Bir Musibet; Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset

"Bunca kapsamlı tartışmayı son derece iyi serimleyen ve kuramsal bağlantılarını anlaşılır, akıcı bir dilde anlatan Alev Özkazanç’ın diğer kitapları/çalışmaları gibi ufuk açıcı bir metin Bir Musibet…"

30 Aralık 2020 00:43

Musibet; isabet eden, başa gelen, bela, kaza gibi anlamlar taşıyan Arapça kökenli bir sözcük. Bir kitabın adında geçince daha da dikkat kesiliyor insan… Bir Musibet – Yeni Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset adlı kitabın internette tanıtımını ilk defa gördüğümde, 2019’da yayımlanan başka bir kitabı çağrıştırdı hemen; Gaflet – Modern Türkçe Edebiyatın Cinsiyetçi Sinir Uçları. Bu çağrışım yalnızca kelimelere, anlatılara, dillere yakın olmaktan gelmiyor, diye düşündüm. Bazı kelimelerin kapsamı ve derinliği, işlevselliğin çok ötesine geçiyor ve düşünmeye dair olanakları arttırıyordu. Ayrıca kitabın alt başlığı olan Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset kapsamı açısından da pek çok tartışmayı içeren, yazarın uzun süredir çalıştığı temaları içeriyordu. Benzer bir biçimde söz ettiğim iki kitap alt başlıkları ve başlıkları itibariyle bir ortaklığa da sahipti. Metaforik olmayan bir biçimde “belalardan kurtulmak” ve bu çabanın içindeyken “gaflete düşmemek”…

Alev Özkazanç, Türkiye’de feminist kuramın queer kuramla ilişkisini kuvvetlendiren bir zihinsel yordama, özel ve iradi bir dokunuş yapmayı kendisine akademik ve bağımsız çalışmalar aracılığıyla amaç edinmiş bir yazar. Kadın çalışmaları, feminizm ve queer kuram açısından Türkiye’deki düşünsel iklimde özel bir yere sahip olan Dipnot Yayınları, 2007 yılından bu yana onun külliyatını yayınlıyor.

Beş yıl önce Alev Özkazanç’ın çalışmalarını Feminizm ve Queer Kuram adlı kitabıyla fark etmiştim. Kitabın enfes de bir kapağı vardı, William Morris’in 1860’larda çizdiği bir duvar kâğıdı deseninden hazırlanmıştı. Kitap, Judith Butler’ın bazı soruşturmalarına odaklanırken, radikal demokrasi ve hegemonya kavrayışları üzerine de bir tartışma yürütüyordu. Feminizmin güncel tartışmalarını yansıttığı, Türkiye’de ve dünyadaki olay ve olguları takip ettiği ve tüm bunları okurlarla paylaşmak için özel çaba harcadığı bir çalışma biçimi olarak yazarın kitaplarını adlarıyla bile olsa tanıtmak önemli diye düşünüyorum. Siyaset Sosyolojisi Yazıları: Yeni Sağ ve Sonrası (2007), Neo-Liberal Tezahürler: Vatandaşlık, Suç, Eğitim (2011), Cinsellik, Şiddet ve Hukuk (2013), Feminizm ve Queer Kuram (2015). Ayrıca Bob Jessop: Hegemonya, Post-Fordizm ve Küreselleşme Ekseninde Kapitalist Devlet (İletişim Yayınları, 2005) adlı kitabı Betül Yarar ile birlikte derlemiş, Jane Gallop’un Cinsel Tacizle Suçlanan Feminist (Dipnot Yayınları) adlı kitabını de Türkçeye çevirmiştir. Tüm kitaplarını okumuş ve zaman zaman yararlanmış biri olarak Cinsel Tacizle Suçlanan Feminist adlı kitaptan etkilendiğimizin, Feminizm ve Queer Kuram adlı kitabıyla da beslendiğimizin altını çizmek istiyorum. “Feminist Okumalar” grupları veya atölyeleri ile yaptığımız çalışmalar, bu etkilerin ve beslenmenin en önemli göstergeleri.

Bir Dönem Kitabı Üzerine

Alev Özkazanç 2015 ve sonrasını içeren döneme ait bazı belirlemeler yaptığı Bir Musibet; Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset adlı kitabının Önsöz’ünde şunları söylüyor:

“İşte okumak üzere olduğunuz bu kitap, 2016-2020 yılları arasında, yukarıda sözünü ettiğim zor koşullarda, bu duygularla boğuşurken ve onlarla başa çıkmak amacıyla yazdığım yazılardan oluşuyor. 2015 yılı ve sonrası, sadece Türkiyeli insanlar olarak bizleri değil, tüm dünyada geniş kitleleri etkileyen unutulmayacak olaylarla zihnimize kazındı. Suriye savaşı, göçmen krizi olarak yüzümüze çarpan insanlık dramı, bölgede, Türkiye’de ve Batı ülkelerinde çok can alan terör saldırıları, hepimizi şok eden IŞİD belası, her yerde yükselişe geçen milliyetçi popülizm dalgası, otoriter rejimlerin ve tek adamların önlemeyen yükselişi, nükleer denemelere geri dönüş, küresel kapitalizmin sefaleti ve iklim krizi derken 2020 yılına koronavirüs salgını ile girdik. Nefret, şiddet, savaş, cinnet halleri, türlü türlü musibetler etrafımızı sardı. Yaşam, özgürlük, eşitlik, adalet ve gerçek başta olmak üzere tüm değerlerin ayaklar altına alındığı, değerlerin değersizleştirildiği bir sürece tanıklık ettik. Yaşamın ve siyasetin her alanında “eril gövde gösterisi” nin hüküm sürdüğü bu dönem, aynı zamanda hem ülkede hem dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğine ve feminizme karşı reaksiyonların güçlendiği, kadın ve LGBT hareketinin elde ettiği kazanımların tehlikeye girdiği, kadınların ve LGBT bireylerin yaşamlarına ve özgürlüklerine saldırıların arttığı bir dönem oldu.”[1]

Kitabın bu panaromik izlenim bırakan görünümünün arka planında bir temel görüş bulunuyor; Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe’in ileri sürdükleri radikal ve çoğulcu demokrasi fikri…

“Cinsiyetçilik, ırkçılık ve cinsel ayrımcılığa karşı mücadeleler ve çevre mücadelelerinin, yeni bir sol kanat hegemonik projede, işçilerin mücadeleleriyle eklemlenmesi gerektiğini ileri sürmüştük. Son zamanlarda moda olmuş terimlerle söylersek, Solun hem ‘yeniden dağıtım’ hem de ‘tanıma’ meseleleriyle uğraşması gerektiği konusunda ısrar etmiştik. ‘Radikal ve çoğulcu demokrasi’ ile kastettiğimiz buydu.”[2]

Alev Özkazanç kitabında yürüttüğü tartışmaları üç ana eksene toplarken (Yeni Türkiye’nin Eril Güçleri, Erkeklik Nefret ve Şiddet, Feminist Siyaset) radikal demokrasi ve queer feminizm ilişkiselliği üzerine ayrıntılı tartışmalar yürütmüş. Kitabının son sözleri bu konudaki tarafgirliğini de sarih bir biçimde anlatıyor.

“En doğru feminizm şudur budur” saçmalıklarından uzak biçimde, feminizmin kendi çağımızın mücadele çeşitliliğini ve birikimini kapsamasını, kendi dışına ve geleceğe açık olmasını önemli buluyorum. Bana göre bu siyasetin adı queer feminizm ve radikal demokrasi ve ben hâlâ buna inanıyorum.”[3]

Bu bağlamda metinde yürütülen bazı dikkat çekici tartışmaları işaretleyerek devam edeyim. Örneğin 2019 Ağustos’unda sosyal medyada birdenbire ortaya çıkan, kavramlarını ancak bu ortaya çıkışla öğrendiğimiz Trans ve TERF tartışması üzerine serinkanlı ve çoklu düşünmeye olanak sağlayan önemli bir bakış açısının sunulduğu yazı, kitabın Feminist Siyaset bölümünün sonuna yerleştirilmiş. Aynı bölümde üniversitelerdeki cinsiyetçi kültür ve cinsel tacizle ilgili yürütülen tartışma aktüel gündemi boydan boya kat eden bir farkındalığın oluşmasına destek oluyor. Cinsel tacizle ilgili dünyadan verilen örnekler, cinsel tacizin hukuki boyutu, Türkiye’de 1990 sonrası güçlenen LGBTİ hareketi, Kürt Kadın Hareketi ve bu hareketlerin keşişim alanları kitabın Feminist Siyaset adlı son bölümünü oluşturuyor.

Kitabın ikinci bölümü ise-Erkeklik, Nefret ve Şiddet- Eleştirel Erkeklik Çalışmaları kapsamında Erkeklik Krizigibi önemli bir tartışmayı açıyor ve yine farklı bakış açıları oluşturmayı deniyor. Özellikle Nefret söyleminin eleştirisi ve eleştirisinin eleştirisi adlı alt başlıkta, kadın karşıtı bir söylemin yol açtığı kırılmalara hem örnekleri hem de kuramsal yaklaşımıyla ciddi bir katkıda bulunuyor. Erkek intiharlarından, Judith Butler’ın nefret söylemi eleştirisine, kadına yönelik şiddet literatüründe erkeklerden anti-feminist saldırılara kadar ayıktırıcı birçok tartışma yürütülüyor.

Kitabın ilk bölümü ise son derece önemli bir makale ile açılıyor; Yeni Türkiye’nin Eril Gövde Gösterisi, Uyumsuzluk Semptomları ve Kaçış Çizgileri. 2013 yılında yaşanan Gezi Direnişi’nin “ilham veren bir moment” olarak ele alınışı ve ardından gelen, “had bildirme”, “sınır çizme” ve “yalnızlaştırma” pratikleriyle açılan bölüm yazarın, “Aile şiddetle çöküyor” saptaması, Bolsonaro Vakası, anti-gender, sembolik bir yapışkan (symbolic glue), hiper eril siyasi irade, aileci-korumacı söylem, erkek mağdur anlatısı ve polypore devlet gibi kavram setlerinin ve bağlamlarının ele alınışını içeriyor.

Bunca kapsamlı tartışmayı son derece iyi serimleyen ve kuramsal bağlantılarını anlaşılır, akıcı bir dilde anlatan Alev Özkazanç’ın diğer kitapları/çalışmaları gibi ufuk açıcı bir metin Bir Musibet

• 


[1] Alev Özkazanç, Bir Musibet; Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset, Dipnot Yayınları, s: 10

[2] Ernesto Laclau - Chantal Mouffe, Hegemonya ve Sosyalist Strateji/Radikal Demokratik Bir Politikaya Doğru, İletişim Yayınları, Çeviren: Ahmet Kardam, s: 23

[3] Alev Özkazanç, Bir Musibet; Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset, Dipnot Yayınları, s: 332