini pek kullanmadan, bilimsel yöntemin günlük hayatla örtüşen unsurlarını, rasyonel düşünce ve davranış, sağduyu ve akıl kavramlarını, bunların kamu alanındaki ortak hayatımıza nasıl yön verdikleri veya veremediklerini konuşuyoruz.

Daron Acemoğlu’nun geniş akademik ilgileri ve araştırma alanları arasından popüler okuyucuya aktardığı konuların odağı demokrasi, toplum hayatı ve siyasetle ekonomi arasındaki karşılıklı ilişkiler. Uzman olmayan okuyucuya hitabeden kitapları, farklı toplumların deneyimlerini güncel ve tarihi analizler, karşılaştırmalar ve öngörülerle, elbette araştırma sonuçlarına, gözlem ve kanıtlara dayanarak oluşturulan modeller ve çıkarımlara genelliyor ve bütün bunları gayet akıcı, bilgilendirici ve etkileyici biçimde sunuyor. Yani bu yazıların ilgi alanıyla örtüşüyor. Acemoğlu bu kitaplarıyla dünyada ve kendi vatanı Türkiye’de etkili bir entelektüel konumunda. Böylece demokrasi için devleti dengeleyen bağımsız ve güçlü sivil toplumun ve bireylerin gerekliliği tezini kendi kişisel katkıları ile de örnekliyor. 2011 sonunda akademik özgürlük, dürüstlük ilkeleriyle bir sivil toplum kurumu olarak oluşan Türkiye’nin bağımsız Bilim Akademisinin ilk seçilen üyelerinden biri Daron. Sık sık Türkiye’ye gelerek ya da çevrimiçi katıldığı forumlar arasında Bilim Akademisinin etkinlikleri de var. Dün ödülün açıklanmasının hemen ardından Bilim Akademisi’nin popüler bilim platformu sarkac.org editörleri Müsemma Sabancıoğlu ve Defne Üçer Şaylan akademi üyesi iktisatçıların çoğunu bir araya getirerek Daron Acemoğlu’nun katkıları üzerine güzel bir söyleşi kaydetmişler

Bu söyleşide Kamil Yılmaz’ın moderatörlüğünde Şevket Pamuk, Ayşe Buğra Kavala, Refet Gürkaynak, Ahmet Alkan, Erol Taymaz, Utku Ünver’in değerlendirmelerini özetledikten sonra Acemoğlu, Robinson ve Johnson’ın popüler kitapları üzerine birkaç notumu aktaracağım.

***

Daron Acemoğlu ve arkadaşları katkılarıyla, ‘bileklerinin hakkıyla’ ekonomi araştırmalarının 30-40 yıl önce neredeyse sadece ekonomiden ibaret olan ilgi alanını siyaset, kültür, güç ilişkileri, coğrafyayı da içerecek şekilde genişlettiler. Kurumları, oyunun kurallarının sürekli ve kalıcı olmasının önemini gündeme getirdiler. Özellikle sömürgeciliğin etkilerini inceledikleri eleştirisi haklı değil, çok farklı tarihleri olan toplumları, bu arada Türkiye gibi örnekleri de ele aldılar (Şevket Pamuk).

Sömürgecilik, kolonyalizm örneğinde veya başka çerçevelerde, toplumun içindeki katmanlar arasındaki ilişkileri kapsayıcı ya da dışlayıcı olarak sınıflandırdılar. Popüler kitaplarında işledikleri bu kavramlar akademik çalışmalarına özellikle de “Economic Origins of Dictatorships and Democracy” (“Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri”) kitabına dayanıyor. Nobelin zamanlaması ABDde Trump’ın aday olduğu Başkan seçimleri (ve dünyanın her uanında popülist-totaliter rejimlerin yükselişi) bağlamında manidar (Kamil Yılmaz).

Acemoğlu’nun çalışmaları sadece kurumlarla sınırlı değil, öte yandan bu kurumlar konusuna verilen ilk ekonomi Nobel’i de değil, daha önce Hayek de kurumlarla ilgili çalışmaları için Nobel almıştı. Teknoloji ve yapay zekâyı endojen, toplumsal dinamikler içinde değişebilir yönlendirilebilir ve yönlendirebilir bir unsur olarak ele alıyor ve teknolojiyi sadece emekten tasarruf, işsizliğe yol açacak bir faktör olarak değil, duruma göre yeni faaliyet alanları ve istihdam yaratabilecek bir unsur olarak görüyor. Teknolojinin kullanımına insanî açıdan, beşeri sermaye açısından bakıyor (Ayşe Buğra).

Nobel hayat boyu başarı için verilen bir ödül değil. Daron ve arkadaşlarına da belli bir konudaki çalışmaları için verildi. Daron Acemoğlu’nun çok çeşitli konularda, hepsi de derin ve etkili olmuş akademik çalışmaları var. Bu arada eşi Asuman Özdağlar ve başkalarıyla yaptığı elektrik mühendisliği alanında ağlarla ilgili etkili çalışmaları da var. Nobel ödülünde zikredilen kurumlarla ilgili çalışmaları da kolonyalizm bağlamını doğal bir tarihî deney olarak inceliyor. Öte yandan kurumlarla ilgili tartışmalarının doğrudan Türkiye deneyimi ile alâkası, buraya uygulaması var: Güçlüsün diye her şeyi yapamazsın (yapmamalısın) fikri şimdi, burada önemli (Refet Gürkaynak).

Daron’un çalışmalarında anahtar kelimeler, temennî düzeyinde (bence olabilir yolları gösterme düzeyinde de ), refah, kapsayıcılık ve insanî değerler. Yapay zekâ konusunda da insanî değerlerden yana taraf oluyor. Değer yargılarını analitik temellere dayandırıyor (Ahmet Alkan).

Demokrasi her zaman ekonomik büyüme getirmiyor. Ama ekonomik büyüme çoğu zaman demokrasi çerçevesinde oluyor. Daron Acemoğlu’nun çalışmaları klâsik varsayımların her zaman geçerli olmadığını gösteriyor. Özellikle, sermaye birikimi artarsa ücretlerin de artacağı varsayımı her zaman geçerli değil. Teknolojik gelişme ile işgücü ve insan kaynağının değerlendirilmesi, insanî koşullar arasındaki ilişki daha karmaşık. Uygun politikalarla insanî değerlere göre yönlendirilebilir (Erol Taymaz).

Daron bir ‘polymath’ (hezarfen, birçok alanda derin donanımlı kişi). Oyun teorisi, işbirlikçi oyunlar ve ağ modelleri ile de çalışıyor. Türkiye gibi ülkeleri çalışırken Türkiye’de yetişmiş bir insanın bakış açısına, sezgilerine sahip (Utku Ünver). Ağ olarak modellenen ekonomilerde dalgalanmalar üzerine katkıları önemli (Kâmil Yılmaz). Derinlik, teknik beceri ve bakış zenginliğine sahip. Ekonomi biliminin genişleyen çağdaş yelpazesini simgeliyor, ekonomi araştırmalarına ilgi duyan gençler için teşvik edici bir rol modeli (Şevket Pamuk).

***

Daron Acemoğlu’nun popüler kitaplarını (“Why Nations Fail”/”Ulusların Çöküşü”, “The Narrow Corridor”/ “Dar Koridor” – Daron Acemoğlu & James A. Robinson; “Power and Progress”/ “İktidar ve Teknoloji” – Daron Acemoğlu & Simon Johnson) okumuş iktisatçı olmayan bir okur, bir fizikçi olarak benim notlarım da şöyle: Kurumların kültürle karşılıklı ilişkisi “Why Nations Fail” kitabında daha arka plandaydı, sonraki çalışmalarda kültür konusu daha görünür oldu. Kurumlar ve ekonomi ilişkisinin ve kolonyal tarihin ötesine geçen genel bir bakış bütün eserlerde hissediliyor. Toplumların neden çöktüğü – çökeceği konusunda çok farklı örnekler üzerine kurulan çalışmalar, meselâ Jared Diamond’ın “Collapse”/”Çöküş” kitabındaki çeşitli tarihi ve coğrafi, hattâ arkeolojik pencerelerden incelenen toplumlarda çöküş dinamikleri ile Acemoğlu ve arkadaşlarının eserleri arasında bir diyalog ya da karşılıklılık var. Acemoğlu ve arkadaşlarının popüler kitaplarını dünyanın hâli, gerçek-ötesi, popülist-totaliter rejimlerin ve kültürlerin yükseldiği, insan marifeti küresel ısınma gibi tehditlerin ve yapay zekâ gibi çok yüzlü yeni teknolojilerin karşısında endişe içinde, şartlı iyimser senaryolar arayan denemelerin arasına yerleştirmek uygun olur – Jared Diamond, Amin Maalouf meselâ, Türkiye’de de Osman Ulagay’ın kitabı, Ömer Madra ve Açık Radyo’nun yayınları gibi. Bunlar arasında Acemoğlu ve arkadaşlarının katkıları ekonomi ağırlıklı akademik araştırma ve analitik yaklaşımlarıyla farklılaşıyor. Tabii son tahlilde çok karmaşık sorunlar üzerinde yapılan gelecek tahminleri ister istemez varsayımlara bağlı, ama iyimser olmazsak nereden başlayıp ne yapabiliriz?

“Dar Koridor”daki analiz, akademik dünyadaki çalışmaların kompleks sistemlerin dinamiği, şartlardaki ufak değişimlerin çok farklı gelişme yollarına götürebileceği ve bu arada belirli dinamik dengelere yakınsama fikri (strange attractors/tuhaf çekici durumlar) böylece isimlendirilmese de dar koridorun kendisinde ve oraya yönelen veya yönelemeyen yollarda örnekleniyor. Bu yöntemlerin belli bağlamlardaki kalitatif anlamını görmek ve hattâ yöntemdeki jenerik modelleri zikretmeden işin niteliksel (kalitatif) özünü popüler okuyucuya aktarabilmek ayrı bir marifet. Bu yılın fizik ve kimya Nobellerinde de yapay zekânın moda konu oluşunun etkisinden söz edildi. Kanımca yapay zekâ konjonktürel olarak belli konulara ilgi çekse de esas olarak temel doğa bilimlerinde, özellikle fizikte ortaya çıkan karmaşık sistemleri ağlarla betimleme modelleri, daha kalitatif düzeyde ekonomi başta olmak üzere sosyal bilimlere de yansıyabiliyor. Bilgisayarların gelişmesi bu işleri yapılabilir kılıyor, ama esas önemli olan karmaşık sistemlerin kendilerine özgü, basit sistemlerden farklı olan dinamikleri.

Sonunda dönüp Türkiye’de olanlara bakarsak, siyasî rejimin yaptığı anayasa ihlâlleri arasında ekonomi ile doğrudan ilgili olanı rezerv alanlar belirleme yoluyla anayasal mülkiyet hakkının ihlâli olarak göze çarpıyor.

Daron Acemoğlu ve arkadaşlarına bu bağıntıları aydınlattıkları için teşekkürler.

Ali Alpar kimdir?

Astrofizikçi. Sabancı Üniversitesi Emeritus öğretim üyesi. Bilim Akademisinin kurucu başkanı.

1968'de Robert Akademi'den, 1972'de ODTÜ Fizik bölümünden mezun oldu. 1977'de Cambridge Üniversitesi'nden fizik doktorasını aldı.

Boğaziçi Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, University of Illinois at Urbana-Champaign, TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü, ODTÜ ve Sabancı Üniversitesi'nde çalıştı.

Araştırma alanları nötron yıldızları ve pulsarlardır.

1993-1997 arasında Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Konseyi, TÜBİTAK Bilim Kurulu ve TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları'nı başlatan yayın kurulu üyesiydi.

ODTÜ (1994) ve Sabancı Üniversitesi'nde (2003) mezuniyet sınıfı öğrencilerinin seçtiği en iyi öğretim üyesi ödüllerini aldı.

TÜBİTAK Teşvik Ödülü 1986, Sedat Simavi Ödülü 1988, TÜBİTAK-TWAS Bilim Ödülü 1992, ODTÜ Mustafa Parlar Vakfı Bilim Hizmet ve Onur Ödülü 2018 sahibi.

Hükümetin KHK ile Türkiye Bilimler Akademisine (TÜBA) üye tayin etmesi üzerine TÜBA'nın 82 aslî üyesinden istifa eden 52 üye arasındaydı. 25 Kasım 2011'de Bilim Akademisi'nin 17 kurucu üyesi arasında yer aldı.

2011-2021 yılları arasında Bilim Akademisi'nin ilk başkanlığını yaptı.

Türk Astronomi Derneği üyesi ve eski başkanı. Academia Europaea, American Philosophical Society, European Astronomical Society, International Astronomical Union üyesi.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’de eğitimin durumu I: PISA 2022 sonuçlarının değerlendirilmesi

Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliğinin olmadığı PISA raporunda çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor. Akademik ve sosyoekonpmik durumları farklı olan 15 yaşındaki öğrencilerimiz birbirinden çok farklı okullarda ve okul türlerinde eğitim görüyor. PISA anketlerinde bizim çocuklarımızın yüzde 31’i okuldan önce kahvaltı yapmadıklarını, yüzde 2si akşam yemeği yemediklerini, yüzde 10’u haftada bir gün akşam yemeği yiyemediklerini, söylemişler. ‘Son 30 günde kaç kere paranız olmadığı için yemek yiyemediniz?’ sorusunu yüzde 19,2’si en az bir gün, yüzde 1,9’u ise neredeyse her gün diye cevaplamışlar. 15 yaş grubundaki öğrencilerimiz ortalama ekonomik, sosyal ve kültürel durum endeksinde bütün OECD ülkeleri arasında en son sırada yer alıyorlar. Okuldan memnuniyet seviyesi en düşük olan ülke Türkiye

Ahlâk, mantık ve demokrasinin savunulması

Demokrasiden uzaklaşma ve ahlâki çürüme sorgulamanın ve mantığın reddini gerektirir. Onun için totaliter rejimler yolsuzluğu ve ahlâksızlığı sıradanlaştırır, olağan kılarken, itirazları yasaklar, akıl ve mantığı devre dışı bırakırlar. – Ne yapılabilir?

Sıradan ve fahiş

Fahiş ve sıradan arasındaki ilişki nedir? Rakel Dink’in deyişiyle bir bebekten bir katil, (bir bebek katili) nasıl çıkıyor?

"
"