Colson Whitehead’in ikinci Pulitzer’i

Colson Whitehead, Nickel Çocukları (The Nickel Boys) ile kurmaca dalında ikinci kez Pulitzer Ödülü’nün sahibi oldu. Yazar 2017 yılında da Yeraltı Demiryolu (Underground Railroad) romanıyla Pulitzer Ödülü’nü almıştı...

05 Mayıs 2020 20:17

Daha önce Pulitzer'i birden fazla kazanan yazarlar olmuştu ama art arda iki kitapla bu ödüle layık görülen çıkmamıştı. Colson Whitehead'in Pulitzer ödülü alan romanı, daha önce Kirkus En İyi Roman Ödülü’nü almış, Amerikan Ulusal Kitap Ödülü adayları arasına da girmişti. Begüm Kovulmaz’ın Türkçeleştirdiği, Siren Yayınlarınca basılan Nickel Çocukları, ıslahevinde taciz gören siyahi çocukların hikâyesini anlatıyor.

New Yorklu yazar Colson Whitehead 1969 doğumlu. Harvard Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra dönüp New York’a yerleşmiş ve Village Voice gazetesinde yazmaya başlamış. 1999 yılında ilk romanı yayınlanan yazar Gugenheim ve MacArthur Deha Bursu’na layık görülmüş. Dos Passos Ödülü, Whiting Yazar Ödülü ve Young Lions Ödülü gibi nişanlarla onurlandırılmış. Columbia, Vassa ve Princeton’ın üniversitelerinde yaratıcı yazarlık dersleri vermiş. Halen New York Times, Harper’s ve New Yorker gibi dünyaca ünlü dergilerde yazmaya devam ediyor. 2016 yılında yayınlanan romanı Yeraltı Demiryolu ile, kurmaca dalında Pulitzer’in dışında Arthur C. Clarke Ödülü’nü ve Ulusal Kitap Ödülü’nü kazandığı gibi Andrew Carnegie Madalyası’yla da onurlandırılmıştı. Kitap aynı zamanda Moonlight’in yazarı ve yönetmeni olan Barry Jenkins tarafından diziye uyarlanıyor.

Çeşitli dizi ve film platformlarının sunduğu içerikler, dünyanın süper gücü ABD’nin ırkçılık problemini bir türlü aşamadığını dünya aleme duyuruyor. Korona virüsü nedeniyle patlak veren sağlık krizinde bile siyahilerin maske takmasının engellenmesi ve maske takan siyahilere şiddet uygulanması meselesi gündeme geldi. 100 yılı aşkın bir süredir Columbia Üniversitesi tarafından 21 ayrı kategoride verilen Pulitzer Ödülü’nü iki kez, üstelik ırkçılık hakkında yazan bir yazarın alması, düşününce biraz ilginç geliyor.

Colson Whitehead’in Yeraltı Demiryolu adlı kitabı hakkında K24’te Barış Özkul yazmıştı. Bölge Bir ise Can Semercioğlu’nun kaleminden tanıtıldı…

Colson Whitehead’in Pulitzer Ödülü alan romanı Nickel Çocukları Jim Crow döneminde Florida’da –hepimizin kötü olduğunu bildiği ama en hümanist maskelerin bile içinde bir yerde barındırdığı– ırkçılığı, adı Nickel olan bir ıslahevi üzerinden anlatıyor. Bu evde siyah ve beyaz çocuklar var ama adalet ve eşitlik yok. Romana konu olan ıslahevi yakın zamana kadar açık bir okul. Geleceğe dair umutları ve düşleri olan genç bir erkeğin, çocukluğunda dinleyebileceği tek şey Martin Luther King’in konuşmaları olan Elwood Curtis’in hikâyesiyle 1960’ların Amerika’sına kadar gidiyor.

Yaşanmış hikâyelerden yola çıkarak yazılan bu romanın sonunda yazar, 2014 yılında Dozier Erkek Çocuk Okulu’nda benzer olayların yaşandığını hatırlatıyor bize. Bir gazeteye haber olan bu ıslahevi hakkında o güne kadar pek çok dedikodu dolaşırken, gerçekler bir şirketin ıslahevinin arazisini satın almasıyla ortaya çıkıyor. Arazi kazılmaya başladığında kemikler bulunuyor ve kulaktan kulağa dolaşan dedikoduların aslında gerçek olduğu ortaya çıkıyor. Çocukların yaşamasına izin vermemişler. Hayatta kalmayı başaran tanıklar var. Ve o tanıkların yaşadıklarını unutmaları mümkün değil.

Nickel Çocukları oldukça sert ve gerçekçi bir anlatıma sahip. Yazarın asla romantize etmediği ya da dramatik yapısını daha etkileyici hale getirmek istemediği için süslemediği bir eser. Eseri Türkçeye kazandıran Begüm Kovulmaz’ın başarısı ise büyük. Elwood ve Turner’in farklı yerlerden düştükleri bu çukurun içinde kendilerini ve birbirlerini koruma hikâyelerinin yer aldığı bu romanı okuyup etkilenmemek mümkün değil.

Nickel Çocukları’nı okurken çok uzaklara bakmamıza gerek yok. O çocuklar pek çok ülkenin sokaklarında, ıslahevlerinde, cezaevlerinde, yetimhanelerinde büyüyorlar ve pek çoğu hayal kurmanın ne demek olduğundan habersiz bir şekilde yaşıyorlar. Dünün siyah-beyaz ırkçılığı bugün başka coğrafyalarda aynı ya da benzer başka formlarıyla sürüyor. Henüz buna bir çare bulunabilmiş gibi görünmüyor. Beyazın yanına oturamayan siyah çocuklar, beyazın yanında kendi dillerini konuşamayan çocuklarla hiç tanışmadan arkadaş oluyor, hiç tanışmadan aynı kaderi yaşıyor, hiç tanışmadan aynı derde deva aramak için mücadele ediyorlar.

Seçil Epik’le 2017 yılında yaptığı ve K24’te yayınlanan röportajında “Amerika her zaman ırkçı olmuştur,” diyordu Colson Whitehead, “şu anda da ırkçı, ve benim hayatım süresince de ırkçı olmaya devam edecek.

O söyleşide “1960’lar Florida’sıyla ilgili bir roman üzerine çalışıyorum” diyerek Nickel Çocukları’nın haberini de vermişti…

Yasemin Çongar’la yaptığı, Kasım 2019’da K24’te yayınlanan röportajda Nickel Çocukları’nı yazmaya Yeraltı Demiryolu’nu yazdıktan sonra karar verdiğini ve kendisine biçtiği yazarlık misyonunu anlatıyor Colson Whitehead:

Benim misyonum, kendime biçtiğim tek görev, hayatımın belli bir döneminde hangi tür kitabı yazmak bana en çetin ve en anlamlı iş gibi görünüyorsa o tür bir kitap yazmaktır. 2015’te Yeraltı Demiryolu’nu yazdım çünkü o sırada bir yazar olarak bana en çok hitap eden iş buydu. İki yıl sonra da Nickel Çocukları yapabileceğim en çetin, en cazip işti.”

Yine aynı söyleşiden 2019 yılında Nobel Ödülü alan Handke hakkındaki yorumu:

“Sadece Wim Wenders’ın filme çektiği Arzunun Kanatları’nı biliyorum. Genel olarak Nobel kazanan edebiyatçıları çok az tanıdığım söylenebilir, çünkü uluslararası çağdaş edebiyatı fazla okuyamıyorum, bu benim eksikliğim ama bu eksiklik, buradaki yayıncıların neleri basıp neleri basmadığı konusunda bir fikir verebilir size. Genellikle Nobel Edebiyat Ödülü açıklandığında şaşırıyorum ve sonrasında çok fazla düşünmüyorum yapılan tercih konusunda. Fakat tabii kitapların kutlanması beni her zaman sevindiriyor.

Peter Handke’nin siyasi tavırlarıyla kazandığı ünü ise kitaplarından daha çok biliyorum. Bana aşağılık herifin tekiymiş gibi görünüyor. Fakat radarımda olan biri değil, hakkında fazla düşünmüyorum.”

Geleneksel olarak pasta ve şampanyayla idrak edilen bir Pulitzer ödül töreni bu kez Zoom üzerinden video yayınıyla yapıldı. İyi tarafından bakılırsa, ileriki yıllarda ödül töreni resimlerine bakanlar, 2020 yılını başka hiçbir yılla karıştırmayacaklar...