Mültecilere yardım çalışmaları konusunda tecrübeli yazar Onjali Q. Raúf, Afganistan’daki durum kötüleşirken neler yapabileceğimize dair görüşlerini paylaştı. Ayrıca 6-8 yaş aralığına yönelik küçük bir İngilizce kitap listesi...
28 Ekim 2021 16:45
You can’t speak of it.
It is the unspeakable.
You can’t say it.
It is the unsayable.
You can’t say what you know.
It is the unknowable. [1]
Michael Rosen
Son aylarda tüm dünya ve haber kanalları saldırgan, son derece nefret dolu ve azimli bir gücün bir ülkeyi ne kadar hızlı bir şekilde yeniden işgal edebileceğini ve kendi halkını yeniden hapsedebileceğini görmüş oldu. Kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere…
Bu esnada çocuklarımız ve biz Taliban hâkimiyetindeki Afganistan’dan kurtulma umuduyla hareket halindeki uçaklara tutunmaya çalışan insanların nasıl vurulduğuna şahit olurken, ön saflardaki mülteci kurtarma ekipleri olacaklara karşı hazırlandılar.
Yalnızca kaçıp mülteci kamplarının güvenli kollarına ulaşmaya çalışan canlara yardım etmekle kalmayıp aynı zamanda Avrupa’daki kamplarda bulunan ve sevdiklerinin geleceği için her zamankinden daha fazla endişeli yüzlerce Afganistanlı kadını, çocuğu ve erkeği sakinleştirmeye çalışıyorlar. (Önemli bir hatırlatma: Afganistan’daki savaşlar, bombardımanlar ve işgaller 20 sene önce mucizevi bir biçimde aniden bitmedi. Son 20 yıl boyunca devam etti. Sadece artık TV ekranlarında yeniden gösterilmeye başlandı.) Üstelik bunu, dünya liderlerinin pek çoğunun çok az sempati göstereceğini, çok az kaynak ve yardım sağlayacağını iyi bildikleri halde yapmak zorundalar.
Bütün bunlar benim diyenin bile ümitsizliğe kapılması için yeterli. Bilhassa dejavunun bizi ele geçirdiği hissiyle uyuştuğumuzda yahut karamsarlığa kapılıp çaresiz hissettiğimizde…
Tüm bu duygularla başa çıkmamızın tek yolu harekete geçmek. Üstelik bunu hepimiz yapabiliriz. Her birimiz harekete geçebiliriz. Buradaki gibi, İngiliz hükümetini sınırlarını mültecilere kapalı tutan politikasını değiştirmeye çağıran, yahut buradaki gibi şu anda en yüksek risk grubu olan kadın ve kız çocuklarını korumaya yönelik dilekçeleri imzalayarak harekete geçebiliriz.
Birleşik Krallık’ta mültecileri karşılamak ve gözetmek için çalışan Kent Refugee Action Network, Islington Centre for Refugees and Migrants gibi organizasyonlara desteğimizi artırarak harekete geçebiliriz.
Safe Passage gibi lobi gruplarına katılabilir, dev kukla kız Amal’ın neden Suriye’den İngiltere’ye sekiz bin kilometre yürüdüğünü çocuklarımıza anlatabilir, onu karşılama etkinliklerinde bulunabiliriz. (The Walk ile ilgili buradan bilgi alabilir, bu şahane inisiyatifin sunduğu eğitim-aktivite paketlerine ulaşabilirsiniz.)
Ayrıca çocuklarımızın halihazırda olan bitenle ilgili duyup gördüğü şeylere ilişkin sorularına cevap vermek üzere de harekete geçebiliriz; anlayıp empati kurmaları için kitapların ve hikâyelerin evrenini sunarak.
Sita Brahamachari’nin Red Leaves’i, Benjamin Zephaniah’ın Windrush Child’ından (Sığınmacı Çocuk, çev. Tonguç Ok, Kor Yayınları) Frank Cottrell-Boyce’un The Unforgotten Coat’una (Benim Adım Hiç Kimse, çev. Arif Cem Ünver, Tudem Yayınevi) AM Dassu’nun Boy, Everywhere’ine, Catherine Bruton’un No Ballet Shoes in Syria’sına, Michael Rosen’in On the Move: Poems about Migration’ını ve daha fazla hikâye yanıtlarla beraber çocukları bekliyor.
Çünkü bundan 20 sene sonra iktidar kürsülerinde yerlerini alacak olanlar küçüklerimizdir.
Onların merakına, öğrenme ve anlama arzusuna eğilmemizin, bugün dünyamızın fena halde ihtiyaç duyduğu cömert, açık yürekli ve içtenlikle anlayışlı liderlerini ortaya çıkardığını görmek ne güzel olurdu!
Bu ümitle, bütün bunları yapabilmemiz için yardımcı olabilecek, 6-8 yaş arasına hitap eden kitapların bazıları aşağıda listeleniyor.
İdris, bütün kalabalıklığına karşın herkesin yalnız olduğu bir mülteci kampında yaşamaktadır. Kampta ne içinde yüzülecek denizler, nehirler ne de gölge veren ağaçlar vardır. Bir gün çerçöpün içinde küçük ve parlak bir şey belirir: Böcek büyüklüğünde, parıldayan bir ışık, doğru kişiyi bulduğunda, ona mülteci kampından önceki yaşamının hatırasını, ona biraz olsun umut verecek hatırayı anlatacaktır.
Bir gece parıltı önünde belirdiğinde İdris ona bir hatıra vermesini bekler, ancak hiçbir şey belirmez. Çünkü İdris mülteci kampından başka hiçbir yerde yaşamamıştır. Ancak parıltı İdris’e bir hatıra yerine bir söz verir.
Grahame Baker Smith’in insanı saran, kolay kolay unutulmayacak çizimleri bu kasvetli ortamın ümitvar öyküsüne eşlik ediyor: Derin mavi ve karaların arasında ışıklar içindeki ormanlar ve maceracı denizcilerle dolu parıltılı denizler.
Zana Frallion mülteci çocuklarla ilgili The Bone Sparrow adında bir yetişkin kitabının yazarı. Bu resimli kitapta ise mültecilerin kötü yaşam koşulları hakkında umut ve hafızanın dengeli ölçüsüyle genç okurlara bilgi veriyor.
Bir gün Lily kumsalda oyun oynarken birkaç kutup ayısının buz parçaları üzerinde yüzdüğünü fark eder. Kutup ayıları kıyıya ulaştıklarında buz eridiği için yaşayacakları hiçbir yer olmadığını anlarlar. Neyse ki Lily’nin nereye gidebileceklerine dair bir fikri vardır: Onları evine davet eder.
Şaşkına dönse de her işin altından kalkan annesi kutup ayılarına evdeki tüm balık filetosu ve patates kızartmalarını ikram eder.
Fakat sonraki gün Lily kutup ayılarını şehre götürdüğünde herkes o kadar da heyecan duymaz, hatta bazıları kabalık eder. Yine de zaman içinde bütün kutup ayıları inşaatçı, öğretmen, postacı, şarkıcı, dansçı ve futbolcu gibi meslekler edinir ve hepsi yeni bir ev buldukları için mutludur.
Bu ilginç, eğlenceli, hoş resimli kitap kuzey kutbundaki erozyon, hayvan nesli koruma ve göç konularını güzel bir hikâyede birleştiriyor. Sheibani’den etkileyici bir ilk kitap. İllüstrasyonlarıyla küçüklerin favorisi olacağından eminiz.
My Name is not Refugee
Kate Milner
(2018 Klaues Flugge Ödülü’nün sahibi.)
Bir gün bir anne küçük oğluna arkadaşlarına veda edip evi terk etmeleri gerektiğini söyler. Çeşmeler kurumuş, her yer çöple dolmuş, etraf tekinsiz olmuştur. Çok uzun bir yolu yürümek zorundadırlar.
Yolculuk esnasında küçük çocuk enteresan şeyler görüp farklı diller duyar. Tuhaf yerlerde uyur, acayip şeyler yer. Bu bazen heyecan vericidir, bazen ürkütücü, ama daha ziyade sıkıcı. Yerleşmek için güvenli bir yere ulaştıklarında çocuk diğer çocukların ona “mülteci” diye seslenebileceklerini biliyordur. Oysa bu onun gerçek ismi değildir.
Net, canlı illüstrasyonlar mülteci krizini anlatan bu yalın, dokunaklı kitabı tamamlıyor. Küçük çocuğun yolculuğunun her aşamasında genç okurlara yersiz yurtsuz bir çocuğun yaşayabileceği zorluklarla ilgili zorlukları düşündüren, doğrudan sorular soruluyor.
The Journey
Francesca Sanna
(2017 UKLA Kitap Ödülü, Klaus Flugge Ödülü ve CILIP Amnesty Honour sahibi.)
Genç bir ailenin güvenli yaşamı, savaş kapıya dayanıp da karanlığı yaşamlarının üzerine çöktüğünde altüst olur. Onları güvenlik arayışıyla kaçışa zorlar. Bir çocuğun gözünden anlatılan hikâyede yeni bir ev arayışıyla tepeleri, ormanları, devasa duvarları, fırtınalı denizleri aşarken hem ürkütücü hem de büyüleyici şeylerle karşılaşırlar.
Her şeyi geride bırakıp yabancı ve farklı bir yere ulaşmak için kilometrelerce yol almak nasıl bir şeydir? Bu fevkalade dokunaklı hikâye mülteci kavramını gerçekçi biçimde ele alarak anlaşılır bir dille aktarıyor. Renk ve ışık oyunlarıyla dolu, çarpıcı derecede güzel illüstrasyonlar anlatıcının tüm duygularını aktarmasını sağlıyor.
Zamansız ve mekânsız kurgusu The Journey’i evrensel kılıyor. Belirsizlik korkusu geleceğe dair umut ve hayallerle dengeleniyor.
Komşu evlerine yeni bir aile taşındığında Joe’nun annesi onların çok uzun bir yoldan gelen sığınmacılar olduklarını söyler. Fakat Joe annesinin sözünü “sessizlik arayanlar” olarak anlar.
Joe kalabalık şehirde sessizlik arayacak olmaktan duyduğu heyecanla yeni komşularıyla arkadaş olur ve ona arayışında elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışır.
Bu, geçmişleri ne kadar farklı olursa olsun, iki çocuk arasındaki duygudaşlık ve anlayışı temel alan, kelimelerden ve vaatlerden azade bir arkadaşlık hikâyesidir. Aynı zamanda cesur ve çocuk dostu illüstrasyonlarla şehir hayatının hareketliliğini ve çeşitliliğini aktarmaktadır.
Azzi ve ailesi ülkeleri savaşta olduğu için evlerinden kaçmak zorundadır. Azzi bildiği, sevdiği her şeyi, anneannesini dahi ardında bırakacaktır. Üstelik yeni, yabancı bir ülkeye ulaştığında bir sürü yabancının arasında yaşamak ve yeni bir dil öğrenmek zorunda kalacaktır. Burada her şey farklıdır. Ancak Azzi dirayetli ve cesurdur; zaman içinde bu güvenli ülkedeki yaşamına adapte olmanın bir yolunu bulur.
Bu bir mülteci ailenin grafik roman tarzında yazılmış, farklı yaşlardan genç okurlara hitap eden, dokunaklı masalıdır. Güzelce resmedilerek Azzi’nin kayıp ve yer değiştirmeye dair hislerini bizi içine çeken, sürükleyici bir biçimde anlatıyor.
The Day War Came
Nicola Davies / Rebecca Cobb
Bir gün küçük bir kız, okulunun bombalanacağından ve şehrinin harabeye döneceğinden bihaber okula gider. Korkmuştur. Yollar boyunca tarlaları, dağları aşarak, otobüsle, battı batacak bir tekneyle, ta ki yeni bir ülkeye ulaşana dek kaçar. Fakat savaş orada da yakasını bırakmaz: Savaş kalbindedir, yeni ülkenin insanlarının ondan kaçırdığı gözlerinde.
Daha fenası, küçük kız bir okul bulduğunda öğretmen sandalye olmadığı için onu geri gönderir. Gel gör ki, küçük bir oğlan onu yalnız ve ürkmüş bir halde bulur. Onun için bir sandalye bulduğunu söyler. Bu diğer çocuklara da ilham verir ve hepsi birer sandalye daha getirirler. Böylelikle herkesin oturacak yeri olur.
Bu üzücü resimli kitap savaştaki insanların, bilhassa çocukların yersiz yurtsuz kalışını, evlerini terk etmek zorunda kalarak yaşadıkları travmayı mükemmel bir biçimde anlatıyor. Rebecca Cobb’un duygusal illüstrasyonları küçük kızın mutsuzluğunu korkutmadan aktarıyor. Yalın ve etkileyici, şiirsel bir metin.
Ballerina Dream
Michaela and Elaine DePrince / Ella Okstad
Michaela DePrince’in ilham veren hayat hikâyesi oldukça meşhur: Savaştan çıkmış Sierra Leone’de doğuyor, çok küçükken Elaine DePrince tarafından evlat edinilip Amerika’ya götürülüyor. Henüz yetimhanedeyken gördüğü bir balerin resminden etkilenip, yeni evi Birleşik Devletler’de bale okuyup siyahi genç kızlara istedikleri kişi olabileceklerine dair ilham veren, ünlü bir balerin oluyor.
Michaela’nın bu çarpıcı ve iç ısıtan hikâyesinin bu yeni, kısa ve kolay erişilebilir versiyonu daha genç okurlar için hazırlandı ve Ella Okstad tarafından güzel bir biçimde resmedildi. Hayallerine inanmak ve onları gerçek kılmak için çok çalışma mesajları, en az yetişkin versiyonunda olduğu kadar güçlü biçimde veriliyor. Elaine evlat edindiği çocuklarını sevgi dolu bir ailede büyütüp destekleyerek hayallerine ulaşmalarını sağlıyor. Bu bütün ebeveynlerin gözlerini yaşartacaktır.
Refuge
Anne Booth / Sam Usher
Bu harika kitapta bir eşeğin gözünden Mary ve Joseph’in bebekleri İsa’nın can güvenliği için Mısır’a iltica etmelerini okuyoruz. Ailecek güvende kalabilmek için yabancıların hoşgörüsüne her zamankinden daha fazla ihtiyaçları var.
İllüstratör Sam Usher sahneleri donuk grilerde patlayan sarılarla resmediyor. Ay ışığı, yıldızlar ve Üç Bilge Adam’ın altını. Son sahnelerde güneş yeni ülkelerinde nihayet yükselirken sayfalar da aydınlanıyor.
Muhteşem çizimler ve Booth’un eksiltili, şiirsel cümleleri hazine değerinde bir Noel kitabı ortaya çıkarıyor.
Her kitabın 5 pound’luk kısmı War Child derneğine aktarılıyor.
The Colour of Home
Mary Hoffman / Karin Littlewood
Hasan okulun ilk gününde Somali’deki evini ve ailesini resmeder ancak resme askerler, ateşler, mermiler de ekler. Somalili bir çevirmen ona amcasının ölümünden ve ailesinin Mogadishu’dan kasvetli İngiltere’ye kaçışından duyduğu hislerini anlatan bu resmi açıklaması için yardım eder.
Hasan’ın bir sonraki resmi umudu ve Britanya’daki yaşamına duyduğu ilgiyi yansıtan renklerle doludur. Çarpıcı suluboya çizimlerle hayat bulan, etkileyici olduğu kadar iyimser de bir hikâye.
•
çev. ECE CİTELBEG
[1]
Bunu konuşamazsın.
Bu konuşulamaz.
Bunu söyleyemezsin.
Bu söylenemez.
Bildiklerini söyleyemezsin.
Bu bilinemez.
GİRİŞ RESMİ:
Mültecilere dair farkındalığı artırmak amacıyla Suriye’den İngiltere’ye sekiz bin kilometre yürütülen dev kukla kız Amal.