Ve Sonra Dans Ettik, yer yer bu hikâyeyi daha önce de görmüştük hissi yaratsa da, işaret ettiği konuya dikkat kesilmemizi sonuna kadar başarıyor...
10 Ekim 2019 07:30
Levan Akin, İsveç’te doğmuş ve hayatını orada geçirmiş bir yönetmen. Çocukluğu boyunca yaz tatillerinde ailesiyle birlikte Gürcistan’a gitmek, onun ülkenin kültüründen çok da uzak kalmamasını sağlamış. Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’nin konuğu olarak Ayvalık’a gelen Akin’le hem filmin kendisi hem de yapım sürecine dair konuşma fırsatı yakaladık.
Gürcistan’da Gürcüce bir film çekmek fikrinin, 2013 yılında izlediği bir videonun ardından çıktığını söylüyor. Tiflis'te Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün için bir meydanda toplanan bir grup insanın -takribi 50 kişi- ortodoks kilisesinin çağrısıyla bir araya gelen yüzlerce kişi tarafından saldırıya uğradığını gösteren görüntüler bunlar. Bu görüntülere YouTube’dan ulaşmak mümkün diye ekliyor.[1] 2014 yılında tanıştığım Gürcistanlı bir arkadaşım saldırıya uğrayan insanlar arasında olduğunu söylemiş ve videoyu izletmişti. Gösteri alanının yakınındaki bir müzeye sığındığını anlatmış, oraya sığınana kadar akın akın üzerlerine gelen insan kalabalığının dehşetinden gözleri dolarak bahsetmişti. Levan Akin’e bu görüntüleri izlediğinde neler hissettiğini soruyorum. “Utandım” diyor. Bu arada "utandım" kelimesini Türkçe söylediğini de belirtmem gerek. Anneannesi Türkiye’de yaşayan bir Gürcü olduğundan Akin’in çocukluğu ve ilk gençliği sadece Tiflis’te değil Sinop’ta da geçiyor. Doğal olarak ortalamanın üstünde Türkçe de biliyor Akin. Yarı Türkçe yarı İngilizce film üzerine konuşmaya devam ediyoruz. Bu utancın onu Tiflis’e götürdüğünden ve film çekmek üzere araştırma yapmaya başladığından söz ediyor.
Ve Sonra Dans Ettik, Gürcistan’da çekilmiş ve eşcinselliğin bu kadar açık bir şekilde işlendiği ilk film. Çekimler neredeyse altı yıl sürmüş. Akin, sadece filmin çekim süresinin bu kadar uzun olmasının bile yaşanan zorlukları anlamak için yeterli olduğunu söylüyor. Film ekibi çekim için izin almaya kalktıkları her anda farklı bahanelerle devlet kanallarından izin alamıyor. Gürcistan bir tarafında Avrupa bir tarafında Rusya, Sovyetler kalıntısı gelenekler ve Avrupa’nın özgürlüklerine sahip olmayı hayal eden gençler, aşırı sağcı Ortodokslar ve demokratik bir yaşam sürmek isteyenler diye bölünmüş bir ülke. Levan Akin, Gürcistan’daki bölünmüşlükten bahsettikten sonra ekliyor “tıpkı şu an dünyanın neredeyse her yerinde olduğu gibi, ABD’de bile”. Gürcistan da, tıpkı Ukrayna gibi Rusya’dan gelen rüzgârın etkisiyle homofobi ve transfobinin yükselişe geçtiği bir ülke olsa da Ukrayna’dan farklı olarak Gürcistan’da LGBTİ+’ları koruyan ve nefret suçlarını cezalandıran bir yasa 2012’den beri yürürlükte. Levan Akin, “böyle bir yasa var ama sorun buna rağmen hem aşırı sağcıların hem de polisin keyfi bir şekilde bu yasayı ihlal edebilmesi ve karşılığında kimsenin ceza almaması” diyor. Filmin kareografının ve filmin yapımında yer alan başka kişilerin isminin “anonim” olarak gösterilmesinin sebebi de tam olarak bu. "Onları bu cezasız kalan şiddetin bir hedefi hâline getirmemek", olarak açıklıyor Levan Akin bu mecburi isimsizliği.
Ve Sonra Dans Ettik, anne babasının hatta anneannesinin geleneğini devam ettiren geleneksel Gürcistan halk dansçısı Mareb’in hikâyesi. Mareb, ulusal halk dansları grubuna girme hırsıyla dans eder, geçimini sağlamak için garsonluk yaparken bir gün dans okulunun kapısından Irakli girer. Irakli kısa zamanda, iyi bir dansçı olmasıyla Merab'ın rakibi olurken hem de onun için bir arzu nesnesine dönüşür. Bu tür büyüme hikâyelerinin en bilindik itici güçlerden "hem onun gibi hem de onunla olmak" Ve Sonra Dans Ettik’te de kendine böylece yer bulur. Dans hocasının sürekli “daha maskülen olması”, “bu dansın atalarından kalan sertliği ve erkeksiliği devam ettirmesi” gerektiği uyarılarıyla karşı karşıya kalır Mareb.
Neden geleneksel halk dansını filmin bu kadar merkezine koyduğunu sorduğumda “çok güzel çünkü” diye cevap veriyor Levan Akin; “Sadece Gürcistan değil, Türkiye, İsveç halk danslarını da çok severim. Bence bir insanın kültürünü, tarihini dans aracılığıyla göstermesi çok etkileyici. Bunu yaparak kültür ve geleneğin her zaman bir değişim bir dönüşüm içinde olduğunu hatırlatmak istedim. Merab’ın filmde de yaptığı tam olarak buydu., geleneğin sürekli dönüşüm hâlinde olduğunu göstermek.”
Hikâye hem dansın, dolayısıyla geleneğin hem de Merab'ın dönüşümü. Gelenek ile arzuları arasında kalan Merab adım adım kendine açılırken tüm heyecanını, korkularını ve tutkusunu izleyiciye bütünüyle geçiriyor. Bu başarı yönetmen Levan ve oyuncu Levan’ın (Gelbakhiani) ortak başarısı olarak görülebilir. Modern dansçı olan 21 yaşındaki başrol oyuncusu Levan Gelbakhiani, Ve Sonra Dans Ettik ile ilk kez kamera karşısına geçmiş. Akin gülerek "başrol oyuncusunu Instagram’dan bulduğunu" belirtiyor. Gelbakhiani rol teklifini beş kere reddettikten sonra filmde yer almayı kabul ediyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri böyle bir filmde yer aldıktan sonra yaşayabileceği sıkıntılar olsa gerek ama neyse ki Gelbakhiani’nin hem ailesi hem de arkadaşları en büyük destekçileri olmuş filmde rol alması konusunda.
Gürcistan’da yakın zamanda bir kriz de gece kulüpleri üzerinden yaşanmıştı. Gece kulüpleri LGBTİ+’lar için bir güvenli alan. Kendileri gibi olabildikleri ve bunun için kimseden baskı görmedikleri bu mekânlar bir süredir hem polis hem muhafazakârların baskısıyla ellerinden alınmaya çalışıyor. Bu alanlarını kaybetmek istemeyen insanlar ise partilerini sokağa taşıyarak bu yasal olmayan baskılara karşı durmak için bir araya geliyor.[2] Filmin yönetmeni Akin, elbette bu protestolardan da haberdar. Filmin merkezinde geleneksel halk dansları olunca gençlerin kendilerini nasıl baskılamak zorunda kaldıklarını cinsellik, aşk ve gelecek hayalleri üzerinden görebiliyoruz. Söz konusu sadece Merab’ın eşcinselliğini baskılamak, gizlemek zorunda olması da değil. Merab’ın dans partneri Mary’nin de dans hocası tarafından “öyle şuh bakma bakire bir kız gibi bakman lazım” uyarısı alması örneklerden biri. Dans hocası, Mareb’e daha maskülen olmasını, bu dansın öyle bir dans olduğunu söyledikten sonra, “elli yıl önce böyle değildi ama bunu değiştirdik” diyor. Bu “gelenek değişikliğine” dair detayı vermek neden önemliydi diye sorduğumda şöyle cevaplıyor Akin: “Bu, geleneğin aslında değişebilen bir şey olduğunu göstermek açısından önemliydi. Geleneksel halk oyunları elli yıl önce daha oryantal, erkek dansçıların da hareketlerini daha az keskin yaptığı bir dans iken erkekliklerine zeval geleceği korkusuyla bunu değiştiriyorlar. Daha maskülen bir dans olmasını zorunlu hâle getiriliyor. Yani daha önce değişen gelenekler neden tekrar değişmesin?” Mareb’in ve elbette Marry’nin onları baskılamaya çalışan “muhterem” hocalarına karşı çıkması ise geleneğin kimsenin tekelinde olmadığının, gelenek dediğimiz şeyin geçmişte olduğu gibi bugün de değişebileceğinin hatta bunun kaçınılmaz olduğunun göstergesine dönüşüyor. Mareb'in utancını bir kenara bıraktığı anki rahatlama, kendisi olmaya başladıktan sonra yüzüne yerleşen gülümseme izleyiciye de sirayet ediyor. Bu yönüyle Ve Sonra Dans Ettik, yer yer bu hikâyeyi daha önce de görmüştük hissi yaratsa da, işaret ettiği konuya dikkat kesilmemizi sonuna kadar başarıyor.
***
Yılın en çok konuşulan filmlerinden biri olacak gibi görünen Ve Sonra Dans Ettik, 15 Kasım’dan itibaren Başka Sinema aracılığıyla Türkiye’de de gösterim şansı yakalayacak. Sadece gelenekle değil bugünle de derdi olan bir film bu. Odessa ve Saraybosna'dan En İyi Erkek Oyuncu ödülleriyle dönen film, “gerilla” usulü, korumalarla ve devletin her türlü engeliyle çekilmesinin ardından Gürcistan’da da gösterime girecek. Üstelik filmin yaşadığı tüm zorluklara rağmen Gürcistan medyası tarafından desteklenmesi ise bir nebze rahatlatıcı. Bunun sebebini ise bizim artık pek de aşina olmadığımız, medyanın özgürlüğüne bağlıyor Akin. Gürcistan'da her şeye rağmen basın ve medya kanallarının bağımsızlığını korumasına. Bu da ana akım medyanın dünyada da ses getiren filme olumlu bir ilgiyle yaklaşmasını sağlıyor, neyse ki.