Uykulu ve uykusuz: Kâğıt İşleri Oteli’nde zamanmekân

"Bence Kâğıt İşleri Oteli, temalı otellerde tecrübe edilen o cazip kaybolma ile bürokratik makinenin ürettiği Kafkaesk kaybolmayı çaprazlıyor. Bu ikinci kaybolma türü, modern iktidarların bireylerin yaşamına karar veren irrasyonel irade ve idaresinden ileri geliyor. Kafka’nın dehası da bunu 20. yüzyılın ilk yarısında, henüz monarşinin arkaik istibdadını tecrübe ederken teşhis edebilmiş olmasında."

03 Ağustos 2022 17:30

therefore we have put zero signs at the hotel sir
wayfinding is optional
to believe or not to believe in sings
is also optional [1]

The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel, Kibele Yarman

Hipotez 1: Turistler yersizlik ve yurtsuzluk duygularını bilinçli olarak yaşamak isterler. Bu sebeple otel kompleksi içerisinde kaybolma hissi veren mekânlarda dolaşmaktan hoşlanırlar.

Hipotez 2: Temalı otellerin amacı müşterilerine tatilleri süresince içinde kaybolacakları bir rüya yaşatmaktır. Bu amaçla otelin fiziksel kurgusu ve mimari yapısı kaybolmayı teşvik edici elemanları barındırır.

Bu iki hipotez Antalya, Kundu bölgesindeki dört farklı temalı otelde tatil amaçlı konaklayan 140 turist üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmanın frekans dökümü, ki-kare ilişki analizi ve ANOVA analiz yöntemleriyle ifadesini içeren “Yok- Mekânlar Olarak Temalı Otellerde Kaybolma Algısı Üzerine Bir İnceleme”[2] başlıklı makaleden alınmıştır.

***

The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel[3] adlı kitabın meskûn mahalli de bir temalı otel. Otele 420,5 cm3lük (14,5x14,5x2) uçuk mavi bir hacmin istediğiniz sayfasından giriş yapabilirsiniz, sayfalarda zamandizinsel bir oryantasyon yok. Kibele Yarman’ın önceki kitabı da sayfa numarasızdı, doğrusal okuma diktasından kaçıyordu.[4] Keşfetmeye açık, amaçsız gezinti halini tetikleyen o görsel repertuar bu kitapta da var. Manevralar, hız değişimleri, dönüşler ve duruşlarla seyahat eden dalgın çiziktirmeler, dolaşık jestli kolajlar, koreografik kaligramlar ve iştah açıcı bazı 3D nesneler – yabancı bir gezegenin menevişli yerküresinden fırlamış meteorlar ya da devasa bir lolipopun hiç de ufak olmayan kırıntıları gibi… Kosmosun devinimini ortaya koyan canlı bir akışla, alımlayıcısını bir sayfadan bambaşka bir sayfaya sürükleyebilen kitaplar bunlar. Ama bu şuursuz mesken biçimi The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel’de daha özel bir anlam kazanıyor. Çünkü bu rüya gören bir kitap… Bu kitaptaki imgelemi bir öğleden sonra uykusunun görsel envanteri sayıyorum ben.

Envanterde Uyuyan Güzel, Othello ve Aida’nın sahne tasarımlarına ait çizimlerin New York Halk Kütüphanesi’nin dijital koleksiyonundan alınan karbon kopyaları, ateş renklerinde bir arka fonun önünde dinlenen bir çilekli pastanın yakın çekim fotoğrafı, renkleri manipüle edilmiş bazı sandalye fotoğrafları, Roma kolonları, harabeleri ve askerlerinin imgeleri var. Bazı adaların Google Maps’ten alınan ekran görüntüleri, bir de mahir bir illüzyonistin posterleri var: Kirpikleriyle raptiye sökerek başladığı kariyerinde bir hapishane, bir balinanın midesi, deli gömleği içinde yüksekten aşağı sarkıtıldığı bir düzenek, canlı canlı gömüldüğü bir başka düzenek de dahil olmak üzere her yerden kurtulabilen Harry Houdini’nin çeşitli pozlarına maruz kalmaya hazırlıklı olun. Bunların yanı sıra, yan yana iki sayfayı kaplayan bazı dokular göreceksiniz. Çok sağlıklı bir insan dilinin yakın çekim kabarcıkları, iyi işleyen bir kovanın çokça peteği ve gri bir pelüş örtünün farklı yönlere meyleden kıl grupları… Tüm bu dokulara kolaj niteliği kazandıran bazı beyaz kesikler var. Kesiklerin biçimindeki amorfluk, retinanın dinlenme halindeyken ürettiği, fosfen adındaki kapalı göz halüsinasyonlarını andırıyor.

Kitabın sonunda, “Bazı sayfalar bir süreliğine çevre üzerindeki etkilerini incelemek için açık bırakılabilir. Lütfen bulgularınızı otele bildirmekten çekinmeyin” diye de not düşüyor Kibele. Ben de kitabın içinde gezinmekle kalmadım, kitabı yanımda gezdirdim. Farklı birer atmosferik birim gibi davranan sayfalarını farklı ortamlarla etkileşime soktum. Belki biraz da mavilerinin hoş eden serinlikleri nedeniyle, en çok sulak yerlere yakıştırdım onu. Türbülanslı imge+yazı akışıyla bana her şeyden çok sudan yapıldığımızı hatırlattı. Bedenlerimizin %60’ı, yeryüzünün %75’i su… ve sürekli dalgalanıyoruz.

***

we all sleep now, sleep for good honey golden sleeps
at the paperwork hotel, separetely, in a million beds [5]

Uyku denen esrarengiz şarj biçimi dalgalı hayatlarımızın üçte birini kıpırtısız, savunmasız, iletişime kapalı, tehlikeye açık, şuursuz, verimsiz ve belirsiz kılıyor.[6] Gece ile gündüzü, karanlık ile ışığı, dinlenme ile çalışmayı ayıran gece uykusu, bazı çok mühim onarım işlemlerinin yanı sıra hatıraları yeniden yaratan, pekiştiren ve öğrenilen bilgiyi kalıcı hale getiren bir işleyişe sahip. Peki ya öğlen/ikindi uykuları? Günün kâr odaklı zamanmekânsal örgütlenmesinde üretimi kesintiye uğratarak bedenlerimizi “bir ölü gibi, hiçbir işe yaramaz” kılan –alıntılanan tanım kapitalizm öncesi bir metinden, Platon’un ideal vatandaşların fazla uyumaması gerektiğini beyan eden Yasalar’ından [7]– uykunun bu en vakitsiz formu niçin önemlidir? Kibele’nin kitabının adı The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel / Kâğıt İşleri Oteli’nde Öğleden Sonra Şekerlemesinin Önemi. Şekerleme yerine kestirme de diyebiliriz… İkisi de hafif ve kısa süreli uykuyu tanımlayan bu iki kelime, hafif ve kısa süreli uykunun tabiatına ilişkin iki farklı hakikati ortaya koyuyor olabilir mi? Şekerleme bir fazlalık, kestirme bir eksiklik bildiriyor olabilir mi? Bu ihtimali sevdim, biraz açmayı deneyeyim.

Karbonhidrat molekülünü tanımlamak için kullanılan bir terim olan şeker; glikoz, fruktoz, sükroz, maltoz, laktoz, dekstroz ve nişasta gibi çok farklı formlarıyla “şekerli” addetmediğimiz pek çok besinin içinde arz-ı endam ediyor. Gıda şirketleri hemen hemen her ürününe şeker ilave ediyor, çünkü şekerde tüketiciyi delicesine çeken bir şey var. Bilim insanlarına göre sebep genetik; hayatta kalmanın gündelik bir mücadele olduğu tarih öncesi devirlerde insan, şekeri hızlı zindelik avantajları (en hızlı enerjiye dönen besin) nedeniyle sevmeye programlanmış. Kıtlık temelli bir anlayışla gelişen bu sevginin güncel şeker bolluğunda geçerliliğini koruması biraz trajik. Tatlı besinleri tespit ve takdir etmek konusunda gelecek nesillere aktarılacak türden bir beceri geliştiren insan, bugün şeker konusundaki şımarıklığıyla, geçmiş başarısının kurbanı konumunda.

Kısa süreli uyku anlamına da gelen şekerlemeyi “fazlalık” üzerinden tanımlamayı önerdim, çünkü şekerleme rafine şekerin en lüks hallerinden biri. Nihayetinde ekmek de şeker… Yirmi dakikalık bir uyku, doku yenilemeye, zararlı molekülleri temizlemeye yetmese de stres seviyesini ve yorgunluğu azaltabilir. Şekerlemeyi lüks kılan şey de gündelik hayatın süresi, adımları, kaynakları ve hareketleri önceden belirlenmiş verimlilik odaklı zamanmekânsal örgütlenmesinde onun için tanımlanmış bir yer olmaması. O yeri rahatlıkla ayırabilenler, çalışmaya gerek duymayan ayrıcalıklı azınlık ya da mesai saatleri dışındaki mavi, beyaz, pembe, kırmızı, altın, gri yakalılar ve prekarya.

Mesai saatleri dışındaki zaman nasıl bir zaman? Kesintisiz geri bildirim etkisiyle fevkalade hızlı etkileşimler sağlayan siber mekân, fiziksel mekânın üzerine binmişken, mesai dışı bir zamanmekânın varlığından söz edilebilir mi? Her şeyin her şeye her an bağlanabildiği pandemi kapanmalarında gün sonsuz bir mesaiye açılıp dinlenme-çalışma dikotomisini tamamen çözmedi mi? İş, bazı yatak odalarına bazı küçük ekranlar üzerinden musallat olup, yeri geldiğinde uykuların üzerine çökmedi mi? Nihayetinde uyku, üretimin kesintiye uğratılması demek değil midir?[8] Kısa süreli uykunun “kestirme” anlamı buradan geliyor olabilir mi? Çağdaş kapitalizmin uyku vaktine sulanan kârlılık odaklı işleyişinde “kestirme,” kesintiye uğrayan üretim zamanını, en kestirme yoldan katetme biçimi olabilir mi?

İş ortamında uyumak için tasarlanan ilk koltuk olan EnergyPod, yirmi dakikalık bir kestirmenin esenlik ve verimlilik için yararlı olduğu inancıyla yola çıkmadı mı? “Kestirme”nin mekânları geç kapitalizme mi mahsus? Sovyetler Birliği’nde de üretimi artırmak için uyku analiz edilmemiş miydi? 1929’da Stalin’in beş yıllık planının doruğunda, standart iş günü süresinin uzatıldığı dönemde, yüz bin işçiye istirahat olanağı sağlayacak yeni bir kent tasarımı için yarışma açılmamış mıydı? EnergyPod’un 0 yerçekimi pozisyonu uyku müziği, ışık ve titreşimler içeren nazik uyandırma servisine sahip olmasa da, kazanan proje uyku memurlarınca sıcaklığı, nemi, kokusu ve hatta sesi kontrol edilen ve kolektif uyku için bir tür uyku laboratuvarı görevi de gören yeni bir bina tasarımı[9] değil miydi?

Peki hangi öğleden sonra uykusu kestirme, hangisi şekerleme? Kâğıt İşleri Oteli’nde bir öğleden sonra uykusunun önemi ne?

There is no answer sir, there are no answers,
there are never answers
at the Paperwork hotel, boxes, sir
only boxes to fill at this place.[10]

Kâğıt İşleri Oteli’nde öğleden sonra uykusu bir çağrı olarak gelir. İsimsiz bir müşteriye yapılan bu çağrı, personelden birinin (belki de var olan tek personelin) ya da otel sahibinin, nihayetinde “yetkili” olduğunu bildiğimiz tek kişinin çağrısıdır. Bu bedensiz seste samimiyetsiz bir nezaket, şüpheli bir iyi niyet, örtük bir otorite, nihilist bir zindelik, sadist bir muziplik, şiirsel bir bilgelik sezilir. Cümlelerinin başına, sonuna ve ortasına yerli yersiz “bayım”lar konduran, öneriyle buyruk arasında gidip gelen bir üslubu vardır. Algoritmalarıyla özel zevklerimizi izleyen ve işleyen, arzu ve korkularımıza iştah kabartan o münasebetsiz pazarlama dilini konuşuyordur belki de.

Eren Su Kibele Yarman

Biz çağrıyı satırlar halinde alımlasak da, onları “bayım”a ulaştıran iletim teknolojisini bilmeyiz. Ses, bir yapay zekâ formu olabileceği gibi, çağrısını megafonla yapan bir insan da olabilir. “Bayım”ın dibinden hiç ayrılmayıp her şeyi her an yüzüne söylüyor da olabilir. Ya da belki sadece bunun hayalini kuruyordur. Veya rüyasını görüyordur. Belki müşterisine hizmet ederken onu disipline etmeye çalışmasının altında daha tuhaf bir güç dinamiği vardır. Zira ortak bir geçmişleri olduğuna dair ipuçları var.

Ses, öğleden sonra uykusu için iki ayrı atmosfer sunar: gün batımı ve gecenin erken saatleri. İkisi de odasına boyanmış halde “bayım”ı bekler. Akıl sır erdirmeye çalışmayın, “burada cevaplar yok”. Yabancılara havlayan oda anahtarları, açık halde görünse de hiç açılmayan oda kapıları, bir milyon odanın bir milyon çarşafının her birinin üzerinde yazılı bir milyon “seni bir milyon kez aradım” cümlesi ve içi evrak dolu sayısız kutu var. Bir kaçış oteli bu. Bilançolardan, sözleşmelerden, sorulardan ve nedenselliğin kendisinden kaçış oteli. Yol kaybederek, öğleden sonra uykularına yatarak ve imkân varsa çıldırarak…

the end is built within its beginning as always
a cannibal clock, only biting, chewing,
spitting, swallowing itself back again

Metabolizmayı hızlandıran çay karışımı, saç uzamasını hızlandıran şampuan, bronzlaşmayı hızlandıran sprey, vücut geliştirmeyi hızlandıran steroid, tavuklarda büyümeyi hızlandıran yapay aydınlatma programı, yemek ısıtmayı hızlandıran mikrodalga fırın, yemek yemeyi hızlandıran fast food, çürümeyi yavaşlatan buzdolabı, kas donduran botoks, saç donduran saç spreyi ve nicesi gündelik operasyonla[11] sürekli kazanmaya çalıştığımız zamanı, kaybetmek üzerine kurgulayan temalı oteller, müşterilerine aylaklık etme, aheste aheste dolanma, tefekküre dalma, normatif sirkadiyen ritmin dışında çıkıp günü öğle uykularıyla verimsiz parçalara bölme özgürlüğünü vererek, faydalı ve uysal bedenler yaratmaya yönelik biyoiktidara karşı bir tür direniş sunar.

Bir temalı otel olarak değerlendirdiğim Kâğıt İşleri Oteli, bu açıdan Sürrealist Araştırma Bürosu ile akrabalık taşıyor. Tüm zihinsel durumları, her çeşit insan faaliyetini, akıl âleminde vuku bulan her şeyi, tüm yerleşik ahlak kurallarını ve zihinsel düzenlerin tamamını değersizleştirmeyi, zihni aşındırmayı, olağan olanı yerle bir etmeyi, dilde mutlak ve ebedi bir muğlaklığı ve başı boş düşünceleri amaç edinen sürrealist devrimi yürüten bu büro[12] da zamanında uykuya politik bir önem atfetti. Öte yandan Kâğıt İşleri Oteli’nin, Sürrealistlerin karşı geldiği rejimle de bir akrabalığı var. Nihayetinde Kâğıt İşleri Oteli’nde kaybolma, dikte ediliyor. Kaybolma dikte edilirse kaybolma olur mu? Olabilir, hem de belki daha şiddetli şekilde. Üstelik niteliği de değişir. Şımarık aromalı bir kaybolma değil de despotik temelli, kekremsi bir kaybolma olur bu.

Bence Kâğıt İşleri Oteli, temalı otellerde tecrübe edilen o cazip kaybolma ile bürokratik makinenin ürettiği Kafkaesk kaybolmayı çaprazlıyor. Bu ikinci kaybolma türü, modern iktidarların bireylerin yaşamına karar veren irrasyonel irade ve idaresinden ileri geliyor. Kafka’nın dehası da bunu 20. yüzyılın ilk yarısında, henüz monarşinin arkaik istibdadını tecrübe ederken teşhis edebilmiş olmasında. Modern kapitalizmin yapıtaşı sayılan bürokratikleşmenin ve bedeni mekanikleştiren Taylorist yöntemin kaçıklığını çok erken ortaya koyan Kafka, yazınındaki labirentsi arkitektonikte, ne kaçışın ne da varışın mümkün olmadığı, biteviye bir kaybolma hali sunuyor. Dava’nın insafsızca sonsuz iç mekânları” gözdağı ve iletişimsizlikle bedenleri birbirinden ayırıyor. Öklit geometrisine itaat etmeyen bu evrende, karşıt yönlere giden iki yolcunun aynı noktada buluşması bile mümkün. Totaliter mekânın daha sert bir modelini sunan Şato ise, içine girilmez, erişilemez bir dış kütle olarak gövdesini gösteriyor.[13] Otelin hülyalı, mütehakkim, bedensiz sesi gibi görüyor işini… Bu ses, bürokrasinin bitimsiz tekrara düşerek sabuklayan tavrını da benimsiyor. Kibele kitapta bazı cümleleri karmaşık kaligramlar oluşturacak şekilde yineliyor.

Velhasılıkelam, öğle uykusunun farklı manalarını taşıyan Kâğıt İşleri Oteli, kaybolmanın da farklı manalarını taşıyor. Belki bu manalar birbirinden çok da farklı değildir. Uykulu ve uykusuz kelimelerinin aynı hali imlemesi gibi… Kestirme olarak uyku, çalışma performansını artırmak için uykuyu iş döngüsünün bir parçası haline getirirken, şekerleme olarak uyku, iş döngüsünün ayrıcalıklı an ve pozisyonlarına mahsus bir nimettir (benim uyduruk kestirme-şekerleme dikotomisi teorimde). Halen onun dışında bir alan tanımlamaktan yoksundur. Tatlı kaybolmadaki geçici kaçışla, tatsız kaybolmadaki sürekli çırpınmanın da aynı düzeni sürdürmeye hizmet ettiği düşünülebilir.

Finali son bir anlam entrikasıyla yapacağım. Kâğıt işleri, resmî evraklar gibi el işi işlemlerini de çağrıştırıyor. Kibele’nin benimsediği kolaj tekniği, iş göremeyen işgörenlerin anlamsız operasyonlarını, farklı yetki alanları arasında defalarca seyahat eden ve meseleleri neticelendiremeyen, sadece sürüncemede bırakan resmî kâğıtları çok iyi açıklıyor. Her ayrıntısıyla o kadar düşünülmüş bir kitap ki, kokulu silgi tonlarındaki renk skalası bile bana bunun “bürokrasi”nin mecaz anlamı olan “kırtasiyecilik” ile alakalı olabileceğini sezdiriyor. İncelikli tasarımı, maharetli ironisi, anlam ve duyum zenginliğiyle harika bir kitap. Tüm metni tek oturuşta çıkaran randımanlı aklına, her bir baskıyı diken emektar ellerine ve The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel’i duyusal açıdan hayli gelişkin bir kitap yapan tüm duyu organlarına sağlık Kibele…

 

NOTLAR: 


[1] Türkçe çevirisi:

bu yüzden otele hiç işaret koymadık bayım
yol bulma tercihe bağlı
işaretlere inanmak
ya da inanmamak da öyle

[2] Duygu Karasakaloğlu ve Rengin Zengel, “Yok-Mekânlar Olarak Temalı Otellerde Kaybolma Algısı Üzerine Bir İnceleme”, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt 23, Sayı 1, Bahar: 86-98, 2012.

[3] Kağıt İşleri Oteli’nde Öğleden Sonra Uykusunun Önemi

[4] Kibele Yarman’ın önceki kitabı Broken English Goodbye, Şubat 2021’de basıldı. Hakkında çok iyi bir değerlendirme yazısı olarak Bilge Bal’ın Manifold’da yayımlanan “Broken English Goodbye ya da Taş Kâğıt Makas” metnini tavsiye ederim.

[5] Kibele Yarman, The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel, İstanbul: Onagöre, 2022.

[6] Metnin bu bölümünde Calling Mag’in Şifa sayısı için ürettiğim “Uyku Hakkı” başlıklı metnimden faydalanıyorum.

[7] Platon, Yasalar, İstanbul: Kabalcı, 1998.

[8] Jonathan Cray 24/7: Late Capitalism and the Ends of Sleep (2014) başlıklı kitabında geç kapitalizmin uykuyla geçen vakte bile iştah kabartarak gündelik hayatın dokusunu zedelediğini ortaya koyar.

[9] Konstantin Melnikov’un Sonnaia Sonata (Uykunun Sonatı) projesini kastediyorum.

[10] Cevap yok bayım, cevaplar yok,
onlar asla yok
Kâğıt İşleri otelinde, kutular, bayım
sadece bu yeri dolduracak kutular var.

[11] Bu kısımda betimlediğim operasyonları 2019’da Manifold’da yayımlanan “Büyük Saat, Küçük Saat, İleri Saat, Geri Saat, Yukarı Saat, Aşağı Saat” başlıklı metnimden aldım. Şu bağlantıdan ulaşılabilir: https://manifold.press/buyuk-saat-kucuk-saat-ileri-saat-geri-saat-yukari-saat-asagi-saat

[12] Antonin Artaud’nun Sürrealist Araştırmalar Bürosu Faaliyetleri metninin Nursu Örge çevirisini kullandım. Şu bağlantıdan ulaşılabilir. 

[13] Kafka’nın mekânlarının analizi konusunda Jill Stoner’ın Toward a Minor Architecture (2012) kitabından faydalandım.