Denemenin yolları

“Çantanın farklı gözlerinde bize sunulan, Musa Anter, Osman Kavala ile ilgili yazıları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel yönelim ile ilgili yazıları, hatta Suzan Avcı üzerine kaleme aldığı 'Kötülüğün Sarışın Doğası' denemesi tam da tarihe bir not olarak düşülecek yazılardan.”

22 Aralık 2022 18:12

Deneme kitapları okumayı severim. O yüzden, denemenin gücüne dikkat çekmek için bu yılın kitabı sizin için hangisidir, sorusuna Murathan Mungan’ın Evrak Çantası [1] cevabını veriyorum.

Sanal dünyanın sahici yaşamın önüne geçtiği ve her şeyin hızla tüketildiği şu günlerde, etiyle kemiğiyle, bu düşünceler benim düşüncelerim mottosuyla yazılan denemenin sahiciliğini seviyorum. Kişinin ya da yazarın, kurmacanın özgür alanından çıkıp ben Ayşe, ben Mehmet, ben böyle düşünüyorum, böyle yaşadım, böyle anladım diye düşüncelerini bizlerle paylaşması çok sahici geliyor bana. Ve deneme türünde yazanları, diğer türlerde yazanlara göre daha cesur buluyorum.

Denemenin farklı anlatım biçimleri var, bildiğiniz gibi. Daha samimi, günlük dile yaslanan denemeler ve daha didaktik, belgelere dayanan ve belki daha teknik denemeler de yazılıyor. Türler arasında bir geçiş de olduğu kesin. Bazen bir öyküye yakınlaşan, bazen makale, eleştiri, anı türlerine kayan denemeler de okuyoruz.

Başka edebiyat türlerinde yazan yazarların, deneme türündeki yazılarından farklı bir tat aldığımı da söyleyebilirim. O yüzden Murathan Mungan’ın son deneme kitabı Evrak Çantası bu açıdan da keyifle okuduğum kitaplardan biri oldu. Yazarın, önsözdeki “Deneme kitaplarımın her biri kendinden öncekiler ve kendinden sonrakiler arasında, yazı yaşamım boyunca yöneldiğim farklı ilgi alanları, ardına takıldığım temalar, söz almak istediğim konular, kişisel meraklarım konusunda iç bağlantılarla çatılmış bir süreklilik oluşturarak bir yazar olarak düşünce dünyama ilişkin bir profili bütünlüyor” sözleri de bu açıdan hislerime tercüman oluyor.

Kitabın adının da başarılı ve insanda merak uyandıran bir ad olduğunu düşünüyorum: Evrak Çantası... Babamın yıllarca kendisi için değerli ya da önemli birçok belgeyi sakladığı, taba renkli deri evrak çantası geliyor gözümün önüne. Yazarın kendisinden açık ve net izler taşıyan deneme türünün, okuyucunun kendi kişisel tarihine doğru yol aldırması da çok keyifli. Elbette edebiyatın birçok türünde böyle olmakta, ancak işte deneme daha sahici oluyor sanki. Hem, bu kitabın yalnızca adıyla bile beni böyle bir yola çıkarması ayrıca dikkat çekici:

“Sıradan gündelik konuşmaların yıllara yayılan yankısında çağrışımlarla hatırlanan anısı sizde kalmış evrak çantaları. (...) Yazarın kendi düşünce dünyasının ve içinden geçtiği devrin kaydını tutmasının tanığı bir metafor, bir sembol olarak evrak çantası, bir bakıma kişisel belleğin gözlerinde saklanan nice şey.”

Kitap, bir evrak çantasının gözlerini sunuyor tüm açıklığıyla. Gizlenen, kimseye gösterilmeyen, ailenin özel malzemelerini, objelerini ve belki de “giz” olarak adlandırabileceğimiz neleri varsa içinde barındıran evrak çantalarını düşünerek yazarın evrak çantasının gözlerini açıp içindekileri görmek, anlamak duygusu kaplıyor okuru.

Beş gözü var kitabın. İlk gözünde “Sokak Gezen Şiirler” ile “Düş ve İmkân Odağında Gülten Akın Şiiri” yazılarıyla karşılaşıyoruz. Özellikle bu bölüm bir akademisyenin inceleme metinleri gibi okunabilir. “Sokak Gezen Şiirler”de Türk edebiyatında sokaklar üzerine yazılmış şiirler arasında da bir gezintiye çıkıyoruz. Yazıda yalnızca sokak gezen şiirleri değil, sokak gezen kitapları da okuyoruz. Yazar yıllar önce, Refik Halid Karay’ın Bu Bizim Hikâyemiz romanını okurken, evine yakın olan Saray Arkası Sokağı’na rastlayınca heyecanlandığından söz ediyor. Ve “Bu heyecanlı ürperişin nedeni edebiyatın, tüm zamanları birbirinin içinden geçirerek yaşanılan ânı, mekânı bir esere sabitleyerek ölümsüzleştiren gücü olsa gerek. Hayat ve sanatın sokakta karşılaşmasının büyüsüdür bu” [2] diyor.

Hayat ve sanat sokakta karşılaştığı gibi, kültürevlerinde, kültürevlerinin sahnelerinde de karşılaşır. Ben de, anılarımı çağrıştırdığı için bu bölümün ikinci metni “Düş ve İmkân Odağında Gülten Akın Şiiri”ni okumaktan ayrı bir heyecan duyduğumu söylemeliyim. Biz Bursa-Nilüfer’de yıllardır bir yazara bir yılı armağan ediyoruz. 2021 yılını da, sevgili şairimiz Gülten Akın’a armağan etmiştik. Yıl boyunca birçok etkinlikle Gülten Akın’ın edebiyatını, gençler, çocuklar, fabrikada çalışan işçiler, cezaevindeki mahkûmlar, sivil toplum örgütleri gibi birçok kesimden insanlarla buluşturmuştuk. 2021 Aralık ayında da “Şiirden Bir Ülke Bahçesi – Gülten Akın Sempozyumu” ile bitirmiştik yılı. Sempozyumun açılış konuşmacısı da Murathan Mungan’dı. Çok etkileyici bir açılış konuşması yapmıştı sevgili Mungan. Bizler için özel anlardı. İşte bu kitabına, o gece yaptığı konuşmanın daha ayrıntılı metnini de almış yazar. Yazının bir yerinde “Kendi hakkındaki ürkekliği zaman içinde kadınlar, insanlar, toplum hakkında daha derinlemesine düşünmeye, bu olguları hem varoluşsal hem toplumsal çerçevede alımlamaya ve yansıtmaya evrilmiştir. ‘O Elindekini’ şiirindeki ‘Benim yaşamam mı ne / belki de şu: Kesin bir şiirde kendi gibi olmak’ dizesi bize şiirle kazandığı varlık alanını, kendilik halini ve özel mıntıkayı düşündürür”[3] sözleriyle betimliyor Gülten Akın’ı. Sevgili Gülten Akın’a bu yazıdan, bu cümlelerle, biz de bir selam gönderelim.

Nurdan Gürbilek 2015 yılının Şubat ayında Milliyet Kitap’ta, Özge Kara’yla yaptığı bir söyleşide; “Yakın izlenim ya da deneyim olmadan deneme de olmaz. Soyut kavramlara itirazı vardır denemenin. Kavramın eleğinden uçup giden içerikleri kavrama yeniden hatırlatmak ister. Bu yüzden otobandan değil, patikalardan ilerler. Tekilin yolunu önemser. (...) Ama diğer yandan kavramlar olmadan da deneme yazılamaz. İzlenimi işleyebilmek için, yazıyı gevşek bir izlenimler geçidi olmaktan çıkarabilmek için, hatta tekilin haklarını savunabilmek için bile kavrama ihtiyacı var denemenin. Bu yüzden bölünmüştür denemeci. Sadece kavramın yolundan gitse, yazı bir kavramlar geçidinden ibaret kalır. Ama sırf izlenimde ısrar ettiğinde de bir izlenim salatasına dönüşür. Bence bu parçalanmışlığa, bu gelgite sadık kalmaktan başka bir şansı yok denemenin” diye açıklar denemecinin yazım yollarını.

Murathan Mungan bu kitabında, bu iki yola da saparak oluşturduğu denemeleri sunuyor bizlere. Ben sizlere Evrak Çantası’nın bütün gözlerini ayrıntılarıyla anlatmak istemiyorum elbette. Ancak kitabı benim için öne çıkaran birkaç konudan da söz etmek isterim.

Denemelerin birçok kavram üzerine yazıldığını biliyoruz, ancak bildiğimiz bir şey daha var ki, yazılan bazı denemelerle tarihe bir not da düşülebiliyor. Bu açıdan çantanın farklı gözlerinde bize sunulan, Musa Anter, Osman Kavala ile ilgili yazıları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel yönelim ile ilgili yazıları, hatta Suzan Avcı üzerine kaleme aldığı “Kötülüğün Sarışın Doğası” yazısı tam da tarihe bir not olarak düşülecek yazılardan.

Murathan Mungan’ın kitabındaki metinlerin birçoğu kendisinden istenen bir konuşmadan, dergilerin, blogların yaptığı soruşturmalara verdiği cevaplardan, bazı festivallerde hazırlanan kitaplar için yazdığı bölümlerden ya da bazı dergilere yazdığı yazılardan oluşmuş. Bu açıdan baktığımızda kolektif bir yan da var bu kitabın oluşumunda. Bir yazarın belli bir konuda görüşlerinin yazılmasını teşvik etmek de bazen yeni denemelerin ortaya çıkmasına imkân sağlıyor, sanıyorum. O yüzden umuyorum farklı projeler, edebiyat etkinlikleri, farklı türlerde yayımlanan dergiler çoğalmaya devam eder ve edebiyatımızın zenginleşmesine de destek olur bu çalışmalar.

Son söz olarak sevgili Nurdan Gürbilek’in deyişiyle, otobandan değil, patikalardan ilerleyen, tekilin yolunu önemseyen deneme türü kanımca okuyucusuna da yan yollara sapmanın heyecanını duyumsatıyor. Bu açıdan Murathan Mungan’ın Evrak Çantası kitabıyla, birçok toprak yolu aşındırdım kendi yolumda. Ve o yüzden bu yazıda, bu kitaba yer vermek istedim.

Not: Bu yıl yayımlanan iki kitabı da anmak isterim. Benim okumaktan, incelemekten keyif aldığım bu kitaplar, Jale Özata Dirlikyapan’ın yayına hazırladığı 2010’lu yılların romanları üzerine yazılmış yazılardan oluşan Mesafeyi Aramak [4] ile Onur Bütün’ün feminist edebiyat eleştirisi ve feminist eleştiri yazılarından oluşan Evdeki Meleği Öldürmek [5] kitapları.

 

NOTLAR: 


[1] Murathan Mungan, Evrak Çantası, Metis Yayınları, İstanbul, 2022.

[2] Murathan Mungan, Evrak Çantası, Metis Yayınları, İstanbul 2022, s. 20.

[3] a.g.e., s. 35.

[4] Jale Özata Dirlikyapan, Mesafeyi Aramak, Metis Yayınları, İstanbul 2022.

[5] Onur Bütün, Evdeki Meleği Öldürmek, Hayalci Hücre Yayın, İstanbul 2022.