Audre Lorde: dize dize özgürleşmek

"Ama şiir de tehlikelidir. Çünkü şiirin hakikate, duyguya erişmenin, onu bedenin içinden küremenin başlıca yollarından biri olduğunu savunur Lorde. Şiir tehlikelidir çünkü aslında hakikat tehlikelidir. Çünkü hakikat iktidara karşı mücadele edenlerin gücünün kaynağıdır bir bakıma."

12 Kasım 2020 20:30

Güzelliği yeniden kazanmak mücadelenin ilk aşamasıysa, siyasi mücadelenin iyiden iyiye yükseldiği, suikastlar ve katliamlarla sekteye uğratıldığı 1960 ve 1970’lerde bunun yeterli olmadığı ayan beyan ortaya çıkıyordu. Şiirin işlevselliğine dair yaşanan fikirsel dönüşümde sivil haklar mücadelesinin de aktif isimlerinden Audre Lorde başı çekenlerdendi. Siyahın güzelliğini ilan etmek artık yeterli değildi. “Siyah güzeldi ama hâlâ şüpheliydi ve tartışma forumlarımız sıklıkla kimin-kimden-daha-Siyah-olduğu veya kim-kimden-daha-yoksul oyunlarının sahnesi haline gelirdi; herhangi kazananın olmadığı oyunlar,” diye yazıyordu Audre Lorde “1960’lardan ders çıkarmak” adlı makalesinde.

Lorde için bu derslerden ikisi “şiirin bir lüks olmadığı” ve siyah kadınların ırkçılığa karşı öfkelerine sırt çevirmeden karşılık vermeleri gerektiğiydi. Karşılarındaki düzene karşı şairler dizelerini bilemeliydi. Hele hele kendini “Siyah, lezbiyen, anne, savaşçı, şair” olarak tanımlayan Lorde birden fazla türde ayrımcılığa uğramanın da etkisiyle hayatta kalmanın, mücadeleyi sürdürmenin yegâne yolunun öfkeden geçtiğini savunuyordu. Öfkenin yıkıcılığına karşı öfkeyi bastırmaktan vazgeçmenin özgürleştirici gücünü öne çıkarıyordu. Ve bu öfke, özellikle siyah kadınlar için güçlenmenin önemli bir kaynağı olacaktı. Şöyle diyordu “Öfkenin Kullanımı: Kadınlar Irkçılığa Cevap Verirken” adlı makalesinde:

“Benim ırkçılığa cevabım öfkedir. Hayatımın büyük bölümünde bu öfkeyle onu inkâr ederek, ondan beslenerek, hayallerimi boşa harcamadan onu kullanmayı öğrenerek yaşadım. Öfkeden duyduğum korku bana hiçbir şey öğretmedi. Bu öfkeden duyduğunuz korku size de hiçbir şey öğretmeyecek. (…) Oysa hayallerimiz ve geleceğimizin hizmetinde ifade edilen ve eyleme dönüştürülen öfke özgürleştirici ve güçlendirici bir berraklaştırma eylemidir, zira ciddi farklılıklarımız olan müttefiklerimizin ve gerçek düşmanlarımızın kim olduğunu bu zorlu tercüme süreci sayesinde belirleriz. Öfke bilgi ve enerjiyle doludur.”

Toplumsal değişim ancak bu bilgi ve enerjinin dışavurumuyla mümkün kılınabilir Lorde’ye göre. Hele ki çifte ayrımcılığa uğrayan Siyah kadınlar için öfkeleriyle barışmak özgürleşme yolunda atılacak en önemli adımlardan biridir. Lorde’nin en meşhur sözlerinden biri de bu satırlarda bulur yerini:

“Eğer tek bir kadın bile özgür değilse ben de özgür değilim, onun zincirleri benimkilerden çok farklı olduğunda bile. Tek bir Siyah zincirli olduğu müddetçe de özgür değilim. Siz de değilsiniz.”

Şiir o isyanın dile geldiği, korkuların eyleme dönüştüğü mecra olarak işlev görür. Yine ünlü “Şiir bir lüks değildir” adlı makalesinde “korkularımız ile daha önce var olmayan bir hal arasında bir köprü” diye nitelediği şiirin bu sayede değişimin zeminin hazırladığını söylüyor Lorde. Bunun en iyi örneklerinden biri de “Hayatta Kalmak için Bir Ayin” şiirinde yer bulur kendine:

Aramızda kıyıda yaşayanlara
kıvrımsız uçurumunda durup kararın
mühim ve yalnız
aramızda izin vermeyenlere
geçip giden seçim yapma hayallerine
girip çıkıp kapı araklarında sevenler
şafaklar arasındaki saatlerde
bir içeri bir dışarı bakarak
aynı anda öncesine ve sonrasına
arayarak geleceğin doğabileceği
bir şimdiyi
çocuklarımızın ağzındaki ekmek gibi
onların hayallerinin yansıtmaması için
bizim hayallerimizin ölümünü;
Aramızda
korkuyla damgalananlara
yüzümüzün ortasında belirsiz bir çizgi gibi
öğrenerek annemizin sütünden korkmayı
çünkü bu silahla
güvende olabileceğimiz illüzyonuyla
ağır ilerleyenler bizi susturmayı umuyordu
Hepimiz için
bu an ve bu zafer
Asla hayatta kalmak için yaratılmadık.
Ve güneş doğduğunda korkarız
durmazsa diye
güneş battığında korkarız
sabah yükselmezse diye
karnımız doyduğunda korkarız
hazmedememekten
karnımız boşken de korkarız
bir daha yemek yiyememekten
korkarız sevildiğimizde
aşk uçup gider diye
korkarız yalnızken yine
ya aşk geri dönmezse
ve konuştuğumuzda korkarız
sözlerimiz duyulmazsa diye
ya da hoş karşılanmazsa
ama sustuğumuzda
hâlâ korkarız
Bu yüzden konuşmak en iyisi
ama şunu hatırlayarak
asla hayatta kalmak için yaratılmadık.

İfade. Lorde’nin savunduğu öfke sözün dönüştürücü gücüyle bütünleşen bir duygu aslında. Aynı zamanda yakın dostu olan şair Adrienne Rich gibi, dayatılan sükûta karşı anlamlandırmak, tanımlamak ve adlandırmak için söze başvurulması gerektiğini düşünüyor Lorde. “Sessizlik sizi koruyamaz” diyerek herkesi, ama özellikle Siyah kadınları teşvik ediyor söz almaya Lorde.

“Konuşmaya başladığında insanlar sana bağıracaklar. Sözünü kesecekler, seni küçümseyecekler ve bunun kişisel olduğunu ima edecekler.”

Bunun kimsenin cesaretini kırmamasını gerektiğini vurguluyor sonra.

“Ve dünya sona ermeyecek. Ve konuşmak giderek daha kolay olacak. (…) Ve sonunda kendi doğrularını söylemekten daha korkutucu tek bir şey olduğunun farkına varacaksın. Ve o şey konuşmak değil.”

Audre Lorde

İktidar, ezenler, sömürenler, gücün sahipleri elbette tehlikeliler. Ama şiir de tehlikelidir. Çünkü şiirin hakikate, duyguya erişmenin, onu bedenin içinden küremenin başlıca yollarından biri olduğunu savunur Lorde. Şiir tehlikelidir çünkü aslında hakikat tehlikelidir. Çünkü hakikat iktidara karşı mücadele edenlerin gücünün kaynağıdır bir bakıma. Hele kimi sözler vardır ki yeryüzünün içinden gelenler için adeta elmas değerindedirler:

Ben
Kapkarayım, söylüyorlar beni
Yeryüzünün içinden.
Açık olmak birçok şekil alır
elmas nasıl alev düğümüne dönüşürse
ses ise kelimeye, ona renk katınca
konuşmak için bedel ödeyen her kimse.
Açıktır bazı kelimeler bir elmas gibidir
güneşin altında şarkılar söyleyerek kırılan
cam bir pencerenin üzerinde
Bazı kelimelerse iddialar gibidir zımbalanmış
koçanlı bir kitapta, –satın al ve imzala ve yırt–
ve yoklasalar da her ihtimali ne olursa olsun
kalır uçları
kötü çekilen bir diş gibi, ucu pürtük pürtük.
Bazı kelimeler boğazımda yaşarlar
zehirli yılanlar gibi çoğalıp. Bazıları ise tanışırlar güneşle
ararlar dilimin üzerinde çingeneler gibi
patlamayı dudaklarımın arasından
kabuklarını kıran küçük serçeler gibi
Bazı kelimeler
azap verirler.
Aşk bir kelime, açık kendine has biçimde.
Nasıl alev düğümüne dönüşüyorsa elmas
siyahım çünkü yeryüzünün içinden geliyorum
şimdi sözümü parlak ışıkta elmas say.

Ama sözler birbirlerine eşdeğer değildir. “Kömür” adlı şiirinde bir taraftan söze hak ettiği değeri (elmas) verirken, beri taraftan da her yerde, her koşulda geçerli olan sözlerin samimiyetsizliğine vurgu yapıyor Lorde. Söylenmedikçe gazabı büyüten sözler, kılı kırk yararak tasasızca ağızdan kaçıp gün ışığına coşku seliyle çıkan serseri sözler ya da inciten, ağırlığından söyleyenin de incindiği, pişmanlık veren, tahripkâr sözler. Ama ne kadar da gerekliler! Feminist şair Rich’in şu dizelerinde dediği üzere:

Ne tür bir yaratık hayatını kelimelere dönüştürür?
Neyin nesidir bu kefaret?
– oysaki bu tarz kelimeleri yazarken, yaşıyorum.

Dahası, ifade bir özsevgi aracıdır Lorde için. Hem bedensel (“Erotiğin Olanakları” makalesi bu anlamda çığır açıcılığını hâlâ korur) hem de zihinsel özsevgi, mücadele edebilmenin ön şartlarını oluştururlar. Lorde’nin "özbakım” diye tanımladığı kendine değer vermek ve kendine iyi bakmak, “kendini şımartmak” anlamına gelmez asla. Bu “kendini korumaktır ve bir siyasi mücadele eylemidir.” Şiir, mücadeleyi mümkün kılar. Hatta Lorde bir adım daha öteye gider: Şiir onun için özgürleşmektir. Beyazların kurduğu düzeni alaşağı etmek demektir. “Beyaz babalar bize dediler ki: Düşünüyorum, öyleyse varım. Her birimizin içindeki Siyah anne ise rüyalarımızda bize şunu fısıldıyor: Hissediyorum, öyleyse özgür olabilirim. Şiir bu devrimci talebi ifade etmek ve kurmak için gerekli dili yaratır, bu özgürlüğü yerine getirir.”

Bu nedenle de şiir, “beyaz babalar”ın cevheri ve siyasetin dili retorikten farklı olmalı. Çünkü şiiri özgürleştirici kılan yanlarının en başında siyasetin yozluğundan azade olması, söylenmek ve söyleyen kişinin duygularını ifade etmek dışında gizli bir ajanda gütmemesi geliyor. Lorde 1978’de yayımlanan öfke dolu bir şiirinde dile getiriyor bu düşüncesini. Ve gelin görün ki, şiirin konusu Eylül ayında yine on binlerin sokağa dökülmesine sebep olan Breonna Taylor’ın katledilmesine ilişkin yargı kararının tıpatıp bir benzeri: 1973’te 10 yaşındaki Clifford Glover’ı katleden Thomas Shea adında bir polisin yargı tarafından beraat ettirilmesi. Shea görevi sırasında cinayet işlemek suçundan yargılanan ilk New York polis teşkilâtı mensubuydu. Ancak cinayetten yaklaşık 14 ay sonra, 12 Haziran 1974’teki bir yargılamada 11 Beyaz ve tek bir Siyah üyeden oluşan bir jüri tarafından “suçsuz” sayılmıştı. Lorde, 1979’da dostu Adrienne Rich ile bir söyleşisinde radyoda Shea’nin aklandığını duyduğu anda hissettiklerini şu sözlerle anlatıyordu: “Öfkeden deliye döndüm ve şehrin öteki tarafına kaza yapmadan gidebilmek için arabayı kenara çekip defterime bir şeyler karalamaya karar verdim. Öylesine tiksinmiştim ve öylesine öfke içindeydim ki… (…) Tek bir Siyah kadın vardı. O ben olabilirdim. (…) Orada bir jüri var, –beyaz erkek gücü, beyaz erkek kurumları– onlara karşı nasıl tavır alınabilir? Nasıl öldürülmeden ya da öldürmeden tehditkâr bir farka erişebilirsiniz? Nasıl inandığınız şeylerle onlar birer teoriymiş, hatta bir duyguymuş gibi değil de, eylem ve değişim ekseninde yaşarsınız? Tüm bunlar şiirin içinde dönüp duruyordu.” Deftere karaladığı en bilinen şiirlerinden biri “Güç”tü. Sormaya cüret ettiği tüm sorular ise bugün Louisville’de, New York’ta, Minneapolis’te, Seattle’da hâlâ yankılanıyor:

Şiir ve retorik arasındaki fark
öldürmeye hazır olmaktır
kendini
çocuklarının yerine.
Açık kurşun yaralarından bir çölde mahsurum
ve ölü bir çocuk taşıyor paramparça siyah
yüzünü uykumun kenarına doğru
delik deşik yanakları ve omuzlarından akan kan
mesafeler boyunca içilecek tek sıvı
ve midem
bulanıyor hayalî tadından dolayı
ağzım kuru dudaklara ayrılırken
vefasız ve ussuz
kanının ıslaklığına susayarak
beyazlığına gömülürken
kaybolduğum çölün
imgesiz ve sihirsiz
çalışarak güç elde etmeye kin ve yıkımdan
çalışarak ölen oğlumu iyileştirmeye öpücüklerle
yalnızca güneş daha hızlı ağartabilir rengini kemiklerinin.
Queens’te 10 yaşında bir çocuğu vuran polis memuru
polis ayakkabıları çocuksu kanla kaplı yanı başında durdu oğlanın
ve bir ses “Öl seni orospunun evladı” dedi ve
bunu ispatlayan kayıtlar var. Davada
polis memuru savunmasında şöyle dedi
“Boyunu veya başka bir şeyi fark etmedim
sadece rengini.” Ve
bunu da ispatlayan ses kayıtları var.
Bugün bu 37 yaşındaki beyaz adam
13 yıldır polislik yapan
serbest bırakıldı
tatmin olduklarını söyleyen 11 erkek tarafından
adalet yerini bulmuştu
ve şunu diyen bir Siyah kadın
“Beni ikna ettiler” yani
sürüklemişler 1,47’lik Siyah kadın figürünü
kızgın kömürlerinin üzerine
dört asırlık beyaz adam onayının
ta ki bırakana kadar elinden
sahip olduğu ilk gerçek gücü
ve betonla doldurana kadar kendi rahmini
bir mezar yapıp çocuklarımıza.
Yıkıma dokunamadım daha
içimdeki.
Ama öğrenemezsem kullanmayı eğer
şiir ve retorik arasındaki farkı
benim gücüm de yozlaşacak zehirli küf gibi
ya da topal ve âtıl kalacak ucu bağlanmamış kablo misali
ve bir gün alacağım ergenleşen fişimi
ve takacağım en yakınımdaki prize
tecavüz ederek 85 yaşında bir beyaz kadına
birisinin annesi olan
ve onu ölesiye döverken ve yatağını ateşe verirken
Yunan koro ¾ zaman ölçüsünde söyleyecek
“Zavallıcık. Kimseye zararı dokunmamıştı. Bunlar canavar.”

Lorde’nin öfkesinin en yalın, en az bastırılmış halde görüldüğü şiir “Güç”. Aynı dönemin şairlerinden Amiri Baraka ise bu şiirde bahsedilen o şiddet arzusunu kâh ironiyle kâh sarkazmla kışkırtıcı bir öğe olarak kullanıp bir adım daha öteye gidiyordu. Lorde’den farklı olarak Baraka şiiri hakikate erişmek için bir yoldan ziyade, yıkım ve yeniden doğuşun bir aracı gibi görüyordu. Baraka’yı diğer şairlerden ayrı kılan sadece şiddete şiddetle karşılık vermekten söz etmeyi benimsemiş olması değil elbette. O aynı zamanda dizelerini ideolojik olarak Marksizmle, melodik olarak ise “funk” tınılarıyla harmanlayarak şiir yazımına yepyeni kapılar açtı.