Guardian, "21'inci yüzyılın en iyi 100 kitabı" başlıklı bir seçki yayınladı. Ne ki, Hilary Mantel'in Kurtlar Hanedanı ile ilk sırayı aldığı listenin nasıl hazırlandığına dair hiçbir bilgi yok...
Guardian gazetesi, 21 Eylül’de “21’inci Yüzyılın En İyi 100 Kitabı” başlıklı iddialı bir seçki yayınladı. Hilary Mantel, ruhban sınıfına savaş açıp aristokrasinin gücünü azaltmaya çalışan bir politikacıya dönüşen Thomas Cromwell’in portresini anlatan üçlemesinin ilk kitabı Kurtlar Hanedanı ile listenin ilk sırasına yerleşti. Mantel, aynı kitapla 2009’da o zamanki adıyla Man Booker Ödülü’nü de kazanmıştı.
Listenin ikinci sırasında Gilead ile Marilynne Robinson yer alırken, üçüncü ve dördüncü sıralar Nobel Edebiyat Ödüllü yazarlar Svetlana Aleksiyeviç ve Kazuo Ishiguro’nun oldu. W.G. Sebald ise ölmeden önce yayımladığı son yapıtı Austerlitz ile listenin beşinci sırasında.
Guardian’ın seçkisi, 21’inci yüzyılın en’lerini seçme teşebbüsünün epey vakitsiz olması bir yana, okur ve yazarlardan muhtelif tepkiler aldı. Seçkide yer alan isimlerden N.K. Jemisin, “Fifth Season’ı Guardian’ın yüzyılın (tabii ki şimdiye kadarki) en iyi 100 kitabı listesinde görmeyi beklemiyordum,” yazarken; The Noonday Moon’un yazarı Andrew Solomon “Övünmek gibi olmasın ama #23 sıradayım,” Tüm Hastalıkların Şahı’nın yazarı Siddhartha Mukherjee de “Vay canına. Hem de #32de. Şahı ilk 50’ye bile girmiş” notlarıyla listeyi sosyal medya hesaplarından paylaştı.
Liste, kurmaca ile kurmaca dışını, çok satanlarla yalnızca eleştirmenlerden övgü almış kitapları gündemine almasıyla eklektik bir bütün oluşturuyor. Ne ki, listenin en dikkat çeken yanı bu değil: Liste yalnızca listeden ibaret. Kitapların hangi kıstaslara göre seçildiğine, sıralamanın nasıl yapıldığına, hatta ve hatta kimlerin seçiciliğinde listenin oluşturulduğuna dair hiçbir bilgi bulunmuyor. Sosyal medya kullanıcıları da listenin “aşırı Anglo-Sakson” olduğuna, araya “şifa niyetine” bir iki başka kitap eklendiğine dikkat çekti. Listede kendine yer bulamayan Salman Rushdie de, yazar ve tarihçi Peter French’in “Akıllara zarar. Asya dünya nüfusunun %60’ına sahip ama ‘en iyi 100 kitap’tan hiçbirini çıkaramamış,” tweet’ini alıntılayarak, “Üstelik, onların da %90’ı İngilizce yazılmıştı” yorumunda bulundu.
2019, “21’inci yüzyılın enleri” gibi listeler hazırlamak için erken görünebilir. Fakat, kanon belirlemek için sabırsızlanan tek tezcanlı yayın Guardian değil; başka mecraların da benzer teşebbüsleri olmuştu. Vulture, 2018’de, Michiko Kakutani, Luc Sante ve Eileen Myles gibi isimlerin de dâhil olduğu “onlarca yazar ve eleştirmen”e sorarak benzer bir liste hazırlamıştı. BBC de 2015’te Jane Ciabattari’nin öncülüğünde “onlarca kitap eleştirmeni”ne sorarak “21’inci yüzyılın en büyük 12 romanı”nı belirlemişti. İlk sıraya, Vulture’ın listesinde Son Samuray ile Helen DeWitt, BBC’nin listesinde ise Oscar Wao’nun Tuhaf Kısa Yaşamı ile Junot Díaz yerleşmişti. (K24)
Guardian gazetesinin, hangi kıstaslara göre kimler tarafından belirlediğini açıklama gereği duymadığı “21’inci yüzyılın en iyi 100 kitabı” şöyle:
Guardian’ın “100 best books of the 21st century” başlıklı listesine ve kitaplara dair kısa yorumlara buradan ulaşabilirsiniz.
Karin Karakaşlı’nın “En suskun katmanın muhatabı: Svetlana Aleksiyeviç” başlıklı yazısını okumak için tıklayın.
Kerem Eksen’in “Aleksiyeviç: Acıdan fazlası” yazısını okumak için tıklayın.
Nilüfer Kuyaş’ın “Ishiguro’nun Nobel’i: Duygulara dönüş” yazısını okumak için tıklayın.
Elena Ferrante’nin K24’e özel verdiği “Yazarın görevi metinden kaçanı anlatabilmektir” başlıklı söyleşiyi okumak için tıklayın.
Yasemin Çongar’ın Napoli Romanları üzerine “Napoli’deki mahallemiz ve saklanan bir yazarın sahici kadınları” başlıklı yazısını okumak için tıklayın.
Barış Yarsel’in “Cormac McCarthy ve Yol: Bir kıyamet tellalı” başlıklı yazısını okumak için tıklayın.
Cem Tunçer’in George Saunders üzerine “Gerçeğin çölüne hoş geldiniz” başlıklı yazısını okumak için tıklayın.
Behçet Çelik’in Alice Munro üzerine “‘Normal’, ‘gerçek’ ya da ‘başka’ bir yaşam” başlıklı yazısını okumak için tıklayın.
Colson Whitehead’in K24’e özel verdiği "Amerika her zaman ırkçı olmuştur" başlıklı söyleşiyi okumak için tıklayın.
Maggie Nelson’ın K24’e özel verdiği "Ben zamanla oluşur" başlıklı söyleşiyi okumak için tıklayın.
Karanlıktaki Umut’tan tadımlık bir bölüm okumak için tıklayın.