Şerhh Şiir ve Eleştiri Dergisi'nin beşinci sayısının dosya konusu Nicolas Calas... Dosyadan tadımlık bir bölüm K24'te...
Editörün notu: Nitelikli ve bağımsız edebiyat dergiciliğini destekleyen K24, Şerhh Şiir ve Eleştiri Dergisi'nin beşinci sayısının dosya konusunun sunuş yazısını tadımlık olarak yayınlıyor. Derginin bu sayısının tanıtım metninde dosyanın içeriği şu şekilde anlatılmış: Dilek Özkan tarafından hazırlanan bu dosyada Nicolas Calas üzerine çalışmalarıyla tanınan Lena Hoff ile yapılan bir söyleşiye, Hoff’un Calas şiiri ve sanatı üzerine bir makalesinin çevirisine ve Nicolas Calas and the Challenge of Surrealism kitabını ele alan bir yazıya, Calas’ın Yunanca şiirlerinden seçmelere ve sanatın gücü ve işlevlerini irdeleyen iki denemesinin çevirisine yer veriliyor. Bu sayıda ayrıca Laurent Mignon ile Eren Barış’ın yaptığı, edebiyat tarihyazımından karşılaştırmalı edebiyata kadar geniş bir alanı yoklayan bir söyleşi yer alıyor. Emre Koyuncu'nun hazırlayıp Savaş Kılıç, Handan İnci, Mehmet Fatih Uslu, Seval Şahin ve Erol Köroğlu'nun yanıtladığı, edebiyat eleştirisinin gücünü ve Türkiye'deki seyrini konu alan bir soruşturmanın da yer aldığı derginin bu sayısında Şairin Seyir Defteri’nin konuğu ise Cihat Duman. Derginin web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
DOSYA EDİTÖRÜ: DİLEK ÖZKAN
Nicolas Calas ya da Yunanistan’da en çok bilinen adıyla Nikos Kalamaris -M.Spieros ve Nikitas Randos diğer bilinen adları- Yunan modernist ekolden, sürrealist, Marksist, Troçkist, şair, sanat eleştirmeni ve sanat tarihi profesörü, oldukça kendine özgü ve orijinal bir düşünürdür. 1930’lardan itibaren muhafazakâr kültürel politiğin eleştirisini temel alan yazılarıyla toplumun baskıcı yapısının sarsılması gerektiğinin altını çizer; sanatın ve sanatçının toplum içindeki yeri, rolü ve işlevi sorusuyla uğraşır; eleştirel teori ve toplum analizi öğeleriyle kültürel Marksizm’i pratiğe koyar. Calas’ın kültürel politik üzerine düşünceleri -her ne kadar her iki kesime açık referanslar vermemişse de- Troçkist sarkaçtan Neo-Marksist sarkaca gidip gelir. Kendini Marksist-Troçkist olarak tanımlamasının yanı sıra daha sonra Freud’un psikanaliziyle tanışması onu Marksistlerin daha ‘mekanik’ yani ekonomi ağırlıklı kültür yorumundan uzaklaştırıp daha insani ve duygusal boyutuna dikkat çeken bir düşünceye yaklaştırır. Bu noktadan sonra da, Calas’ın ana meselelerinden biri solun mekanik olmayan bir kültürel politiği nasıl formüle edeceği konusu olur. Dolayısıyla, yeni bir kültürel politik arayışı içerisinde yazılarında devamlı olarak sanatçının sanatsal özgürlüğünü ve toplumsal sorumluluklarını vurgular. Calas aynı zamanda sanat eleştirmeni olarak eleştirinin görevi, rolü konusuyla da ilgilenmektedir. Ona göre eleştirinin politik işlevi burjuva toplumunun her şeyi uyum içerisinde gören ve gösteren parodisini alaşağı etmektir. Calas şiirleriyle yaratıcı ve üretken bir şairken eleştirmen olarak sorgulayıcı ve yıkıcıdır. Şiirleri yazıldığı dönemin kültürel ve politik olaylarıyla hep bir diyalog halindedir; böylece dönemin kültürel trendlerini ve siyasetini eleştiren düşüncelerini de yansıtır.
1930’ların ortasında Atina’dan ayrılıp kendine önce Paris’te daha sonra New York’ta farklı bir yol çizen Calas’ın tekrardan Yunan edebiyat dünyası tarafından keşfi 1970’lerin sonlarına ve 1980 başlarına denk gelir. Yunanistan’da askeri cuntanın sona ermesinin ardından başlayan özgürlükçü atmosfer, Calas gibi bir anlamda sürgündeki Yunanlılara ilgiyi artırmıştır. Buna, Calas’ın Fransız sürrealist akımının öncüleriyle olan yakın ilişkisi ve Amerika’da önde gelen sanat eleştirmenlerinden biri olarak kabul görmesinden çok, muhtemelen 30’lar kuşağının marjinalleşmiş bir ismi olması zemin hazırlamıştır. Artık 70’li yaşlarında olan Calas bu geç yaşta keşfe pek sevindiği söylenemez, çünkü Calas artık kendini 30’lardaki Calas’tan farklı görmektedir.
Ama yine de bu sonradan gelen ilgi sayesinde, son dönem ağırlıklı olarak hiciv tarzında yazdığı şiirleri dahil, daha önce 1934-1936 arasında yazdığı ancak arkadaş grubu içerisinde dağıttığı şiirlerini 1977’de ‘Nikitas Randos Sokağı’ ismiyle yayımladı. Aynı yıl Yunan devleti tarafından en iyi şiir koleksiyonu ödülüne layık görüldü. Daha sonra, yine önceki şiirlerini içeren ‘Yazı ve Işık’ 1983’te İkaros yayınlarından çıktı. Aleksanderos Argiriou, 1982’de Calas’ın 1929-1937 tarihleri arasında Yunanistan’da farklı sol fraksiyon dergilerde çıkan yazılarını derleyip tekrardan bastı. Calas’ın ölümünden bir yıl sonra, 1989’da Yunan modernist hareketin öncülerinden Theotakas’la 1930’lardan itibaren devam eden yazışmalarını içeren bir çalışma yayımlandı. Bir on yıl sonra, tekrardan Calas, Yunan edebiyat dünyasında gündeme geldi. Bu sefer, ilk teorik kitabı Foyers d’incendie Fransızcadan Yunancaya çevrildi ve 1997’de basıldı. Devamında Aleksandra Deligiorgi’nin Paris, Lisbon ve New York hattında Calas’ın hayatını kaleme aldığı deneme türünde ilk biyografik çalışması yayımlandı. Bütün bunlara rağmen, Nikolas Calas adını hala tanınmış Yunan şairleri ya da sanat eleştirmenleri arasında sayan kişi sayısı her ne kadar oldukça az olmakla birlikte, edebiyat dünyasında bu yeni keşfi deşmeye başlayanların sayısının gittikçe çoğalmakta olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, 2005’te Calas üzerine ilk defa yaklaşık 30 bildirinin sunulduğu bir konferans düzenlenmiş ve bildiriler kitap olarak da çıkmış. Son olarak da, 2016 sonbaharında Atina’da Calas hakkında uluslararası bir konferans organize edildi.
Nicolas Calas üzerine İngilizcede ilk kapsamlı çalışma, Lena Hoff’un ‘Nicolas Calas and the Challenge of Surrealism’ başlığıyla 2014’te Museum Tusculanum Press tarafından basılan kitabıdır. Kitap, Lena Hoff’un uzun yıllar Calas üzerine yaptığı araştırmalara ve çalışmalara dayanıyor. Hoff, Nicolas Calas ve Elena Calas’ın şu anda Atina’daki Nordic Library’de kullanıma açılan arşivinin de düzenlenmesini ve arşiv kataloğunun hazırlanmasını üstenerek çok başarılı bir iş çıkarmış. Kitap, bu anlamda Calas’ın kişisel arşivine dayanarak hazırlanan ilk en özgün çalışma.
Nicolas Calas üzerine bir dosya hazırlama fikri bir gün Lena’nın elinde kitabını görmemle başladı. İkimizde Atina’da Nea Symrni’de aynı dershanede çalışıyorduk ve sıklıkla, tramvayda karşılaşıp yol boyunca sohbet ediyorduk. Ben hala doktoramla uğraşırken, Lena’nın doktorasını bitirdiğini ve daha sonra akademik hayattan uzaklaştığını biliyordum. Kitap doktora çalışmasından yıllar sonra nihayet ortaya çıkıyordu ve bu yüzden oldukça önemli bir ana şahitlik ediyordum. Kitabına göz attığımda ilk defa Nicolas Calas ve Sürrealizm kelimelerini bir araya getirmiştim. Calas’ın adını daha önce duymamıştım, doğrusu sürrealizm hakkında da pek fazla bir şey bilmiyordum. Bir yandan kitap hakkında sohbet ederken diğer yandan içeriğini inceliyordum. Yolculuğun sonunda kitabını bir an önce okuma isteğiyle dolmuştum. Daha sonra, kitabın bir kopyasını elime alıp okumaya başlayınca, Calas’ın ne kadar çok yönlü bir kişi olduğunu anladım. Lena’nın kitabı Nicolas Calas üzerine yapılmış en kapsamlı çalışma olduğu şüphe götürmez. Lena’nın kendisinden Calas’ı ve çalışmasının ayrıntılarını konuşmanın, Calas’ı daha yakından tanımak için iyi bir fırsat yaratacağını düşündük. Dolayısıyla, Nicolas Calas dosyası hazırlama fikri böyle doğdu.
Dosya hazırlama sürecinde Lena’yla iki kere buluşup Calas hakkında konuştuk. Öncelikle bize vakit ayırdığı ve Calas çalışmasını bizimle paylaştığı için Lena Hoff’a, Calas arşivinden belgeleri ve fotoğrafları kullanmamıza izin veren Nordic Library’e ve bize bu süreçte yardım eden kütüphane çalışanlarına, Calas’ın şiirlerini Yunanca’dan Türkçeye çevirerek bizi onurlandıran Ari Çokona’ya, Lena Hoff’un değerli makalesini titizlikle Türkçeye çeviren Turgay Bayındır’a ve Nicolas Calas dosyasının fikir aşamasını aşıp pratiğe konması için azimle ve sabırla uğraşan, yazıları titizlikle inceleyen şerhh dergi ekibinden Emre Koyuncu, Alper Göbel ve özellikle de sevgili dostum Eren Barış’a çok teşekkürler.
Atina, 2017