Gergedanlar, İskoçya'nın tiyatro ödülleri CATS-Critics Awards For Theatre in Scotland 2018'de tam dört ödülle döndü. Bu heyecana dahil olmak için Murat ve Özlem Daltaban çiftiyle oyunu ve DOT serüvenlerini konuştuk
12 Temmuz 2018 13:31
Türkiye’de bağımsız tiyatronun öncülerinden olan DOT, 2005 yılında İstiklal Caddesi’nde Mısır Apartmanı’nda başlayan yolculuklarında daima, sarsıcı, öncü ve hafızalarımızda yer etmiş işler sahneye koydular. Yalnızca Türkiye sınırlarında kalmayarak Avrupa’nın önde gelen yazarları ve festivalleri ile de çalışma fırsatı buldular. Geçtiğimiz yıl, tiyatronun sanat yönetmeni Murat Daltaban, dünyanın en önemli tiyatro festivallerinden, 70’inci yılını kutlayan Edinburgh’teki Lyceum Theatre festivalindeki Ana Bölüm’e yönetmen olarak davet edildi ve Ionesco’nun Gergedanlar oyununu Zinnie Harris uyarlamasını sahneye koyma fırsatı buldu. Ancak oyunun başarısı bunula kalmadı. İngiliz The Guardian gazetesinin “Haftanın En İyi 5 Tiyatro Oyunu” listesinde kendine yer buldu. Tüm bunlar yeterince sevindirici iken bir diğer büyük haber ise İskoçya’dan geldi. Gergedanlar, İskoçya'nın tiyatro ödülleri CATS-Critics Awards For Theatre in Scotland 2018’de aday olduğu yedi daldan tam dört ödülle döndü. En İyi Prodüksiyon – Gergedanlar (Rhinoceros), En İyi Yönetmen – Murat Daltaban, En İyi Erkek Oyuncu – Robbie Jack ve En İyi Müzik – Oğuz Kaplangı ödülleri DOT’un oldu. Bu heyecana dahil olmak için Murat ve Özlem Daltaban çiftine oyunu ve DOT serüvenlerini sorduk.
Öncelikle Gergedanlar’ın başarısı için gönülden tebrik etmek isterim. Ancak oyuna ve başarılarına gelmeden önce sizi o başarıya taşıyan süreci sormak istiyorum. Ödüllere paralel olarak DOT, Edinburgh’ta da yoluna devam etmeye karar verdi. Türkiye’de tiyatro olarak ayakta kalmak yeterince zorken DOT nasıl geldi bu noktaya?
Murat Daltaban: Bu soruyu önemsiyorum; Çünkü bunun cevabı “çok çalışmak” klişesinin fazlası. Bence sanatla ilişkimizde geliştirdiğimiz davranış biçimi; sanatı ve üretimi, hiyerarşik sistemde en yukarı koymamız olduğuna inanıyorum. Bu sistemde üreten, emek ve eserini, hep yerli yerinde konumlandırmaya özen gösterdik. Bu sınıflandırmada seyirciyi de üreten tarafında konumlandırdık her zaman. Ve dolayısıyla emek ve eserde katkısını hep talep ettik. Sanat karşısında mütevazı olmayı tercih ettik. Durduğumuz noktada ısrarlı ve istikrarlı olduk. Ya da olmaya çabaladık.
Bu kadar konuşulan Gergedanlar nasıl bir metin? Ionesco’nun metnine Zinnie Harris’in uyarlaması üzerinden yaptığınız reji için neler söyleyebilirsiniz?
M.D.: Gergedanlar zamansız ve mekânsız bir metin. İnsanın, toplumsal şiddetle ilişkisinde pozisyonlarını inceleyen bir “laboratuvar” oyun. Kitle ve birey arasındaki gerilimin enteresan bir tarifi. Bir şaheser… Zinnie Harris metni tekrar ele alırken Fars öğelerini daha fazla öne çıkaracak bir tarz seçti. Bu da metnin bugünkü hızına kavuşmasında çok işlevli oldu. Bir metni sahnelerken yazarla birlikte olmak -eğer iyi arkadaşsanız!- çok konforlu. Gerisi hayal etmeye etkilenmeye kaldı. Ben çalışırken yoğun hikâye etkisinde çalışırım. Gerisini de rüya görmeye bırakırım.
Gergedanlar, İskoçya’nın tiyatro ödül kurumu “CATS 2018” tiyatro ödüllerindeki yedi adaylığın dördünden ödülle döndü. İskoçya’da nasıl bir ilgiyle karşılaştı oyun. Bu başarının sırrı neydi sizce?
M.D.: Oyun Türkiye’de yapılıp turneye gitmediği için aslında İskoçya prodüksiyonu. Yani oyuna biz ortak yapımcı olduk. İskoçya prodüksiyonlarıyla birlikte değerlendirildi o yüzden de… Başarı, yapımcı olarak Royal Lyceum Theatre’ın başarısı. Biz ortak yapımcıyız. Diğer ortak yapımcı ise EIF (Uluslararası Edinburgh Festivali).
Seyirci için kendi ülkesinin oyunlarından biriydi. Başka bir ülkeden gelmiş turne oyunu gibi bir ilişki kurmadı oyunla o yüzden. Bu açıdan işimiz daha zordu. İskoç seyircisinin alışkanlıklarına aykırı olup hoşlanılmama ihtimali olan cesaretli bir prodüksiyondu.
Bence başarısı oyunun evrensel bir dil yakalamış olması. Hikâyenin güncel ve çok yoğun yaşadığımız bir endişeyi, sıcak ve duygu yüklü bir biçimle anlatabilmesi.
Kadrodan da bahsedebilir misiniz biraz. Özellikle son yıllarda Oğuz Kaplangı’nın oyunlarınızdaki etkisi şüphe götürmez. Gergedanlar’dan aldığı ödülle yurtdışında da gösterdi bunu.
M.D.: Kadroda Türkiye’den iki oyuncu, Esin Alpogan ve Ece Dizdar; müzikleri yapan ve sahnede perform eden Oğuz Kaplangı, asistan ve çevirmen Erdem Avşar, yapımcı Özlem Daltaban vardı. Ayrıca tanıtım filmlerimizi çeken Esra Ruşan… Oğuz iyi bir müzisyen olmasının yanında canlı performans müzisyeni. Benim için sahneye çıkan müzisyenin ayrı bir büyüsü var. Oğuz da onlardan… Çocukluktan beri tanıdığım yakın arkadaşım. Son yıllarda daha fazla çalışma fırsatı bulduk. Bana çok ilham veriyor Oğuz’un müzikleri.
İşin biraz da “burası ve orası” kısmına dair birkaç soru sormak istiyorum. Gergedanlar gibi bir faşizm eleştirisini, Türkiyeli bir tiyatro insanı olarak, tiyatronun kalbinin attığı yerlerde sahneliyor olmak neler hissettiriyor size? Sanat eleştirmeni Mark Brown, En İyi Yönetmen Ödülü’nüzü anons ederken, Ionesco’nun Gergedanlar’ının rejisi için sizin aday gösterilmenizin özel bir önemi olduğunu belirtti. Özellikle de Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün, tiyatro yapımcılarının özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğunun altını çizdi. Bu noktada Edinburgh’ta bir tiyatro açıyor oluşunuz, aldığınız ödüller daha da önem kazanıyor sanki.
M.D.: Ben tüm dünyadaki tiyatro insanlarının, birbirleriyle güçlü, uluslarüstü bağları olduğuna inanırım. Dünyanın herhangi bir yerinde bir tiyatrocuyla karşılaştığınızda , birbirinizi tanırsınız, konuşacak çok şey bulursunuz. Edinburgh tiyatrocuların kavşağı. İnsanlık üzerine fikir ve sanat üretebileceğiniz bir kavşak. Konu faşizm olunca da elbette tiyatro insanlarının söyleyecek çok sözü var ve onların ait olduğu platformlar çok önemli hâle geliyor. “Edinburgh’da tiyatro açmak” ise yanlış anlaşılabilir. Tiyatro prodüksiyonları yapacak bir ofis açtık. Yoksa bir tiyatro salonumuz yok elbette… Şimdilik. Sorunuzun içinde cevabı var zaten. Otoriter rejimlerin sanatla ilişkisinde sorun, sanatın her zaman gerçeğin ve doğrunun tarafında yer almasıdır. Bu yüzden de otokrat sanattan ve özgür düşünceden pek haz etmez. Hayatın su gibi kendi yolunu bulan bir gücü olduğunu anladım bunca yılda. O yolu almasına izin verirseniz engelin çevresinden dolaşıp yolunuza devam ediyorsunuz.
Gergedanlar’ı Türkiye’de de izleyebilecek miyiz?
Özlem Daltaban: Gergedanlar‘ın İstanbul’da sahnelenmesi için görüşmeler yapıyoruz.
Oyunun turnesi için iki önemli konu var, mekân uygunluğu ve elbette dövizdeki hareketlilik. Büyük bir prodüksiyon olması ve sahne tasarımının ölçüleri nedeniyle her yerde oynaması olanaklı değil. O nedenle uygun sahnenin yıllık takvimine göre planlar yapılıyor, İskoç ekip için de teklif edilen zamanlar uygun olursa, 2019’da oyunu İstanbul’da seyretme şansımız olacak gibi görünüyor.
Peki Edinburgh ayağının hayatınıza girmesi, istanbul ayağında bir şeyleri değiştirecek mi? Yeni sezon için her iki tarafta da çalışmalar devam ediyor mu?
Ö.D.: İstanbul DOT, çalışmaya üretmeye devam edecek, oyunlar sahnelenecek. DOT, İstanbul’da farklı projeler de yapacak. Edinburgh DOT da, tüm bunlardan bağımsız olmayacak… İki farklı şehirde üretime devam edeceğiz ve bunların zaman zaman yer değiştirmesini planlıyoruz. Her iki taraf için de projeler var. Hazırlıklar sürüyor, İstanbul için 2018-2019 sezon hazırlığı sürüyor, Edinburgh için ise 2019-2020 ve sonrası için projeler planlanıyor.