Agatha Christie’nin meşhur sırrı ve ardındaki cinayetler

Pera-Palas'ta Onbir-Gece

Pera Palas’ta On Bir Gece

KAYAHAN DEMİR

Genç Timaş 2023 160 s.

 

Pera Palas’ta On Bir Gece pekâlâ Agatha Christie soslu, “çerezlik” bir polisiye olabilirdi. Ancak Kayahan Demir’in ince ince işlediği “taktiği”, okuru hikâyenin içine almayı kolayca başarıyor. Biz Bayan Christie’nin Pera Palas’ta işlenen cinayetleri çözmek için olaya müdahil olmasını okurken, yazar bizi çoktan kendi istediği sulara çekmiş bulunuyor ve biz kendimizi bambaşka bir hikâyenin içinde, bin türlü soruyla cebelleşirken buluyoruz.

BURAK SOYER

“İşte o defter gerçekten Agatha Christie’ye ait! Biliyorsunuzdur, Polisiyenin Kraliçesi, 1926 senesinde on bir günlüğüne ortalıktan kaybolur. Pera Palas’ta çekeceğimiz filmin konusu da buydu zaten. İnsanlar Agatha Christie’nin arabasını ıssız bir yerde, bir ağaca çarpmış olarak bulurlar. Haliyle öldü ya da kaçırıldı diye haberler yapılmaya başlanır. Ama Agatha Christie tam on bir gün sonra, hiçbir şey olmamış gibi birden ortaya çıkıverir ve o gizemli on bir günle ilgili hiçbir şey hatırlamaz. Seneler sonra, Agatha Christie öldükten sonra insanlar o kayıp on bir günü merak ederler ve rivayet o ya, bir medyum tarafından Christie’nin ruhu çağrılır. On bir gün nerede olduğunu ve neler yaptığını sorarlar. O da bunun cevabının Pera Palas’taki 411 numaralı odasında saklı olduğunu söyler. Orada bir anahtar olduğunu, o anahtarın Ahmet Afif Paşa yalısındaki bir sandığı açtığını ve sandığın içindeki defterde her şeyin yazılı olduğunu belirtir. Bu sözlerin doğruluğunu test etmek için İngiltere’den Pera Palas’a bir ekip gönderilir. Gerçekten sizin de kaldığınız 411 numaralı odanın zemininde bir anahtar bulunur. Ancak o zamanın şartlarıyla araya başka şeyler de girince Agatha Christie’nin Ahmet Afif Paşa yalısında saklı olduğu düşünülen günlüğüne bir türlü ulaşılamaz. Ta ki bu cinayet olayına kadar! Her şerde bir hayır vardır, derler. Sizin vesilenizle Agatha Christie’nin o gizemli defterine sonunda ulaşıldı! Şu anda çevirmenler en sağlıklı şekilde metin üzerinde çalışıyorlar. Yakında Agatha Christie’nin o on bir gün boyunca neler yaşadığını öğreneceğiz gibi görünüyor. Umarım her ne yaşadıysa, sizin yaşadıklarınız kadar korkunç değildir!”

Bu meşhur hikâyeyi, ucundan da olsa polisiyeye merakı olan herkes bilir. Bizim polisiye kitaplarında da sıkça anılır. Bazı yazarlar bir saygı duruşu için kullanır bu “on bir gün”ü, bazıları da bir selam gönderir “Polisiyenin Kraliçesi”ne. Kayahan Demir de Genç Timaş etiketiyle yayımlanan son kitabı Pera Palas’ta On Bir Gece’yi bu olay üzerine kuruyor. Daha doğrusu bu olayı fon olarak kullanıyor. Aslında işin içinde bambaşka bir gizem, gerilim, korku ve fantastik bir öykü yatıyor.


Kayahan Demir

Her şey Agatha Christie’nin bu kayboluş hikâyesini konu edinen bir biyografik film için ünlü yazarın İstanbul’a gelmesiyle başlıyor. Christie elbette konaklamak için çok sevdiği Pera Palas’ı seçiyor. Tarihî otelin müdürü Misbah Muhayyeş Beyefendi başta olmak üzere tüm otel personeli dünyaca ünlü polisiye yazarı el üstünde tutuyor. Çok sevdiği sütlü çayını eksik etmiyor, sık sık “afiyette” olup olmadığı, keyfinin nasıl olduğu soruluyor. Kendisini rahat ettirmek için herkes büyük ilgi ve alaka gösteriyor. Agatha Christie de yazarlık nişanını bir kenara bırakıp özellikle Misbah Muhayyeş Beyefendi’yle sıkça hasbihal ediyor. Ki ikisinin dostlukları zaten epey önceye dayanıyor. Misbah Bey’in, Agatha Christie’yi, sahibi olduğu Sarıyer’deki ünlü Ahmet Afif Paşa yalısında ağırlamışlığı bile var! Ama artık Misbah Bey o yalıdan yana bir hayli dertli. Lanetli olduğunu düşünüyor. Bunu da Bayan Christie’ye söylemekten çekinmiyor. Bayan Christie her ne kadar bu durumu başta kabullenmese de, Pera Palas’ta yaşanacak gizemli olaylar silsilesinin Ahmet Afif Paşa yalısıyla bağlantılı olması işleri farklı bir yöne çekiyor.

Önce Misbah Bey’in kedisi Bon ölü bulunuyor. Sonrasında Misbah Bey’e Ahmet Afif Paşa yalısından seccadeye benzeyen bir halı gönderiliyor. Misbah Bey durumdan işkillenip mevzuyu Agatha Christie’ye açıyor. Bir yalıdan halı gönderilmesi tabiatıyla Bayan Christie’ye saçma geliyor. Ancak bir süre sonra Misbah Bey odasında ölü bulunuyor. Bu normalde filmde gerçekleşmesi gereken bir olay, ancak gerçek hayatta hakikaten öldürülünce bir dedektif ve ekibi cinayeti çözmek için Pera Palas’a geliyor. “Polisiyenin Kraliçesi” bir cinayet vakası görmüş! Durur mu hiç? O da olayı aydınlatmak için kolları sıvıyor. Fakat bu arada her nedense Bayan Christie kendini pek güçsüz, halsiz hissediyor. Kendini gerçekten farksız rüyalarda buluyor. Bazen nerede olduğunu bilmediği yerlerde uyanıyor, kim olduğunu bildiği insanlarla karşılaşıyor. Bayan Christie’nin bu ruh hali iyiden iyiye kötüleşirken dedektif ve ekibi de cinayet düğümünü yavaş yavaş çözmeye başlıyor. Ben de bir polisiye romanıyla ilgili bu ipuçlarının yeterli olduğunu düşündüğümden sonuca geçiyorum.

Bilenler bilir ancak ben yine hatırlatmış olayım: 1988 doğumu Kayahan Demir, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik ve çift anadal olarak Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümlerinden mezun. Ancak bunun üzerine bir de Tarih okumuş. İlk kitabını 2012 yılında yayımlamış. O gün bugündür gerek korku, gerek polisiye gerek fantastik ya da şu an üzerine yazdığım Pera Palas’ta On Bir Gece’de olduğu gibi tüm türlere yer verdiği kitaplarında çok sağlam bir ön hazırlığa girişiyor. Bu kitap için sekiz kaynak kitaptan yararlanmış misal. Dersine iyi çalışıyor. Bunu belirtmekte fayda var. Kitaba gelince… Pera Palas’ta On Bir Gece pekâlâ Agatha Christie soslu, “çerezlik” bir polisiye olabilirdi. Ancak Kayahan Demir’in ince ince işlediği “taktiği” okuru içine almayı kolayca işe yarıyor kitapta. Biz Bayan Christie’nin Pera Palas’ta işlenen cinayetleri çözmek için olaya müdahil olmasını okurken, yazar bizi çoktan kendi istediği sulara çekmiş bulunuyor ve biz kendimizi bambaşka bir hikâyenin içinde, bin türlü soruyla cebelleşirken buluyoruz. Pera Palas’ta On Bir Gece, polisiye türünün tüm gerekliliklerini yerine getirirken kendi çizdiği yolda ilerleyen, “yükünü almış” bir yazarın kaleminden çıkma bir kitap olarak okunmayı hak ediyor.

•