ÇEKÜL Vakfı doğa, kültür, eğitim, tanıtım ve örgütlenme başlıkları altında yürüttüğü çalışmaları ve ağaçlandırma projelerini Adalet Çavdar'a anlattı...
07 Mart 2019 11:00
ÇEKÜL 1970’lerde Safranbolu’da koruma hareketiyle başlayan bir yapılanma. Bilim insanlarından sanatçılara, araştırmacılara kadar pek çok meslekten insanın içinde bulunduğu bu kurum 1990’lı yıllara gelindiğinde kalıcı faaliyetler yürütmek adına ÇEKÜL Vakfı adı altında kurumsal bir yapı hâline dönüşmüş. Doğa, kültür, eğitim, tanıtım ve örgütlenme başlıkları altında çalışmalarını yürüten vakıf Türkiye’nin her yerinde çevre bilincini arttırmak adına hem eğitmen hem yetişkin hem çocuk eğitimleri veriyor.
ÇEKÜL Vakfı Genel Müdürü S. Yeşim Dizdaroğlu ile ÇEKÜL’ün verdiği eğitimleri ve şu an sürdürdükleri Bilgi Ağacı projesini konuştuk.
1990 yılından bu yana içinde bulunduğunuz temel çalışma alanları nelerdir?
Doğal kaynakları, kültürel mirası ve insanı bir bütün olarak gören ÇEKÜL Vakfı, doğal ve kültürel çevreyi korumak için “kent-havza-bölge-ülke” ölçeğinde projeler geliştiriyor. Doğal ve kültürel varlıkların sürekliliğini ülke gündemine taşımak ve “kültür öncelikli bir Türkiye” politikası oluşturmak için “kamu-yerel-sivil-özel” kesimlerin bir arada çalışma kültürünü yaygınlaştırmayı ve pekiştirmeyi sağlayacak çalışmalarını beş ana başlıkta yürütüyor: Doğa, kültür, eğitim, tanıtım ve örgütlenme. Bu ana başlıklar içinde kırsal miras, arkeolojik miras, endüstri mirası, kent envanterleri, kent ve ihtisas müzeleri, yeraltı mirası, kent atölyeleri, kültür öncelikli stratejik planlama, kültür rotaları, somut olmayan kültür, arşiv-belgeleme-yayın gibi çeşitli konularda projeler üretiyor; projelerini uygulamaya döküyor.
Her hafta ÇEKÜL Evinde, tarihi kentlerin temsilcilerini misafir ettiği “Çarşamba Kent Toplantıları”nda, gönüllü uzmanlarla kentlerde koruma çalışması yürüten ekipleri bir araya getiriyor. Masa başında başlayan teknik tartışma ve çözüm süreçleri, alan incelemeleri eşliğinde ve koruma ilkeleri göz önünde bulundurularak hazırlanan raporlar, görüşler yerelde çalışan ekiplere yol göstermesi için teslim ediliyor; süreç takibi yapılıyor.
Geleneksel çarşılarda koruma, mahalle canlandırma, kaleler ve çevre düzenleme çalışmaları, kentsel tasarımlar, eski-yeni kent dokularının entegrasyon süreçleri, tarihi yapılarda işlevlendirme, kent-kır bağlantısının kurulması gibi konulardaki uzmanlıklarını yerel yönetimlerle, sivil örgütlerle, üniversitelerle, öğrencilerle paylaşıyor; yöntem ve strateji oluşturmalarına destek oluyor.
Tüm bu süreçlerde elde edilen kazanımlar, yöntemler bazen raporlar, bazen de kılavuz kitaplar aracılığıyla belgelenerek paylaşıma açılıyor.
ÇEKÜL Vakfı, 2000 yılında kurulmasına önderlik ettiği Tarihi Kentler Birliğinin de aynı zamanda danışmanlığını yürütüyor.
Türkiye’de yaklaşık 50 yıllık bir geçmişi olan kültürel mirasın korunması mücadelesi ile ÇEKÜL Vakfının geliştirdiği yöntem ve politikalar, uygulama örnekleri eşliğinde MİRAS adıyla kitaplaştırıldı. Alanın uzmanlarının tanıklık ve katkılarıyla, koruma tarihinden arşiv değeri taşıyan bilgi ve belgelerle kaynak niteliğindeki kitap, ÇEKÜL Vakfının doğasıyla paralel, geniş kapsamlı ve çok bileşenli bir çalışmanın ürünü.
ÇEKÜL Akademi yerel yönetimlere kadar ulaşıyor ve eğitimler veriyor. Biraz ondan bahseder misiniz?
Türkiye'nin kültürel miras alanında uzmanlaşmış ilk ve tek sivil eğitim kurumu olan ÇEKÜL Akademi 2009 yılında kuruldu. Kültürel ve kentsel koruma alanında eğitim programları düzenleyerek, kimlikli kentler oluşturmada önemli sorumluluk taşıyan yerel yönetimlerin uzmanlarını hedef alıyor. Uygulama, aktif katılım ve grup içi paylaşımlara dayanan programlar; güncel koruma yaklaşımları ve ilkelerinin yerel kadrolara aktarılmasını sağlıyor. Eğitim programları, koruma alanlarında görev yapan teknik uzmanların ihtiyaçlarına göre belirleniyor ve geliştiriliyor. Tarihi Kentler Birliği üyesi olan belediyelerden uzmanların katıldığı eğitimlerde, müzelerdeki işletme politikalarından koruma kurulları ve koruma mevzuatına kadar pek çok eğitim başlığı bulunuyor. Akademi, Kalkınma Ajansları ile de eğitim çalışmalarını sürdürüyor.
ÇEKÜL Bilgi Ağacı projeniz var. Bu proje kapsamında öğretmenlere, öğrencilere ve kurumlara eğitimler veriyorsunuz. Bu projenin çalışmaları nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?
ÇEKÜL, doğal ve kültürel mirasın korunmasının ve yaşatılmasının, ancak genç kuşakların bu değerleri tanımaları ve sahiplenmeleriyle mümkün olabileceğine inanıyor. ÇEKÜL Vakfının 28 yıldır Anadolu’da yürüttüğü çalışmalardan edindiği bilgi ve tecrübeyi, çağdaş eğitim yöntemleriyle birleştirerek öğrenci ve öğretmenleri doğal ve kültürel mirası farklı yönleriyle keşfetmeye teşvik ediyor. Hedef kitlemiz öğrenciler, öğretmenler ve kurum çalışanları. Her biri için doğal ve kültürel mirasın korunmasına yönelik atölye içerikleri geliştirerek uyguluyoruz.
Örnek vermek gerekirse; öğretmenlere yönelik hazırladığımız “Ağaçların Diliyle Kentim” eğitim programı, kentlerde büyüyen çocukların, doğadaki değişimleri yakın çevrelerinde izlemelerini sağlamayı amaçlıyor. Biz öğretmenlerle çalışıyoruz; öğretmenler de eğitim dönemi süresince okullarında uygulama yapıyor. Hem öğretmenler hem de öğrencilere yönelik geliştirdiğimiz “Endüstri Mirası” eğitim programı; insanın doğayla ilişki kurarak ürettiği kültüre, edindiği bilgiye ve yaptığı buluşlara bir bütün olarak ve eleştirel perspektifle yaklaşmayı amaçlıyor.
Her yıl Ödemiş’e bağlı Birgi’de, Birgi ÇEKÜL Evinde gerçekleştirdiğimiz yaz okulunda, Birgi’de yaşayan çocukların bilişsel, duyusal ve sosyal becerilerini destekleyerek, yaşadıkları kentin kültürel ve doğal mirasını tanımalarını ve koruma bilincini yaşayarak öğrenmelerini amaçlayan atölyeler gerçekleştiriyoruz. 7-11 yaş grubu çocuklara yönelik gerçekleştirilen bu atölyelerde çocuklar, geleneksel motifler, kent haritası, kroki, illüstrasyon, hayvan hakları, geri-dönüşüm gibi konular ve kavramlarla tanışarak, yaratıcı çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Detaylı bilgi edinmek isteyenler için sitemizdeki Bilgi Ağacı linkimizi paylaşabiliriz:
Özellikle hızla betonlaşan yaşam alanlarında, çocukların yaşamlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hem eğitim kurumları hem aileler bu konuda ne yapmalı?
Sizin de belirttiğiniz gibi; son yıllarda çocukların doğayla ilişkisinde radikal bir değişiklik oldu. Çocuklar, iklim değişikliği ya da yağmur ormanlarındaki biyolojik çeşitlilik kaybı gibi doğal çevrenin karşı karşıya olduğu küresel tehditler hakkında daha fazla bilgi ediniyorlar ancak yanı başlarındaki doğadan habersizler. Yaşadıkları kenti hangi türlerle paylaştıklarını, yedikleri sebzelerin nereden geldiğini, kentlerine gelen göçmen kuşları, bölgelerine özgü ağaç ve ot türlerini bilmiyorlar. Bu konuda hem ebeveynlerin hem de eğitimcilerin yapabileceği çok şey var. Üstelik doğada olmak için mutlaka “vahşi doğa”ya gitmeye gerek yok. Bazen evin yakınındaki ya da okul bahçesindeki tek bir ağaç bile doğayı keşfetmede önemli olabilir. Çocuklar ağacı merak ederek, beş duyularıyla tanımaya çalışarak, ağacın üzerinde hangi türlerin yaşadığını araştırarak, o ağacı hangi kuşların ziyaret ettiğini gözlemleyerek yaşadıkları kent hakkında çok şey öğrenebilir. Aileler mümkün olan her fırsatta çocuklarıyla birlikte doğal alanlara gidebilir, çocuklarının merak duygularının doğa tarafından tetiklenmesine izin verebilir.
Doğa/çevre konusu sadece hayat bilgisi ve fen bilgisi derslerini ilgilendiriyormuş gibi gözükse de doğa her disiplini barındıran yaşam bilgisini içerir. Öğrenciler matematik derslerinde soyut ve kendi yaşamlarıyla bağlantısı olmayan hesaplamalar yerine, evde ne kadar su tükettiklerini araştırabilirler ya da yedikleri hamburgerin karbon ayak izini hesaplayabilir. Coğrafya ve tarih derslerinde doğanın kültürle olan ayrılmaz ilişkisini sorgulayabilir. Böylece doğa çocuklar için soyut, uzak, sadece televizyondaki belgesellerde izledikleri bir olgu olmaktan çıkıp, her an yaşamlarının içinde olan ve kendilerinin de bir parçası olduğu bir gerçeklik haline gelebilir.
Türkiye’de hızla büyüyen doğa ve doğal yaşam varlıklarına karşı olan tahribatı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir eğitim ve sosyal bilgi insanların yaşadıkları yere ve beraber yaşadıkları canlılara daha saygılı olmalarını sağlar? Hukuken verilen cezalar yeterli mi, caydırıcı mı?
Tüm dünyada büyüyen tahribat dememiz daha doğru olur. Konuyu küresel boyutta ve bilimsel olarak ele almalıyız. Bu sorunun tek bir cevabı, ne yazık ki yok. Ödüllendirme ve cezalandırma önleyici olabilir ama gittikçe artan şiddet eğilimine çözüm değil. Şiddet eğiliminde artışın çok yönlü ele alınması gerekiyor. En temelde ise “eğitim” bütüncül olarak ele alınmalı insanları ve/veya bir canlıyı “eğitmek” ne demek onu sorgulamalıyız. Eğitim anlayışının süreç odaklı ve bütüncül bakış açısıyla tekrar ele alınması gerekiyor.
Bu soruda geçen “nasıl bir eğitim” sorusunun cevabını yukarıda cevaplandığını düşünüyoruz.
ÇEKÜL hem doğal mirası, hem kültürel mirası korumak ve bilgilendirmek adına çalışmalar yapıyor. Nasıl bir örgütlenme yapınız var, bağışçılarınız ve destekçileriniz kimler?
Toplum yararına yapılan çalışmalar, her kesimden insanın katkısı ve işbirliğiyle gerçekleşir. Doğal ve kültürel mirası koruma ve yaşatma çalışmalarının ana kaynağı da, aynı amaç doğrultusunda bir araya gelen ve sorumluluk üstlenen kişi ve kuruluşların gönüllü katılımlarıdır. ÇEKÜL gerçekleştirdiği tüm çalışmalarda, öncelikle yereldeki farklı toplum kesimlerini bir araya getirir. Çalışmanın hedefleri, takvimi, yol haritası, eylem planı ve kaynak yönetimi ÇEKÜL’ün önderliğiyle belirleniyor. ÇEKÜL’ün uzman gönüllüleri, bilgi ve birikimleriyle projelere katkı sağlıyor. Çalışmaların eşgüdümü, Anadolu'nun dört bir yanına dağılmış olan ÇEKÜL gönüllüleri, yurt içi ve yurt dışı temsilcilikleri aracılığıyla sürdürülüyor.
ÇEKÜL, Anadolu kentlerinde gerçekleştirdiği çalışmalarda, yerinde korumanın gerekliliğine dikkat çeken, model sunan ya da geliştiren, eşgüdümü sağlayan, eğitim ve danışmanlık veren çalışmalar yapıyor. Tüm çalışmalarda yerel halkın varlığını temel alıyoruz. Bireylerin kendi sorunlarına sahip çıkarak örgütlenmelerini ve kendi çözümlerini üretmelerini teşvik ediyoruz. Bu nedenle ÇEKÜL’e ulaşan doğal ve kültürel değerlerin tahribatı hakkındaki bilgiler önce inceleniyor ve yerelde örgütlü bir çalışmanın olup olmadığı araştırılıyor. Ardından konuyla ilgili uzman görüşü varsa paylaşılıyor ve yerelde ilgili kurumlardan bilgi alma yöntemleri ve varsa ÇEKÜL temsilci ve gönüllülerinin konuya müdahil olmaları sağlanıyor.
Biliyorsunuz sivil toplum örgütleri maddi ve manevi desteklerle ayakta kalabiliyor. Bağış yapmak isteyenler, düzenli genel bağış, eğitim bağışı (https://www.cekulvakfi.org.tr/bagis ), ÇEKÜL Dükkan ürünleri (www.cekuldukkan.org ), fidan bağışı gibi yolları tercih ederek doğal ve kültürel mirasın korunmasına destek olabiliyor.
Özel sektörle de ağaçlandırma ve eğitim çalışmaları yürütüyoruz.
ÇEKÜL Vakfı ağaçlandırma çalışmaları da yapıyor. Yedi Ağaç Ormanları Programı nasıl uygulanıyor?
Her birimiz yılda en az yedi ağaç tüketiyoruz. ÇEKÜL 7 Ağaç Ormanları Programı, tükettiğimiz ağaçları doğaya geri kazanma olanağı sağlıyor. İnsanların doğa üzerinde yarattığı baskı her geçen gün artıyor. Tüketim alışkanlarımızı doğadan yana değiştirmemiz gerekiyor. Bunun içinde plastik tüketiminden karbon ayak izimize kadar pek çok etken var. ÇEKÜL 1992 yılında Kavacık’ta bir alanı “92 Ormanı Projesi” kapsamında ağaçlandırdı. Yoğun ilgi gören ve 22 bin İstanbullunun katılımıyla bir ay süren bu ağaçlandırma seferberliğinin devam etmesi için 1994 yılında 7 Ağaç Ormanları Programını başlattı. Yaşamsal kaynakların dengeli kullanımı ve sürekliliği için, tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerektiği bilincini uyandırmak ve fidan dikme fikrini özendirmek, bir davranış alışkanlığı yaratmak bu programın başlıca amacı. Özel günlerimizdeki hediye tercihlerimizi doğadan yana kullanmaya teşvik eden 7 Ağaç Ormanları Projesi, Türkiye’de binlerce kişi, aile, kurum, şirket tarafından destekleniyor. Bugüne kadar yaklaşık 900 bin doğaseverin desteğiyle dikilen fidanların sayısı 50’nin üzerinde farklı sahada 4 milyonu aştı.
2019 boyunca başlatmayı planladığınız başka projeleriniz var mı? ÇEKÜL’ün programında neler var?
ÇEKÜL Kent Çalışmaları ekibi, 2019 yılında koruma yaklaşımlarını büyük ölçüde şekillendiren kültür odaklı dönüşümün, kırsal yerleşkelere etkisini değerlendirmeyi amaçladığı bir araştırma projesi yürütmeye başladı. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki kırsal yerleşimlerde yerel aktörlerin katkısıyla saha çalışmaları yürütülecek. Projede tarım üretimindeki değişim; kırsalda koruma politikaları, turizm, yeni örgütlenme şekilleri, kültür üretimi başlıklarında incelenecek.
Eğitim alanında ise yeni programlar uygulamaya başlayacağız. Bunlardan ilki ortaokul öğrencilerine yönelik hazırladığımız Doğadan Gelen İlham: Biyomimikri Atölyesi. Biyomimikri, doğadan ilham alarak günlük hayatımızı kolaylaştıran araç ve gereçlerin icat edilmesi, doğadaki yaratıcılığın teknolojiye yansımasını anlatan bir kavram. Örneğin, Wright kardeşler güvercin kanadından esinlenerek ilk motorlu uçağı yapmışlardı. Bu atölyede; doğanın yüzyıllardır kusursuz şekilde işleyen ve ortaya çıkan her problemi kendi sistemi içinde nasıl çözdüğünü çocukların anlamalarını hedefliyoruz. Genç kuşakların doğanın bir yol gösterici olarak yaşamın devamlılığındaki önemini fark etmeleri ve “biyomimikri” kavramını ile tanışmalarını istiyoruz. İkincisi ise “Yapıların Diliyle Kentim: İstanbul Eğitim Kiti”. 5-12’inci sınıflara yönelik geliştirdiğimiz eğitim kitinde yer alan uyarıcı sınıf içi ve dışı etkinliklerle, öğrencilerin İstanbul’un tarihi, arkeolojik ve mimari mirasını tanımalarına, geçmiş ile bugün arasında kalıcı bağlar kurmalarına katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
ÇEKÜL’ün 7 Bölge 7 Kent Projesi ile koruma altına alının Ödemiş’e bağlı Birgi’de, 1998 yılından bu yana çalışıyoruz. Birgi ÇEKÜL Evi çatısı altında Ödemiş Halk Eğitim Merkezinin desteğini alarak Birgili kadınları biraraya getirdik. Kadınlar artık kendi üretimlerini yapmaya başladı. El işi kursları, seminerler, sergiler, koro gibi farklı etkinlikleri hep birlikte düzenliyoruz. Kadın emeğinin görünür olması ve yerel üretim desteklenmesi için organizasyon, satış ve tanıtım desteği veriyoruz. Kadınların Birgi’yi anlatan motiflerle tasarladığı ürünler www.cekuldukkan.org adresinde satılıyor. Bu yıl ise, poşet yasağıyla birlikte file çanta üretimi hızlandı.