K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Mehmet Sakınç, Orhan Küçüker
Çekiç, Mercek ve Yelkovankuşları
Türkiye’nin Doğa Bilimleri Tarihinden İnsanlar, Mekânlar ve Anılar
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
2022
464 s.
Çekiç, Mercek ve Yelkovankuşları'nda Sabuncuoğlu Şerefeddin’in meşhur tiryakından Darüşşifaların botanikçileri Saydalân ve Aşşâblar’a, Arslanhaneler’den Bursa korvetinin mühendisi Faik Bey’in pantanal kedisine, Çırağan Sarayı’nın Londra’da unutulan limonluğundan bankacı Pierre-JulienRene du Parquet’nin Eyüp’te Mısır akbabası avına, Mehmet Tahir Münif Paşa’nın doldurulmuş ayısından Namık Kemal’in baykuşlarına, Hamamizade İhsan Bey’in Hamsinamesi ’nden Sait Faik Abasıyanık’ın dülgerbalığına, Karl Eduard Hammerschmidt’in trilobitlerinden Walther Penck ve Hamit Nafiz Pamir’in Darülfünûn’da ilk jeoloji ve paleontoloji derslerine, Reichstag yangınından 1933 Üniversite Reformu’na, Süleymaniye Biyoloji ve Yüksek Ziraat enstitülerinden Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’ne Türkiye’de botanik, zooloji, jeoloji ve paleontolojinin tarihsel gelişimi, insanlar, mekânlar ve anılar penceresinden anlatılıyor.
Kitaptaki Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi bilim insanlarının ortak noktasının “sistematik yaratıcı düşünme” olduğu görülüyor. Öğreticiler olarak adlandırılabilecek bu insanlar, doğada meydana gelen olayları merak etme ve sorgulama niteliklerini taşıyor. Öğreticiler –muallim, müderris, öğretmen ve üniversite öğretim elemanı– için “doğru bilgi” ön plandadır ve doğa bilimleri eğitimi ve öğretiminde “yenilenme ve yaratıcılık” temel hedefleri arasındadır. Başta Kıta Avrupası olmak üzere dünya üzerindeki doğa tarihi müzeleri ile hayvanat ve botanik bahçelerindeki izlenimlerini, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi okuryazar kitlesi ve öğrencilerine seyahat notlarıyla aktaran elçi, aydın, yazar ve gazeteciler de unutulmuyor. Jeoloji ve paleontolojinin Çekiç’i, botanik ve zoolojinin Mercek ’i, doğa bilimcilerin Yelkovankuşları ile tarihte bir bilimsel yolculuk… (arka kapaktan)
Maurice Maeterlinck
Gündelik Hayatın Trajedisi
çev. Yunus Çetin
Dergâh Yayınları
Haziran 2022
92 s.
"Hükümlerini kavrayamadığımız büyük bir yargıcın indireceği elin altında, hiçbir şey söylemeksizin yaşar ruhumuz. Fakat vereceği hesabın mahiyeti nedir? Bunu belirleyecek ahlak yasasını nerede aramalı? Düşüncelerimizin çok ötesindeki diyarlarda hüküm süren gizemli bir ahlak var mıdır? En saklı arzularımız, gözle göremediğimiz merkezi bir yıldızın güçsüz gezegenleri midir? Varlığımızın merkezinde şeffaf bir ağaç mı vardır, bütün eylem ve erdemlerimiz o ağacın kısa ömürlü çiçekleri ve yaprakları mıdır? Aslında ruhumuzun hangi kötülüğü işleyebileceğinden haberdar olmadığımız gibi, daha yüksek bir zihnin veya başka bir ruhun huzurunda ne sebeple yüzümüzün kızaracağını da bilmeyiz; gelgelelim hangimiz saf sayar kendini, hangimiz o gelecek yargıçtan korkmaz? Başka ruhlardan korkmayan bir ruh gösterebilir misiniz?"
Alexandre Lacroix
Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır
çev. Hazal Çelik
Say Yayınları
2022
104 s.
Samimiyetle itiraf etmeliyiz ki Dünya üzerindeki varoluş nedenimizi bilmiyoruz. Evrenin ve yaşamın bilmecesinin çözümü insan bilmecesinin çözümünden daha gizemli. Peki bu, umutsuzluğa düşmek için bir sebep mi? Aksine, bu belirsizliğe güvenebiliriz. “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir,” diyen Sokrates, “Ne biliyorum?” diye soran Montaigne bize yol gösterici oldular. Ben de antikçağ şüphecilerinin, haksızlık yapılarak değeri bilinmeyen bu filozofların öğretilerini takip ederek zamanımıza uyarlanmış bir ahlak felsefesi geliştirmeye çalıştım. Eserin tamamında eksiksiz şekilde açıklanan bu felsefenin dört kuralı var: Hayali bir hedef peşinde koşarak hayatını boşa harcama; asla seçim yapma; her zaman en büyük arzuna itaat et; bu dünyanın görünüşlerine elinden geldiğince hayran ol.
Türkan Elçi
Mavi Karga
Doğan Kitap
Temmuz 2022
168 s.
“Balinanın karnında sürüp giden günlerde kimisi pembeye, kimisi yeşile, kimisi sarıya, kimisi de mora, turuncuya dönüşmeye başlayan rengârenk bir kuş ordusuyduk artık. Rüzgârın ardından sökün eden yağmurun yıkadığı tüylerimizden akan renkli sular, göğün boşluğundan yerin yüzüne sağanak halinde iniyordu. Işık huzmeleri, göğü ve yeri birbirine bağlayan bir sütuna dönüşmüştü. Acı çığlıklarla sallanan gök bir daha yere düşmeyecekti. Ve dünya artık siyah beyaz değildi.”
César Aira
Müzikli Beyin
çev. Saliha Nilüfer
Kolektif Kitap
Haziran 2022
280 s.
"Tanrı’nın doğum gününü kutlayan maymunlar, varoluşunu sorgulayan çömleçikuşu, Mona Lisa’nın dünyaya yayılıp kendilerine yeni hayatlar kuran boya partikülleri, yolunu kaybetmiş çizgi roman serserileri, gezici sirklerin doğaüstü yaratıkları… Aira’nın hikâyelerinde tüm bu tuhaf karakterler, gündelik hayatın sıradanlığı içinde ete kemiğe bürünüyor."