''Mardin’den Süryani vatandaşımız Profesör Aziz Sancar mum ışığında çalışıp almışsa Nobel’i, bu ampullü ve bol AVM’li zamanlarımızda diğer milletlere şans dileyelim biraz''
09 Ekim 2015 12:00
Kirli savaşla beraber anbean sivillere yönelik saldırılar ve bu saldırılardan dolayı ölüm haberleri artarken ülkemizin bilim alanında hızla ilerlemesi tesellisine tutunmak istedim bu yazıda. Hepinizin tüm çalışmalarını yakından takip ettiği ve ismiyle sürekli gururlandığı Türk Profesör Aziz Sancar’ın Nobel Kimya Ödülünü alması bizi pek şaşırtmadı. Zaten ülke olarak, ödülün açıklanacağı saatte evlilik programlarını, ülkede ne olursa olsun tavrını bozmayan eğlence, yarışma ve ilahi klip kanallarını, iktidarın dışkısını mübarek yakıt olarak gösteren anahaber bültenlerini, beş kilo balın bir kilo pamuk şeker fiyatına verildiği programlarımızı kapatıp ekrana kilitlenmemiz de rutin bir uygulamaydı. Bizim bilimle olan olağanüstü alakamıza, ileri düzey komplike sağlık programları, uzaktan eğitimli doktorcum dizileri, fıtık için muska trigonometrileri, Mars’ta bulunan suyla gusül abdesti alıp alamayacağımızın kesinleştirildiği nano-kimya teknoloji seansları da kanıt olarak sunulabilir. Şüphesi olan kalmamışsa gururumuza kaldığımız yerden devam edelim.
Ekrana kilitlenmişken hafif parazitlenen televizyonumuza bir şaplak atarak düzelttik, tükenmek üzere olduğunu akıntısından sezdiğimiz uzaktan kumandanın pilini dişlerimizle ezerek bir gıdım daha çalışmasını sağladık ki bununla zaten Nobel garanti Cennet inşallah! Diğer ülkelerin biliminsanlarını kıskandıracak derecede sahiplendiğimiz Mardin Savur nüfusuna kayıtlı Türkiyeli Kürt Profesör Aziz Sancar’ın göğsümüzü kabartacağına o kadar emindik ki doğduğu şehrin diğer ilçelerindeki sokağa çıkma yasağının sürmesi durumunda böyle dehaların artabileceğini hesaplayan "aydınlarımız" savaşta askerin tarafında olacaklarının deklarasyonunu yayımladılar. İşte bunlar, sırf bilime ve aydınlığa katkı olsun diyedir. Bunun da altını çift çizmek gerekir, bilim uğruna yanan canlar gazi, kaybedilenler ise eğitim malulüdür. Mümkün sonucu tahmin etmemize rağmen bizde vukuu bulan heyecan acaba bu ödülü kimle paylaşacak olmasına duyduğumuz meraktandı. Zira bilimi geri kalmış bir ülkeyle bu denli önemli bir ödülü paylaşmak hoşumuza gitmeyecekti. Annesi babası okuma yazma bilmemesine rağmen eğitime önem veren Arap kökenli hemşehrimiz Profesör Aziz Sancar ile aynı anda ödül almak onları da gururlandıracaktı şüphesiz. Nitekim öyle de oldu. Şevkimizden, enerjimizden, birlik ve beraberliğimizden feyizlenmelerini dileyerek kendilerini de kutlarım. Adlarını doğru telaffuz etmek bizi biraz zorlasa da Tomas Lindahl ve Paul Modrich adları Horasan göçmeni fakir Türkmen bir aileden gelen kardeşimiz Profesör Aziz Sancar’ın yanına yakışmıştır. Bayraklarımızı aldık, şampanyalarımızı patlattık, demlikte yumurtalarımızı haşlayıp dördüncü sınıfta yüksek fen bilimleri gören çocuğumuza, kardeşimize buharlaşma ve su döngüsünü anlattık. Onun da ilerde herhangi bir Nobel alabileceği hayalini kurduk ama Cennet inşallah. Allah kısmet ederse o da olur. Neden olmasın ki? Mardin’den Süryani vatandaşımız Profesör Aziz Sancar mum ışığında çalışıp almışsa Nobel’i, bu ampullü ve bol AVM’li zamanlarımızda diğer milletlere şans dileyelim biraz. And olsun ki tüm Nobelleri bir bir toplayacağız. Nobeller garanti Cennet inşallah!
Diğer milletlere şans dileyelim biraz. Çünkü hayal takımı görev yapıyor milli bilimlerimizin zirvesinde. Hayvanat Bahçesi Müdürü iken TÜBİTAK'ın başına getirilen İlahiyatçı hocamız Mustafa Sancar’ın daire başkanlığında, Kur’an dinleyerek üç kat daha hızlı büyüyen fasulye projesinin değerli danışmanlarıyla, Güneş dünyamızı aydınlatırken uzay neden karanlık? Bunu Kur’an’la nasıl açıklayabiliriz? Tarihi tezin yazarı Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır’ın iman, bilim ve itikatıyla ve üniversitelerimizin giriş kapılarına altın harflerle yazılacak şu cümleleriyle “Güneşin dünyamızı aydınlatması güneş ışınlarının dünyamızda bulunan gündüze çarpmasıyla olur. Yani o gündüz dediğimiz şey 24 saat vardır,” yolumuz ak ve paktır, Allah diğer milletlere yardımcı olsun! Onlara şans dileyin a dostlar. Onlar da insandır, candır. Bizim şansa ihtiyacımız yok. Damarlarımızdaki asil kan, yüreğimizdeki sarsılmaz iman ve her sokak başında bir buçuk imam hatip okullarıyla dünya bilimini dize getireceğiz inşallah. Gerçek bir Atatürkçü olan Zaza kökenli kardeşimiz Profesör Aziz Sancar bu fethimizin ilk adımıdır. Orhan Pamuk’u hesaplamayın dostlar, o namaz kılmıyor. Bundandır ki Azeri kökenli Profesörümüz Aziz Sancar bizim için Nobelli bir ilktir ve birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu son günlerde DNA’larımızı onardı. Bu gibi önemli fetihlerde öncelikle deli ve bekâr birlikler öne sürülür. Biz bu stratejiyi ceddimizden öğrendik. Bekâr birliklerimiz şimdi savaşta. Şükür ki onlara Cennet garanti! Delilerimiz de şükür ki Türkiye biliminin başında. Yirmi yıllık eğitimle ancak bir Türkün hâlini, hatırını ve yaşını sorabildiğimiz İngilizcemizle, o gurur kürsülerine çıkıp güzel ülkemizde bilimi alt eden idarecilerimize şükranlarımızı sunacağız. Ve elimizi iman dolu göğsümüze koyup dünya halklarına diyeceğiz ki: sizde ince uçlu şarj var mı ya?