“Kanımca edebiyat, tarihi kafa karışıklıklarından kurtarır. Bunu, boş alanları doldurmak gibi kısmen yüzeysel bir şekilde yapabilir. Ama aynı zamanda çok daha derinden de etki edebilir: günlük hayatımızda, gerçek hayatımızda tecrübe etmediğimiz dengeyi ve ritmi (bize) temin edebilir... Tarihin içinde olan roman, aynı zamanda -düzelterek, düzenleyerek ve belki de hepsinden önemlisi başka herhangi bir yerde karşımıza çıkmayan ritimleri ve simetrileri bularak- tarihin dışında da etkin olabilir.”
Don DeLillo’nun bu cümlelerinden ilhamla yola çıktık bu ayki dosyamızda. Sorularımız elbette çoktu. Mesela tarihyazımının insanlardan esirgediği ve ancak edebiyatın vaat edebileceği şeyler var mı? Türkiye’de tarihyazımı ile kurmaca arasında nasıl bir ilişki var?
Kimine göre Türkiye’de tarihyazımı önemli ölçüde kurmaca, kimine göre tarihçiler kurmaca okumuyor, romanı ve hikâyeyi küçümsüyor...
Mehmet Anıl, Yalçın Armağan, Didem Ardalı Büyükarman, Çimen Günay Erkol, Nüket Esen, Erkan Irmak, Gürsel Korat, Ali Serdar, Sevengül Sönmez, Seval Şahin ve Elif Tanrıyar
"Edebiyat, tarihin insanlardan esirgediği neyi verebilir?" sorusu peşinden zihnimizi açarken, Nuri Adıyeke, Bülent Bilmez, Ahmet Ersoy, Abdulhamit Kırmızı, Ahmet Kuyaş, Nazan Maksudyan, Oktay Özel ve İrvin Cemil Schick ise
Tarihyazımı ile kurmacanın ilişkisi üzerine düşüncelerini K24 okurları için paylaştı.
“20. yüzyılda feminizm edebiyata ne yaptı, edebiyatla ne yaptı” yazısıyla Seçil Epik,
“Hakikate uzanan yolda tarih ve edebiyat” yazısıyla Zeynep Uysal,
“Tarihçiler için edebiyata giriş yahut edebiyat neden tarihçileri kurtaramaz” yazısıyla Erol Önderoğlu,
“Talihe bak şiir tarih” yazısıyla Ömer Erdem,
"Edebiyat tarihe nasıl ayar çeker?" yazısıyla Nilüfer Kuyaş ve
"Leylâ Erbil'in Karanlığın Günü'nde tarih" yazısıyla Fatih Altuğ dosyamız için katkılarını esirgemedi.
Tarih bu günleri nasıl yazacak şimdilik bilmiyoruz ama bugün düşünceleri, yazdıkları yüzünden haksızca tutsak edilen tüm gazeteci ve edebiyatçıları biliyoruz.
Kasım ayı dosyasında görüşmek üzere...